14.11.2024 - 16:50 | Son Güncellenme:
Kadir ÖZEN/
İzmir'de 12 Temmuz saat 18.00 sıralarında başlayan sağanakta, Bayraklı'da metrekareye 39,7 kilogram yağış düştü. Yağış nedeniyle kent merkezi Bayraklı ve Konak ilçelerinde bazı cadde ile sokaklar suyla dolarken, araç sürücüleri ve yayalar zor anlar yaşadı. Sağanaktan korunmak için kaçmaya çalışan İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Özge Ceren Deniz suyla dolan yolda elektrik akımına kapıldı. Onu kurtarmak isteyen ikinci el eşya satışı işiyle uğraşan İnanç Öktemay da akıma kapılıp, bir anda yere yığıldı. Deniz ve Öktemay, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. İnanç Öktemay İzmir'de, Özge Ceren Deniz Osmaniye'de toprağa verildi.
14 KİŞİ TUTUKLANDI
Soruşturma kapsamında ilk olarak gözaltına alınan 30 kişiden 14'ü tutuklandı. Hakkında gözaltı kararı verilen 2 şüpheliden birinin kanser tedavisi gördüğü, 1 şüphelinin de yurt dışında olduğu belirtildi. Tutuklanan şüphelilerden Zekeriya T. daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturmada 11 kişi hakkında daha gözaltı kararı verildi. Savcılık talimatı ile 26 Temmuz'da Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı eski İZSU Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, İZSU Genel Müdür Gürkan Erdoğan, İZSU Genel Müdür Yardımcısı Serdar Sadi, Gediz Elektrik'ten Dağıtım Genel Müdürü Uğur Yüksel, Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan, Sistem İşletme ve Bakım Müdürü Ekrem Yıldırım, Operasyon Direktörü Sefa Pişkinleblebici, Planlama ve Teknoloji Direktörü Necati Ergin, Yapım İşleri Saha Sorumlusu Mürsel Arıcı, Yapım İşleri Sorumlusu Uzman Alper Doğan ve Gediz Elektrik personeli Halit Özpelit, gözaltına alındı. 11 şüphelinin tamamı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
ZİNCİRLEME KUSUR
Olayla ilgili 5 kişilik bilirkişi heyetinin tuttuğu raporda, olayın gerçekleşmesinde Deniz ve Öktemay'ın herhangi bir kişisel kusuru olmadığı belirlendi. Raporda olayın öngörülebilir ve önlenebilir olduğu, kaçınılmazlık unsurunun bulunmadığı değerlendirildi. Buna göre, olayın gerçekleşmesinde, öngörülemeyecek ve önlenemeyecek olan herhangi bir olağanüstü doğa olayının bulunmadığı kanaatine varıldı. Olaya birtakım ihmaller ve teknik kusurlar silsilesi ile Deniz ve Öktemay dışında gelişen zincirleme kusur unsurlarının sebep olduğu tespit edildi. Bilirkişi raporunda, söz konusu olayın gerçekleştiği yerde iki kurumun da koruyucu ve önleyici tedbirler almadığı belirlendi.
CEZALAR YARI ORANDA ARTIRILDI
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin soruşturmasını tamamladı. İddianamede İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, İZSU Genel Müdür Yardımcısı Serdar Sadi, Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı eski İZSU Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, Gediz Elektrik Genel Müdürü Uğur Yüksel, Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan, Gediz Elektrik Dağıtım Sistem İşletme ve Bakım Müdürü Ekrem Yıldırım ve Yapım İşleri Sorumlusu Uzmanı Alper Doğan'ın da aralarında bulunduğu 13'ü tutuklu, 42 kişi hakkında 'Taksirle öldürme' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Suçun bilinçli taksir nedeniyle işlenmesi nedeniyle TCK'nın 22/3'ün maddesi gereğince sanıklara verilecek cezanın yarı oranında artırılarak 22,5'ar yıla çıkarılması talep edildi.
'İDDİALARI KABUL ETMİYORUM'
İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde sanıklar yargılanmaya başlandı. Davanın dün görülen 2'nci duruşmasına, bugünkü 2'nci oturumla devam edildi. Konak'ta çalışma yapmadıklarını söyleyen taşeron firma yetkilisi Halit Özpelit, Demircan A.Ş. ile sözleşmeyi sözlü olarak sonlandırdıklarını söyledi. Özpelit, "Yaptığım sözleşmeyi sonradan hatırladım. Kısa süreli bir çalışmamız odu. Sonra sözleşmenin iptal olduğunu düşünerek geçen celsede 'Sözleşmem yok' dedim. Olay yerinde çalışmadım. Konak'ta başka yerde, Güzelyalı ve Karabağlar'da çalıştık. Demircan A.Ş., alt taşeron olarak bizle başka yerler için anlaştı. Sonradan para konusunda anlaşmazlık yaşayınca sözleşmeyi sonlandırdık. Demircanlar'ın cevabı, doğrudur. Ahmet Çelik'in beyanından bellidir. Onların işlerini bu dönemde takip eden Ahmet Çelik'tir. Aleyhimdeki iddiaları kabul etmiyorum" diye konuştu. Ardından dinlenen İnanç Öktemay'ın yeğeni Berfin Öktemay, "Amcam beni çocuğu olarak görüyordu. Şikayetçiyim" dedi.
'HAYVANLARIN ORADAN KAÇTIĞINI GÖRDÜM'
Sonrasında dinlenen tanık Fatih Ufak, "Olay yerinde esnafım. Olay günü başka yerdeydim. Sorun vardı, bildirmiştik. Defalarca Gediz Elektrik'e ihbarda bulunmuştuk" dedi. Özge Ceren Deniz'in ailesinin avukatı, tanığa sorunun olay yerinde 5-6 yıldır sürdüğü yönünde polise verdiği ifadeyi sordu. Tanık Ufak, "Ocak ayında yoğun duman çıkınca Gediz Elektrik'i aradım. Geldiler, sorunu çözdüler. Isınma mazgaldan önce de oluyordu. Ama yoğun duman mazgaldan sonra yaşandı. Duman çıkınca insanların başına bir şey gelmesin diye yetkililere ihbarda bulundum. Hayvanlar, oradan geçerken irkilerek kaçıyordu. Ancak ölen hayvan görmedim. Hayvanların oradan kaçtığını görüp, merak ederek dokundum ve ısındığını fark ettim" diye konuştu.
'MAZGALDAN SONRA DUMAN DA ÇIKMAYA BAŞLADI'
Bir diğer tanık Kamil Alan ise "Olay günü Özge Ceren Deniz'i bağırırken gördüm. Yardıma giden İnanç Öktemay'ın da yere düştüğünü gördük. Sonrasında vatandaşları uzak tuttuk. Ocak ayında dumanların yükseldiğini gördük, şikayet ettik. Yıllardır, asfaltta kaynama olduğunu biliyorduk. Mazgaldan sonra duman da çıkmaya başladı" dedi. Alan, mazgaldan sonra bölgedeki sorununu çözülüp çözülmediği yönündeki soruya, "Değişen bir şey olmadı. Su taşması olunca belediye aranıyor. Elektrik sorununda yine ilgili kurum aranıyor. Olay günü oradan çok sayıda insan geçti. Sanırım bir noktada sorun vardı. Çünkü İnanç Öktemay önden gidiyordu ve bir şey olmamıştı. Orası insanların yoğun geçtiği bir güzergahtı" cevabını verdi.
'186'YI ARADIM AMA GELEN OLMADI'
Dinlenen tanık Murat Sarıçiçek de "Olay yerine yakın çalışıyorum. Mazgal yapıldıktan sonra da sorunlar sürdü. 186'yı aradım ama gelen olmadı" dedi. Avukatın 186 ihbar kaydının 2023 yılı olduğunu sorması üzerine Sarıçiçek, "5 yaşında bir oğlum var, yakınlardaki parka giderken o bölgede düşüp, irkildi. Esnaf arkadaşlarıma da elektrik şirketi yetkililerine de orada bir sorun olduğunu sözel olarak aktardım, uyardım" diye konuştu. Murat Sarıçiçek, mağdur avukatı Ayşe Sarıçiçek'in mazgal yapıldıktan sonra da aynı sorunların devam edip etmediği yönündeki sorusuna, "Birkaç defa uyardık, gelip yaptılar. Mazgallar yapıldıktan sonra da sorunlar sürdü" yanıtını verdi. Başka bir avukatın, "Olay yerinde açık kablo gördünüz mü?" sorusunu da yanıtlayan Sarıçiçek, "Görmedim, bilmiyorum" dedi.
'KALP MASAJI YAPTIK AMA DÖNMEDİ'
Dinlenen bir diğer tanık Nurullah Özel, "O gün sokakta sesler duydum. Gittiğimde Ersin ağabey vardı. 'Yaklaşma' dedi. Elektrik akımı vardı. Evime gidip çizmemi aldım. Döndüğümde Özge Hanım'da yaşam belirtisi yoktu. Gidip, bahçe hortumumu aldım. Döndüğümde iki kişi vardı. Sudan çıkardık. İnanç Bey'de yaşam belirtisi vardı. Özge Hanım'a kalp masajı yaptık ama dönmedi. O bölgeden daha önce de duman çıkıyordu" diye konuştu. Sanık avukatlardan biri ocak ayında bölgede yapıldığı belirtilen asfalt çalışmaları sonrası sorunların devam edip, etmediğini sordu. Özel, bilgisi olmadığını dile getirip, nisan, mayıs ve mart ayı civarında o bölgeden duman çıktığını gördüğünü söyledi. Tanık Nihat Yıldırım ise "Alsancak'ta esnafım. O gün oradaydım. Ölen arkadaşları Nurullah ile birlikte çıkardık" dedi. Sanık avukatlarından birinin, "Çalışma yapanların kıyafetlerinde, sırtında hangi kuruma ait olduğu yazıyor muydu?" sorusuna yanıt veren Yıldırım, "Çaprazdayız. Çalışmaları aynadan bakarak görüyorduk ama sırtlarında bir şey yazmıyordu" dedi.
MAKTULLERİN NE KADAR SUDA KALINDIĞI SORULDU
Tanıklar dinlendikten sonra Öktamay'ın aile avukat Cenk Düzgüner, maktullerin suyun içerisinde ne kadar kaldığını ve elektriğin ne zaman kesildiği sordu. Mahkeme başkanı, tanıklara tek tek sorulmasını istedi. Bazı tanıklar iki kişinin suda ne kadar süre kaldığını hatırlamadığını söylerken, bazı tanıklar olaydan 15-20 dakika sonra elektrik personelinin kontrol kalemiyle suyu kontrol ettiğini ve suda elektriğin bulunduğunu söyledi.
MAKTULLERİN TAM OLARAK NEREYE BASTIĞI SORULDU
Mahkeme başkanı daha sonra, tanıklara cep telefonuyla olay gününün görüntüsünü izletti. İnanç Öktemay ve Özge Ceren Deniz'in tam olarak nereye bastıklarını sordu. Tanıklardan Kamil Alan, "Büyük ihtimalle mazgalın köşesine basıyor. Daha önce sudan geçen çok kişi var. Mazgaldan kaynaklı. Kız, mazgala bastığı anda düşüyor. Kablo mazgalın altında, köşede" derken; diğer tanık Abdullah Demirkaya "Defalarca geçtim, olay yerinde baktım. Özge Hanım iki mazgalın arasına basmıştı" dedi.
Tanık Nurullah Özel ise "Mazgallardan birinde sürekli bir hareket, boşluk vardı. Altındaki kabloyu Gediz Elektrik müdahale edince gördüm. Özge Hanım'ın direkt mazgalın üzerine bastığını düşünüyoruz. İnanç Bey'i ilk önce elektrik çarpmaması da mazgala temas etmemesindendi" diye konuştu.
Tanık Nihat Yıldırım da şunları söyledi:
"İnanç Bey'in geriye gelip, elini uzatıp yere düştüğünü gördüm. Araba geçerken İnanç Bey'e çarptığını sandım. Hemen yardıma koştum. Ama o Özge Ceren Hanım'a yardım ediyordu. İkisine de yardım etmek isterken 'Geri çekil, elektrik var' diye bağırdılar. Özge Hanım'ın bastığı yerde demir mazgal vardı. Daha sonra kazdıklarında da altındaki kablonun lastik yüzeyinin sıyrılmış olduğunu gördük."
'KIZIM DOKTOR OLACAKTI'
Özge Ceren Deniz'in babası Mustafa Abi, "Kızım doktor olacaktı. Mezun olsaydı binlerce insanın hayatını kurtaracaktı. Burada herkes 'Görmedim, bilmiyorum' diyor. Kimsede suç yok. Sizleri vicdana davet ediyorum" dedi.
İnanç Öktemay'ın ağabeyi Gökhan Öktemay ise "Kardeşim topluma faydalı insandı. İnanç'ın ölümü sonrası, zaten rahatsız olan babam daha da kötüledi. Evliyim. İnanç, bekardı. Annemle babamla ilgilenirdi. Gözlerinin yaşı dinmedi. İhmali olanlardan şikayetçiyim. Kalp hastasıyım. Bana da bir şey olsa anne ve babama ne olacak? Babamın Alzheimer'ı ileri seviyede. İhmali olanlardan şikayetçiyim" dedi
SAVCI, TUTUKLULUKLARIN DEVAMINI İSTEDİ
Duruşma savcısı, mahkemeye mütalaasını sundu. Tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını, adli kontrol şartının sürmesini ve olay yerinde keşif yapılıp, yeni bilirkişi incelemesi yapılmasını istedi. Cumhuriyet savcısı dinlenmeyen bir tanığın kaldığını ifade ederek taşeron firma Demircan A.Ş. ile sanık Halit Özpelit arasındaki sözleşmede, Cenan Demircan'ın imzasının bulunduğunu, bu kişi hakkında dava açılıp yargılamaya dahil edilmesini istedi. Ardından tutuklu sanıklar, mütalaa karşısında avukatları ile savunma yapmaya başladı. Mahkeme başkanı, duruşmaya ara verdi.
'SUÇLU OLSAYDIK İSİMLERİMİZİ KENDİMİZ YAZIP ADLİ KURUMLARA VERMEZDİK'
Davaya, duruşmaya verilen aranın ardından devam edildi. İZSU Kanalizasyon Daire Başkanı tutuklu sanık Barış Koç, "Adalete yardım etmek için kendi isimlerimizi verdik. Acılı ailelere saygı duyduğumuz için verdik. Suçlu olmadığımıza inandığımız için adımızı verdik. Adaletten ve yargılanmaktan korksaydık ve suçlu olsaydık isimlerimizi kendimiz yazıp adli kurumlara vermezdik. Bana sorulan her soruya net ve açık bir şekilde cevap verdim. 'Bilmiyorum', 'Benim görevim değildir', 'Şu kişiye sorun' şeklinde bir beyanım olmadı. Bu da benim iyi niyetimin olduğunu gösteriyor" dedi.
'MÜVEKKİLİMİN TUTUKLULUĞUNA SON VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUM'
Koç'un müdafi avukatı Ercan Demir, "Müvekkilimin, eylemi ihmal suretiyle sorumlu tutulduğu söyleniyor. Müvekkilimin bırakın talimat vermeyi mazgalların yapıldığından haberi bile yok. Bu bilgileri sonradan öğrenerek mahkemeye bilgi vermiştir. Sağlık koşulları da göz önünde bulundurularak hukuka uygun olmadığı için müvekkilimin tutukluluğuna son verilmesini talep ediyorum. Olay yerinde sayın mahkemenin bilirkişi nezdinde keşif yapmasını talep ediyoruz. Mazgalların bulunduğu bölümde kablonun denize doğru devam eden sokakta devamı da var. Açılıp bakıldığında bilirkişi heyeti ile birlikte sizlerin de değerlendirme yapması önemlidir. Keşif yapılana kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne herhangi bir işlem yapılmamasının bildirilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'SADECE ARIZA ONARIM MÜDÜRÜ OLDUĞUM İÇİN YARGILANIYORUM'
Gediz Elektrik'te Arıza Onarım Müdürü tutuklu sanık Ali Külak, "Arıza bildirimleri telefonla alınır ve sahadaki iki kişiden oluşan ekiplere yönlendirilir. Saha ekipleri giderek müdahale ederler. İki kişi olmasının nedeni birbirilerini denetlemeleri ve yapılan işi kontrol etmeleridir. İşi yaptıktan sonra fotoğrafını çekip sisteme yüklerler. Eğer herhangi bir değişiklik olacaksa bile bu bana iletilmez. Söz konusu hat 2015 yılından 2024’e kadar sorunsuz çalıştı. Kaldı ki sorunsuz çalışmamış olsa bile müdahale etmediği bir konuda, sadece arıza onarım müdürü olduğum için yargılanıyorum. Bir sorumluluğum yok. Yapmam gerekirken yapmadığım bir iş ya da bana bildirilen bir sorun veya arıza söz konusu değildir" dedi.
'BERAAT EDERSE 'PARDON' MU DİYECEĞİZ?'
Külak'ın avukatı Özkan Yücel, "Orada bir problem varsa bile gerçekten bir problem yaşanmışsa bile müvekkilimin bu problemi bildiğini gösteren tek bir tanık ya da beyan yok. Olayla hiçbir teması yok. Bu yargılamanın sonunda beraat ederse 'Pardon' mu diyeceğiz? O yüzden tutukluluk kararı verirken dikkatli olmalıyız. Sorumluyu ve hakikati arıyorsunuz. Bu dosyanın içerisinden çıkaracaksınız. Ali Külak'ın titri dışında bu olaya dahil olduğu bir konu yok. Yalnız titri yüzünden Ali Külak'ın tutukluluğuna karar vermek ne adaletli ne de hakkaniyetli olacak" dedi.
'SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM'
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Müdürü tutuklu sanık Ali Arcan da beraatını talep etti. Ali Arcan'ın avukatı Semra Arcan Gökçen, şu ifadeleri kullandı:
"Mazgal çalışması yapılıyor, daha sonra da ihale ve sözleşme yapılıyor. Bu, usulsüz. Buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Ayın 3-4'ünde çalışma yapılıyor. Önceden Gediz'e bildirip gözlemci talep edilmesi gereken yazı, 30 Ocak'ta bildiriliyor. Burada usulsüzlük var."
'YURT DIŞI YASAĞIMIN KALDIRILMASINI TALEP EDİYORUM'
Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve İZSU önceki dönem genel müdürü tutuksuz sanık Ali Hıdır Köseoğlu, yargılanmasının izne tabi olduğunu belirterek, "Savunmama ekleyeceğim bir şey yok. Ben görevim ve yönetici olmam sıfatıyla buradayım. Yargılamanın durdurulmasını arz ediyorum. Bu nedenle 2560 sayılı yasanın ek 3 maddesinde İZSU genel müdürünün yargılanma biçimi belirlenmiştir. Görevim gereği Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızı temsilen zaman zaman yurt dışında uluslararası programlara katılma durumum oluyor. Yurt dışı yasağımın kaldırılmasını talep ediyorum. Duruşmalardan, muaf tutulmayı talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Köseoğlu'nun müdafi avukatı Ali İhsan Köseoğlu, "Müvekkilimin statüsü için yetkili kurumlardan istenen bilgiler gelmiştir. Mahkemenizin ara karar gereğince ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını, tevkifinin kırılmasını ve duruşmalardan muaf tutulmasını talep ediyorum"' dedi.
Duruşmada savunması istenen İZSU Genel Müdürü tutuksuz sanık Gürkan Erdoğan, "Önceki beyanlarımı tekrar ediyorum. Hakkımdaki adli kontrol şartının kaldırılmasını arz ediyorum" derken Erdoğan'ın müdafi avukatı Ercan Demir ise "Daha önce söylediğimiz 223/8 talebimizi tekrarlıyoruz. Duruşmalardan da muaf tutulmasını ve beraatını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Gediz Elektrik Dağıtım Genel Müdürü tutuksuz sanık Uğur Yüksel ise "Daha önceki savunmalarıma ilavem yoktur" dedi. Gediz Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Uğur Yüksel'in avukatı Mehmet Şeker de "Sanık olduğumuz için savunma üzerinden ilerlemek istiyoruz. Sürekli karşı tarafı suçlayan, kusurlu gösteren beyanlar veriyorsunuz ama biz sürekli kusurun ne olduğunu anlatıyoruz. Bu dosyada, '9 Ocak, 5 Ocak'ın illiyedini kesmiştir' diyenler 2015'e de saldırıyor. '4 gün önceki eylemin hiçbir ehemmiyeti yoktur' diyorsunuz ama 9 sene önce işleri yapan şirkete saldırıyorsunuz. Kablo derinliğiyle ilgili sayısız iddiaları ortaya koymak neticeyi değiştirmez. Buradaki netice, ölüme neden olan sorun, mazgalın kabloya temas etmesidir. Bunun dışındaki her savunma manipülasyondur. Kablonun izolasyonunun mazgal nedeniyle zarar gördüğünün görülmesi gerekir. Bu olayların asli faillerinin, kusurlarının belirlenmesi gerekiyorsa kimsenin kök noktadan uzaklaşmaması gerekiyor. Sizin halata astığınız kablo, olaya konu kablo değil mi? Biz bunu söyleyerek manipülasyon yapmıyoruz. Sizin çıplak elinizle tuttuğunuz kablo sizi çarpmayan bir kablo. Çünkü izolasyonu düzgün. Siz, hem 'Kablo yeterli derinlikte değildi' diyorsunuz hem de yukarı çıkardık diyorsunuz. Bu ne yaman çelişki?" diye konuştu.
Mahkeme başkanı, davanın ikinci oturumunu sonlandırdı.