13.08.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
Hasan Mert Kaya
Hasan Mert Kaya- Bugün Akif’le ilgili oldukça az bilinen birkaç belge yayınlayarak, belge üzerinden bir değerlendirme sunmak istiyorum.
Belgelerde iz sürmek
Değerli dostum ve çok iyi bir efemera uzmanı olan Hasan Kireç kardeşimle, Türkiye’nin ilk üniversitesi olan Darülfünun’a girmek için yapılmış ve Türkiye’deki ilk üniversiteye giriş sınavının kâğıtlarını görüp, inceleme fırsatımız olmuştu. Hepsi Mehmet Akif (Ersoy) ıslak imzalı sınav kağıtlarını incelediğimizde oldukça ilginç bir durumla karşılaştık. Gerçekten de eğer dönem belgelerini içerikleri, ait olduğu kurumu ve malzeme cinsi ile değerlendirip, analiz edebilirseniz belge sizinle konuşur ve dönemine dair fazladan birçok bilgi verir.
Türkiye’nin İlk Üniversite Seçme Sınavı
Birçok denemenin ardından, 1 Eylül 1900 tarihinde açılabilen Darulûm-ı Âliye-i Diniye Şubesi (Yüksek Din Bilimleri) 30, Ulum-ı Riyaziye ve Tabiiye Şubesi (Matematik ve Fen Bilimleri) 25 ve Edebiyat Şubesi 25 olmak üzere, toplam 80 kişiyle eğitim öğretime başlamıştır. Bu ilk öğrencilerden yüksekokul mezunları üniversiteye sınavsız kabul edilirken, diğer öğrenciler girecekleri bölümün kendi içinde yaptıkları imtihan ile kabul edilir.
Giderek artan ilgi
1910’lara doğru Darülfünun’a ilgi giderek artar. Hem bu ilgi nedeniyle hem de eğitimde kaliteyi arttırmak adına üniversiteye girmek için yapılacak MuRuusu (Bakalorya) imtihanı hakkında, 26 Mayıs 1913 tarihli bir nizamname kabul edilir. Bu, bir önceki Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Emrullah Efendi’nin başından beri istediği bir düzenlemeydi. Kabul edilen bu nizamname ile birlikte sınavlar merkezi hale gelir. Türkiye’de yapılan ilk üniversiteye giriş sınavlarının kısa öyküsü böyledir.
Mehmet Akif ve Darülfünun
Mehmet Akif Ersoy, Darülfünun’da edebiyat dersleri veriyordu. Ancak bizim görüp, inceleme fırsatı elde ettiğimiz sınav kâğıtları, Akif’in Darülfünun’da ders verdiği edebiyat sınıfı öğrencilerinin değil, Ulûm-ı Âliye-i Diniye Şubesi’ne girmek isteyen öğrencilerin 3 Tesrini Sani 1329 (16 Kasım 1913) yılında yapılan sınav kâğıtlarıydı. Yani bir öğrenci seçme sınavı kağıtları grubu ile karşı karşıyaydık. Akif’in adaylara sorduğu soru, notlandırma kriterleri, kazananlar, kaybedenler ile bir dönemin kayıp izleri ile karşılaşmıştık.
10 alan yok!
Yazının başlığına konu olan Mehmet Akif’in yapmış olduğu Türkçe sınavına ait kağıtların tamamını incelediğimizde, içinde hiç 10 alan öğrenci olmadığını fark ettik. Akif, öğrencilere bir dörtlük yazdırmış ve o dörtlüğü yorumlamalarını istemiş.
Uzman yanılgısı
Bu sınav kâğıtlarından bir tanesi 2021 bir müzayede de satışa çıktı. Ardından bir gazetenin kültür sanat ekinde söz konusu müzayede ile ilgili yapılan haberde Mehmet Akif imzalı bu sınav kâğıdına yer verildi. Yazının son paragrafında yazarın söyle bir değerlendirmesi vardı: “Ancak burada ‘hasiyyet’ kelimesinin Arap alfabesinde noktalı h harfi ile yazılması gerekirken, Mehmet Akif gibi dile vakıf birisinin bu kelimeyi noktasız h harfi ile hem de iki defa yazmış olması şaşırtıcıdır.”
Yazar burada dörtlüğü Mehmet Akif’in yazdığını sanarak hayretlerini belirtmişti. Oysa kâğıtlarda sadece imza ile yazı ve rakamla yazan not kısmı Akif’indi. Biz bu kağıtların 251 tanesini inceledik. Sınava giren öğrenci sayısı muhtemelen 500’e yakındı. Sınavın en kritik kısmı ise sorunun kendisi, yani doğru yazımıydı!
Akif, seçme sınavı kağıtlarının tamamına kurşun kalemle, rakamla ve yazıyla not verip, imzasını atmış. Sınav kâğıtlarının yarısından fazlasının notu sıfır, bir, iki ve üç. Bu sınav kâğıtlarının her birinin ayrı ayrı incelenip değerlendirilmesi, Akif’in kanaatini ortaya koymak açısından araştırmacılar için ilginç olabilir; Akif neye sıfır vermiş neye sekiz, dokuz vermiş...
İpuçlarıyla dolu kâğıtlar
Mehmet Akif’in, Türkçe sınavına girmiş olan Mehmet Cemâleddin’in sınav kâğıdı ve tam çevirisi görülüyor:
Trabzonlu Mehmet Cemâleddin Efendi fotoğraftaki bu zat. Fotoğraftaki belge Mahmud Cemâleddin’in sınav başvuru belgesi. Peki yukarıdaki sınav kağıdının kesinlikle aynı kişiye ait olduğuna nasıl emin olundu?
Başvuru belgesindeki fotoğrafın arkasını kaldırıldığında Mehmet Cemâleddin’in numarası ile sınav kağıdındaki numara karşılaştırılır ve aynı olduğu görülür. Her iki numara da 360, yani aynıdır.
Bu arada Akif’ten not olarak 4 alan Mehmet Cemâleddin sınavı kazanamamış ve evrakları kendisine iade edilmiş. Bu da sınav giriş belgesinin arkasına not olarak belirtilmiş: ‘Evrakı İade Kılınmıştır’.
Akif’in okuduğu 251 sınav kâğıdı, onun düşünce ve hassasiyetleriyle ilgili ipuçlarıyla dolu.
Mehmet Akif Ersoy, yakın tarihimizin önemli ve çok değerli bir ismi. Bu vesile ile anmış olduk. Rahmet olsun.
Araştırmacı Hasan Kireç
Sınavın asıl esprisi Akif’in sorduğu dörtlükteki anahtar kelimelerdeydi. Akif isteseydi dörtlüğü öğrencilerin görebileceği bir yere yazabilirdi. Öğrencilerin sınav kağıtlarına yazdıkları dörtlükte ne kadar zorlandıkları, yaptıkları karalamalardan belli oluyor. Bazı kelimelerin “sin/ ” ile mi yoksa “sad/ ” ile mi yine aynı şekilde “noktalı h/” yoksa “noktasız h/” ile mi yazılacağı gibi... Görselini paylaştığımız sınav kâğıdında da öğrenci iki kelimeyi önce “he” harfi ile bitirip, üzerini karalamış, daha sonra “elif/ ” ile bitirmeye karar vermiş. Yani uzun lafın kısası, neredeyse Akif yaptığı sınavı sorduğu dörtlükte bitirmiş. Öğrencilerin açıklamalarını okumadan önce dörtlüğü doğru yazıp, yazamadıklarına bakmış. Muhtemelen anahtar kelimeleri doğru yazamayanların hiç gözünün yaşına bakmamış belki de açıklamaları bile okumayarak iş yükünü hafifletmişti.