Gündem6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

12.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

İzmir’de o kargaşada on yaşında çocuk, cahil cesareti, “Nereye götürüyorsun onları?” diye sormuşum. Ablamın koluma anında bastığı çimdiğe rağmen, herif de demiş: “Denize atmaya götürüyom!” Kordon’dan denize otomobil ve kuyruklu piyano atıldığını bu gözlerimle gördüm!

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

BASKIN ORAN

Haberin Devamı

O gece ben Gündoğdu Açıkhava’da oynayan “Çelik Hançer”i istiyorum, çünkü gökten düşen bir taştan yapılmış hançerden bahsediyoruz ve mahallede bir tek ben görmemişim, ama Nesrin ablamla Taşkın abim “Kahraman Şerif”e götürüyorlar Gary Cooper var diye. Ünivar Açıkhava’da oynuyor.
Filmin sonuna doğru dışarıdan patırtılar başladı. Kimileri bırakıp çıkıyor. Biz zor bitirdik çıktık, bir baktık ki yüz metre ötede, Birinci Kordon ’daki Yunan Başkonsolosluğu alevler içinde. Meğer olaylar akşamüstü fuardaki Yunan pavyonunun önünde başlamış da bizim haberimiz yokmuş. Bir çocuğu, sonradan söylendiğine göre Gazi İlkdkulu’nda bizim sınıftan Tayfun’u, bayrak direğine tırmandırtmışlar, bayrağı parçalamışlar. Yunanlıların Selanik’te Atatürk’ün evini bombaladıklarını da duyduk, o ara.

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

Baskın Oran

Alsancak’ta herkes ayakta
Bir vardık ki, bizim İkinci Kordon 270 numaradaki ev hıncahınç; mahallemiz Alsancak ’ta ne kadar gayrimüslim komşumuz varsa tıkışmış. Herkes ayakta. Yanımızdaki 268 numarada hiç evlenmemiş iki yaşlı Rum hanım otururdu, saçları blö’lü, birara köpeklerini belediye zehirlemişti de daha büyüğü gelip bizim evden kardeşinin işyerine hıçkıra hıçkıra telefon etmişti, onların zangır zangır titreyişini özellikle hatırlıyorum.
Babam kapıyı kapattırmış, kol demirini vurdurmuştu. Biraz sonra güruh kapıya dayandı. “Gavurlar buradaymış!” diye bağrışıyorlar. Demir sokak kapısı gidip gidip geliyor; kıracaklar. Babam yaşlı, sinirli, sert, saygı gören bir adamdı. Çubuklu pijamaları üstünde, açtırdı kapıyı, çıktı dışarı, “Defolun! Türk evi burası! ” diye ağzından tükürükler saçmacasına haykırdı. Öndeki it, tepesindeki saçlar seyrek, “Peki, amca!” dedi, defoldular, yan evleri yağmalamaya gittiler. Galiba babamın pijama cebinde, gidip başucundaki komodinin çekmecesinden aldığı, milletvekiliyken verilmiş Kırıkkale vardı, ama hayal etmiş de olabilirim.

‘O gece yatağıma işemişim’
Ortalık biraz yatışınca, bize sığınmış komşuların evlerinin nasıl tahrip ve talan edildiğini içimiz ezilerek izledik. Evimizin önünden bir sürü herif-i nâşerif elleri-kolları dolu, geçe geçe bitemedi. Ben tabii, on yaşında çocuk, cahil cesareti, “Nereye götürüyorsun onları? ” diye sormuşum, ablamın koluma ânında bastığı çimdiğe rağmen, herif de demiş: “Denize atmaya götürüyom!” Kordon’dan denize otomobil ve kuyruklu piyano atıldığını bu gözlerimle gördüm; sonra otoyu çıkardılardı.
Sesler nihayet dinince yatmaya gittik. Sabaha doğruydu. O gece yatağıma işemişim.

Haberin Devamı

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

6-7 Eylül olaylarında gözü dönmüş saldırganlardan arabalar da nasibini almıştı.
FOTOĞRAFLAR: NEZİH BAŞGELEN ARŞİVİ Yayın hakkı saklıdır.

Haberin Devamı

Sorarım size, muhteşem bir örgütlenme değil miydi?

O yaştayken pogrom mogrom bilmiyordum ama şimdi biliyorum: Tipik bir pogrom’du: Çoğunluğun azınlığa devlet desteğinde saldırısı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde tarih içinde Yahudi mahallelerine yapılan saldırıların bir örneği, yani.
5-6 yıl sonra Yassıada duruşmalarını radyodan dinlerken duydum: MİT’e çalışan B. Trakyalı bir Türk gencine bizimkiler attırmıştı Selanik ’teki ses bombasını, bu pogromu düzenleyebilmek için. Yine ortaya çıkmazdı da, on yıllar sonra öğrendim, Org. Mustafa Muğlalı 33 Kurşun olayının DP ’liler tarafından CHP’yi sıkıştırmak için 1950 ’de açığa vurulmuş olmasına karşı CHP ’nin intikam almak istemesi sayesinde ortaya dökülmüştü.

‘Emret Lefter abi...’
O yaşta nereden bilecektim; yıllar sonra E. Org. Sabri Yirmibeşoğlu’nun övünmek istemesi sayesinde öğrendim: “6-7 Eylül de bir Özel Harp işiydi. Amacına da ulaştı. Sorarım size, muhteşem bir örgütlenme değil miydi? ” (Tempo Dergisi, s. 24, 9-15 Haziran 1991, s. 24; Fatih Güllapoğlu, Tanksız Topsuz Harekat, Tekin Yayınevi, 1991, s. 104). “Beni mutlu eden yine Fenerbahçeli taraftarlar oldu. Kartal’dan bir motor dolusu Fenerbahçeli geldi, ‘Emret Lefter abi, kim yaptı öldürelim onları’ diye. Yine bazı devlet adamları duymuş ve çok üzülmüştü. Benden isim istediler. Ama ben, evi basanların hepsini tanımama rağmen tek bir isim bile veremedim. Unuttum gitti. Birkaç çapulcunun yaptığını memlekete mal edemem ki; ben bu memleketin çocuğuyum ”.
Bu memleketin yetiştirdiği en efendi, en büyük futbolcu olan Lefter bilemezken, on yaşındaki çocuk mu bilecekti bunun tipik bir pogrom olduğunu?

Haberin Devamı

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

Saldırı sonrası dükkanlarını terk edemeyen tüccarlar çaresiz.

Haberin Devamı

Faço’ya saldıran adamı hiç unutamıyorum!

İnkılap Kitabevi’nin 63 yıllık çalışanı Onnik Şenorkyan ve Rumlarla ilgili çok sayıda araştırması bulunan Fındık lakaplı Ahmet Tanrıverdi, 6-7 Eylül olaylarında yaşadıklarını Milliyet’e anlattı

SAMET AKTEN İstanbul

Onnik Şenorkyan: “6-7 Eylül olaylarının yaşandığı tarihte 16 yaşındaydım, elektrikçilik yapıyordum. Ben, annem, babam ve halam Kumkapı’daki Kurban Sokak’ta 13 numaralı evde oturuyorduk. O gün yaşanılanları daha dün gibi hatırlıyorum. Babam o dönem rahatsızlığından ötürü çalışamıyordu. Sıcak bir eylül günü akşamüzeri işten çıktıktan sonra evin avlusunda yeğenimle muhabbet ediyorduk.
Saat 7 gibi avluya komşu teyze girdi ve ‘Beyoğlu’nda dükkanları, işyerleri kırıp döküyorlarmış’ dedi. O an aklımdan hiçbir şey geçmedi. Saat 10’a doğru sokağımızda bir hareketlilik başladı. Daha önce hiç görmediğimiz bir sürü insan dolmuştu sokağa. Çok geçmeden yaklaşık 40-50 kişilik bir grup kapımıza dayandı.

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - On yaşımdayken bilemezdim ki...

İstiklal Caddesi üzerindeki dükkanlara saldıranlar ve
yağmalamaya çalışanlar çıkardıkları malları ortalığa saçarken.

İnanılmaz bir geceydi
Pencerelere taş atıyorlar, kapımıza sopalarla vuruyorlardı. Dışarından küfürler, bağırışmalar geliyordu. O an çok korkmuştum çünkü babam yatalak hastaydı ve içeri girerlerse ne yaparım diye düşünüyordum. Tam o sırada halamın dikiş diktiği Türk komşularımızdan birinin eşi bizim eve geldi.
İsmi Recep’ti onu hiç unutamıyorum. Saldırgan güruha ‘Buradan gidin, bu evdekiler bizdendir’ diye bağırdı. Eğer o gelip bizi kurtarmasaydı sonumuz çok kötü olacaktı. Allah ondan razı olsun. Sabah olup da dışarı çıktığımızda sokakta adım atacak yer kalmamıştı. Sokakta piyanolar, yataklar, koltuklar, tabak, çanak, her şey vardı. Kumkapı sahilinin oradaki kilisenin çanını söküp yolun ortasına atmışlar. İnanılmaz bir geceydi. Çok acılar çektik.”

Ahmet Tanrıverdi: “6 Eylül günü birçok insanın yediği içtiği ayrı gitmeyen Rumların dükkanlarını yağmaladıklarını gördüm. O gün akşam saatlerinde Büyükada’daki evimizden çıkmış saatli kulenin orada oturuyordum.
Sinema duyurularının yapıldı camekanda İstanbul Express gazetesinin Atatürk’ün evine bomba atıldığına ilişkin manşetini gördüm. 5-10 dakika sonra adalı abilerimiz yanımıza gelip bize evlerimize gidip dışarı çıkmamamız gerektiğini söylediler. Eve döndüğümde pencerenin kenarına oturup sokağı izlemeye koyulmuştum ki karşı sokaktan yakından tanıdığım bir adam elinde odunla çıktı ve adanın ünlü lokantalarından Faço Lokantası’nın pencerelerine vurmaya başladı.

Kimse anlayamadı
İçerideki insanlar canhıraş bir şekilde kaçışmaya başladılar. Bizim sokak iki dakika içinde onlarca insanla doldu. Herkesin elinde levyeler, baltalar, odunlar Rumlara ait ev ve işyerlerine saldırıyorlardı. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Yalnız Faço Lokantası’na saldıran o adamı hiç unutmuyorum.
Kendisi lokantanın sahibi Petro Yovanoğlu ile yediği içtiği ayrı gitmeyen biriydi. Onun böyle bir şey yapabildiğine şahit olduğum için bile iğreniyorum. Çünkü olaylar bitip bu adam gözaltına alındığında Petro, “O benim dostumdur, bana böyle bir şey yapmaz” deyip onu kurtarmıştı. Adada dürüst saygın dediğimiz bir sürü adam o gün her gün selamlaştıkları Rumların evlerini işyerlerini talan edip yağmaladı. Sokaklarda kiliseye yürümek isteyen kalabalık ‘Papazı sünnet edeceğiz’ diye slogan atıyordu. Öte yandan olaylar bittiğinde adada ‘6-7 Eylül zenginleri’ diye bir tabir ortaya çıktı. Rumların işyerlerinden yağmaladıklarıyla ev, araba alanlar oldu. O gün Türkiye tarihin en utanmaz, en unutulmaz senaryolarından birini yaşadı.”

YARIN: SAMİM AKGÖNÜL’ÜN 6-7 EYLÜL OLAYLARI?İLE?İLGİLİ?İZLENİMLERİ.