03.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
MERT İNAN İstanbul -Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taş Kurumu’na ait madende yaşanan 41 madencinin hayatını kaybettiği patlama sonrası 7 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı 28 sayfalık ön inceleme raporun yankıları sürüyor. Raporda, faciadan önceki bir aylık süreçte tam 5 kez potansiyel patlama riskine neden olacak düzeyde metan seviyesi tespit edilmesine karşın, ocağın tahliye edilmediği ortaya konuldu.
Bilirkişi ön raporunda 18 Eylül’de 15 dakika, 20 Eylül’de 23 dakika, 21 Eylül’de 38 dakika, 22 Eylül’de 1 saat 28 saat dakika boyunca metan seviyesinin potansiyel patlama riski sayılan yüzde 2 seviyesinde ölçüldüğü, buna karşın ocağın tahliye edilmeği bilgisi dikkat çekti.
‘DAVETİYE ÇIKARILMIŞ’
Bilirkişi heyetinde yer alan isimlerden İTÜ Maden Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Abdullah Fişne, “Göz göre göre yapılan hatalar patlamaya davetiye çıkartmış” yorumunda bulunarak, Milliyet’e şu değerlendirmelerde bulundu: “Patlamadan önceki bir aylık süreçte metan seviyesinin neredeyse rutin olarak yüzde 1.5 seviyesinde olduğunu gördük. Metan seviyesinin, birçok kez hiç olmaması gereken yüzde 2’nin üzerine de çıktığı tespit edildi. Biz rapor ile durumun fotoğrafını çekip, ortaya koyduk. Yüzde 2 metan seviyesinde madenin tahliye edilmesi gerekirken, bu kadar fahiş hatalar nasıl yapıldı anlamakta güçlük yaşıyoruz. 1970’li yıllardan bu yana 20’ye yakın grizu patlaması yaşandı ama ders çıkartılmadı. Yaşananlar birkaç kişinin omuzuna yüklenecek hadiseler değil. Benzer kazaların neden yıllardır devam ettiği bir bütün halinde masaya yatırılmalı. Sensör kayıtlarında metan seviyesinin iki kez yüzde 5 seviyesine bile çıktığına ilişkin kayıt var.”
HAVALANDIRMA TÜNELİ OLMALIYDI
Maden Mühendisleri Odası 2.Başkanı Veyis Sır da patlamanın birinci nedeninin problemli havalandırma sistemi olduğunu ifade ederek, ön bilirkişi raporundan yansıyanları şöyle değerlendirdi: “100 metrede çalışırken kuyu tasarımı yapılıyor ancak sonrasında 300 metre derine iniliyor. Bu kadar derine inildiğinde, açılan kuyu ile üretim yapılan yer arasında mesafe farkı oluşmuş ve 250 metreye kadar 34 metrekare olan galeriler bu seviyeden sonra 14 metrekareye düşmüş. Bu küçülme havalandırmayı zorlaştırıyor. Havalandırma hızı tozdan etkilenmemek için 520 metreküpten hızdan 320 metreküp hıza düşürülürken bu kez de metan sorunu ortaya çıkıyor.
Ön bilirkişi raporunda metansızlaştırmanın yapılmadığı net şekilde belirtiliyor. Oysa nefeslik açılması ve kirli hava çıkışının sağlanması gerekirdi. Yani havalandırma tüneli olmalıydı. Madende denetimlerin etkin yapılmadığı anlaşılıyor. Ayrıca metan seviyelerinin patlamadan önceki bir aylık süreçte yüzde tam 5 kez 2 seviyesine ulaşmasına rağmen üretime devam edilmesi büyük bir kusur. Havalandırma sistemi yeterli ve etkili olsa facia önlenirdi.