Gündem5 bin kilometrelik yolculuğa hazırlanan yavru leylekler için 'kuraklık' riski

5 bin kilometrelik yolculuğa hazırlanan yavru leylekler için 'kuraklık' riski

24.05.2023 - 12:16 | Son Güncellenme:

Diyarbakır Bismil kara yolunda elektrik direklerinin üzerine kurdukları yuvalarla, Türkiye'nin en büyük kolonilerinden birini oluşturan leylekler, yaklaşık 3 hafta önce dünyaya gelen yavrularını besliyor. Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç; "Göller ve nehirler kurumaya başladı veya su seviyesi çok azaldı. Bu durum tür çeşitliliğine de etki edecek, leyleklere de etki edecek” dedi.

5 bin kilometrelik yolculuğa hazırlanan yavru leylekler için kuraklık riski

Afrika'dan yaklaşık 5 bin kilometre mesafe katederek Diyarbakır Bismil kara yolu kenarındaki 50 kilometrelik Dicle Vadisi boyunca uzanan elektrik direklerinin üzerine kurdukları yuvalarına gelen leylekler, yaklaşık 3 hafta önce dünyaya gelen yavrularını besliyor. Türkiye’nin en büyük leylek kolonilerinden biri olan bölgede 22 yıldan bu yana bilimsel çalışmalar yürüten Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, 54 yuvada kuluçka döneminin tamamlamasının ardından leyleklerin yavruladığını söyledi. Prof. Dr. Kılıç, son dönemlerdeki yağışların nispeten de olsa iyi olduğunu, ancak yavruların beslenmesi için yeterli olup olmadığının şu an için öngöremediklerini söyledi. 

'DİCLE NEHRİ’NE YAKIN OLDUKLARI İÇİN BESLENME KONUSUNDA AVANTAJLILAR'

Prof. Dr. Ahmet Kılıç, Dicle Vadisi’ndeki onlarca kuş türünden birinin de leylekler olduğunu söyleyerek, “Leylekler yaz göçmeni olarak kabul edilir. Şubat ortalarından itibaren gelmeye başlarlar. Mart ayının sonuna kadar eş ilişkileri ve yuva kurma faaliyeti gerçekleştirirler. Nisan ayı boyunca da kuluçkaya yattılar. Kuluçka yaklaşık bir ay kadar sürüyor. Leylekler genetiksel olarak 5 yumurta yaparlar. Eşler kuluçkayı nöbetleşe olarak sürdürdüler. Bu arada da beslendiler. Bulundukları yer Dicle Nehri’ne yakın olduğu için beslenme konusunda da büyük bir avantaja sahipler. Nihayetinde mayıs ayı ile birlikte leylek yavrularını görmeye başladık. Şu anda 23’üncü günleri diyebiliriz. Bazı yuvalarda yavrular biraz daha geç çıkabiliyor ve aynı yuvada da yavrular arasında birkaç gün farklılık olabiliyor” diye konuştu.

Haberin Devamı
1/7

2/7

3/7

4/7

5/7

6/7

7/7

‘SUYU KİRLETMEYEREK TABİATA KATKI SUNALIM’

İklim krizine dikkat çeken Prof. Dr. Kılıç, suyu kirletmeyerek tabiata katkı sunulması gerektiğini belirterek şunları söyledi;

“Yeterince yağış olmadığında çevrede hem bitki türleri hem de hayvan türleri azalınca acaba leylek yavruları nasıl gelişecek, onun merakı içerisindeyiz. Şu ana kadar yuvalarda 3 veya 4 yavruyu görebiliyoruz. Tabi bunlar özellikle mayıs ayının sonuna doğru 5’inci yavru da olduktan sonra yiyecek yönünden aralarında büyük bir rekabet yaşanacak. En güçlü olan hayatta kalacak. Diğer yavrular, geç çıkan yavrular da ortadan kalkacak. Bu konuda önceki yıllarda Dicle Vadisi’ndeki leyleklerimiz Türkiye ortalamasında başarılı oldular. 3 yavrulu, 4 yavrulu, 5 yavrulu leylek yuvalarını görebildik. Bu sene acaba kuraklık nasıl etkiledi, onu bilemiyoruz. Ama öngörümüz şu; son dönemlerde yağışlar nispeten iyiydi. Acaba bu yeterince beslenmeye olanak sağlayacak mı? Onu göreceğiz. Çevrede tarımla uğraşan çiftçilerimiz, köylülerimizin de yoğun bir merakı var. Leyleklerin rahatsız olmaması için azami özeni gösteriyorlar. Özellikle tarlalarda direkler üzerindeki leylekler konusunda rahatsızlık vermemeye gayret ediyorlar ve leylekler bu bölgedeki insanlar için de kutsaldır, çok değerlidir. Bunun sonuçlarını göreceğiz. Ama gidişat şunu gösteriyor; her geçen gün su azalmaya başlıyor. Göller ve nehirler kurumaya başladı veya su seviyesi çok azaldı. Bu tür çeşitliliğine de etki edecek, leyleklere de etki edecek. İnsan olarak yapabileceğimiz bir şeyler var mı? Tabii ki var. Özellikle bizim ağaçlandırmaya dikkat etmemiz lazım. Suyu kirletmememiz lazım ve tarımda özellikle basınçlı su sistemleri kullanılması lazım. Tarım alanlarında da su çok önemli. Bu yüzden suyu tasarruflu kullanacağız. Suyu kirletmeyerek tabiata katkı sunalım ama önümüzdeki süreç çok ciddi, riskli. Dünya genelinde göller, tatlı sular yüzde 50 nispetinde kurumaya başladı. O yüzden bizim şimdiden tedbir alamız gerekiyor.”