03.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURAK DURSUN İstanbul
3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’nda Türkiye’de konuya ilişkin duyarlılık dünya ülkelerine göre maalesef istenilen seviyede değil. Fransa’da organ bağışını düzenleyen yasada yapılan değişiklikle ölmeden önce karşı olduğunu resmen bildirmeyen herkes tüm organlarını bağışlamış sayıldı. İngiltere de aynı yolda. Türkiye’de 24 bin 886 kişi organ bağışı beklerken bunlardan 21 bin 531 kişi böbrek, 2 bin 94 karaciğer, 901 kalp, 283 pankreas, 60 akciğer, 10 böbrek-pankreas, 4 ince bağırsak ve 3 kişi de kalp kapağı için sırada. Organ nakli olması gerekenlerin 612’si çocuk.
Kadavradan nakil % 28
Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Başkanı Prof. Dr. Eyüp Kahveci de organ bağışının arttırılması için hem Sağlık Bakanlığı’nın hem de diğer kuruluşların çaba sarf ettiğini ancak Türkiye’de bu bilincin bazı nedenlerden dolayı yavaş oluştuğu görüşünde: “Araştırmalarda bu bilince ulaşamamızın nedeninin dini gerekçeler ve kültürel değerler olduğunu söylüyor. 2016 yılında Türkiye’de yoğun bakımda yatan kişilerin ailelerinden sadece yüzde 28’i organ bağışını kabul etti. İspanya’da kadavradan organ bağışı oranı yüzde 85. Avrupa ortalaması ise yüzde 70 civarında. İran’da organ bağışlama oranı yüzde 60. Türkiye’de canlıdan canlıya organ naklinde oran daha yüksek. Türkiye’de 100 böbrek naklinden 80’inde verici canlı, karaciğerde de 70’i. Nakiller başarılı olsa da önemli olan toprakta çürüyecek organların başka insanlara hayat vermesi. “
Farkındalık yaratılmalı
“Bugün Naim Süleymanoğlu’nun başına gelen yarın başkasının da başına gelebilir” diyen Prof. Dr. Kahveci şöyle devam etti: “Bazı ülkelerde kişilerin organlarını bağışlamayı kabul ettiği varsayılırken bazı ülkelerde bu isteğe bağlı olarak gerçekleştiriliyor. Fransa organ kıtlığı nedeniyle böyle bir yola başvurdu. Türkiye’de de böyle bir tekifin meclise götürülmesi yararlı olacaktır. Geçse de geçmese de bir farkındalık oluşturacaktır.”
Diyanet de destekliyor
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu da, “Organ bağışının dini açıdan herhangi bir sakıncası yok. Türkiye’de organ bağışını Diyanet İşleri Başkanlığı da destekliyor. Organ bağışının yaygınlaşmamasının en büyük nedeni toplumsal baskı, cemaat, tarikat, kanaat önderleri olabilir” dedi.
‘Tek umudumuz bir kalp’
Türkiye’de organ bekleyen binlerce kişiden biri de 16 yaşındaki Eren Turgut. Geçen yıl dilate kardiyomiyopati (kalp kası hastalığı) teşhisi konulan Eren’in acil kalp nakli ol ması gerekiyor. Baba Murat Turgut, “Tek umudumuz yeni bir kalp. Geçtiğimiz günlerde uygun bir kalp bulunduğu söylendi. Ancak kalpte sorun olduğu için nakil gerçekleşmedi. Maalesef Türkiye’de organ bağışına önem verilmiyor. Eren gibi onlarca insan organ bağışı bekliyor” diyor.
Dilara’nın zamanı daralıyor
Doğuştan böbrek hastası 13 yaşındaki Dilara Coşkun da 1 yıldır diyaliz makinesine bağlı olarak yaşıyor. Anne Necla Coşkun, “Kızımın böbrekleri çalışmadığı için yüzde 95’e yakın görme kaybı oldu. Karaciğerinde de hasar oluştu. Doktorlar bir an önce nakil yapılması gerektiğini söylüyor. Ancak daha kaç yıl daha bekleyebiliriz bilemiyorum” diyor.
‘İnsan kendi başına gelmeden anlamıyor’
Kalp bekleyen çocuklardan biri de İzmirli 10 yaşındaki Miray Toktaş. Anne Gülcan Ataş, “Çalan her telefonu ‘Belki uygun kalp haberi alırım’ diye heyecanla açıyorum. Ben kızıma kalp yetmezliği teşhisi konulduğu an gidip tüm organlarımı bağışladım. İnsan, başına gelmeden anlamıyor” diye konuşuyor.
Kalp bekleyen hastalardan bir diğeri de 39 yaşındaki İsmail Kara. 3 senedir yapay kalple yaşatılan Kara, “Çoğu insan ‘günah’ diye organlarının bağışlamak istemiyor. Ancak bir insanı yaşatmak en büyük sevap” diyor.