13.07.2021 - 11:17 | Son Güncellenme:
DHA
15 Temmuz 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişiminde bulunmasının üzerinden 5 yıl geçti. Darbecilerin ele geçirmeye çalıştıkları, Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Saraçhane'de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye binası iki kritik noktaydı. O gece darbe girişimini önlemek için sokaklara çıkarak şehit olan 251 kişiden bir olan Mehmet Güder, Vatan Caddesi'nde şehit düştü. Erol Bulut ise 18 vatandaşımızın şehit düştüğü Saraçhane'de darbeci askerler tarafından 2 kurşunla vurularak gazi oldu. Şehit Mehmet Güder'in oğlu İbrahim Güder ve 15 Temmuz Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut o gece yaşadıklarını anlattı.
"NESİLLER BOYUNCA BU SANCAĞI TAŞIYACAĞIZ"
Her sene 15 Temmuz'un yıldönümünde o günü tekrar yaşadıklarını ve o geceyi unutmadıklarını belirten İbrahim Güder, "Babamızın şehit olmasından dolayı çok gururluyuz. Allah, en güzel ölümü babama tattırdı. O gün ben de havalimanındaydım ama şehitlik veya gazilik bana nasip olmadı, babama nasip oldu. Bizler bu vatan ve millet için koşarak şehit olmaya hazır olan insanlarız. İnşallah babamın verdiği bu sancağı kendim taşıyacağım daha sonra evlatlarımızla nesiller boyunca bu sancağı taşıyacağız" dedi.
"MORGDAKİ BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZ GÜLÜMSÜYORDU, ORTAMDA ÇOK GÜZEL BİR KOKU VARDI"
Güder, darbe girişimini öğrendikten sonra kardeşi ile birlikte havalimanına doğru yürüdüklerini, aynı dakikalarda da babasının Vatan Caddesi üzerinde olduğunu ancak birbirlerinden haberdar olmadıklarını anlattı. Havalimanına yaklaştıklarında ise babalarının vurulduğu haberini aldıklarını söyleyen Güder, "Haseki Hastanesine gittik, hastanede vatandaşların üzerleri kanlar içerisindeydi, hatta birkaç tane ezilmiş araç da gördüm. Hastanenin önünde 20-30 tane sedye vardı, sedyelerin üzerleri hep kandı. Hastanenin morguna gittiğimde morg dolaplarının hepsinin dolu olduğunu gördüm. Hatta yerlerde, ceset torbalarında da şehitlerimiz vardı. Ancak, gerçekten hepsinin yüzünde gülümseme vardı ve orası o kadar güzel kokuyordu ki... Sadece kendi babam değil, bütün şehitlerimiz aynıydı. En son babamı yerde bir ceset torbasında gördüm. Orada birkaç tane görevli çek pasla sadece kan çekiyordu. Ona rağmen hiçbir şekilde ağır bir kan kokusu vs. yoktu, tam tersine ortamda çok güzel bir koku vardı" ifadelerini kullandı.
"BAKARSINIZ ALLAH BANA ŞEHİTLİK NASİP EDER"
Babasının o gece nasıl şehit olduğunu da anlatan Güder, "Babam dışarıya çıkmadan önce arkadaşlarına 'Bugün bu vatan ve millete sahip çıkmazsak, ne zaman sahip çıkacağız. Bakarsınız Allah bana bir şehitlik, bir gazilik nasip eder' diyerek dışarıya çıkmış. Babam Vatan Caddesi'ne gittiğinde askerlerin sivillere müdahale ettiğini görüyor ve çok öfkeleniyor. Askerlere müdahale etmeye çalışıyor, o esnada da helikopter tepelerinde dolaşıyormuş. Helikopterin daha sonrasında oraya iniş yapmak istediğini fark etmiş ve iniş yapmasına engel olmaya çalışmış. O sırada vatandaşlar müdahale etmesin diye helikopter etrafı üç kez tarıyor. Oradaki polisler de iniş yapamasın diye helikoptere ateş açmışlar. Babam müdahalede bulununca arkasından da vatandaşlar helikopterin inişine engel olmak için geliyorlarmış. Helikopterin içerisinde FETÖ'cü hainler varmış. Onlardan bir tanesi eline G3 silah alıyor ve babamı başından vuruyor. Babam yüzüstü düşüyor ve orada şahadet şerbetini içiyor. Vatanı, bayrağı olmayan insanın ne namusu, ne şerefi hiçbir şekilde olmaz. Mevla'm kimseyi vatansız bırakmasın" dedi.
"BİZ BURAYA ŞEHİT OLMAYA GELDİK"
Önemli noktalardan biri Saraçhane İBB binası önünde gazi olan 15 Temmuz Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut aradan geçen 5 yılın ardından gazi olduğu noktada yaşadıklarını anlattı. Bulut, "Ben 15 Temmuz akşamı Kağıthane'de bir iş yemeğindeydim. Saat 22:00 - 22:30 arası FETÖ'cü katillerin darbe girişiminde oldukları kesinleşti. Baktım ki aşağıdan tanklar geçmiş, araçlar ezilmiş, trafik tıkanmış ama insanlar oluk oluk meydanlara iniyor. Helikopter üstümüzden uçuyordu. Çok yakından ağır silahlarla ateş ediyorlardı. Dediler ki 'Saraçhane'yi hainler basmış' biz de hemen buraya geldik. Buraya şehit olmaya geldik, bugün ölmeyeceksek ne zaman öleceğiz diye düşündük. Ancak, bunları söyleyen adam ben değildim, bunu söyleten Allah'tı" şeklinde konuştu.
"YARALANAN MEMURA YARDIM ETMEK İÇİN DÖNDÜĞÜMDE VURULDUM"
Gazi olduğu anı anlatan Bulut, "Saat 03.00 gibi ben burada havuzun dibindeydim. Hainler bizim bir kahraman polisimizi hedefe almışlardı. Ben bunu gördüm, uzun namlulu silahlarla hedefte olan polisimize 'hedeftesiniz memur bey sağa geçin' dedim. Havuzun içerisindeki polisimiz diğer bir polis arkadaşına 'devrem vuruldun mu?' diye seslendi o da 'Vuruldum' dedi. 'Gel seni alalım' dedi, vurulan poliste 'gelemiyorum' deyince benim orada ciğerim yandı. Vurulan memura yardım etmek istedim. Tam yardım etmek için döndüm ki, beni vurdular ama vurulduğunu çok hissetmedim. Ben bir daha dönünce bu sefer beni derinden vurdular. Zaten bacağım kesilmişti, damarlar falan kopmuş, onun etkisiyle ben suya düştüm. Bayılmışım, beni daha sonra hastaneye götürdüler. 5 kere ameliyat oldum" diye konuştu.
"ŞEHİT OLAN VATANDAŞLARIMIZI ÇOK KISKANIYORUM"
Bulut, "O gece bir karanlık gece olarak başladı ama bir destan olarak bitti. Bugün olursa biz 250 bin şehit vermeye de razıyız. Şehit olan vatandaşlarımızı çok kıskanıyorum. Bazen bana 'deli misin, iyi ki ölmedin' diyorlar ama o ölüm sıradan bir ölüm değil, o ölüm peygamber efendimize komşu olmak için yapılan bir ölümdü" ifadelerine yer verdi.
Olay anında iletişim halinde olduğu iki polise ulaşmaya çalıştığını söyleyen Bulut, "Buradaki iki polis kardeşimize ulaşamadım, buradan onlara sesleniyorum. Bana ulaşırlarsa, dünya ahiret onların evlatları benim manevi torunlarım olur. Kendi torunlarımla beraber onlarla da ilgilenmek isterim" dedi.