07.05.2021 - 13:41 | Son Güncellenme:
Dünya Almanya'da Merkel sonrası siyasi tablonun netleşmesini merakla beklerken, yapılan son anketler yıllardır iktidar koltuğunda oturan Hristiyan Demokratların eridiğini gösteriyor. Anketlerde giderek farkı açan isim ise, 40 yaşındaki Annalena Baerbock.
Almanya’da iktidarın büyük ortağı Birlik Partileri’nin düşüşü devam ediyor. Yapılan son ARD-DeutschlandTrend anketine göre CDU ve CSU yüzde 23 oy oranında kalırken, Yeşiller yüzde 26 seviyesine ulaşmış durumda.
Almanya'da kamu yayıncılık kuruluşu ARD'nin düzenli aralıklarla yaptırdığı 'ARD-DeutschlandTrend' anketi, bugün genel seçimler olması durumunda Yeşiller Partisi'nin federal parlamentoya en güçlü parti olarak gireceğini ortaya koydu.
Buna göre, Başbakan Angela Merkel'in de partisi olan, iktidarın büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile kardeş parti olarak tanımlanan Hristiyan Sosyal Birlik'ten (CSU) oluşan Birlik Partileri, yüzde 23 ile ancak ikinci sırada yer alırken, Yeşiller yüzde 26 oy oranına ulaşıyor.
Kamuoyu araştırma şirketi Infratest Dimap'ın, oy kullanma hakkına sahip 1351 kişi ile yaptığı anketin bu sonucu, son bir ay içinde dört puan kaybeden Birlik Partileri'nin, 2019 yılının Temmuz ayından bu yana ilk kez en güçlü parti sıfatını yitirdiğini de ortaya koyuyor.
İkitardaki koalisyon hükümetinin diğer ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) söz konusu ankete göre yüzde 14 oy oranı ile üçüncü, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) ise yüzde 12 ile dördüncü parti olarak sıralanıyor.
Oy oranını Nisan ayında yapılan ankete göre iki puan arttıran liberal Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 11, Sol Parti ise yaklaşık yüzde 6 ile, yüzde 5 barajını aşarak federal parlamentoya girebilecek partiler olarak görülüyor.
Bir önceki ankette yüzde 22 oy oranına sahip Yeşiller, yüzde 26'ya ulaşarak farkı açtı. Ankette sorulan, "Federal hükümetten memnun musunuz?" sorusuna 'Hayır değilim' ya da 'Çok memnun değilim' diyerek yanıt verenlerin oranı yüzde 62 oldu.
26 Eylül'de yapılacak federal parlamento seçimleri için partilerin başbakan adaylarından kimi doğrudan tercih edecekleri ile ilgili soruya katılımcılar, yüzde 28 oranında Yeşiller'in başbakan adayı Annalena Baerbock cevabını verdi.
Birlik Partileri'nin adayı, CDU Genel Başkanı Armin Laschet ve halen maliye bakanı olan SPD'nin adayı Olaf Scholz yüzde 21'de kaldı. Ancak bu konuda yüzde 30'luk bir kesim kararsız olduğu görüşünü bildirdi.
Diğer yandan, 16 yıldır sürdürdüğü başbakanlık görevini eylül ayında yapılacak seçimlerin ardından halefine devredecek olan Angela Merkel, halkın en memnun olduğu politikacılar sıralamasında yine birinci çıktı.
Merkel'i sırasıyla 12 puanlık yükselişle Yeşiller'in Eş Başkanı ve başbakan adayı Annalena Baerbock ve Dışişleri Bakanı Heiko Maas takip ediyor. Annalena Baerbock'un 19 Nisan'da aday gösterilmesiyle, Yeşiller Partisi bir anda yükselişe geçti.
19 Nisan'dan birkaç gün sonra yapılan ilk anketlerde Yeşiller Partisi lideri Baerbock başbakanlık için açık ara ilk sırayı aldı. Birçok farklı kuruluşun son haftalarda yaptığı anketlerde de benzer sonuçlar çıktı.
2018'den bu yana Robert Habeck'le birlikte Yeşiller'in Eş Genel Başkanlığını yapan Baerbock, partinin 40 yıla dayanan siyasi serüveninde federal düzeyde açıkladığı ilk başbakan adayı. Baerbock, muhtemelen yarıştaki tek kadın aday olacak.
40 yaşındaki politikacı, şimdiden Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ve Finlandiya Başbakanı Sanna Marin gibi genç kadın liderlerle yan yana anılmaya başladı bile.
Bir zamanlar ortalama seçmenin 'hippi partisi' olarak gördüğü Yeşiller Partisi, tarihi bir gelişim göstererek Alman siyasetinin önemli bir aktörü haline geldi. Yeşiller'in bir sonraki hükümetin kilit unsurlarından biri olacağı tahmin ediliyor.
Lideri olduğu partinin kurulduğu yıl, yani 1980'de doğan Baerbock, küçük yaşlardan beri ailesiyle eylemlere katılıyor. Ebeveynleri onu ilk olarak nükleer enerji karşıtı eylemlerle tanıştırdı. Baerbock çocukluğundan iki şeyin hafızasında kaldığını anlatıyor: "Eylemlerde polisin sıktığı tazyikli su ve sonrasında evde yedikleri kekler".
Bu birleşim, tam da bugünün Yeşiller Partisi'ne rengini çalan orta sınıf radikalizmini özetliyor. Muhafazakar blok, Almanya'da hükümetin salgın yönetiminde başarılı olduğu düşüncesi hakimken, yaz aylarında yüzde 40 destek buluyordu. Bu oran şimdi yüzde 22'ye inmiş durumda.
Yeşiller, adaylarını belirlemekte muhafazakarların aksine son derece net ve kararlı davrandı. İsmi açıklanana kadar Baerbock'in aday olacağı kamuoyuna sızdırılmadı. Yeşiller Partisi, son yıllarda parti disiplini konusunda da yeni bir eşiği aşmış görünüyor.
Oysa genellikle muhafazakarların disiplinli, Yeşiller'in ise kaotik bir yapıya sahip olduğu düşünülürdü. Yeşiller Partisi'nin kuruluş törenine ait görüntülerin bir öğrenci birliği toplantısına benzediğini söylemek yanlış olmaz.
Partinin tarihi boyunca kendisini hissettiren ikilik, ortalama seçmeni kazanmak gerektiğini söyleyen gerçekçi kanatla, tüm tavizleri ihanet olarak gören tutucu kanat arasındaydı.
1998'de Yeşiller, merkezin solunda yer alan SPD'nin küçük ortağı olarak ilk kez hükümete girdi. Yeşil Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, 'müsli yemenin zorunlu tutulup tutulmayacağı' hakkında gazetecilerin dalga geçen sorularına maruz kalıyordu.
Partinin ortalama seçmen gözündeki kimliği o zamandan bu yana değişti. Gerçekçi kanat güçlendi ancak Yeşiller yol kat ettikçe içerisindeki mücadele de şiddetlendi. 1999'da Joschka Fischer, Kosova'daki NATO hava saldırılarına Yeşiller'in destek verebileceğini söylediğinde parti konferansında kırmızı boyayla protesto edildi.
Yeşiller içerisindeki tartışmalar on yıllarca sürdü. Ancak eyalet hükümetlerindeki etkinlikleri Yeşiller'in de etkili bir yönetim sergileyebileceği düşüncesini pekiştirdi. 2011'de Baden-Württemberg Eyaleti'nde ilk kez Yeşiller Partisi'nden bir eyalet başbakanı seçildi. Winfried Kretschmann, ekonomik ve çevreci motivasyonlarla konumunu pekiştirdi ve destek topladı.
Üç yıl önce Yeşiller Partisi, Baerbock ile Robert Habeck'i eş başkanlar olarak belirledi. İki lider de partinin gerçekçi kanadından geliyor ancak iki kanadı bir araya getirme becerileri oldukça yüksek. Yeşiller'in anket sonuçları yüzleri güldürdükçe, gerçekçilere yönelik muhalefet de duruluyor.
Ancak iktidar yürüyüşleri çok kolay olmayacak. Yeşiller'le ilgili ilginç bir detay şu: Parti genelde anketlerde göründüğü kadar yüksek oy alamıyor. Seçmenler anketlerde Yeşiller'e oy vereceğini söylemekten hoşlanıyor ancak seçim günü gelip çattığında, geleneksel bağlılıklar ve ekonomiye ilişkin pragmatik kaygılar devreye giriyor.
Bununla birlikte Yeşiller'in tüm cephelerden topa tutulması da muhtemel görünüyor. Solcular onları, 'soya latte içmeyi işçi haklarından daha önemli bulan elit burjuvalar' olarak görecek. Sağ ise Yeşiller'in 'Alman arabalarını ve sosislerini yasaklamak isteyen ahlakçı vaizler' olduğu iddiasını ortaya atacak.
Öte yandan, nükleer enerjiyi ve kömürü yavaş yavaş bitiren Merkel'in 16 yıllık liderliğinde Almanya da değişti. Artık ortalama seçmen daha 'yeşil' ve Yeşiller Partisi daha ana akım bir parti haline geldi.
Dolayısıyla Yeşiller karşıtı klişelerin modası geçmiş görünüyor ve bunlar seçmeni kızdırabilir. Ne olursa olsun Yeşiller iktidara odaklanmış durumda. Artık kimse onlara müsli yemekle ilgili şaka yapamaz.