21.06.2020 - 16:50 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr/AA
Bingazi'den sosyal medyaya yüklenen fotoğraflarda, savaş ağası Halife Hafter milislerinin batıya doğru hareket ettiği belirtiliyordu.
Son 24 saatte bu kez Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri bayrağı taşıyan uçaklar İsmailiye kentindeki bir askeri üste görüntülendi.
Bingazi veya el Kadim'den kalkan bir uçak saniye saniye izlendi ve gittiği rota hiç şaşırtıcı değildi: Suriye'nin başkenti Şam.
Dünya Libya'yı saniye saniye izlerken, gözler düğümün çözüleceği Sirte'de. Mısır'ın darbeci lideri Abdulfettah Sisi, kritik kenti 'kırmızı çizgi' ilan etti.
Hafter'in Sirte'yi kaybetmesi halinde Mısır ordusunun Libya'ya gireceği tehdidini savuran Sisi'ye, beklendiği gibi bölgedeki müttefikleri hemen destek verdi.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), peş peşe yaptıkları açıklamalarla Sisi'nin Haziran ayı başında duyurduğu ateşkes talebinin arkasında durdu.
Resmi haber ajansından yapılan açıklamada, "Suudi Arabistan, sınırlarını ve halkını koruma hakkı konusunda Mısır'ın yanında yer almakta ve ona destek vermektedir" denildi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı uluslararası toplumdan Libya konusunda sorumluluklarını yerine getirmesini isterken, isim vermeden Türkiye'yi hedef aldı.
BAE Dışişleri Bakanlığı ise, "BAE, istikrarını ve güvenliğini sağlamak için yapacağı her türlü icraatlarından dolayı Mısır'ın yanında yer almaktadır" ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum tarafından kabul edilen Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), Mısır ve müttefiklerinin tehditlerini kınadı.
Türkiye'den açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, Ankara'nın ateşkes şartının tarafların 2015'teki pozisyonlarına dönmesi olduğunu duyurdu.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin savaşı finanse ettiğini kaydeden Kalın, Körfez ülkesinin Arap-İslam dünyasındaki rolünden ötürü Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a saldırı girişimlerini 'aptalca' diye niteledi.
Sahaya inerek Libya'daki savaşın seyrini değiştiren Türkiye, hafta içinde UMH yönetimine destek için Trablus'a çıkarma yapmış ve Hafter destekçilerine açık mesaj vermişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Başkanı Hakan Fidan'dan oluşan Türk heyet, Çarşamba günü Başbakan Fayiz Serrac'la görüşmüştü.
Peki, Sirte'deki bir çatışma savaşa dönüşür mü? İsrail Jerusalem Post gazetesi yazarlarından Seth Frantzman'ın bölgedeki gelişmeleri ele aldığı son analizi, Türkiye ve Mısır'ın Libya'da savaşıp savaşmayacağını irdeliyor. İsrailli yazar, Libya'daki meşru hükümetin Türkiye ve Katar tarafından desteklendiğini hatırlatıyor.
Türkiye'nin devreye girmesiyle Hafter'in Trablus'ta yenildiğini belirten Frantzman, Türk yapımı silahların yeteneklerini kanıtladığını yazdı.
Bayraktar silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Rus yapımı Pantsir hava savunma sistemlerini yok ettiğini kaydeden İsrailli yazar, gerilimin zirveye çıktığı Sirte'nin Mısır'ın darbeci lideri önünde büyük bir soru ortaya çıkardığını aktarıyor: Orduyu Libya'ya gönderebilir veya ABD Mısır'ın endişelerini dinleyip ateşkese destek verebilir.
Ancak yazara göre, Rusya'nın Kuzey Afrika'ya yerleşmesini istemeyen ABD, Türkiye sayesinde belki de İran'la bile aynı tarafta yer alabilir. Frantzman, Sisi'nin tehdidine rağmen Kahire yönetiminin bir sonraki adım için gelişmeleri ve özellikle ABD'nin tavrını izleyeceğini savundu.
Libya ordusu halihazırda Sirte'de Hafter milislerini çembere almış durumda. Kent çevresinden yer yer patlama sesleri duyulurken, Hafter mevzileri füzelerle vuruluyor.
Libya'da son günlerde çatışmalar Sirte önünde yoğunlaşmış durumda. Türkiye destekli Libya ordusunun Sirte önlerine kadar geldiğini aktaran Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, Akdeniz kıyısındaki kentin kurtarılmasıyla doğu kapısının tamamen açılacağını belirtiyor.
Peki son aylarda Libya'da dengeler nasıl değişti? New York Times, Mayıs ayında yayınladığı bir haberde, Türkiye destekli güçlerin Libya'da elde ettiği zaferlerin General Halife Hafter'in planlarına büyük darbe vurduğunu bildirmişti. Haberde, söz konusu zaferlerin Türkiye'nin Libya'da mücadele eden yabancı ülkeler arasında belirleyici bir güç olarak yerini alışına işaret ettiği vurgulanmıştı. Haberde ayrıca Hafter güçlerinin eline yeni ulaşan Rus hava savunma sistemlerinin SİHA'larla yok edildiği kaydedilmişti.
NYT'nin haberi şöyle devam ediyordu: "Zaferler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ocak'ta asker ve SİHA'lar göndermesine kadar, zayıf ve Hafter güçleri tarafından etrafı sarılmış görünen Birleşmiş Milletler destekli Trablus hükümetinin kaderini, çarpıcı bir şekilde değiştirdi. Bu, Türkiye'nin 100 yıldan uzun süre önce Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinden bu yana, petrol zengini Kuzey Afrika ülkesine yaptığı en güçlü müdahaleydi."
Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin bir brifinginin 'Artık Türkiye'nin Libyası oldu' başlığını taşıdığını söyleyen New York Times, Hafter'in bir yıldan uzun süre önce Trablus'u ele geçirmek için saldırı başlattığını ve aralarında Rusya'nın da bulunduğu destekçilerini Libya'nın geleceğinde önemli bir rol oynama konumu sağladığını vurgulamıştı..
Ancak gazete, Mayıs ayında Trablus hükümetine sadık güçlerin ele geçirdikleri, Birleşik Arap Emirlikleri'nin satın aldığı, Rus malı bir hava savunma sistemiyle geçit töreni yaptıkları ve bunun Hafter'in en güçlü iki dış destekçisini hedef alan bir aşağılama olduğunu kaydetmişti.
New York Times, Türkiye'nin Libya'daki başarılarının darbeci Abdülfettah El Sisi'nin önderliğindeki Mısır'da kaygı yarattığını ve Ankara'nın yeni nüfuzunu Libya'da daimi bir askeri varlık elde etmek için kullanma ihtimalinin, Kahire'de alarm zillerinin çalmasına yol açtığını belirtmişti.
Libya ordusu, yaklaşık 1 yıllık kuşatmayı tamamen bitirmek ve Hafter güçlerini yenilgiye uğratmak için geçen ay Öfke Volkanı Operasyonu'na girişmişti. Ordu birlikleri, 18 Mayıs'ta ülkenin batısındaki stratejik Vatiyye Üssü'nü Hafter'den kurtarmış ve birçok ilçe ile yerleşim yerini milislerden temizlemişti.
Türk üretimi silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Hafter'e Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından verilen Rus hava savunma sistemi Pantsir'leri imha etmesi ise, tüm dengeleri alt üst etti.
Ne yapacağını bilemeyen savaş ağası Hafter, bu kez doğrudan Rusya'dan yardım istedi ve Suriye'den havalanan sekiz Rus savaş uçağı Libya'ya indi. Hafter'e verilen altı Mig-29 ve iki Su-24 savaş uçaklarından biri ise, Cufra Hava Üssü'ne indikten sonra Amerikan uyduları tarafından görüntülendi.
Bir açıklama yapan Amerikan ordusu ise, yeni fotoğraflarla Rusya'nın Libya'ya savaş uçakları gönderdiğini resmen duyurdu. ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM), söz konusu uçakların paralı askerler Wagner Grubu'na taarruz desteği için Suriye'den Libya'ya uçtuğunu bildiriyor.
Açıklamada, "Rus uçakları, Rusya'daki bir hava üssünden gelip Rusya menşeli olduğunu kamufle etmek için Suriye'de tekrar boyanarak Libya'ya geçti" denildi.
AFRICOM'un açıklamasındaki en dikkat çekici bölümlerden biri, Rusya'nın uzun süredir Libya'da oynadığı rolü inkar ettiğini ancak şimdi bunu inkar edemeyeceği oldu. AFRICOM Komutanı Orgeneral Stephen Townsend ise, Libya'da yaşananların adını tam olarak koydu: "Rusya uzunca bir zaman Libya'daki çatışmalara müdahalesinin tam boyutunu inkar etti ancak artık inkar yok.
Rusya dördüncü nesil savaş uçaklarını oraya gönderirken adım adım izledik. Rusya'dan devlet desteği olmadan ne Hafter güçleri ne de özel güvenlik şirketleri o uçakları silahlandırıp kullanamaz. Dünya, Hafter'in bir hava operasyonu düzenleyeceğini ilan ettiğini duydu. Bu, Rus paralı pilotlarının Libyalıları bombalamak için kullanacağı Rus uçaklarıyla yapılacak."
ABD Avrupa ve Afrika Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Jeff Harrigian da, Rusya'nın sonraki adımlarına işaret etti: "Rusya, Libya'da kıyılardaki üsleri ele geçirirse bir sonraki adımı uzun menzilli Geçişe Kapatma ve Alan Hakimiyeti (A2AD) silahlarını (hava savunma sistemleri) oraya yerleştirmek olacaktır. O gün geldiğinde, Avrupa'nın güney kanadı için büyük bir güvenlik kaygısı söz konusu olacaktır" dedi.
İç savaş ülkesi, Libya, Türkiye ve Trablus yönetimi arasında Kasıma ayında imzalanan bir anlaşmayla dünya gündemine girdi. Söz konusu anlaşma, Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarını belirliyordu. Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ı şoka uğratan anlaşma, beklendiği gibi bölgede depreme yol açtı.
Uluslararası toplum anlaşmanın yol açtığı sarsıntıyla çalkalanırken, İngiliz The Guardian gazetesi, Libya'ya Sudan'dan yeni paralı askerlerin geldiğini manşetinden duyurdu. Habere göre, yüzlerce paralı asker Libya'ya getirilmişti. Sudanlı bir komutanın verdiği bilgiye göre, Aralık ayı itibarıyla 3 bin kadar Sudanlı paralı asker General Hafter için Libya'daydı. Militanların liderlerinden biri, "Paralı asker olduğumuzu biliyorum, onur ve şerefimiz için savaşmıyoruz. Buradaki misyonumuzu tamamlayınca evimize döneceğiz" demişti.
Türkiye ise, Akdeniz'deki müttefiki Libya için 2019'un son günlerinde yeni bir hamle yaptı, asker gönderme tezkeresini meclise getirdi ve çıkan sonucun ardından Türk birlikleri Libya'ya gitmeye başladı.
40 yılı aşkın bir süredir Libya siyasi arenasında yer alan General Hafter, 1969'da askeri bir darbeyle Kral İdris'i deviren Albay Muammer Kaddafi önderliğindeki subaylar arasındaydı. Ama 1980'lerde Çad ile çatışmalara giren Libya askerlerinin başında görevlendirilmesi ile kaderi değişti. Libya, Fransızların desteklediği Çad'a yenildi, 1987'de 300 askeri ile birlikte Hafter de esir alındı.
Serbest bırakıldığında Kaddafi onu hain ilan etmişti. Hafter 20 yılını eski Libya liderini devirmek üzere harcayacaktı. Bunu ABD'nin Virginia eyaletinde sürgünde yaptı. Burada muhalif Libya Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin askeri lideri olarak görev yaparken ABD istihbarat teşkilatı CIA ile işbirliği halinde çalıştığı tahmin ediliyordu.
Kaddafi döneminde Hafter tipik bir hain olarak görülüyor, ABD'ye kaçışı ile askeri okullarda olumsuz örnek vaka olarak anlatılıyordu. Libya'yı 1969'dan 2011'e kadar demir yumrukla yöneten Muammer Kaddafi, muhaliflerden kaçmaya çalışırken yakalanıp linç edilmiş ve Kuzey Afrika ülkesinde bir sayfa kapanmıştı.
Hafter, Kaddafi'ye karşı ayaklanmanın başladığı 2011'de Libya'ya dönerek ülkenin doğusundaki muhalif güçlere komuta etti. Kaddafi düştükten sonra Hafter iki yıldan uzun süre yargılandı. Şubat 2014'te televizyona çıkıp kurulan hükümete karşı ayaklanmaları çağrısı yaptı.
Libya'nın doğusundaki Bingazi'yi Şubat 2016'da kontrolü altına alan Hafter, Derne'ye kadar ilerledi. Peşinden Akdeniz sahil şeridinde Petrol Hilali adıyla bilinen bölgedeki limanları ele geçirdi. Aynı yılın Eylül ayında kendisini mareşal ilan etti. Hafter Libya tarihinde mareşal rütbesine gelen ilk asker olmuştu.
Doğudaki kentlerden sonra batıya, Trablus'a yönelen Hafter, Ocak 2015'te BBC muhabiri Feras Kilani'ye bir röportaj vermişti. Kilani, Hafter'i "Eski tarz asker olarak siyasete inancı yok görünüyor" cümlesiyle tarif ediyor. Kilani, Hafter'e "Ülkenin yeni Kaddafi'si olmayı mı planlıyorsunuz?" diye sorduğunda ise "Hayır" diye yanıtlamıştı öfkeyle.
Nüfusu 6.4 milyon olan Kuzey Afrika ülkesinin yüzölçümü 1.77 milyon kilometrekare. Libya, seyrek nüfuslu olmasına rağmen dünyanın en kaliteli petrol rezervlerinin üzerinde oturuyor. Bu rezervler, ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının yarısından ve devlet gelirlerinin yüzde 75’inden daha fazlasına karşılık geliyor. OPEC üyesi Libya, varlığı kanıtlanmış petrol rezervleri arasında büyüklük açısından Afrika’da birinci, dünyada dokuzuncu sırada yer alıyor.
Herhangi bir resmi istatistik mevcut değil ancak birçok araştırmacı nüfusun üçte birinin işsiz ve yoksul olduğunu ve bu sayının genç Libyalılar arasında daha da yüksek olduğunu söylüyor.
Doğuda Mısır, güneydoğuda Sudan, güneyde Nijer ve Çad ile batıda Cezayir ve Tunus ile komşu olan Libya toprakalrı, 16. yüzyıldan 1911 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak varlığını sürdürdü. 1911'de Trablusgarb Savaşı'nın ardından İtalya tarafından işgal edilen Libya, 1951 yılında bağımsızlığını kazandı.
Libya hükümeti, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin Libya'ya yönelik askeri müdahale tehdidi içeren beyanlarını, Libya'nın içişlerine karışma ve "savaş ilanı" olarak gördüğünü açıkladı.
Libya Hükümeti Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, "Libya'nın egemenliğine tecavüz ve içişlerine karışma anlamına gelen, Mısır Cumhurbaşkanı'nın Libya'daki darbecileri, milisleri ve paralı askerleri desteklemesi yönündeki açıklamaları kabul edilemez. Bunlar düşmanca adımlar ve içişlere açık bir müdahale ve savaş ilanı olarak görülür." ifadeleri yer aldı.
Sisi'nin Libya ile askeri anlaşmaya varma yönündeki ifadelerine işaret edilen açıklamada, "hükümetin Libya devletinin tek meşru temsilcisi olduğu ve anlaşmalarının, ittifaklarının biçim ve türünü tek başına belirleme hakkına sahip olduğunu hatırlattığı" aktarıldı.
Libya hükümeti, kendilerinin bu sürece kadar hep siyasi çözüm çağrısı yaptığını, ancak ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter ve destekçilerinin başkente yönelik saldırı başlattığını, birçok ülkenin de bu süreçte Hafter'in ihlallerine ve suçlarına karşı izleyici kaldığını vurguladı.
Hafter'in yenilgiye uğratılmasının ardından bu ülkelerin "siyasi çözüm ve diyalog" sözleri etmeye başladığını aktaran Libya hükümeti, şimdi bu ülkelerin de askeri müdahale tehdidinde bulunduğuna işaret etti.
Libya hükümeti açıklamasında, "Libya'nın tamamı kırmızı çizgidir ve kırmızı çizgiler alevli açıklamalarla değil şehitlerin kanıyla çizilir." ifadelerine yer verdi.
Açıklamada, Sirte vilayetinin 2016 yılında DEAŞ terör örgütünden yüzlerce can kaybı ve binlerce yaralıya mal olarak temizlendiğine işaret eden ve bu ülkelerin "Sirte kurtarılırken nerede olduğu" sorusunu yönelten Libya hükümeti, ülkenin tamamında meşru otoriteyi tesis etmek için askeri operasyonların zamanının ve mekanının ancak kendileri tarafından belirlenebileceğini vurguladı.
Libya hükümeti, uluslararası toplumu bu gerilim karşısında sorumluluklarını üstlenmeye davet ederek, tarafsız biçimde Libyalıları bir araya getirebileceği zaman bir arabuluculuk girişimini memnuniyetle karşılayacaklarını da belirtti.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Libya sınırı yakınlarındaki Hava Kuvvetleri birliklerini ziyareti sırasında, "Mısır ordusunun, gerek duyulması halinde ülke sınırları dışında askeri bir görevde bulunabileceği" mesajını vermişti.
Libya'daki kabileleri ve aşiretleri eğitip silahlandıracaklarını belirten Sisi, "Sirte ve Cufra kırmızı çizgidir. Libya'yı Libyalılardan başkası savunmayacaktır. Yardım etmeye ve destek vermeye hazırız. Sınırlarımız içinde veya gerekirse sınırlarımızın dışında herhangi bir görevi yerine getirmek için hazırlıklı olun." demişti.