15.01.2020 - 18:29 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
ABD seçimlerine 11 aydan az bir süre kala yarış gittikçe kızışırken, İran'ın en önemli komutanı Kasım Süleymani'nin füzeyle vurulması emrini bizzat veren Başkan Donald Trump ağzını bozdu.
Milwaukee'de düzenlenen mitingde Cumhuriyetçi Parti seçmenleriyle bir araya gelen Trump, Bağdat Havalimanı yakınlarında öldürülen general Kasım Süleymani'ye çok ağır küfür etti.
Demokratların itirazlarına, Süleymani'nin çok daha önce öldürülmesi gerektiği sözleriyle yanıt veren Trump, şu ifadeleri kullandı:
"Etrafta gördüğünüz, kolu ve bacağı olmayan birçok kadın ve erkeği Süleymani bu hale getirdi. İşte onun sevdiği şeyler bunlardı. O, yol kenarı patlayıcılarını severdi.
Irak'taki, Afganistan'daki binlerce ama binlerce yol kenarı bombasının kralı oydu. Şu an kolu ve bacağı olmayan insanların büyük çoğunluğunun nedeni bu o… çocuğudur."
2020'nin üçüncü gününde, gece yarısı Irak'ın başkenti Bağdat'a bir uçak indi. Uçaktan inenler iki ayrı araca bindiğinde, bir insansız hava aracı tarafından izlendiklerinden habersizlerdi.
Amerikan drone'undan fırlatılan füzeler havalimanından çıkmakta olan araçları yok etti, cesedi paramparça olanlar arasında Ortadoğu'nun en korkulan ismi general Kasım Süleymani de vardı.
Süleymani ve yanındaki Haşi Şabi yöneticisi Mehdi el Mühendis'in öldürülmesi Ortadoğu'yu alev topuna çevirdi, İran'da üst üste intikam yeminleri edildi.
Süleymani ve Mühendis'in cenazeleri iki ülke ve sekiz şehir dolaştı. 8 Ocak tarihinde ise, İran'ın beklenen misillemesi geldi.
Irak'taki iki ABD üssüne İran topraklarından çok sayıda füze fırlatıldı, saldırıyı önceden öğrenen Pentagon üslerde hiçbir askerin ölmediğini açıkladı. 80 Amerikan askerinin öldürüldüğünü duyuran İran ise, birkaç gün içinde geri adım attı.
Füze saldırısından birkaç saat sonra, Tahran'dan havalanan Ukrayna Havayolları uçağı düştü. İran 176 yolcu ve mürettebatın can verdiği uçağın 'yanlışlıkla' vurulduğunu birkaç gün sonra itiraf etti.
Füzelerle vurulan ABD üssünün içinden ilk görüntüleri, CNN International ekrana getirdi. Görüntüler, İran'ın ABD'ye misillemede bulunduğu Irak'ın başkenti Bağdat'ın 160 kilometre kadar batısında yer alan Ayn el Esad hava üssünden.
Kanalın ünlü muhabiri Arwa Damon, iki buçuk saat önce saldırının belirlendiğini bildiriyor. CNN'ne konuşan resmi yetkililer, ABD askerlerinin çoğunun yerel saatle akşam 23.00 sularında hava üssünü terk ettiğini söyledi.
Üste kalanlar ise, sığınaklara yerleşip füze saldırısını beklemeye başladı. Perşembe günü saat 01.30 sularında Ayn el Esad üssüne ilk füzeler isabet etti.
Yetkililer, sığınakların birkaç metre ilerisine düşen füzelerin can kaybına yol açmamasını 'mucize' olarak niteliyor. Üsteki askerlerin çoğunluğu sığınaklarda bekliyor olsa da, bazıları dışarıdaydı.
Dünyanın yüreğine ağzına getiren saldırının istihbaratı ise, Perşembe günü bir Avrupa büyükelçisi tarafından verildi. Büyükelçi, İran'ın füze saldırısının eli kulağında olduğunu söyledi.
New York Times gazetesi, İran'ın Irak'taki iki ABD üssüne düzenlediği füze saldırıları öncesi son üç saatte Beyaz Saray'da yaşananları ele aldığı bir haber yayımladı. Gazeteye göre, Amerikan istihbarat servislerinden Beyaz Saray'a Salı günü yerel saatle 14.00'te bir mesaj geldi:
Mesaj şöyleydi: "Önümüzdeki saatlerde, İran'ın Amerikan askerilerine yönelik bir saldırı düzenleyeceği neredeyse kesin."
New York Times haberini, Washington ve Irak'taki mevcut ve emekli Amerikalı siyasi ve askeri yetkililerle yapılan röportajlara dayandırdı.
Habere göre, istihbarat servislerinden gelen mesajdan kısa bir süre sonra ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert C. O'Brien ve diğer üst düzey yetkililer Beyaz Saray Durum Odası'ndaydı (Beyaz Saray'ın zemin katında yer alan bu özel oda, konferans salonu ve istihbarat yönetim merkezi olarak kullanılıyor. Oda, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından yönetiliyor)
Üç saat sonra, İran'dan fırlatılan balistik füzeler Irak'ta Amerikan askerlerinin bulunduğu iki üssü vurdu. Öncesinde, ABD Başkanı Trump, yardımcılarıyla birlikte saatlerce olası tehditleri gözden geçirdi. Askeri uzmanlarsa İran'ın Amerikan askerlerini öldürmesi halinde atılabilecek adımları hesapladılar.
Herhangi bir Amerikan askerinin ölmediğinin anlaşılmasının ardından Trump ve yardımcısı Pence, Demokrat ve Cumhuriyetçi Kongre liderleriyle görüştü, bu liderlerden bazıları krizin sona erdirilmesi çağrısı yaptı.
New York Times'ın haberine göre, Washington'da yetkililerin Salı günü ofislerine varmalarından çok önce, Irak'taki Amerikan askerleri İran'ın olası bir misillemesine karşı hazırlık yapıyorlardı.
İran'ın füze rampalarının hareketlerini gözlemleyen casus uyduları ve Ulusal Güvenlik Ajansı tarafından takip edilen İran'ın askeri liderlerinin iletişimleri, General Kasım Süleymani'nin öldürülmesine yönelik misillemenin o gün gerçekleşebileceğine işaret ediyordu.
Irak'ın Anbar eyaletindeki Ayn el Esad Hava Üssü, tehditlere dair muğlak raporlardaki ana odak noktasıydı. Bunlardan birinde, İran tarafından desteklenen Irak'taki Şii milis gücü Kata'ib Hizbullah'ın yüzlerce üyesinin üsse saldırı düzenlemesi ihtimali yer alıyordu.
Üs göreceli olarak korunmasızdı. Bir Amerikalı askeri yetkilinin gazeteye verdiği bilgiye göre, üste füzeleri durduracak Patriot hava savunma sistemi konuşlu değildi. Bu nedenle komutanlar üssün bir kısmını tahliye etmek, diğer kısmındaki askerleri ise sığınaklara yönlendirmek için hazırlık yaptılar. Washington'da sabah saatlerinde istihbarat bilgileri o kadar muğlaktı ki, yetkililer Trump'ın günlük programını iptal etmemeye karar verdiler.
O sırada Beyaz Saray yetkilileri artan eleştiriler karşısında halen Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin gerekliliğini savunuyorlardı.
İstihbarat servislerinden uyarı geldiğinde, Trump, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüşüyordu. Pence ve O'Brien Beyaz Saray Durum Odası'nda İran'ın olası hedefleri hakkındaki istihbarat bilgileri üzerinden ne yapılması gerektiği konusundaki görüşmelere başladı.
Yunanistan Başbakanı ile görüşmesinin ve kısa basın toplantısının ardından, Trump da Durum Odası'ndaki yetkililere katıldı.
Toplantıya katılanlar arasında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, Pence'in Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli Korgeneral Keith Kellogg ve Ulusal İstihbarat Dairesi Başkan Vekili Joseph Maguire de vardı.
Toplantıya katılan bir diğer isim de Trump yönetiminin İran politikasını belirleyen, Kasım Süleymani'yi öldüren saldırının düzenlenmesinin başlıca savunucularından Dışişleri Bakanı Pompeo'ydu.
Ancak New York Times'a göre Durum Odası'ndaki uzun, dikdörtgen masanın etrafındaki diğer yetkililerin dış politika konusunda göreceli olarak daha az deneyimi vardı.
Durum Odası'na uzaktan bağlanan Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Gina Haspel, durumu CIA'in Kuzey Virginia eyaletindeki merkezinden takip ediyordu.
Mevcut ve emekli Amerikalı yetkililere göre, General Süleymani'nin öldürülmesinden önceki günlerde Haspel Trump'a, İranlı komutanın oluşturduğu tehdidin, öldürülmesi halinde İran'dan gelecek yanıtın oluşturacağı tehditten daha büyük olduğunu söylemişti.
Gerçekten de Haspel İran'ın muhtemel misillemesinin, Irak'ta Amerikalı askerlerin konuşlandığı üsleri vurmak olduğunu düşünüyordu.
Haspel, General Süleymani'nin öldürülmesi konusunda resmi bir tutum takınmasa da, onun analizlerini dinleyen yetkililer, CIA'in, Süleymani'nin öldürülmesinin Orta Doğu'da güvenliği azaltmak yerine artıracağına inandığı düşüncesiyle toplantıdan ayrıldılar.
İran'ın saldırısının gerçekleştiği gün, Trump ve danışmanları çelişkili istihbarat bilgilerle boğuşuyorlardı. Yerel saatle 16.00 civarında, önce Bağdat'ın kuzeyinde eğitimlerin verildiği Taci hava üssünün vurulacağı bilgisi geldi ancak bu bilgi yanlış çıktı.
Taci hava üssü hakkındaki raporlar gelirken, Bağdat'taki Amerikan Büyükelçiliği'ndeki hoparlörlerden bir saldırının an meselesi olduğu bilgisi paylaşıldı, içerideki Amerikalı ve Iraklı personel sığınaklara koştu.
Nerdeyse bir saat sonra, Ayn el Esad hava üssünü vurmak için atılan ilk füzeler başlarının üzerinden geçti. Washington saatiyle 17.30 civarında, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran'ın üç farklı noktasından atılan 16 kısa ve orta mezilli Fatih-110 ve Şabab füzelerinin ilkini saptadı.
Bir dizi füze Ayn el Esad hava üssünü vurdu ancak verdiği hasar çok azdı. Hasar tespit çalışması hakkında bilgisi olan bir Amerikalı yetkiliye göre, bir Black Hawk helikopteri, keşif amaçlı kullanılan insansız hava aracı ve hava trafik kontrol kulesinin bir kısmı vuruldu.
Dakikalar sonra, bir dizi füze, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede, yüzlerce Amerikalı asker ve müttefik gücü askerleri ile istihbarat ve lojistik personeli tarafından Özel Operasyonlar merkezi olarak kullanılmış olan Erbil'deki bir hava üssünü vurdu.
Üssün aldığı hasar belirsizdi ancak ölen ya da yaralanan olmamıştı. Peki İran'ın saldırıları neden az hasarla atlatıldı?
ABD Başkanı Trump bunu alınan önlemlere, askerlerin farklı yerlerde konuşlanmasına ve iyi işleyen erken uyarı sistemine bağlıyor. New York Times'a konuşan üst düzey bir Amerikalı askeri yetkili İran'ın bilerek Amerikan askerlerini öldürmekten kaçındığı ve üslerin kullanılmayan bölümlerini vurduğu fikrine karşı çıkıyor.
CNN televizyonunun muhabiri Jake Tapper ise, ismini vermediği bir Pentagon yetkilisi ile yaptığı konuşmanın detaylarını Twitter hesabından paylaştı. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi CNN muhabirine, pek çok Amerikalı askeri yetkilinin İran'ın Irak'taki hedeflerini seçerken can kaybının yaşanmamasına dikkat ettiğini düşündüklerini söylemişti.
New York Times yine de, İranlı yetkililerin füze saldırılarını planlarken itidalli davrandığı konusunda Amerikalı yetkililerin hemfikir olduğunu yazıyor.
Time dergisine konuşan bir üst düzey Amerikalı yetkili ise İran'ın Washington'ı Avrupa'daki bir büyükelçilik aracılığıyla saldırıdan önce haberdar ettiğini söylediğini iddia etti.
Dergi üç Amerikalı yetkiliye dayanarak, İranlıların saldırı hazırlığını Amerikan casus uydularının ve elektronik dinleme cihazlarının yakalayabileceği şekilde yaptıklarını yazdı.
ABD Başkanı, saldırıdan hemen sonra "Her şey yolunda! İran'dan Irak'taki iki üsse füze atıldı. Can kaybı ve zarar tespit çalışmaları sürüyor. Şu ana kadar her şey iyi. Dünyanın, açık ara en güçlü ve en donanımlı ordusuna sahibiz. Yarın sabah açıklama yapacağım" tweetini paylaşmıştı.
Saldırıların başlamasının hemen ardından Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada ise, Başkan Donald Trump'ın saldırılar hakkında bilgilendirildiği ve ulusal güvenlik ekibi ile durum değerlendirmesi yaptığı belirtilmişti.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Savunma Bakanı Mark Esper'in Beyaz Saray'a gelirken ellerinde bir dosya göze çarpıyordu.
İran'ın balistik füzelerle hedef aldığı üslerden biri olan Ayn el Esad, Bağdat'ın 160 kilometre kadar batısında yer alıyor.
1980'lerin başında Yugoslavya tarafından inşa edilen çölün ortasındaki üs, Irak'ın 2003'teki işgalinden sonra okulları, hastanesi, sinemaları, açık ve kapalı Olimpik yüzme havuzları, fast food restoranları olan "modern bir kente" dönüştürüldü. Üssün içinde iki otobüs hattı bile vardı.
Ayn el Esad, Amerikan askerleri arasında bir hayranlık ifadesi olarak "Camp Cupcake" (Kapkek Kampı) olarak biliniyordu. Amerikan askerlerinin çekilmesinden sonra, Anbar vilayeti sınırları içinde yer alan üs, 2010'da Iraklılara teslim edildi.
IŞİD'in Anbar'da kontrolü ele geçirmesinden sonra üs saldırılara hedef oldu. 2014'te ABD'nin IŞİD'le savaş için Irak'a dönmesinden sonra üs yeniden inşa edildi.
ABD Başkanı Trump, 26 Aralık 2018'de üsteki Amerikan birliklerini ziyaret etti. Trump daha sonra üssü ziyareti sırasında eşi ve kendisinin can güvenliğinden endişe ettiğini açıkladı.
Trump, ayrıca, "Irak'ta inanılmaz ve pahalı bir askeri üssümüz var. Çekilmek yerine sorunlu Ortadoğu'da her yeri izlemek için mükemmel bir yer. Birçoğu bunu anlamıyor, izlemeye devam edeceğiz ve nükleer silahlar yapılıp yapılmadığını önceden bileceğiz" demişti.
Geçen yıl Kasım ayında da ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Şükran Günü'nde üssü ziyaret etti.
Ayn el Esad'da 1500 civarında Amerikan ve koalisyon gücü askeri olduğu tahmin ediliyor. Irak genelinde 5 bin Amerikan asker var.
Bu hafta Irak Parlamentosu, bağlayıcı olmayan bir kararla tüm yabancı askerlerin ülkeyi terk etmesini istemişti. Donald Trump da Ayn el Esad'ın inşası için çok para harcadıklarını belirterek önce Irak'ın bu parayı ödemesi gerektiğini savunmuş, "Bizim orada aşırı derecede pahalı bir hava üssümüz var. Benim dönemimden önce inşası için milyarlarca dolar harcadık. Bize bu parayı vermedikleri sürece burayı terk etmeyeceğiz" demişti.
Peki ABD ve İran bu noktaya nasıl geldi? Tarihi nükleer anlaşma, İran ile P5+1 ülkeleri arasında 2015 yılında imzalandı.
ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya'nın taraf olduğu anlaşma, İran'ın uranyum zenginleştirme programını kısıtlaması karşılığında ülkeye uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasını öngörüyordu.
Ancak Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesiyle rüzgar tersine döndü. Ortadoğu'da koşulsuz şekilde İsrail'i destekleyen Trump, 2018 yılında anlaşmadan çekildi.
Ayrıca 2018'in sonlarında İran'a karşı yeni yaptırımlar açıkladı. Donald Trump, petrolün yanı sıra İran'ın en büyük ihracat gelir kaynağı olan demir-çelik, alüminyum ve bakır sektörlerini de kapsayan yeni yaptırımları ise Mayıs ayı başında devreye soktu.
Tahran yönetimi de anlaşmadan kısmen çekildiğini ilan etti, aşama aşama zenginleştirilmiş uranyum seviyesi artırıldı.
Tüm bunlar olurken, dünyanın en önemli enerji güzergahı Basra Körfezi'nde bazı petrol tankerlerinde patlamalar oldu. ABD ve Ortadoğu'daki müttefikleri, patlamalardan İran'ı sorumlu tuttu.
İran'ın bir ABD insansız hava aracını füzeyle vurması ise, şimşek yüklü bulutların çarpışmasına yol açtı. Donald Trump, İran'a saldırı emri verdiğini ve 10 dakika kala söz konusu saldırıyı iptal ettiğini söyledi.
Üç ayrı hedefi gözlerine kestirdiklerini belirten Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Kaç kişi ölecek diye sordum. Generalin yanıtı 150 kişi efendim oldu" dedi. Donald Trump aldığı yanıt üzerine saldırıyı durdurma kararı aldığını, zira bunun insansız bir hava aracını düşürmeye verilecek orantılı bir karşılık olmayacağını söyledi.
22 Haziran Cumartesi günü NBC televizyonuna konuşan ABD Başkanı Donald Trump, İran ile savaş istemediğini fakat olası bir savaşta İran'ın yok olmayla karşı karşıya kalacağını belirtti.
Pentagon, uçak gemisi USS Abraham Lincoln ve diğer savaş gemilerini Mayıs ayında Ortadoğu'ya gönderdi. Washington, Orta Doğu'ya Patriot füze savunma sistemi bataryası da konuşlandırdı.
Yıllardır birbirine diş bileyen iki ülke savaşın eşiğine geldi, yaz ayları tarafların birbirlerine savurduğu tehditlerle geçti. Temmuz ayı başında, İngiltere Cebelitarık açıklarında İran petrolu taşıyan bir gemiye el koydu.
Suriye'ye petrol götürdüğü belirtilen geminin durdurulması, uluslararası krizi körükledi. Bunun üzerine İran Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir İngiliz petrol tankerine el koydu.
Ortaya çıkan telsiz konuşmaları kaydında, İran donanmasına ait gemi, Stena Impero olduğu sanılan gemiye, rotasını değiştirmesini söylüyor ve "İtaat ederseniz güvende olursunuz" diyordu.
Ağustos ayına gelindiğinde ABD Başkanı Trump, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile buluşabileceğini açıkladı. Ruhani'nin şartı ise, önce yaptırımların kaldırılması oldu.
Eylül ayında İran'ın desteklediği Yemen'deki isyancı grup Husiler, Eylül ayında Suudi Arabistan'ın en büyük iki petrol tesisini vurdu. ABD, petrol fiyatlarının fırlamasına yol açan saldırıların İran tarafından düzenlediğini savundu.
Kasım ayına gelindiğinde ise, İran nükleer anlaşmaya uymama kararında dördüncü aşamaya geçti ve santrifüjlere gaz enjekte etmeye başlayacağını duyurdu.
2019'un sonbaharında İran'da benzin fiyatlarına yapılan yüzde 50 zam ülkeyi karıştırdı, yüzbinlerce gösterici sokağa çıktı. ABD, protestoculara destek veren açıklamalar yaptı. İran rejimi, ülkedeki internetin fişini çekerek gösterileri bastırdı.
Uluslararası örgütlerin verilerine göre, İran polis ve askerleri 200'den fazla göstericiyi öldürdü. İran devlet televizyonu, söz konusu haberi "Güvenlik güçleri gösterilerde haydutları ve isyancıları öldürdü" diyerek sundu.
Aynı dönemde Irak'ta da gösteriler vardı, yolsuzluk ve hayat pahalılığına karşı sokağa çıkanların tepkisi bir noktadan sonra İran'a yöneldi. Bağdat'taki hükümeti destekleyen İran'ın konsolosluk binalarını ateşe verdi.
Aralık ayında İran, müttefikleri Rusya ve Çin'le Umman Denizi'nde ortak tatbikata girişti. Söz konusu gövde gösterisi, 1979 devriminden bu yana bir ilk olma özelliğini taşıyordu.
2019'un son günlerinde Ortadoğu'daki tüm dengeleri değiştiren bir roket saldırısı gerçekleştirdi. Kerkük yakınlarındaki ABD üssüne Haşdi Şabi unsurları tarafından ateşlenen roket, bir Amerikalı müteahhitin ölümüne yol açtı.
Bunun üzerine ABD, Şii milisler Haşdi Şabi bünyesindeki en büyük grup olan Hizbullah Tugayları'na ait üsleri bombardımana tuttu. Saldırılarda en az 25 milisin öldüğü açıklandı.
ABD bombardımanına tepki gösteren Haşdi Şabi milisleri ve diğer göstericiler, 2019'un son gününde ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği'ni bastı.
Büyükelçiliğin duvarlarını ateşe veren ve içeri girmeyi deneyen öfkeli göstericilere, biber gazı ve ses bombalarıyla müdahale edildi.
Dünyanın gözünü Irak'a çeviren olayların ardından, Pentagon bölgeye binlerce ek asker gönderme kararı aldığını ilan etti.
ABD'nin tüm fay hatlarını yerinden oynatan hamlesi ise, büyükelçilik baskınınından birkaç gün sonra gerçekleşti. Amerikan insansız hava aracı, Bağdat Havalimanı'ndan ayrılan iki aracı füzeyle yok etti.
Araçlardan birinde, Ortadoğu'nun en korkulan ismi, İran'ın en önemli komutanı Kasım Süleymani vardı. Son 20 yıldır İran'ın Ortadoğu'daki tüm operasyonlarını yöneten Süleymani, füze saldırısında öldü.
Süleymani'nin cenazesini günlerce dolaştıran İran, ABD'ye misilleme yaptıktan sonra komutanı memleketi Kirman'da bu sabah toprağa verdi.