28.10.2020 - 00:32 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Dağlık Karabağ savaşında bir ay geride kalırken Azerbaycan birçok şehir ve 170'ten fazla köyü işgalden kurtardı, Ermenistan tarafı ise yaşanan bozgunla temellerinden sarsılıyor.
Ermenistan Savunma Bakanlığı sözcüsü Artsrun Hovhannisyan, Azerbaycan ordusunun Gubadlı'yı geri aldığını itiraf etti. Hovhannisyan, "Geceki çatışma sırasında, ne yazık ki, Gubadlı'yı alıp bazı yönlere ilerleyebildiler" diyerek hezimeti doğrulamış oldu.
Artsrun Hovhannisyan, ayrıca "Evet, bazı bölgelerde başarılı oldular, evet, Syunik'in kapılarına yaklaştılar" ifadesini de kullandı. Syunik, Azerbaycan ordusunun işgalden kurtardığı Zengilan ve Gubadlı bölgelerini de kapsayan en güney bölgesinin adı.
Azerbaycan'ın paylaştığı resmi görüntülerde ise, Gubadlı şehir merkezini işgalcilerden temizleyen askerlerin resmi bir binada asılı Ermenistan bayrağını indirerek çatıdan aşağı attığı görüldü.
Şimdiye kadar ne Hovhannisyan ne de Ermenistan Savunma Bakanlığı, sadece Gubadlı'nın değil, Azerbaycan ordusunun video görüntüleri paylaşmasına rağmen Cebrail ve Hadrut'un kaybını kabul etmedi.
Ermenistan'ın bile tanımadığı işgalci Dağlık Karabağ yönetimi ise, Dağlık Karabağ'ın ordu komutanı ve savunma bakanı general Celal Harutyunyan'ın yaralandığını açıkladı.
Açıklamayı Facebook sayfasından yapan işgalci yönetimin lideri Arayik Harutyunyan, general Harutyunyan'ın yerine yerine Michael Arzumanyan getirildiğini yazdı. Michael Arzumanyan hemen korgeneralliğe terfi ettirildi.
ABD'nin öncülüğünde ilan edilen ve Pazartesi sabah yerel saatle 08.00'de başlayan ateşkes ise, Ermenistan birliklerinin ateş açmasıyla beş dakikada havaya uçtu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Bakan Mike Pompeo'nun Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle konuştuğunu ve silahlı çatışmaların son bulması için baskı yaptığını duyurdu.
Üçüncü ateşkesin de başarısız olduğunu bildiren Azerbaycan Savunma Bakanlığı, gece boyunca Hocavend, Fuzuli ve Gubadlı çevresinin şiddetli çatışmalara sahne olduğunu duyurdu.
Resmi açıklamaya göre, püskürtülen Ermenistan birlikleri çok sayıda kayıp verdi, ölenler arasında 18. motorlu piyade tümeninin kurmay başkanı da var.
Azerbaycan yerel medyası, bugün Ermenistan ordusunun sınır hattındaki Terter şehrini bir kez daha hedef aldığını ve patlama seslerinin duyulduğunu aktarıyor.
Ermenistan ordusu, savaşı takip eden Euronews ekibine Talış ve Sukovuşan arasında işgalden kurtarılan köylerde çekim yaparken füzeyle saldırdı.
Euronews kameraları tarafından çekilen görüntülerde, kornet tipi tanksavar füzesi şans eseri azetecilerin aracına isabet etmedi ancak bir şarapnel parçası araca saplandı.
Euronews ekibinin hedef alınmasını kınayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, "Ermenistan'ın bu saldırısını ifade özgürlüğüne ve profesyonel gazeteciliğe yönelik bir saldırı olarak görüyoruz" dedi.
Ateşkesi sürekli ihlal eden Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise, Twitter hesabından yazdığı mesajla Azerbaycan'ı ABD, Rusya ve Fransa'ya şikayet etti.
Minsk Grubu'nun eş başkanlığını yapan üç ülkenin ateşkes için çaba gösterdiğini belirten Paşinyan, mesajına ABD Başkanı Donald Trump'ı da etiketledi.
Facebook'taki canlı yayın konuşmasında ise Paşinyan ateşkes girişiminin başarısız olduğunu kabul etti, Dağlık Karabağ'da Ermenistan'ın 'büyük ve hatta acı verici tavizler vermeye hazır' olduğunu söyledi. Öte yandan Ermenistan'nın askeri karşı istihbarat biriminin başkanı General Hovanes de göreviniden alındı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın eşi Anna Akopyan ise, Dağlık Karabağ'da savaşmak için 13 kadınla birlikte askeri eğitim almaya başladığını duyurdu.
Pazartesi günü açıklama yapan 42 yaşındaki Anna Akopyan, "Salı günü eğitime başlıyoruz. Birkaç gün sonra anavatanımızın sınırlarını korumak için cepheye gideceğiz" dedi.
Anna Akopyan, 21 Ekim tarihinde ABD, Fransa, Kanada, Brezilya, Lübnan, Singapur, Litvanya, Arjantin ve Vietnam gibi ülkelerin First Lady'lerine Dağlık Karabağ'ın tanınması için mektup göndermişti.
Haykakan Jamanak adlı gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan, savaş başlamadan yaklaşık üç hafta önce Kalaşnikoflu pozlar vermişti. Paşinyan çiftinin 2000 doğumlu oğulları Ashot Paşinyan, halihazırda gönüllü olarak Dağlık Karabağ cephesinde bulunuyor.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, işgal altındaki Dağlık Karabağ'da Ermenistan'a ait bir askeri hastanenin bahçesinde dizilen kanlı sedyelerin fotoğrafını geçti. Dağlık Karabağ yönetimi yaklaşık 1000 askerin öldüğünü resmi olarak açıklasada, bu sayının binlerce olduğu belirtiliyor.
27 Eylül'de başlayan savaşta Azerbaycan ile Ermenistan arasında ilk insani ateşkes anlaşmaları 10 ve 17 Ekim tarihlerinde Rusya'nın arabuluculuğuyla yapılmıştı.
27 Eylül'den bu yana Azerbaycan'da 65 sivil hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı. Azerbaycan birlikleri son olarak Gubadlı şehrini işgalden kurtardı.
Azerbaycan lideri Haydar Aliyev, Pazartesi günü "Nereden geliyor bu paralar? Bizim paramız var. Her şey şeffaftır. Kendi paramızla alıyoruz. Peki, borç içinde yüzen ülke bu silahları nasıl alıyor? Kim veriyor bunlara bu kadar silahı. Neden bunu soran yok? Bana hep 'Türk F-16'lar sizde ne arıyor' diye soruyorlar. Yanıt vermekten yoruldum. Herkes biliyor ki F-16'lar yerde bekliyor. Tatbikat için gelmişlerdi, Türk kardeşlerimiz onları bize manevi destek vermek için burada tuttu. Eğer bize karşı dışarıdan bir saldırı gerçekleşirse o zaman o F-16'ları görecekler" açıklamasını yaptı.
10 Ekim'deki ilk ateşkesi bizzat açıklayan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dağlık Karabağ'daki ateşkesi gözlemlemek için Rus askeri birliklerinin yerleştirilebileceğini belirtmişti.
Azerbaycan lideri İlham Aliyev ise, Moskova'nın teklifine ilk kez yanıt verdi. Aliyev, Dağlık Karabağ'a barış gücü konuşlandırılmasına karşı olmadıklarını ancak kendi şartlarını sunacaklarını söyledi. Azerbaycan lideri ayrıca, işgal altındaki bölgede yaşayan Ermenilerin kültürel özerklik sahibi olabileceğini de belirtti.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.
Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri yaşamını yitirdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu söylüyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor.
İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992’den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan’da savunma harcamaları 2003’ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012’de savunma harcamaları, Azerbaycan’ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya’nın yardımıyla cephaneliğini genişletti.
Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer’in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik.
Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor. Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var.
Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan’a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan’ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu’daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre’deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele’ ve Afganistan’a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.