04.11.2021 - 11:25 | Son Güncellenme:
Bled Gölü, Slovenya denince akla gelen ilk yerlerden biridir. Julian Alpleri'nin eteklerinde bulunan bu doğa harikası Göl ve çevresi, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamakta. Gelen turistleri kendisine hayran bırakan bir güzelliği sahip olan Bled Gölü, Slovenya'nın milli simgelerinden biri haline gelmiş durumdadır.
Yemyeşil ormanlarla kaplı Alp dağlarının ortasında yer alan Bled Gölü, huzur dolu manzarasıyla dikkat çekiyor. Göldeki adada ise tarihi bir kilise ile birlikte birkaç konut da bulunmakta. Gölün suyu sahip olduğu temizliğiyle de görenleri kendisine hayran bırakmakta.
Slovenya'nın başkenti Ljubljana'ya 55 kilometre uzaklıkta bulunan Bled Gölü, hem uzun süreli hem de günübirlik tatil için huzur dolu ideal bir rota olma özelliği taşımakta. Bölgeye başta Slovenya'nın farklı bölgelerinden olmak üzere Avrupa'dan da çok sayıda ziyaretçi geliyor.
Bled Gölü'ne ulaşmanın en kolay yolu Slovenya'nın başkenti Ljubljana'dan demiryolu ulaşımını tercih etmek. Bled Gölü'ne en yakın tren istasyonu 4 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Lesce-Bled isimli istasyon başkent Ljubljana'dan bu doğa harikası göle gelenlerin sıklıkla kullandıkları bir arter olma özelliği taşıyor.
2.120 metre uzunluğa ve 1.380 metre genişliğe sahip olan Bled Gölü, deniz seviyesinde 450 metre yüksekliğe sahip. 6 kilometre uzunluğunda bir parkura da sahip olan Bled gölü, sandal turları yapmaya da oldukça müsaittir.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminden kalma bir gelenek olması itibarıyla 22 farklı ailenin torunları bu gölde sandalcılık yapmaktadır. Sandal turları özellikle bahar ve yaz aylarında bölgeye gelen turistlerin sıklıkla tercih ettikleri etkinlikler arasında yer almaktadır.
Gölde bulunan adada yer alan manastır, bir zamanlar yine bu bölgede bulunan bir pagan tapınağının üzerine inşa edilmiş durumda. Meryem Ana Manastırı, Bled Gölü manzarasının en önemli parçalarından biri olma özelliği taşımakta.
17. yüzyılda inşa edilen barok tarazdaki Meryem Ana Manastırı, fotoğrafları en çok süsleyen yapılar arasında yer alıyor. 53 metre yükseklikteki kulesiyle dikkat çeken manastırın çanı da bir o kadar ilginç bir hikâyeye sahiptir. Efsaneyle karışık hikâyenin özeti ise şöyle;
Efsaneye göre çanın dilekleri gerçekleştirme gücü hikayesi adada 16. yüzyılda yaşamış Dul Poliksena'nın trajik öyküsünden geliyor. Poliksena, eşinin ölümünü öğrenince altın ve gümüş topluyor ve eşinin anısına bunlardan bir çan yaptırıyor fakat güçlü bir fırtına çanı suya batırıyor.
Acısı daha da katlanan Poliksena adayı terk ediyor ve Roma'ya taşınarak rahibe olmaya karar veriyor. O tarihte Papa 7. Clemens, Poliksena'nın kara talihini öğreniyor ve ona yeni bir çan armağan ediyor. Papa 7. Clemens, Tanrı inancı olan ve çanı 3 defa çalan kişilerin dileklerinin kabul edileceği hükmünü veriyor.
Günümüzde ada popüler bir evlenme mekanı olarak kullanılsa da gelenekler asla unutulmuyor. Geleneklere göre mutlu ve uzun yıllar sürecek bir evlilik için damat, gelini 99 basamaklı merdiven boyunca taşımak ve kiliseye ulaştırmak zorunda.
Kış aylarında gölün yüzeyi tamamen buz tutarken apayrı bir güzellik kazanmakta. Etrafı tamamen karlarla kaplı dağlarla çevrili olan Bled Gölü'nde oluşan bu olağanüstü manzara profesyonel fotoğrafçılar kadar amatörlerin de ilgi odağı olmayı başarıyor.
Avrupa Birliği üyesi bir ülke olan Slovenya'nın bu doğa harikası güzelliğine tanıklık edebilmek için Schengen vizesine sahip olmanız gerekmektedir. Bled Gölü'nün etrafında çok sayıda küçük ölçekli konaklama tesisi de bulunmaktadır.