Burada kadınlar yüzde 50 üzerinden çalışıyor. Ücret 80 liradan başlıyor, pazarlığa göre artıyor. Salonda kadınların takma adlarının yazılı olduğu bahşiş ve para kutuları da var. Farklı illerdeki genelevlerde çalışan kadınlar, Kastamonu Genelevi'nin en temizi olduğunu savunuyor. Genelevi işleten karı – koca patronlara, "Baba" ve "Anne" diye sesleniyorlar...
Genelevin en yaşlı üyesi, şimdilerde "misafir" olarak ağırlanan 86 yaşındaki "Prenses"... Prenses, 25 yıl öncesine kadar farklı illerdeki genelevlerde çalışmış. Birkaç yıldır burada ağırlanıyor. Kendisine tahsis edilmiş odada el üstünde tutuluyor...
Boynunda beşi bir yerdesi, başında yemenisi, kırışmış yüzünde yorgun bir tebessüm. Adeta diğerlene annelik yapıyor...
Eski Türk filmlerindeki gibi kimsenin zorla çalıştırılmadığını, isteyenin aynı gün çekip gidebileceğini savunan S.İ. "Yıllar içinde her şey değişti. Buranın en cahili benim. İlkokul mezunuyum. Çalışanların eğitim profili yüksek" diye konuşuyor. "Birkaç ay önce iki öğretmen çalışıyordu burada. Biri İngilizce diğeri sınıf öğretmeni. En az okuyanı lise mezunu. Şu an çalışanlar arasında mühendis bile var...
Üniversiteyi terk eden var, eğitimini donduran var. Genelev yönetmeliği 1930 tarihli, Resmi Gazete'de yayınlanışı 1961. Kanunlar günümüze uygun hale getirilmediği, yönetmelikler de çok katı olduğu için genelevler cezaevine dönüştü. Bizde hava almak bile yasak. Bir keresinde baskına 35 ekip, 2 ambulans geldi. Devlet büyüklerimize yalvarıyorum. Belki onlar bile durumun bu kadar vahim olduğundan habersizdir..."
35 yaşındaki Harika, Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği'nden mezun. Kastamonu'ya İzmir Genelevi'nden gelmiş. Yıllarca eskort kız olarak çalışmış. Yollarda müşteri bulmuş. Sonunda devlet koruması altında çalışmak için müracaat edip vesikasını almış. Bir yıldır Kastamonu Genelevi'nde...
Güneş, 51 yaşında. Babası öldükten sonra annesi Güneş'i hali vakti yerinde bir ailenin yanına besleme verip başka bir adamla gitmiş. Sevgisiz bir ortamda, dayakla büyümüş. "Kurtuluş" deyip evlenmiş, o da 6 ay sürmüş. Sonra ver elini İstanbul. Manukyan döneminde vesikasız çalışmaya başlamış, sonra eski kocasına dönmüş. Tam 10 yıl sıkmış dişini. En büyük kazancı, oğlunun doğumu. Sonunda yine ayrılık, yine genelev....
Bu işle oğlunu büyütüp ikinci üniversiteden mezun etmiş. Oğlu 9 yaşındayken 3 aylık bir kız ve engelli annesinin bakımını üstlenmiş. Kızı şimdilerde üniversiteye hazırlanıyor. Oğlu annesinin nerede çalıştığını biliyor ama belli etmiyor. Ama kızı biliyor. Geçen yıllarda "Niye hiç okula gelmiyorsun" diye soran kızına her şeyi anlatmış: "Çünkü beni tanıyan çıkar. Sana başka gözle bakarlar..." Güneş ne kaderine öfkeli, ne de kendi hatalarına...
Namusuna dil uzatanlara kırgın en çok. "Etimi gram gram satıyorum ama namusumu, yüreğimi ve beynimi asla satmıyorum. Aynaya baktığımda utanmıyorum" diyor. Genelev hayatını şöyle anlatıyor: "İstemediğin biriyle birlikte olmak öyle zor ki. Ama nasıl ki sanatçılar sahnede rol yapıyor, biz de öyle. Memnun kalmazsa, başkalarına kötüler ekmeğinden olursun..." "Hiç müşterinize aşık oldunuz mu" diye soruyorum, yanıtı net: "Sadece iş olarak görüyorum. Ama öyle evlenen çok arkadaşım oldu." Güneş bu ay emekli oldu ama bir süre daha çalışmak zorunda...