Selak gözlerini açtığında hastanedeydi, şansı sayesinde bir saman yığınına düşmüş ve orada bulunup hastaneye kaldırılmıştı. Bu kazayı da sadece ufak sıyrıklarla atlattı.
1966 yılında bindiği otobüs yoldan çıktı ve bir nehre uçtu. Kazada dört kişi öldü, Selak hafif yaralı olarak kurtuldu.
Selak, 1970 yılında otomobiliyle yolculuk ederken aracı alev aldı. Salek aracı durdurup kendini dışarı attı, ardından aracı havaya uçtu.
1973 yılında bozuk bir benzin pompası Selak'ın otomobilinin motoruna benzin akıttı, araç alev aldı, Salek bu kazadan da kurtuldu ancak saçlarının büyük bir kısmı yandı.
1995 yılında ise, Zagreb'de Frane Selak'a bir otobüs çarptı, ancak bu kazayı da Selak ufak sıyrıklarla atlattı.
1996 yılında aracıyla bir dağ yolunda ilerleyen Selak, döndüğü virajın ardından bir kamyonun üzerine geldiğini gördü ve aracını yolun dışına yöneltti.
Aracı yoldan çıkıp, uçurumdan yuvarlanırken Selak araçtan atladı ve bir ağaca tutundu.
Aşağı baktığındaysa tam 90 metre altında aracının patladığını gördü.
Selak artık "şansı" -ya da kimilerine göre şanssızlığı- konusunda dünya çapında üne sahipti.
Tüm dünyanın takip ettiği Selak'ın öyküsü mutlu sonla bitti.
2003 yılına gelindiğinde, hayatında ilk kez piyango bileti alan Selak, büyük ikramiye olarak 1 milyon dolardan fazla para kazandı.
Selak hayat hikayesini anlatırken "Buna iki şekilde bakabilirsiniz" diyor; "Ya dünyanın en şanssız insanıyım, ya da en şanslısı. Ben ikincisinin doğru olduğuna inanıyorum."
2004 yılında Doritos, Avustralya'da bir TV reklamında oynatmak üzere Selak'la iletişime geçti.
Bu teklifi ilk başta kabul eden Selak, daha sonra fikrini değiştirdi ve Sidney'e uçakla gitmeyi reddetti.
Selak buna sebep olarak da "Şansımı test etmek istemiyorum" dedi.