02.06.2020 - 10:19 | Son Güncellenme:
DHA/AA
Corona virüsle mücadele kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından mart ayı başında kapatılan müze ve ören yerleri, 1 Haziran itibarıyla yeniden ziyarete açıldı.
Corona virüsle mücadele kapsamında 3 aydır ziyarete kapalı olan Ahlat’taki 210 dönümlük alan üzerinde bulunan tarihi Selçuklu Meydan Mezarlığı, normalleşme süreci kapsamında yeniden ziyaretçilerini ağırlamaya başladı
Mezarlıkta yeniden ziyaretçi yoğunluğu yaşanırken, bir taraftan da ot temizleme çalışmaları sürüyor.
Anadolu'nun Orhun Abideleri olarak da bilinen ve dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı olan Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında binlerce yerli ve yabancı turistin uğrak yeri oluyor.
Boyları 4,5 metreye kadar varan, üzerindeki yazı ve şekillerle her biri bir sanat eseri niteliği taşıyan mezar taşlarını bünyesinde barındıran tarihi mezarlığı ziyaret eden ziyaretçiler, yürüyüş yollarına çakılan sosyal mesafe uyarı levhalarını da dikkate alarak mezarlığı geziyor.
Mezarlık ziyaretçilerinden Nedim Karataş, kısa bir aradan sonra tekrardan tarihi mekanları ve ören yerlerini ziyaret etmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Karataş, “Corona virüsten dolayı belli bir süre Selçuklu Mezarlığı ve tarihi eserlerimiz kapalıydı. Salgından dolayı dışarı çıkamıyorduk. Normalleşme süreciyle birlikte bugün ziyarete açılan Selçuklu Mezarlığını dolaştım. Herkesin gelip görmesi gereken çok güzel bir yer."
"Burayı gezerken de sosyal mesafeyi koruyarak alanları gezmemiz gerekiyor. Bugün geldim burada dolaştım, çok güzel feyiz aldım. Misafirlerim vardı Mersin’den gelmişlerdi. Arkadaşları getirdim, güzel bir şekilde dolaştık. Gerçekten çok güzel, konum olarak çok güzel. Selçuklu Mezarlığımız olsun, tarihi kültürel yerlerimiz olsun hepsi bizim değerlerimizdir."
"Sosyal mesafeyi koruyarak güzel bir şekilde gezmemizi yapalım, tamamlayalım. Bu güzel yerleri dolaşırken de bu değerlere sahip çıkalım. Koruyalım, kollayalım zarar veren ya da vermeye çalışan insanları uyaralım” dedi.
Nemrut Dağı eteklerindeki ocaklardan geleneksel yöntemlerle çıkarılan, kışın sıcak yazın serin tutma özelliğine sahip Ahlat taşı, vazgeçilmez yapı malzemesi olarak kullanılıyor.
Bitlis'in Ahlat ilçesinde ocaklardan geleneksel yöntemlerle çıkarılan Ahlat taşı, kışın sıcak yazın serin tutma özelliğiyle asırlardır yapılarda tercih ediliyor.
Tarih boyunca birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bölgede geçmişte kale, kilise, cami, kümbet, çeşme ve minare gibi yapılarda kullanılan taş, üzerindeki süslemelerle de göz kamaştırıyor.
Ahlat taşı, sıva gerektirmediği gibi dayanıklılığı sayesinde de binaların yıllarca ilk günkü gibi görünmesini sağlıyor.
Nemrut Dağı'nın eteklerindeki ocaklardan murç, çivi, balyoz ve levye yardımıyla kırılıp, bloklar halinde çıkarılan Ahlat taşı, atölyelerde işlenerek siparişle Türkiye'nin birçok yerine gönderiliyor.
Ahlat taşının toprak altından çıkarılıp bina süslemelerinde kullanılmasına kadar süren zahmetli yolculuğu, bölgede çok sayıda kişiye istihdam da sağlıyor. Günün ilk ışıklarıyla ocaklara gelen işçiler, büyük emek harcayarak çıkardıkları taş blokları işlenmek üzere atölyelere gönderiyor.
32 yıldan beri ocaklarda çalışan Cevdet Nacaroğlu, taşın Selçuklu döneminden bu yana yaygın şekilde kullanıldığını söyledi. Gelişen teknolojiye rağmen geleneksel taş işçiliğini devam ettirdiklerini belirten Nacaroğlu, "Ahlat taşı geleneksel yöntemler haricinde çıkarılamaz. Yeni nesil, taş işçiliği zor olduğu için çalışmak istemiyor. Bu nedenle mesleğimiz bitme noktasına geldi. Taş işçiliği bilek gücüne dayanan zor bir iş. Uzun süre çalışanlarda bel ve boyun fıtığı oluyor. Bazen günde 30-40 blok bazen de hiç çıkaramıyoruz. Günlük ortalama 80 lira para kazanıyoruz." diye konuştu.