07.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
AYŞİM ÖZGÜR - MODA
Britanya Moda Konseyi tarafından verilen Moda Ödülleri, endüstrinin en saygın ödüllerinden. Ödül töreni, geçtiğimiz pazartesi Londra’da Royal Albert Hall’da düzenlendi ve bu yıl “Yaşam Boyu Başarı” ödülünün sahibi, 85 yaşındaki tasarımcı Giorgio Armani oldu. “Bu ödül benim için çok şey ifade ediyor, çok önemli ve prestijli” diyen duayen için gerçek bir tasarım imparatoru demek yanlış olmaz.
Kişisel servetinin altı milyar euro’dan fazla olduğu tahmin ediliyor, dünyanın dört bir yanındaki yüzlerce mağazası müşterilerle dolup taşıyor, Armani/Casa markası altında sattığı dekorasyon koleksiyonu ve tabii otelleri popülerliğinden hiçbir şey kaybetmiyor, ünlü yıldızlar kırmızı halıda onun elbiselerinden vazgeçmiyor. Fakat belki de hepsinden önemlisi, Armani vizyonu trendlere ayak uydurmaya çalışmadan, özgün tasarım DNA’sından ödün vermeden hep güncel kalmayı başarıyor.
İtalya’nın kuzeyinde, Piacenza’da doğan Armani, çocukluktan itibaren moda işi yapmayı hayal edenlerden değil. Hatta ilk gençlik yıllarındaki yolu modadan oldukça uzaktaymış. Önce tıp eğitimi alır, ardından orduya katılır, fakat zamanla içindeki yaratıcılığa karşı koyamaz ve 1957’de Milano’daki meşhur çok katlı mağaza La Rinascente’de vitrin düzenleme işine başlar.
Vizyonuyla mağaza içinde kendini kısa sürede gösteren genç adam sonrasında erkek giyim bölümünde satış görevlisi olur ve zaman içinde 60’larda Allegri, Bagutta, Sicons gibi farklı markalar için serbest tasarımcılık yapmaya başlar.
O yılları verdiği röportajlarında mağazacılığı iyi biliyor olmanın bugünkü başarısında büyük payı olduğunu söylüyor tasarımcı. 1975 yılında kendini artık marka yaratmaya hazır hissetmiş ve yakın arkadaşı Sergio Galeotti ile birlikte Giorgio Armani’yi kurmuş. 70’lerde İtalya’da çok sevilen markanın tüm dünyada tanınışı ise Richard Gere’in 1980 yılında, “Amerikan Jigolo” filminde Armani takım giyişine denk geliyor ve belki de böylelikle Hollywood ile Armani’nin hiç bitmeyen aşk hikayesi başlıyor. George Clooney’nin sayısız gala kıyafeti, Tom Cruise’un damatlığı ve Katie Holmes’un gelinliği, Billy Crystal’ın Oscar törenlerini sunarken giydiği smokinler…
Artık onun kıyafetlerinin olmadığı özel bir davet düşünülemez bile. Zira hem kadın hem de erkek koleksiyonlarıyla eşit derecede başarılı olan markaların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Armani’nin sırrı biraz da bunun altında yatıyor. Çizgileri yalın ama çarpıcı, dikişleri her zaman kusursuz ve kumaşları benzersiz hafiflikte. Kısacası eksantrik olmaya çalışmadan sofistike görünmeyi başarabilen zamansız giysi ve aksesuarlar yaratmakta üstüne yok.
Giorgio Armani, tasarladığı maskülen takımlara öyle bir dokunuş katıyor ki, o takımları giyen ünlü yıldızlar yine de ortaya feminen bir zarafet koyabiliyor. Bu bazen bir renk, bazen bir fiyonk, bazen asimetrik dikilmiş bir düğme…
Julia Roberts’tan Cate Blanchett’e (tasarımcının bu iki ilham perisi ona Moda Ödülleri töreninde de eşlik etti) Michelle Pfeiffer’dan Julianne Moore’a, herkes bu takım oyunun bir parçası olmak için can atıyor.