19.03.2021 - 02:10 | Son Güncellenme:
Koronavirüs salgını nedeniyle turistik seyahatler durma noktasına gelmiş olsa da Avrupa kıtası, dünyanın dört bir yanında turistlerin en çok ziyaret etmek istediği kıta olma özelliğini koruyor. Avrupa'nın özellikle Akdeniz kıyısındaki ülkeleri dünya turizm pastasından da normal şartlarda en çok pay alan ülkeler konumunda.
Ancak Akdeniz kıyıları kadar kuzeydeki Britanya ve İskandinavya gibi farklı bölgeleri de turistlerin ilgi odağı olan Avrupa'nın en pahalı başkentleri de genellikle bu coğrafyada yer almakta. Bunda yüksek yaşam standartlarının yanı sıra barınma fiyatlarının pahalılığı ve tarımsal faaliyetlerin iklimsel nedenlerle üretiminin sınırlı olmasının da payı büyük.
Bununla birlikte bu başkentlerin hem ülke içinden hem de ülke içinden yaşamak için büyük rağbet görmesi fiyatların artmasındaki başlıca nedenlerden biri. Tamamı yüksek yaşam standartlarına sahip bu başkentlerde, fiyatlar da bu yaşam standartlarıyla doğru orantılı biçimde yüksek seviyelerde.
Monaco, Avrupa'nın ayakta kalan son prensliklerinden biri. Dünyanın en küçük ülkeleri arasında da yer alan Monaco, aynı zamanda Avrupa'nın en pahalı başkenti. Akdeniz kıyısındaki Monaco Prensliği, kapladığı 202 hektarlık alanla barınmanın ciddi sorun olduğu yerlerden biri.
Reykjavik dünyanın en kuzeyindeki başkenti olmasının yanı sıra aynı zamanda dünyanın da en pahalı başkentlerinden biri. Reykjavik'te özellikle yiyecekler ateş pahası. Bu pahalılıkta tabii iklimsel faktörler çok önemli bir etken. Yılın büyük bölümünü eksili derecelerdeki hava sıcaklığında geçiren İzlanda'ya pek çok temel gıda maddesi, ülke dışından getirilmekte.
Edebiyatın başkenti Dublin aynı zamanda Avrupa'nın da en pahalı kentlerinde ilk üç sırada yer alıyor. İrlanda'nın siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan da merkezi olan Dublin, turistlerin yanı sıra İngilizce öğrenmek isteyen öğrencilerin de ilgi odağı.
Amsterdam, kanalları, eğlence hayatı, müzeleri ve sokaklarıyla turistlerin sevgilisi. Ancak kentteki fiyatlar cep yakan cinsten. Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da yeni yaşam alanlarının bulunmaması nedeniyle barınma fiyatları yüksek seviyelerde.
Tüm dünyaya örnek gösterilen demokrasisi, gelişmiş bankacılık, saat ve çikolata sektörleriyle dikkat çeken İsviçre, dünyanın kış turizmi merkezlerinden de biri olma özelliği taşıyor. İsviçre Konfederasyonu'nun yönetim merkezi Bern, ülkenin tıpkı diğer şehirleri gibi yüksek yaşam standartlarının da etkisiyle oldukça pahalı.
İskandinavya'nın en büyük kentlerinden biri olan Oslo, aynı zamanda dünyanın en pahalı kentlerinden biri olma özelliği taşıyor. Yüksek yaşam standartlarına sahip Norveç'in başkenti olan Oslo, özellikle 20. yüzyılın başından itibaren zenginleşmesiyle birlikte barınma ve yeme-içme fiyatlarının artmasına da tanıklık etti.
Lüksemburg Prensliği'nin başkenti olan aynı adlı bu tarihi şehir, Avrupa kurumlarının merkezlerinden biri olma özelliği taşıyor. Pek çok uluslararası kuruluş ve şirketin de yönetim merkezi olan Lüksemburg, çok yüksek yaşam standartlarına sahip. Bu da şehri kıtanın en pahalı kentlerinden biri yapmaya yetiyor.
Londra, dünyada hemen hemen her çeşit ürünü bulabileceğiniz bir kent. Bununla birlikte dünya üzerinde en çok dilin konuşulduğu şehir olan Londra, pahalı ev fiyatlarıyla ünlü. 19. yüzyıl boyunca güneş batmayan imparatorluk olarak anılan Büyük Britanya'nın merkezi olan Londra, bu dönemin mimari mirasına da sahip çıkmakla birlikte sürekli olarak da genişleyen bir kent.
Sanatın başkenti Paris, dünyanın en çok turist ağırlayan kentlerinden biri. Ancak bu romantik kentte özellikle dışarıda yemek yemek oldukça masraflı. Avrupa'nın en önemli tarım ülkelerinden biri olan Fransa'nın başkenti, yine de bu avantajdan ülkenin diğer kentlerinden daha az faydalanmakta.
Dünyanın en yaşanılabilir kentlerinden biri olan Kopenhag öte yandan pahalılığıyla da gündemde. En yüksek seviyede yaşam endeksine sahip olan Kopenhag, yeme-içme ve barınma konusunda oldukça pahalı.
Eğitim sistemiyle tüm dünyaya örnek olan Finlandiya'nın başkenti Helsinki, pahalı yiyecek fiyatlarıyla ünlü. Bunda soğuk iklim koşulları nedeniyle pek çok ürünün ithal olmasının etkisi büyük.
Avrupa'nın en küçük ülkelerinden biri olan Malta'nın başkenti, aynı zamanda kıtanın da en pahalı kentleri arasında. Bir ada ülkesi olan Malta'nın başkenti Valletta, tarihi yapıları, yeni binalar için alan yetersizliği gibi sorunlar nedeniyle barınma konusunda oldukça pahalı.
Yüksek hayat standartlarının yanı sıra Stockholm pahalılığıyla da Avrupa çapında bilinen bir şehir. Stockholm, özellikle yeme-içme konusunda oldukça pahalı bir kent.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından büyük bir değişim ve dönüşüm geçiren Moskova, günümüzde Avrupa'nın en pahalı başkentlerinden biri olma özelliği taşıyor. Moskova özellikle barınma konusunda oldukça pahalı.
Avrupa'nın en temiz başkenti olma unvanına sahip Ljubljana kıtanın diğer başkentlerine göre de fiyat açısından daha uygun bir seviyede. Tıpkı İsviçre ve Avusturya gibi önemli bir bölümü Alpler ile kaplı olan bu kış turizmi ülkesi çok daha uygun fiyatlara sahip.
Öte yandan aynı pahalılık Avrupa'nın her başkenti için de geçerli değil. Tuna nehri ile ikiye ayrılan ve kıtanın en güzel kentlerinden biri olarak kabul edilen Macaristan'ın başkenti Budapeşte, Avrupa'nın diğer başkentleriyle kıyaslandığında çok daha uygun fiyatlara sahip.
Eski Yugoslavya'nın önemli şehirlerinden biri olan günümüzde de Hırvatistan'ın başkenti olan Zagreb, kıtanın nispeten daha uygun fiyatlı yerlerinden biri. Batı Avrupa'daki başkentlerle kıyaslandığında Zagreb, yeme-içme ve barınma konusunda çok daha mütevazı.
Balkanların Parisi olarak anılan Bükreş, geniş caddeleri, görkemli yapılarıyla dikkat çeker. Avrupa Birliği ülkeleri içinde en uygun fiyata sahip başkentlerden biri olma özelliği taşıyan Bükreş, birliğin diğer başkentlerinden bu yönüyle ayrılır.
Ankara, Avrupa başkentleri içinde en uygun fiyata yemek yiyebileceğiniz kent seçildi. Zengin Anadolu mutfağının çeşitli yiyeceklerini tadabileceğiniz Ankara bu yönüyle listede fark yaratıyor.
Kosova'nın başkenti Priştine, Avrupa'nın en ucuz fiyatlara sahip kentlerinden biri. Priştine özellikle kahve kültürüyle ön plana çıkıyor. Kosova'nın resmi para birimi euro olmasına rağmen Priştine oldukça uygun fiyatlara sahip.
Priştine'nin 92 kilometre güneyindeki Makedonya'nın başkenti Üsküp, Avrupa'nın en ucuz başkenti seçildi. Tıpkı Priştine gibi Üsküp'e de vizesiz seyahat edebilir Türkiye'ye çok benzeyen bir kültürle tanışabilirsiniz.
Eski Yugoslavya'dan sonra günümüzde Sırbistan'ın da başkenti olan Belgrad, Avrupa'da yeme-içme ve barınma fiyatlarının diğer ülke başkentlerine göre çok daha uygun olduğu bir diğer şehir olma özelliğine sahip. Belgrad'ın son yıllarda Türk turistler tarafından bu denli ilgi görmesinin nedenleri arasında fiyatlarının uygunluğu da bulunuyor.
Bir diğer Eski Yugoslavya ülkesi olan Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna, diğer Avrupa başkentlerine göre oldukça uygun bir şehir. Miljacka nehri ile ikiye ayrılan şehir, Osmanlı mirasını ve kültürünü yaşadığı savaşa rağmen Avrupa'da en iyi yaşatan kentlerden biri olma özelliği de taşıyor.
Avrupa'nın kapalı kutusu olarak anılan Belarus'un başkenti Minsk, Sovyetler Birliği döneminden kalma geniş caddelerin, yüksek blokların yaygın olduğu bir kent. Moskova ile kıyaslandığında ise Minsk, çok daha uygun yeme-içme ve barınma fiyatlarına sahip bir başkent.
Batı komşumuz Bulgaristan'ın başkenti Sofya, Avrupa standartlarına göre oldukça ucuz bir kent olma özelliği taşıyor. İstanbul'a 6 buçuk saatlik bir uzaklıkta yer alan Sofya'da barınma ve yeme-içme fiyatları Avrupa'nın genelinden çok daha uygun seviyelerde.
Son yıllarda turizmin yükselen yıldızı haline gelen Karadağ'ın, küçük ve bir o kadar da sakin başkenti Podgorica, kıtada yaşamanın en ucuz olduğu başkentleri arasında yer alıyor. Tıpkı Kosova gibi resmi para birimi euro olmasına rağmen Karadağ'da fiyatlar Avrupa'nın genelinden oldukça düşük seviyelerde.
Avrupa'nın en fakir ülkelerinden biri olan Moldova'nın başkenti Kişinev, aynı zamanda kıtanın da en ucuz şehirlerinden biri olma özelliği taşıyor. Bu durumun oluşmasında düşük alım gücü en önemli etken konumundadır.