EnYolda koşarak mayın kontrolü

Yolda koşarak mayın kontrolü

28.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yolda koşarak mayın kontrolü

Yolda koşarak mayın kontrolü





Çalışanlarına uydu telefonu dağıttıklarında, bu telefonlardan 'rehine' görüşmeleri yapacaklarını elbette düşünmemişlerdi. Mühendis Hasan Önal'ın kaçırıldığı gün, İzmir'deki aile evi ile birlikte, Önal'ın çalıştığı Gülsan Şirketler Grubu'nun Levent'teki Ofisi'nde de karalar bağlanıyordu.
Hasan Önal'ı zimmetli uydu telefonundan arandıklarında 'yürekler hopluyordu'... Rehin alanlar, pazarlıklarını Hasan Önal'ın uydu telefonundan yapmayı tercih ediyorlardı. O günlerde kamuoyundan saklandı, ama tüm 'pazarlıklar' da bu telefondan yapıldı. Hatta Hasan Önal, İzmir'deki ailesi ile bile haberleşebiliyordu. Ya bu telefon da olmasaydı?
Gülsan Şirketler Grubu'nun sahiplerinden Mehmet Gül, 'mutlu son'la biten bu öyküden sonra gerilimini atarak, ilk kez bir gazeteciye kapısını açtı. O gerilimli günlere ilişkin hatırladığı bir şey de 50'ye varan yaşına rağmen annesinden işittiği azarlar. Annesi sürekli 'Ne işiniz var Afganistan'da, dönün gelin' diye başının etini yemiş. Ancak, Hasan Önal geri döndüğünde bu azarlar da sona ermiş.
Mehmet Gül'ün anlattıklarına bakılırsa, Afganistan öyle bir ülke ki, 'annen bile istese', kolay kolay gidemiyorsun da dönemiyorsun da... Türk müteahhitler için iç piyasa uzun zamandır 'verimli' değil. Dünyada da öylesine büyük rekabet var ki, koşulları rahat ve güvenli ülkelerde iş bulmak da hiç 'kolay' değil. Güvenli ülkeler bir yana Afganistan'da iş yapmak için bile büyük mücadeleleri göze almak gerekiyor. Afganistan'da yeniden yapılanma programında yer almak için pek çok Türk firması mücadele etti ve ediyor. İşte Gülsan da bu mücadeleyi kazananlardan. Gülsan Afganistan'da Kâbil - Kandahar yolunun 347 ile 432'inci kilometreleri arasındaki 85 kilometrelik kısmı yapmakla yükümlü. Ayrıca bu güzergâhtaki çalışan diğer müteahhitlere 'şantiye' hizmeti de veriyor. Şu anda beş şantiyede 600'ü Türk, 400'ü Afganistanlı çalışanla yaklaşık dört aydır 'mücadele' veriyorlar.
Takvimlerin 21'inci yüzyılı gösterdiğine dair tek bir işaretin bulunmadığı, uçsuz bucaksız, sarımtırak, kıraç bir coğrafyanın uzandığı bu topraklarda, 'US AİD İnsani Yardım Programı' kapsamında yapılması planlanan Kâbil - Kandahar arasındaki yol yapımı ihalesini Louis - Berger firması aldı. Gülsan da buradaki dört taşeron firmadan biri.
Bu yolun sağ salim tamamlanması Afganistan'ın yeniden yapılanması için çok önemli. Neden mi? Yanıtı basit: 'Medeniyet ancak yollarla taşınabiliyor'... İyi de 'medeniyet uğruna' neler yaşadığını Mehmet Gül'den dinleyince insanın ülkesinin taşını toprağını öpesi geliyor.
Gül, Afganistan'da nasıl yaşanır sorusundan önce, Afganistan'a nasıl gidilir sorusunu cevaplıyor. Çünkü bir müteahhitlik şirketi için işin en zor yanı makine parkını taşımak. Öykü şöyle:

Makine parasına taşıma
"Parkın en hafif parçası bir tonsa en ağırı 60 ton. Bazılarını taşıyıcıya yüklemek, tarifi mümkün olmayacak kadar çileli. Yükledik, yola çıktı. İran'la birlikte sorunlar başladı ve Afganistan'a geldiğimizde sorun büyüdü. Sınırda tüm makineleri indirttiler. Sonra Afgan araçlara yüklendi. Zorluk burada da bitmedi. İnanılır gibi değil, her şehrin girişinde kontrol için hepsi yine indirildi, yine yüklendi. Karayoluyla transfer öylesine eziyetli bir hal aldı ki havayolunu kullanalım dedik. 30 uçak gerekti. Üstelik bu uçakları hedefimiz olan Kandahar'a değil de Kâbil'e indirebildik. Çünkü Kandahar'da askeri havaalanına iniş izni verilmiyordu. Sonunda bu 30 uçakla yaptığımız taşımanın maliyeti ile taşıdığımız ekipmanların değeri neredeyse eşitlendi."

Şantiye'nin 'ortak dili'
Gül'ün anlatımına göre Afganistan'da bir inşaat şantiyesinde iş yapmanın başka zorlukları da var. Şirketi, kültürel çalışmalarla da ilgilenmek zorunda kalmış. Türkiye'den gelen işçilerle, Afgan işçiler arasındaki kültürel farkların yanı sıra dil farklılığı dolayısıyla iletişim sorunları yaşanmış. Gül, "Fark ettik ki; Kürtçe bilen işçilerimizle Peştunlar, iki dildeki ortak Farsça kelimeler nedeniyle ortak bir dil buldular. Ama kültürel fark sorununu aşamadık. Bu nedenle de lokanta ve yatakhaneleri ayırdık. Haberleşme sorununu ise uydu ve internetle çözüyoruz. Ancak yerel halkın Türkler'i sevmeleri işimizi kolaylaştıran en önemli faktör" diyor.
İşler mi? Tabii ki zor koşullarda yürüyor. Coğrafi koşullar nedeniyle yolun her metresinin yapımı için çok daha fazla efor gerektiriyor. Gülsan'la birlikte bu yolun yapımında Yüksel, Mensel, Kolin şirketleri de çalışıyor. Bizlere de uzaktan 'Selâmetle dönün' demek kalıyor.

Mehmet Gül, Afganistan için şöyle diyor: "İnsanları çok güzel ve sıcakkanlı. Ama sanki orada dünya daha yeni kurulmuş. Bugüne ait hiçbir şey yok. En önemlisi insan hayatının kıymeti de... Örneğin 'Bu yol mayından temizlenmiş mi?' diye sormaya kalmadan bir Afganlı yolda koşmaya başlıyor ve 'Temizmiş' diyor."
Mehmet Gül'ün şirketinde işte böylesine gözü kara 400 Afganlı, 600 de Türk çalışıyor. Bu kadro Kâbil ve Kandahar arasında 7 bin metrekarelik beş şantiyede yaşıyor. Gül anlatıyor:
"Şantiyelerimizde 24 saat hayat devam ediyor. Çalışanlara altı öğün yemek çıkartmamız gerekiyor. Biz gıda alımlarımızı bulunduğumuz yerden yaparız. Ama Afganistan'da kayısı, avokado gibi meyveler dışında satın alacak hiçbir şey bulamadık. Bu nedenle her türlü gıda frigofrik taşımayla Türkiye'den geliyor. İlk günlerde en büyük sıkıntımız suydu. Elemanlarımız şişe sularıyla yıkandılar. Şimdi şişe suları sadece içmek için kullanıyorlar. Açtığımız kuyudaki suyu arıtıyoruz ve kullanıyoruz. Çalışanlarımız zorunlu hijyen kurallarına tabiler. Çünkü yerel halka dokunmayan her şey bizimkileri hasta ediyor. Herhangi bir salgın ya da hastalığa karşı doktorlarımız sürekli alarmda. Yani aynı anda hem hastane, hem lokanta, hem de otel hizmeti veriyoruz."



BUSINESS


'İstanbul, New York'tan daha güvenli'
Genetik kodumu patronuma vermek istemiyorum
Mad - Max ülkesindeki Türkler
New York'ta eğitimi değiştirdi Nobelliler derneğine seçildi
'Baba, sanki varmışsın gibi'
Hey gidi 'Es es es ki ki ki' hey!
Popstar'a Zerrin Özer'le anaerkil denge ayarı
Bademler Kaliforniya'dan cin mısırı Arjantin'den
TBMM etik konusuna özen göstermelidir
Pazarı önce havan topuyla dövüyor, sonra giriyor...
Yılbaşı eşantiyon harcamaları 'gider' yazılabilir
Sermaye ihracına geçen Çinliler, şirket topluyor
Yılın adamı
Komedi dizisi Seinfeld'de 'ciddi' anlaşmazlık
Başbakan'a eski arkadaşından mesaj var
'600 milyon dolarlık paketiniz geldi!'
2004'ün armağanları Net Baba'dan
Gurur duymak isteyen bir ıslık çalsın...

Yazarlar