29.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Songül Hatısaru / songul.hatisaru@milliyet.com.trFotoğraflar: HÜSEYİN ÖZDEMİR
Başlarken...
Türkiye’de nüfusun yüzde 49.8’i kadın... Ancak 100 kadından sadece 29’u çalışabiliyor. Oysa yapılan araştırmalar kadın istihdamındaki her 6 puanlık artışın yoksulluğu 15 puan azalttığını gösteriyor. Çünkü bir kadının ev dışında çalışması, ev içinde üstlendiği işlerin paylaşımını, dolayısıyla başka kadınların istihdamını beraberinde getiriyor. Kadının çalışması, erkeğinkine göre daha katma değerli, deyim yerindeyse geometrik bir fayda sağlıyor. Geçen yıl Davos’ta açıklanan ‘Cinsiyet Eşitsizliği’ raporuna göre Türkiye 135 ülke arasında 124’üncü sırada...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın en büyük 55 şirkette yaptığı ankete göre bu şirketlerde çalışanların üçte biri kadın... Yönetimin ise sadece 10’da 2’si kadınlarda... Onların da büyük kısmı Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı veya yabancı ortaklı şirketlerde...
Yöneticilerini liyakat esaslarına göre belirleyen şirketlerdeki örnekler gösteriyor ki kadınlar milyarlarca liralık büyüklükleri, kimi zaman on binlere varan çalışanları tam bir titizlikle, neredeyse eksiksiz denecek bir özenle yönetiyor. Ancak iş hayatında orta kademeye kadar gelebilen kadınlar daha ileriye gitmekte zorlanıyor. Literatürde ‘camdan tavan’ diye geçen belirsiz bir takım engellere çarpıyor. Camın gerisini, kendisiyle birlikte yola çıkan erkek mesai arkadaşından eğitim, deneyim, verim açısından hiç de geri kalmadığını görüyor ama yükselemiyor...
Peki yükselebilenler... İşte bu dizide camdan engelleri bir bir aşarak zirveye ulaşmış kadın yöneticilerin öykülerini anlatacağız.
Öykülerin hem çalışan kadınlara hem de çalışma hayatına hazırlanan gençlere ilham vermesi umuduyla...
Kadın istihdamına ilişkin genel tablonun karamsarlığına rağmen Türkiye’de CEO koltuğunda kadınların oturduğu epeyce şirket var. Ancak bunların önemli bir bölümü ya yabancı sermayeli ya da ortakları arasında yabancıların bulunduğu şirketler. Bunu, yabancı şirketlerin liyakate daha fazla önem verdikleri şeklinde okumak mümkün...
20 milyar lira ile Türkiye’nin en büyük cirolu ikinci özel sektör şirketi OMV Petrol Ofisi’nin başında bir kadın oturuyor: Gülsüm Azeri...
Şişecam’dan akaryakıt sektörüne transfer oldu. OMV-PO’da 1100 kişiyi yönetiyor. Kadınlarla ilgili stratejisi ise çift yönlü. Bir yandan OMV’nin genel hedefleri çerçevesinde kadın çalışanların kariyer basamaklarında yükselmesini, diğer taraftan istasyonlarını sektöründe her geçen gün artan kadın tüketicilere uyumlu hale getirmeyi planlıyor. PO’nun başına geldiğinden bu yana basına ilk kez konuşan OMV-PO’nun CEO’su Gülsüm Azeri’yle (62) tepelerdeki kadınlık hallerini konuştuk...
n Siz önce Şişecam, şimdi de OMV-Petrol Ofisi’nde, kadın yöneticileri görmeye pek de alışık olmadığımız sektörlerde en tepe noktaya geldiniz. Ağır sanayi şirketlerini yönetmek için hangi özelliklere sahip olmak gerek?
Madencilik kütle işçiliğidir. Satışların tekmili teknik satışlardır. Aslında herkesin satmakta olduğu üründe küçük farklılıklar yaratarak, servis ve satışı bütün dünyaya yapıyorsunuz. Paşabahçe dönemi oldukça yoğun bir sanayi yönetimiydi. Yani Paşabahçe mağazalarındaki işi, Paşabahçe dünyasının tümü gibi algılamak çok yanlış olur. O bizim bir tanıtım işimiz ve projemizdi ve de bir kültür servisiydi. Ama arkasında çok yoğun bir otomatik üretim, 160 ülkeye satan ve de istenildiği anda 12 bin ürün çeşidini yöneten bir lojistik becerisi vardı. Endüstri mühendisliğinde master yaptım.
Paşabahçe’de de müthiş bir endüstri mühendisliği uygulaması yaptık. Şimdi tüm bunların enerji dünyasında da kıymeti olduğunu anlatmaya çalışıyorum. OMV’de başlayalı bir buçuk yıl oldu, bu yıl iyi sonuç aldık ve ilk dokuz ayda EBIT’imizi yüzde 17 artırdık. Yani bir iyileştirme başlattık. Ben bir üst yöneticide üç ana özellik görüyorum; ileriyi görebilmek, çoklu disiplinlerden gelmek ve uygulama becerisi.
‘İş hayatının şakası yok’
Kadınların kariyerlerinin önündeki en önemli engeller nedir?
En önemli konu kadının evle ilgili, çocuğuyla ilgili yükünün fazla olması, bu çoklu görevi hallederken yapayalnız kalması ve bu sebeple kariyerini fazla ön plana çıkaramıyor olması. Sorun burada, dolayısıyla soru da bence ‘kadına bu çoklu görevinde nasıl yardımcı olabiliriz’ şeklinde olmalı. Yoksa kadınlara pozitif ayrımcılık yapalım diye iş hayatının gerçeklerine ters düşemezsiniz çünkü o zaman sonuca ulaşmak daha da zorlaşır.
Gerçekçi olmaz. Öncelikle işinizde iyi olmalısınız. İşinizde iyi olmadan daha ileriye yönelik bir şeyi hak etmeniz mümkün değil. Ne kadar iyi olduğunuzu tekrar tekrar ispat etmelisiniz. Bu kadın için de böyle, erkek için de böyle. İş hayatının şakası yok. İş hayatı sürekli tam konsantrasyon istiyor. Ve kadınlar da doğaları gereği her şeyi çok ciddiye alıyorlar. Dolayısıyla kadınların iş hayatında başarılı olma şansları daha fazla. Ama işte çocuk olduğunda veya evdeki çoklu görevi halledemediğinde sorun oluyor. İş hayatında çok zorlandığınız zamanlar olabilir. Ben hayatımın bir döneminde yılın yarısını yurtdışında geçirdim. O günlerde bu kadar çok destinasyona uçan bir THY veya başka bağlantılar yoktu. Uzakdoğu’ya gitmek için genelde önce Batı Avrupa’ya uçar, ondan sonra Uzakdoğu’ya giderdik.Gittiğimizde 4-5 ülke bitirmeden dönemezdik,bir kez daha gitmek çok zordu çünkü. Her seyahatimiz minimum 10 gün sürüyordu. Mobilite kadının önündeki ikinci büyük engeldir.
‘İki çocuğuma da kayınvalidem baktı’
Bugün bulunduğunuz konuma erişmede en büyük payı annenize mi atfediyorsunuz?
Ben, hem rol modelim olan anneme, hem babama ama bir o kadar da kayınvalideme müteşekkirim. Şimdi hanımlar sakın yanlış anlamasınlar ama torun herkesin torunu. İş hayatında yol almaya başladığınızda tıkandığınız günler oluyor.
Kız anneleri her şeye yetişmek zorunda değil. Eğer aile büyükleri çocuğunuz için destek verebilecek durumdaysa kadın da bunu değerlendirme becerisini göstermeli. Tabii ki birlikte yaşamak, aynı çatıları zaman zaman paylaşmak birtakım aile hürriyetlerini etkileyebilir ama kadın bunu hürriyet tartışmasından çıkarıp çocuk için akıllı davranmanın yollarını bulmalı.
Diplomayı mutfağa asmadı
Yani kayınvalide de mi bakmalı?
Benim kayınvalidem baktı, bu yüzden O’na müteşekkirim. Bence kim size destek veriyorsa ailenizden, hayatı zorlaştırmadan ve onların da çocuğunuzun çok yakını olduğunu düşünerek kabul edin. Titizlik gösterebilirsiniz ama bunu makul ölçülerde tutun. Eğer bakılması gereken küçük bir çocuk ve etrafta onu zaten seven ve yapabileceğinin en iyisini yapmaya hevesli yakınlar varsa bunu değerlendirin.
Kadının, ev içinde geleneksel olarak kendine yüklenen sorumluluklarla iş hayatını dengelemesi mümkün mü?
Kadın çalışırsa Türk ailesinin hiçbir özelliğinin riske girmediğine toplumu ikna etmemiz lazım. Mutfak konusu öne sürülüyor. İyi okulları okurken bir akrabam bana da “Bu diplomaları mutfağa asarsın artık” demişti. Kırılmıştım. “Mutfaktan çıkmayacağımı sana kim söyledi?” dedim. Bir evin aşı pişmeli. İnsanlar sürekli dışarıdan yememeli. Türkiye’de masanın etrafında oturan aile hiç olmazsa bir öğünde bunu yapmaya devam etmeli. Oğullarımın yemeklerimi hep ben pişirdim.
Nasıl vakit buluyorsunuz?
Bugün de pişiriyorum. Sorun değil ki, malzemeyi yardımcınıza hazırlattıktan sonra sadece son dokunuş! O son dokunuştaki lezzete alışan çocuk da yıllar sonra annesinin pişirdiği yemekten bahsediyor. Yemek pişirmek atla deve bir şey değil. Binlerce konuyu, binlerce insanı yönetiyorsunuz, bir evi mi yönetemeyeceksiniz?
Çocuklarınız sizin en iyi hangi yemeği yaptığınızı düşünüyor?
En iyi zeytinyağlıları yaparım. Çerkez tavuğum da iyidir.
1100 kişiyi, 20 milyar TL ciroyu yönetiyorsunuz. Hayatınızdaki en büyük lüks nedir?
İki çocuğumun bir masanın etrafında oturup benim pişirdiğim yemekleri yiyip sohbet etmesi. Yapıyorum da... İki haftada bir çocukları mutlaka bir pazar günü toplamaya çalışıyorum. En çok dinlendiğim ve keyif aldığım anlar çünkü. Çocuklarımın bana ne kadar katkıda bulunabildiklerine hâlâ inanamıyorum.
OMV’de kadınların sesi 2020’de iki kat gür çıkacak
Şirketinizde kadın erkek oranı nedir? Büyük bir makas vardır diye tahmin ediyorum...
Var, hatta hep birlikte OMV dünyasında da bu konuda çalışıyoruz. Beyaz yakada yüzde 26, aslında iyi bir oran. Akaryakıt terminallerimizin hepsini düşünürseniz toplam çalışanda yüzde 16 düzeyinde.
Merkez ofiste yüzde 38, burada hukuk, IT, İK, finans gibi destek fonksiyonları da var. Türkiye OMV’de yönetim kurulunun yüzde 20’si, üst kademe yöneticilerin yüzde 18’i kadın. Tüm OMV dünyasına bakarsak arama ve üretim dahil çok zor fiziki şartlarda çalışılan ortamlar da var. Toplam istihdamda yüzde 23 oranında kadın var. Tüm OMV dünyasında üst kademe yöneticisi yüzde 18, bu yüzde 18’i, 2020’de yüzde 30’a çıkarmayı hedefliyoruz
OMV’nin bugün dünyada üç ana merkezi var: Romanya, Viyana ve Türkiye. Bu üç merkezin üç CEO’su var, ikisi kadın biri erkek. Bu oran çok az şirkette var. Romanya’nın başında da bir kadın var, Türkiye’de ben varım, Viyana’da da Mr. Roiss var. OMV yönetim olarak kadın dostu bir şirket.
‘Kadınların kâra etkisi olan bölümlerde çalışması şart’
Kadınların çok başarılı olduğu, uzmanlaştığı işler var ama yönetimde üst kademelere çıkmak için eksik olan ne?
Yönetimde yukarı çıkmak istiyorsanız bir numaralı şart operasyonda olmak. Kadınlar nerelerde şu anda? Hukukta, IT’de, İK’da, finansmanda, yani destek görevlerinde çok başarılı. Ama şirket yönetimi dediğinizde bu operasyon sorumluluğunu alıp şirketin birebir kâr rakamında, faaliyet geliri rakamında elinizin taşın altında olduğu dönemleri de yoğun yaşamanız lazım. Bunun adı operasyon.
Satışta, üretimde, lojistikte, bağlantıları kurmakta, belki de iş geliştirmede bulunmak. Bu konularda kadınlara daha fazla yön göstermemiz lazım. Yukarıda olmak istiyorlarsa bu tarz operasyonel konulara girmekte daha cesur olmaları lazım.
Bizlerin de onlara bu cesareti verecek yönlendirmeleri yapmamız gerek. Bizim şirketimiz OMV özellikle beyaz yakada kadın yöneticisini artırmak istiyor ve bu amaçla çalışıyor.
Türkiye’nin en büyük 1000 şirketine baktığımızda kadın yönetici sayısının çok az olduğunu görüyoruz. Olanların çoğu da yabancı şirketlerde... Kadınların yabancı şirketlerde tepe noktalara daha kolay tırmanmalarını nasıl açıklıyorsunuz?
Birincisi yabancı şirketlerin networkleri var. İkincisi eşitlik ve yönetime kadını taşıma meselesine daha önce başlamışlar. Ve networkte başarılı kadını gördüğünde müthiş bir istekle üstüne gidiyorlar.
‘Rol modelim annem’
Sizin öykünüz nasıl başladı?
Çok geleneksel bir Türk ailenin eğitimini gördüm, Adapazarı’nın Hendek kasabasında fevkalade disiplinli bir Türk ailesinde büyüdüm. İki ağabeyim var. Ailem kız çocuklarını da onlardan ayırt etmeksizin dünya insanı haline getirme kararı almışlar.
Avusturya Lisesi’ne gittim. Yoğun bir Türk kültüründen sonra neticede rahibelerin işlettiği bir yatakhaneden bahsediyorum. Aşırı disiplin vardı ama bu da hayat bakışını zenginleştiren bir başka eğitim tarzı. Sonra ‘Artık daha hür bir hayat istiyorum’ dediğim dönemde de Amerikan Kız Koleji’ne gittim. Orada birey olma, kendine güven, takım ruhu, sonuna kadar özgür konuşma, fikirlerini açma ve cesaret konularını öğrendim. Bunların birleştiği bir ortamda zaten başarılı olmaya yönlenmiş durumdaydım.
Kaderinizmiş!
Kaderim buymuş benim. Notum 90’sa annem Nezihe Cerrahoğlu, “95 yapan var mı?” diye sorardı. Benim rol modelim annem. İlkokul mezunu. Yönetim, vizyonu müthiş. Kız çocuğu için anne çok önemli.
Kadın kullanıcı oranı yüzde 20’ye ulaştı
Akaryakıt sektöründe tüketicilerin de çoğu erkek. Buradaki kadın erkek makası ve gelişimi konusunda bilgi verir misiniz? Kampanyalarınızda kadın tüketiciler ne ölçüde etkili oluyor?
2011 sonu itibariyle kadın kullanıcı oranı yüzde 20’ye gelmiş. 2002’de 14.6 seviyesindeymiş. Bu ciddi bir gelişme. İstasyonlarda kadın tüketicilerin beklentilerini hesaba katmamak için hiçbir haklı sebebimiz olamaz. Petrol Ofisi bu alanlarda Pozitif kartı ile olsun, arabadan inmeden ödeme yapabildiğiniz öde-geç sistemiyle olsun epeyce yol almış durumda.
Kadınları düşünerek mi yaptınız?
Evet. Arabasından kim inmek istemez, düşünün. Giyinmişsiniz şık bir şekilde, neden illa da kasada bir ödeme yapasınız? İnmeniz sorun, çıkmanız sorun, pardösünüzü çıkartmışsınız, hele de arabada çocuk varsa...
YARIN: McDonald’s CEO’su Dilek Başarır