12.05.2017 - 07:36 | Son Güncellenme:
AA
Üretim Reform Paketi'nde Yükseköğretim Kanunu ile ilgili maddelerden birinin Kalite Kurulu olduğunu bildiren Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. M.A. Yekta Saraç, Saraç, yeni YÖK olarak yükseköğretim sisteminin küresel rekabeti ve sürdürülebilirliği için yetkilerini ilgili kurumlara devretme anlayışı içinde olduğunu hatırlattı.
MESLEK YÜKSEKOKULLARI KOORDİNASYON KURULU
Türkiye'de beceri odaklı insan kaynağına çok daha fazla ihtiyaç olmasına rağmen bu ihtiyacı karşılayacak meslek yüksekokullarının ve bu okullardaki programların izlenmesi ve geliştirilmesine bugüne kadar yeterince odaklanılmadığına değinen Saraç, yeni yasal düzenleme ile "Meslek Yüksekokulları Koordinasyon Kurulu"nun kurulacağını aktardı.
Yekta Saraç, kurulda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, MEB, TOBB'un yanı sıra dış paydaşlar ve iş dünyasının da yer alacağını söyledi.
MESLEK YÜKSEKOKULLARI OSB'LERDE AÇILACAK
Meslek yüksekokullarında yetişen insan kaynağı profilinin daha fazla sanayi ve iş dünyası odaklı olmasına karşın bu okulların iş dünyası ile ilişkilerinin zayıf olduğunun altını çizen Saraç, yasal düzenleme ile meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde (OSB) açılmasının teşvik edileceğini dile getirdi. Saraç, OSB'lerde açılacak meslek yüksekokullarının okuttuğu öğrenci sayıları dikkate alınarak, devlet tarafından destekleneceğini de bildirdi.
İŞ YERİ ODAKLI EĞİTİM TEŞVİK EDİLECEK
Yekta Saraç, üniversitelerin özellikle fen ve mühendislik bilimlerinde öğrenim gören öğrencilerin mezuniyetleri sonrasında büyük çoğunluğunun sanayide çalışma eğiliminde olduğunu, ancak bu öğrencilere eğitimleri sürecinde beceri odaklı yetkinliklerin yeterince kazandırılmadığından, mezuniyetleri sonrasında istihdam süreçlerinde güçlükler yaşandığına dikkati çekti.
YÖK Başkanı Saraç, "Bu yasal düzenlemeyle fen ve mühendislik programlarında bir yarıyıl süresince iş yerinde eğitim yapması teşvik edilecek. Bu şekilde beceri yetkinliği yüksek mezunlar iş dünyasına kazandırılacak, aynı zamanda da üniversitelerin iş dünyası ile iş birlikleri geliştirilebilecek. Bu öğrenciler, maddi açıdan desteklenecek." bilgilerini verdi.
İş yerinde eğitim için İşsizlik Sigortası Fonu'ndan YÖK hesabına ödenek yapılacağını ve ilgili üniversitelere kaynak aktarılacağını ifade eden Saraç, uygulamalı eğitimler süresince öğrencilere asgari ücretin net tutarınınyüzde 35'i ücret olarak ödeneceğini açıkladı.
EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ
Yekta Saraç, öğretim üyesi ihtiyacının sadece yeni kurulan üniversitelerde değil, özellikle öncelikli alanlarda tüm üniversitelerde de bulunduğunu belirterek, "Bu yasal düzenleme ile emekli öğretim üyelerinin ilgili bölümün ihtiyacı ve üniversitenin talebi üzerine, 75 yaşına kadar çalışabilmesi mümkün olabilecektir. Bu şekilde ülkemiz yükseköğretiminin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması yönünde de önemli bir adım atılmış olacaktır." dedi.
Mevcut düzenlemede, bu imkanın sadece 2006'dan sonra kurulan 41 devlet üniversitesi için söz konusu olabildiğini hatırlatan Saraç, yeni düzenleme ile öncelikli alan ve ihtiyaç kriteri ile bütün üniversitelere imkan sağlanacağını belirtti.
Bir gazetecinin sorusu üzerine, bu düzenlemenin KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin yerini doldurma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, konunun bu bağlamdan çıkartılması gerektiğini dile getiren Saraç, insan ömrünün uzadığını, ileri yaşlarda da performansın devam ettiğini, 75 yaş konusunun uzun yıllardan beri üzerinde çalıştıkları bir konu olduğunu söyledi.
Vakıf üniversitelerinde, öğretim üyelerinin 90 yaşına kadar çalışabildiğine işaret eden Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelişmiş büyük üniversitelerde duayen hocalarımız var. Bunlara, belli yaşa gelince 'seni kapı dışına koyduk' deniliyor. O da vakıf üniversitesine gidiyor ya da evine dönüyor. Önemli sayıda da hoca 'ben ya kendi üniversitemde kalayım ya da ayrılayım' diyor. Ama bunlar nitelikli beyinler. Bizim bu nitelikli beyinleri kaybetmememiz lazım."
Saraç, bu düzenleme ile başka sosyal hadiseler arasında ilişki kurmaya çalışılmaması gerektiğine dikkati çekerek, bu düzenlemeye ilişkin 2,5 yıl önce kurgulamalara başladıklarını ifade etti.
TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ
Yekta Saraç, bilginin üretimi, teknolojiye dönüşümü ve teknolojinin ticarileşmesinin önemine değinerek, "Bu yasal düzenleme ile üniversitelerimiz, sermaye şirketi statüsünde teknoloji transfer şirketi kurabilecekler, bu şekilde üniversitelerimizin başta sanayi olmak üzere iş dünyası ile iş birliği geliştirme sürecine önemli katkı sağlayacak. Bu da özellikle devlet üniversitelerimizi daha rekabetçi duruma getirecektir." diye konuştu.
ÜCRETLİ ARAŞTIRMA İZNİ
Saraç, dünyada gelişmiş ve hızlı gelişmekte olan ülkelerde 6. yıldan sonra proje tabanlı araştırma izni (sabbatical) kullanıldığını, bu süreçte akademisyenin maaşı devam ederken, üniversitenin izni ile proje amaçlı yurt içi veya yurt dışında üniversite veya araştırma merkezlerinde faaliyette bulunabilmesine imkan sağlandığını anlattı.
YÖK Başkanı Saraç, "Bu yasal düzenleme ile sabbatical süreci üniversitelerimizde de uygulanacak. Bu da yükseköğretim kurumlarımızın araştırma kapasitesini ve ayrıca da ulusal ve uluslararası iş birliklerini de artıracaktır." dedi.
DOKTORA SONRASI ARAŞTIRMACI İSTİHDAMI
Dünyada gelişmiş ve hızlı gelişmekte olan ülkelerde, doktora eğitimi sonrasında, doktora sonrası araştırmacı (v) olarak çalışmasına yönelik olarak araştırma süreçleri odaklı esnek kariyer geliştirme profilleri bulunduğunu aktaran Saraç, şunları kaydetti:
"Bu yasal düzenleme ile post-doc uygulama süreci ülkemiz üniversitelerinde de uygulanabilecek. Bu şekilde yükseköğretim kurumlarımızın araştırma kapasitesini artırılacak ve ayrıca ülkemizin öncelikli hedefleri arasında yer alan daha fazla doktoralı insan kaynağı geliştirilmesi mümkün olabilecektir. Doktorasını tamamlayanlar için 3 yıla kadar, üniversitelerde yeni bir istihdam imkanı sunulmuş olacak."
Yekta Saraç, yeni mevzuat ile yükseköğretimde diğer pek çok örnek alınan ülkelerde olduğu gibi yükseköğretimin de daha rekabetçi kaliteyi merkeze oturtan bir anlayışın kurumsallaşacağına dikkati çekerek, "Bu nedenle bu gelişmeyi yükseköğretimde sessiz devrim olarak nitelendiriyoruz." dedi.