02.02.2022 - 06:45 | Son Güncellenme:
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Amerika işgücünün yaklaşık yüzde 3'ü Ekim ayında istifa etti. Bu istifaların bazıları izin alan, erken emekli olan veya bakım sorumlulukları nedeniyle işgücünden ayrılan kişiler. Ama hikâyenin sadece bir kısmında bu insanlar yer alıyor. Milyonlarca çalışan sadece iş gücü piyasasından çıkmıyor, kariyerlerini de yeniden yapılandırıyor. Bazıları daha iyi pozisyonlara geçmek için mevcut işe alım krizinden yararlanıyor. Bazıları ise pandemiden bu yana artan serbest çalışan sayısıyla birlikte kendileri için çalışmaya karar veriyor.
Ancak pek çoğu, daha yüksek ücretler sunan veya değerleriyle daha uyumlu olan yeni endüstrilere ve kariyerlere geçiş yapıyor. ABD'deki Texas A&M Üniversitesi'nde yönetim doçenti olan ve 'Büyük İstifa' teriminin yaratıcısı Anthony Klotz, “Teknoloji gibi yüksek talep gören sektörlerde yetenekli bireyler için çok fazla hareket görüyoruz. İnsanlar kendilerine uzun vadede doğru ücret, sosyal haklar ve çalışma düzenlemeleri sağlayan işler buluyor” diyor. İnsanların basitçe istifa edip çekip gittikleri bir 'Büyük İstifa' olmaktan ziyade, mevcut bir bozulma söz konusu, büyük bir çalışan grup iş piyasasında hareket ediyor. Çalışanlar, daha iyi bir iş-yaşam dengesi kuruyorlar ve kariyerlerinin bir sonraki yönüne dair bilinçli seçimler yapıyorlar. Klotz, “Artık insanların işlerine sıkışan hayatları yerine işi hayatlarına sığdırabilmeleri için daha büyük bir yetenek var” açıklamasını yapıyor.
YÜZDE 23’Ü 12 AY İÇİNDE YENİ BİR İŞE GEÇMEYİ HEDEFLİYOR
İstifalar Nisan'da zirve yaptı ve Temmuz sonunda 10.9 milyon açık iş ile rekor kırdı. Amerika’dan sonra Avrupa Kıtası’na da sıçrayan bu eğilim, Türkiye’ye de giriş yaptı. İş dünyasında ilk kez karşılaşılan bu hareketlilik doğrultusunda yapılan araştırmalara göre, Türkiye’deki çalışanların yüzde 23’ü önümüzdeki 12 ay içinde yeni bir işe geçmeyi hedefliyor.
Görüşlerine başvurduğumuz Medipol Üniversitesinden Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, bu sürecin ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu'na göre, 4 milyon Amerikalının Temmuz 2021'de işini bırakmasıyla başladığını dile getiriyor. ‘Pandemi sürecinde istifaların en büyük sebebinin işverenlerin çalışanlarına yönelik tutumu olduğunu görüyoruz’ diyen Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, “Aynı zamanda ücret yönetimi, yan haklar, emeğe saygısızlık, organizasyon değişiklikleri, iş güvenliği, dijitalleşme, fırsatlar ve eşitlik gibi farklı metrikler de yer alıyor. Pandemi sürecinin modern tarihteki en büyük çalışan ve işveren değişimine sebep olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
İSTİFALAR YÜKSEK TEKNOLOJİ VE SAĞLIK SEKTÖRÜNDE
Teknoloji sektöründe istifaların yüzde 4,5 artığına değinen Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, "Genel olarak, pandemi nedeniyle aşırı talep artışı yaşayan ve muhtemelen artan iş yüklerine ve tükenmişliğe yol açan alanlarda çalışanlar arasında istifa oranlarının daha yüksek olduğu görülüyor. İstifaların bir diğer nedeni de kurumların pandemi döneminde sergiledikleri istihdam stratejileri. Uzaktan çalışmaya geçildiği dönemde, işe alımlarda deneyimi göz önünde bulundurarak kariyerlerinin ortalarında olan çalışanların daha fazla tercih edilmesi, özellikle bu kitlenin istifa oranlarını artırıyor” dedi.
‘KENDİLERİNİ DAHA DEĞERLİ HİSSEDECEKLERİ YERLERİ TERCİH EDİYOR’
Pandemi sürecinde mevcut durumlarını yeniden düşünme fırsatı bulan çalışanların, iş hayatından beklentilerinin ve önceliklerinin de değişime uğradığını söyleyen Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, “Ücret ve yan hakların dışında çalışanların işverenlerinden beklediği desteği görememesi, iş-yaşam dengesinin kötüleşmesi gibi nedenler büyük istifayı tetikledi” derken, çalışanların en büyük önceliğin ‘sağlık’ olduğunun da farkına vardıklarına vurgu yapıyor. Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, “Çalışanlar kendisini daha değerli hissedeceği, insan odaklı çalışma politikası olan, çalışan mutluluğunun esas alındığı, günümüzün modern çalışma koşullarına adapte olabilmiş, adaletli, güvenli çalışma ortamlarını tercih ediyor. Aynı zamanda çalışanlar pandemiyle başlayan esnek çalışma modelini korumak isterken, yöneticileri tarafından takdir edilmek ve motive edilmek istiyor. Çalışanların beklentilerinin değişmesi sonucunda iş yaşamında çok büyük değişimlerin olacağını söyleyebiliriz” diyor.
‘YÜZDE 54’Ü ESNEK ÇALIŞMA İMKANI SUNULMAZSA YIL İÇİNDE İŞTEN AYRILACAĞINI SÖYLÜYOR’
Bu istifa ve değişim sürecinin pandemiden sonra da devam edip etmeyeceğini sorduğumuz Doç. Dr. Vardarlıer’e göre, sürecin devamlılığı olacak. Fakat bu dönemi yönetebilmek için şirketler işletme politikalarında ve kurallarında değişime gitmeli, kuralları da kendilerine göre değil çalışanların beklentilerine göre yazmalı.
‘Yapılan araştırmalar çalışanların yaklaşık yüzde 80'inin uzaktan çalışmaya devam etmek istediğini, yaklaşık yüzde 54'ünün de esnek çalışma koşulları sunulmadığı takdirde önümüzdeki bir yıl içinde işten ayrılmak istediğini gösteriyor’ diyen Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, işverenlerin bu süreçte daha proaktif olmaları gerektiğini düşünüyor.
‘LİDERLER, ÇALIŞANLAR İLE ETKİN BİR İLETİŞİM SAĞLAYAMADI’
Pek çok insan kendini değerli hissetmediği, doğru davranılmadığı veya bir şeyin parçası hissetmekten koptuğu için işgücünden ayrıldığını dile getiren Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, Uzaktan çalışma bu etkiyi daha da hızlandırdı. Pandemi sürecindeki organizasyon değişikliklerini yönetecek liderler çalışanlar ile etkin bir iletişim stratejisi sağlayamadı. İşletmelerin dijital dönüşüm süreçlerinde etkili bir rol oynayan dijital liderlere ihtiyaç vardır. Dijital liderler, dijital çağda özellikle pandemi sürecinde kişisel deneyimleri, beceri ve tutumları ile diğer liderlerden ayrılıyor. Belirsizlik karşısında güçlü duruş sergilemeleri ile küresel anlamda ve işletme bazında yaşanan zorlukları daha kolay çözüme ulaştırıyor. Dijital işletmeler ve esnek çalışmanın yeni norm olacağını söyleyebiliriz” dedi.
Rekor sayıda çalışan istifa ediyor veya bırakmayı düşünüyor. Peki şirketler bu durumda neleri gözden geçirmeli? ‘Öncelikle işten ayrılmaların altında yatan nedenleri tespit etmeleri gerekir’ diyen Vardarlıer, çalışanın ayrılmasına gerçekten neyin sebep olduğunu belirlemek için ayrıntılı bir veri analizi yapılması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Ücret, terfiler arasındaki süre, ücret artışlarının boyutu, görev süresi, performans ve eğitim fırsatları gibi ölçümleri keşfetmek, işletmelerdeki eğilimleri ve kör noktaları belirlemeye yardımcı olabilir. Böylelikle çalışanları elde tutma stratejileri geliştirmek daha kolay olacaktır."
‘KENDİ KENDİNE LİDERLİK ÖN PLANA ÇIKACAK’
İnsan kaynakları departmanları, çalışan profillerini analiz edip çalışanlara özel yaklaşımlar uygulayarak büyük istifa hareketine karşı güçlü bir tutum sergileyebilecekleri yönünde görüş veren Doç. Dr. Pelin Vardarlıer, “Yeni düzen ile, esnek çalışma saatleri, liderlerin çalışanlar ile olan iletişimleri, özgünlük, üretkenlik ve refahı teşvik edecek uygulamaların olması, güvenli bir çalışma kültürü oluşturması, hibrit çalışma düzeni sağlaması işletmelere sektörlerinde ciddi rekabet avantajı sağlayacaktır. İşi organize etmenin bu yeni yolu, farklı bir liderlik tarzı gerektirir ve ayrıca çalışanlardan yeni beceriler talep eder. Kendi kendine liderlik etme ön plana çıkacaktır. Sorumluluk alma konusunda yetenekli, istekli ve motive olan çalışanlar başarılı olacak ve işletmelerinde daha fazla çeviklik sağlayacaktır. Bu yeni işleyiş biçimine geçişi yönetmek için doğru yetenekleri seçmek ve onları doğru şekilde sosyalleştirmek gerekir” diye konuştu.
İŞLERİNİ BIRAKIP DATÇA’YA YERLEŞTİLER
Türkiye’nin de dahil olduğu Büyük İstifa Hareketi'nden etkilenen Derya Seyhunlu ve Ozan Turgut, hayatlarının istifa sonrası nasıl değiştiğini anlattı...
İngilizce öğretmeni olan Derya Seyhunlu, 12 sene boyunca İstanbul’un en iyi özel okullarında çalışmış. ‘İstanbul trafiğinde günde 3 derse gittiğim çok oldu’ diyen Derya Seyhunlu, “Yılda toplamda 3 ay tatilimiz vardı ve bu sürede dünyayı geziyordum. Bir yandan da İstanbul'un keyfini çıkartıyordum. Fakat işim çok stresliydi, her sene 100 farklı öğrenciyi okutuyordum ve işin veli kısmı beni çok zorlamaya başlamıştı. Son 10 yılda ebeveynlik anlayışı çok değişti. İşimiz eğitim olmaktan çıkıp müşteri memnuniyetine dönmüştü. Pandeminin de başlamasıyla birlikte yaşadığım stres dayanılmaz bir hal almıştı. Sürekli değişen sistem, alınan ani kararlar beni yıpratmaya başlamıştı. Akşam 9'da ertesi gün okula gidip gitmeyeceğimi bilmiyordum. İstanbul'da yaşamak iyice zorlaşmış; yaşadığım hayattan keyif almamaya başlamıştım” diyor.
‘İSTANBUL’DA ÇALIŞTIĞIMDAN DAHA AZ ÇALIŞIP DAHA ÇOK KAZANIYORUM’
Okullar kapanınca istifa eden Derya Seyhunlu, maaşından ve okulunun sağladığı bütün imkanlardan vazgeçmiş. 2020 yazında arkadaşlarıyla geldiği Marmaris tatilinde Datça'da bir gün geçirmiş ve buraya yerleşen 60 insanla yapılan bir röportaj kitabını alıp kış boyunca o kitabı 3 defa okumuş. ‘Özellikle kışın neler yaptıklarını çok merak ediyordum’ diyen Derya Seyhunlu, 2021 Temmuz ayında Datça'ya hem tatil yapmaya hem de ev bakmaya gelmiş.
Geldiğinin 4. günü şu an oturduğu deniz manzaralı evi bulmuş. Derya, 6 aydır Datça’da yaşıyor. Şu an İstanbul'daki öğrencilerine online özel ders veriyor. Aynı zamanda hem evinde hem de haftada 4 saat bir anaokulunda verdiği derslerle geçimini sağlıyor. ‘İstanbul'da çalıştığımın yarısı kadar çalışıp daha fazla kazanıyorum’ diyen Derya Seyhunlu, “Başka bir hayat mümkün diyerek çıktığım bu yolda hiç pişman olmadım. Kasım sonuna kadar denize girdik, her gün bir saat deniz kenarında yürüyüş yapıyorum. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Pandemiyle birlikte gelen büyük istifa hareketinin devam edeceğini ve önümüzdeki yıllarda da şu an zorunlu olan uzaktan çalışma modelinin süreceğini düşünüyorum” dedi.
‘ZAMANIMI KONTROL EDEBİLMEK ADINA BU DEĞİŞİKLİĞİ YAPMAM GEREKİYORDU’
Ozan Turgut, İTÜ İşletme Mühendisliği mezunu ve 2011’den bu yana birçok kurumsal firmanın dijital pazarlama ekiplerinde çalışmış bir beyaz yakalı. İstifa etmeden önce direktör pozisyonunda 6 kişilik dijital medya ekibini yöneten Ozan Turgut, son iş değişikliğini, pandemi döneminde uzaktan çalışabilme esnekliği olan bir şirkete geçerek gerçekleştirmiş. Bu değişiklikle birlikte İstanbul’daki evini kapatarak Datça’ya yerleşmiş ve uzaktan çalışmaya devam etmiş.
‘HER GÜNÜN EN GÜZEL SAATLERİNİ BİLGİSAYAR BAŞINDA GEÇİRİYORDUM’
‘Fakat gün geldi uzaktan çalışma esnekliği de yetmedi’ diyor. “Datça’da yaşıyordum ama sabah 9’da evde bilgisayar başına oturup akşam 6’da bilgisayar başından kalkıyordum. Her gün günün en güzel saatlerini bilgisayar başında geçiriyordum. Buna bir son vermek istedim ve istifa ettim. Zamanımı kontrol edebilmek ve doğru yönetebilmek adına da böylesine radikal bir değişiklik yapmam gerektiğini düşündüm. İstifa ettikten sonraki süreci iyi planlamak gerekiyor. İstifa edip hemen kendime bir kafe açarım fikri maalesef ki gerçekçi bir plan olmaktan epey uzak. Benim şansım, uzmanlığımın uzaktan ve serbest çalışmaya tamamıyla uygun olmasıydı.”
‘İSTİFA KARARI İÇİN ÇOK İYİ DÜŞÜNMEK GEREKİYOR’
Ozan Turgut, istifa ettikten sonra kendi şirketini kurarak, dijital pazarlama alanında firmalara yarı zamanlı ya da proje bazlı olarak destek verebileceği bir çalışma sistemi planlamanın yanı sıra bir de Datça’da gayrimenkul danışmanlığı yapmaya başlamış. Bu sayede, hafta içi de kendine vakit ayırabildiğini ve iş-yaşam dengesinin kontrolünü de tamamıyla kendi ellerine alabildiğini söylüyor. Bunların elbette büyük risk olduğuna değinen Turgut, “Sonuçta düzenli olarak gelir kazandığınız bir işiniz varsa, özel sağlık sigortası, yol, yemek gibi yan haklarınızı da alıyorsanız istifa ederek bütün bunlardan vazgeçmiş oluyorsunuz. O nedenle istifa kararı verebilmek için çok çok iyi düşünmek, cesur davranmak ve belli noktalarda risk almak gerekiyor. Fakat tüm bunları yaparken, cahil cesaretiyle değil de yaşanabilecek farklı senaryolara karşı hazırlıklı olarak yola çıkmakta fayda var” dedi.
Pandemiyle birlikte Dünya genelinde yaşanan küresel istifa dalgasının, tüm bu ekonomik belirsizliklere rağmen, bir parçası olduğunu ve önümüzdeki süreçte bu dalganın daha da yayılacağını dile getiren Ozan Turgut, “Yakın çevremdeki insanların bir kısmının da böyle bir düşüncesi olduğunu bizzat biliyorum. Kurumsal hayatı bıraktığımı açıkladığım Instagram hikayeme aldığım destek mesajlarından gördüğüme inanamadım. İstifa etmeyi düşünen ama buna cesaret edemeyen çok daha fazla insan varmış çevremde. Zaten birçok kurumsal firma bu istifa dalgasından minimum şekilde etkilenmek için pandemi döneminde ekstra zamlar, enflasyon zamları, hibrit çalışma gibi daha fazla yan hak ve esnek çalışma şartları da getirdiler” diyerek büyük istifa hareketinin kendi hayatına olan yansımasını anlattı.