04.05.2012 - 13:22 | Son Güncellenme:
”Yatırım Danışma Konseyi 7. Toplantısı” hakkında bilgi paylaşımında bulunan Çağlayan, 16 üyeli Avro bölgesindeki işsiz sayısının bir ülke olması halinde dünyanın en kalabalık 59. ülkesi olacağını söyledi.
Hükümet ve Ekonomi Bakanlığı olarak bu etkilerin minimize edilmesi için gereken her türlü çalışmayı yaptıklarını ve önlemleri baştan aldıklarını anlatan Çağlayan, proaktif ihracat politikalarının Türkiye’nin pazar ve ürün çeşitlendirmesiyle kriz döneminde ihracatını artırmasının temel belirleyicisi olduğunu kaydetti.
Çağlayan, Türkiye’nin, ülkedeki sağlam finansal sektör, güçlü iç talep ekonomik ve siyasi istikrar sebepleri ile krizden en hafif etkilenen ve bu etkiden de en çabuk sıyrılan ülkelerden birisi olduğuna dikkati çekerek, Avrupada’ki pek çok gelişmiş ülkenin kriz öncesindeki ekonomik göstergelerine 2016-2017’den önce ulaşamayacaklarını, ancak Türkiye’nin çoktan kriz öncesi dönemin de üzerine çıktığını anlattı.
İhracatın yarıya yakının Avrupa’ya yapılması nedeniyle buradaki olumsuz gelişmelerden etkilenilmemesinin mümkün olmadığını aktaran Çağlayan, Hükümet ve Ekonomi Bakanlığı olarak, bu etkilerin minimize edilmesi için gereken her türlü çalışmayı yaptıklarını ve önlemleri aldıklarını dile getirdi.
Bakan Çağlayan, şöyle devam etti: ”İstihdam verileri, Avro bölgesinde (16 ülke) işsizlik oranı yüzde 10,9 ile rekor kırdığını ve 17,5 milyon kişinin işsiz olduğunu gösteriyor. Bu, Hollanda nüfusundan daha yüksek bir insan topluluğunun iş arıyor olması demek. Proaktif ihracat politikamız, Türkiye’nin pazar ve ürün çeşitlendirmesi ile kriz döneminde ihracatını artırmasının temel belirleyicisi oldu. Ülkemizdeki sağlam finansal sektör, güçlü iç talep, ekonomik ve siyasi istikrar sebepleri ile krizden en hafif etkilenen ve bu etkiden de en çabuk sıyrılan ülkelerden biri oldu. Türkiye geçmişte 10 dakika sonrasını göremezken şimdi 12 yıl ötesine bakıyor. Fakat hedefimiz sadece büyümek değil. Biz, bir taraftan büyürken diğer taraftan bu büyümenin istikrarlı olmasın, cari açığı azaltmasını, üretimin ithalata, bağımlılığını azaltılmasını, üreticilerimizin rekabet gücünü artırmasını, katma değeri artırmasını, istihdamı artırmasını, 6. bölgeye vermiş olduğumuz desteklerle bölgesel kalkınmışlık farklılıklarını azaltılmasını hedefliyoruz. Bizi bu hedeflere taşıyacak araçlardan biri olan yeni teşvik sistemidir. Bildiğiniz gibi, yeni teşvik sistemini oluşturmamızın amacı yatırım-üretim-istihdam-ihracat politikaları arasında bütünlüğün sağlanması, ithalata bağımlı olduğumuz ara mallarının ve hammaddelerinin Türkiye’de üretiminin sağlanması ve ihracatta emek-yoğun teknolojiden bilgi-yoğun teknolojiye geçişin sağlanması üzerine kurulmuştur. Stratejik sektörlerde yatırımların artmasıyla ithalata bağımlı olduğumuz ürünlerin üretimi Türkiye’de yapılacak.”
”Çifte Standard&Poors”
Çağlayan, ithalata bağımlı olan ürünlere yönelik yatırımların büyük bir örneğini dün gördüklerini belirterek, şu şekilde devam etti: ”Dün bunun büyük bir örneğini sizlerle yaşadık. Türkiye’nin 3 milyar dolara yakın ithalat yapmış olduğu petro kimya alanındaki 1 milyar dolarlık yatırım bunun en büyük göstergesi ve en büyük müjdesi. Artık adını benim ’Çifte Standard&Poors olarak koymuş olduğum S&P’ye verilecek en büyük cevap. Biliyorsunuz, Yunanistan’la Türkiye’ye, İzlanda’ya ve İrlanda ile Türkiye’ye farklı farklı standartlar uygulayan S&P, dün bana göre en büyük cevabı hem Sayın Başbakanımız’dan hem de yatırımcıların 1 milyar dolarlık yatırımıyla almış oldu. Önümüzdeki dönemde yabancı sermayenin oluk oluk geldiğine beraber şahit olacağız ve bunun nikah şahitliğini beraber yapacağız. Türkiye elde etmiş olduğu bu önemli kazanımları ve her yıl artan uluslararası yatırım girişleriyle kriz döneminde biliyorsunuz rekabetçi avantajını korudu ve yatırımcılar için önemli bir liman olma özelliğini devam ettirdi. Artık Türkiye bundan sonra krizden arındırılmış bir bölgedir. Kriz kelimesini bir daha çıkarmamak üzere çöpe atmıştır. Bunun en çarpıcı göstergeleri doğrudan yabancı yatırım verileridir.” -”Türkiye’ye gelen yatırım artış hızı dünya genelinin 4 katı”- Bakan Çağlayan, Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların artış hızının 2011’de dünya genelindeki artış hızının 4 katı olduğunu kaydederek bu yatırımların Avrupa ülkelerinden geliyor olmasının daha güzel olduğunu ve yeni teşvik sistemiyle bu yatırımların coğrafi dağılımını da etkilemek istediklerini dile getirdi.
2011’de uluslararası doğrudan yatırım akımlarının 2010’a göre yüzde 17’lik artışla, 1 trilyon 509 milyar dolara ulaştığının tahmin edildiğine işaret eden Çağlayan, geçen yıl Türkiye’de özel sektörün 140 milyar dolara yakın yatırım yaptığını bu yatırımın 15,9 milyar dolarının yabancılarca yapıldığını ifade etti.
”Türkiye artan cazibesi ve istikrarı ile bir yatırım beşiğine dönüşüyor”
Çağlayan, ”Avrupa’da krizin etkileri devam etmesine rağmen 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde 76’lık artışla 15,9 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım ülkemize geldi. 2011’de doğrudan yabancı yatırım artışı OECD ülkelerinde yüzde 18 ve AB ülkelerinde yüzde 30’da kaldı. Son 10 yılda dünya genelinde yabancı yatırımlar 2 kat, gelişmekte olan ülkelerde 3 kat artarken, Türkiye’de 10 kat arttı. 2003’den bu yana Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırım tutarı 110 milyar dolara ulaştı. İşte bu nedenle şunu tekrar etmekte fayda görüyorum; Türkiye artan cazibesi ve istikrarı ile bir yatırım beşiğine dönüşüyor” diye konuştu.
Türkiye’nin 2011’de dünyadaki uluslararası doğrudan yatırım girişlerindeki payının binde 7’den yüzde 1,1’e çıkmasının artarak OECD içindeki sıralamasının 2011’de 14’e yükseldiğini ve bu gelişmeyle, Danimarka, Polonya, Avusturya, İrlanda, İsveç, İsrail, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi önemli OECD üyesi ülkeleri geride bıraktığını belirten Çağlayan, 2011’de Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırımların sektörel dağılımında ilk üç sırayı bankacılık ve sigortacılık, enerji ve imalat sanayinin aldığını bildirdi.