30.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aslında petrol ve gaz piyasalarında bir süredir normal olmayan hareketler yaşanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol geçen hafta bu hareketlere ilişkin önemli bir uyarıda bulundu. Özetle dedi ki: Enerji fiyatlarında yapay bir sıkışma yaşanıyor. Bazı önemli petrol ve gaz satıcısı ülkelerin aldıkları pozisyon nedeniyle fiyatlar yüksek seyrediyor. Birol’a göre şu anda petrol üreticilerinin günde altı milyon varil daha üretebilecekleri kapasiteleri var ama üretmiyorlar. Çünkü fiyatların seyrinden memnunlar.
Petrol fiyatı bu yıl yüzde 50’den fazla arttı. Varil fiyatı 100 doları görmese de bu eşiğe oldukça yaklaştı. Hafta başında 83 dolara yakındı, sonra haberlerle geriledi; 80’in altına indi. ABD Başkanı Biden fiyat artışına karşı ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. ABD stratejik rezervlerinden petrol satabileceğini açıkladı. Daha da önemlisi sadece ABD değil, Hindistan, Çin, Japonya, Güney Kore ve İngiltere de stratejik rezervlerine başvuracak. Her şey fiyatları daha makul bir seviyeye çekebilmek için yapılıyor. Makul seviye ne derseniz? Belli değil. Herkesin makulü kendisine ama 70 dolar dolayında bir fiyat hem üreticiyi memnun ediyor hem de tüketiciyi öldürmüyor ama süründürüyor.
Ekonomileri zorlayan, enflasyona ve cari işlem açıklarına yol açan enerji fiyat artışları bir fırsat olarak görülmeli ve ülkeleri yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmelidir. Fatih Birol’un dikkat çektiği enerji piyasasındaki suni sıkışıma ve fiyat artışı Türkiye gibi ithal petrol ve gaz bağımlısı ülkeler için temiz, güvenli ve uygun maliyetli enerjiye geçişin önemini daha da artırmıştır.
Kötü komşu...
“Taş devri taş bittiği için bitmedi” sözünü Suudiler çok severler. OPEC toplantılarında da arada sırada kullanırlar. Petrol fiyatlarını bu kadar yüksek tutunca alternatif enerji kaynaklarına yönelimi teşvik ettiklerini hatırlatıp, petrol ihraç eden ülkeleri fiyatları daha düşük seviyede tutmaya davet ederler.
Hatta bu sözün ilk defa Suudi Arabistan’ın eski petrol bakanı Şeyh Zeki Yamani’ye ait olduğu da söylenir ama galiba ilk defa Shell yöneticilerinden Don Huberts, “Taş devri dünyada taş bittiği için bitmedi ve petrol devri de petrol bittiği için bitmeyecektir” şeklinde kullanmış. Huberts bu sözü söylerken aslında hidrojenden sağlanacak temiz enerjiye dikkat çekmek istiyordu. Daha sonra Zeki Yamani’nin bu sözü “Taş devri taşlar tükendiği için bitmedi ve petrol devri de petrol tükenmeden önce sona erecektir,” şeklinde biraz değiştirerek kullandığı rivayet olunur. Kimin ilk söylediği çok önemli değil, önemli olan taş devrinin taş bittiği için bitmediği, daha yeni bir teknoloji geldiği için sona erdiğidir. Eğer bronzdan alet yapmak daha kolay ve ucuz hale gelmeseydi dünya taş devrinde kalmaya devam edecekti. Taş devri bitti, çünkü insanlığın ihtiyacını karşılamak için daha iyi teknolojiler geliştirildi.
Aynı şekilde dünyayı kirleten fosil yakıt devri de petrol, kömür ve gaz biteceği için değil ama yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle yenilenebilir enerji kaynaklarının daha maliyet etkin hale gelmesiyle sona erecektir. Petrol ve kömür hiçbir zaman tükenmeyecek ama insanlar bunları çıkarmak yerine toprağın altında tutmayı tercih edecekler.
Fosil yakıtta dışa bağımlı bir ülkeyiz ama rüzgar, güneş, jeotermal ve hidroelektrikte kaynak açısından yüksek potansiyele sahibiz. Bu kaynakları süratle değerlendirmeye almalıyız. Bizim de de diğer ithal enerji bağımlısı ülkeler gibi artan enerji ihtiyacını karşılarken hem temiz hem de sürdürülebilir enerji olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Bu noktada Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırma niyetini çoktan açıkladı. Bu yönde rakamlara yansıyan olumlu gelişmeler de var. Yenilenebilir enerjiye geçiş için aynı zamanda yenilenebilir enerji ekipmanlarını da içeride üretebilmek gerekiyor. Bu kapsamda ek teşviklerin de sağlanması gerekir.
Kısacası, Türkiye yenilenebilir enerji potansiyelini kullanmalıdır. Artan petrol fiyatları bu sürecin hızlandırıcısı olmalıdır.