30.01.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:
Duygu Erdoğan - İSTANBUL - Bitkisel üretim planlaması ve tarımsal desteklerin buna göre yeniden planlanmasına rağmen, üretimde ‘çeşitlilik’ azalmaya başladı. Artan maliyetler ve iklim etkenli zararlar; çiftçiyi daha az emek ve para isteyen ürün çeşitlerine yöneltiyor. Girdi maliyetlerinin özellikle geniş tarla ve bahçe alanlarında oldukça yüklü hale geldiğini belirten üreticiler, aynı zamanda iklim zararından da etkilenmemek için maliyetleri düşürecek yöntemler arıyor.
Kış ayları boyunca mevsum sebzelerinin fiyatları oldukça yüksek seyrediyor. Son birkaç haftadır bir miktar fiyat düşüşü olmasına rağmen lahara, karnabahar, brokoli, pırasa ve ıspanakta bu zamana kadarki en yüksek fiyat seviyeleri görülmüş; ürünlerde 50 lira ile 130 lira arasında değişen fiyat etiketleri oluşmuştu. Önemli kışlık sebze üretim merkezlerinde bir yandan iklim temelli aşırı sıcak ve sel zararı; diğer yandan ise önceki yıl yüksek üretime karşı düşük talep gören çiftçinin farklı ürünlere yönelmesiyle ürün oldukça azalmıştı. Bu çeşitlilik kaybının farklı ürünler için de geçerli olacağını anlatan üreticiler, çiftçinin sorunları karşısında hızla harekete geçilmesi çağrısı yaptı.
Yeni ürün denenmiyor
Bölgelerin mevcut ürün deseni yanı sıra üreticiler, önceki yıllarda olduğu gibi farklı ülkelerde yetiştirilen çeşitleri denemeye de sıcak bakmıyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Çukurova’daki ekim alışkanlıkları bile yerini oldukça tekdüze bir hale bırakıyor. Çiftçi karpuz ekti, tarlada kaldı; domates ekti, para etmedi; narenciye iklim kaynaklı sorunlarla olmadı; ayrıca bu gibi meyve ve sebze cinsi için oldukça iş gücü ve para gerekiyor. Ayrıca bunları bulsanız bile mevsimin nasıl geçeceğini de artık öngöremiyorsunuz. Bu sorunlar birleşince buğday, mısır, pamuk gibi alanlarda bir nebze de olsa ‘garanti’ algısı oluşuyor. Her soruna karşı çözüm üretmeye istekli üreticilerimizi desteklememiz lazım; ürününü en zor zamanda bile satacağını bilirse, ürünü zarar gördüğünde telafi edileceğini bilirse yine de eker ve tüm ülkemizi doyurur” diye konuştu.
‘Ekiliş yarı yarıya azaldı’
İzmir Turgutlu Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şenol, üretimde ‘çeşitililk kaybı’ vurgusu yaparken, artan maliyetlerin çiftçinin ekim kararını yönlendirdiğini ifade etti. Şenol, “Bölgemizde her mevsim çeşit çeşit ürün ekilir ve hasat edilir. Ancak geçen sezon yazdan itibaren ne ekildiyse tarlada, dalda kaldı; para etmedi, borçlar arttı. Sebze grubu da girdi maliyeti yüksek olduğu için çiftçimiz yaz ürünlerinden kazanç sağlayamamanın verdiği endişe ile ekim yapmadı. Ekim alanı yüzde 50’nin altına düştü. Geri kalanı ise maliyeti az olan buğday ekti, bir kısmı ise mısır ekecek. Maliyetsiz ürünlere yönelik bir yönelim var, buna destek olunmaz ise ürün çeşitliliği de kaybolacak. Çiftçi üretim yaparken arz-talep dengesini düşünmemeli. Bunun bir devlet programı ile belirlenmesi lazım. Yani çiftçi çok domates verimi alındığında da bunu para kazanacağı şekilde satacağını bilmeli. Şimdi tarladan 60 liraya brokoli, lahana çıkıyor. Bunların temelinden düzeltilmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
İşçi yok, çalışanlar yaşlandı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) kayıtlarına göre Türkiye’deki çiftçilerin yaş ortalaması 58’i aştı. Türkiye’de güncel çiftçi sayısının 5.1 milyon olduğu tahmin edilirken, kayıtlı çiftçilerin yüzde 34’lük kısmı 65 yaş ve üzeri, 34.6’lık kısmı ise 50-64 yaş arasında bulunuyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “İş gücü artık maliyetler arasında çok büyük bir kalem. Ayrıca bazı ürünlerin toplanması için oldukça bilgili ve yetenekli olmak gerekiyor. Çiftçi bırakın işçi ücretini, tarlada çalıştıracak işçi bulamıyor. Üreticiler yaşlanıyor. Yani yeni ürün ve sistemlerin denenebilmesi için çok önemli teşvikler gerekiyor. Çok güzel teknolojiler var ama bunu kullanmak, üretimimize entegre etmek çiftçilerimiz için çok zor. Bu konudaki destekler de bitkisel üretimdeki çeşitliliğimizi koruyacaktır” dedi.