11.06.2020 - 17:37 | Son Güncellenme:
AA
Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Ümit Önal, salgın öncesi, sabit internet kullanıcılarının evde oldukları akşam saatlerinde yoğunlaşan internet trafiğinin tüm güne yayıldığını belirterek, "Ortalama günlük sabit data kullanımı şubat ayına göre mart ayında yaklaşık yüzde 20, nisan ayında yüzde 45, mayıs ayında yüzde 43, haziranın ilk 10 gününde ise yaklaşık yüzde 26 artış gösterdi." dedi.
Önal, Dijital Gündem'in Türk Telekom ana sponsorluğunda düzenlediği online "Salgın Süreci ve Sonrasında Telekom Operatörleri" toplantısına katıldı.
Türk Telekom olarak, Kovid-19 salgınını ve dünya genelindeki yayılımını başından beri çok dikkatli bir şekilde takip ettiklerini aktaran Önal, aksiyon planını virüs henüz Türkiye'ye sıçramamışken hazırladıklarını söyledi.
Önal, tavsiye edilen tüm önlemleri, sürecin başından beri eksiksiz bir şekilde uyguladıklarını belirterek, "Bizim için salgın dönemindeki hassasiyetimiz, çalışanlarımızın ve müşterilerimizin sağlığını korumak ve kesintisiz iletişimi sağlayarak tüm Türkiye'nin veri akışını sağlıklı şekilde sürdürebilmekti. Bu süreçte aldığımız önlemleri kamuoyu ile tüm kanallardan paylaştık." dedi.
"Akşam saatlerinde yoğunlaşan internet trafiği tüm güne yayıldı"
Ümit Önal, salgınla mücadelede, devletin attığı kararlı adımların olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği gibi, tüm alanlarda 'yeni normal'e uyum sağlanacak 'kontrollü ve aşamalı' bir dönüşün hayata geçirilmeye çalışıldığı bir dönemdeyiz. Kesintisiz iletişimin, su ve ekmek gibi ihtiyaç olduğunu bir kez daha gördük. Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde, kısıtlamadan muaf tutulan ekmek ve su satıcılarıyla beraber telekomünikasyon ekiplerimiz de sokaklarda görevlerinin başındaydı. Kesintisiz iletişim, bu hassas dönemde, iş ve özel yaşamın sürdürülebilmesi için anahtar rol üstlendi.
Salgın döneminde internet kullanım alışkanlıkları da iyiden iyiye değişti. Mobilden ziyade sabit hatlara talebin arttığı bir tablo ortaya çıktı. Görüntülü konuşma ve video içeriklerine rağbetin artması internet veri trafiğini de etkiledi. Süreç öncesi, sabit internet kullanıcılarının evde oldukları akşam saatlerinde yoğunlaşan internet trafiği tüm güne yayıldı. Ortalama günlük sabit data kullanımı şubat ayına göre, mart ayında yaklaşık yüzde 20, nisan ayında yüzde 45, mayıs ayında yüzde 43, haziranın ilk 10 gününde ise yaklaşık yüzde 26 artış gösterdi."
Sağladıkları çözümlerle tüm vatandaşların iletişim ihtiyaçlarına cevap verdiklerini dile getiren Önal, "Türkiye'nin dijital dönüşümünün baş aktörü olarak, salgın döneminde de yüz binlerce yeni haneyi, sokağı ve mahalleyi fibere kavuşturduk. Türk Telekom olarak altyapısını sağladığımız EBA'yı uzaktan eğitim süreci boyunca hiçbir aksamaya meydan vermeden öğrencilerimizle buluşturduk. EBA içerikleri kapsamında öğrencilerimize 3 GB ücretsiz interneti, bu dönemde 8 GB'a çıkardık. Uzaktan eğitime devam eden üniversite öğrencilerimize de yine 6 GB ücretsiz internet sağlıyoruz." diye konuştu.
"Online İşlemler, nisan ayında 181 milyon ziyaretle rekor kırdı"
Türk Telekom CEO'su Önal, sağlık personeline yönelik hediye paketlerle sağlık çalışanlarının yanında olduklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sağlık personeline 2 ay boyunca ayda 500 dakika ve 5 GB, aile sağlığı merkezi çalışanlarına 2 ay boyunca ayda 10 bin dakika, sağlık personelinin sahada çalışanına ise 3 ay boyunca ayda 15 bin dakika ve 15 GB data hediye ediyoruz. Ayrıca, 65 yaş ve üzeri müşterilerimize ev telefonlarından ücretsiz her yöne 500 dakika imkanını sunduk. Fiber ve VDSL abonelerimizin Upload hızlarını da 2 katına çıkardık. e-dergi uygulamamızda bulunan yüzlerce gazete ve dergiyi de yine ücretsiz kullanıma açtık.
Tivibu sinema kanallarını ücretsiz olarak Tivibu abonelerinin kullanımına sunduk. Dosya depolama uygulamamız olan dijital depoya üye olan herkese ilk 3 ay 25 GB depolama alanı da hediye ediyoruz. Sadece yüz yüze kanallardan yapılabilen işlemlerin uzaktan tamamlanabilmesi için süreç değişikliğine gittik. Müşterilerimizin sağlığını korumak adına mümkün olduğunca evden çıkmadan işlem yapmaları için mobil online işlem merkezlerimize yönlendirdik ve bu alana ilave kaynaklar ayırdık. Türk Telekom'un mobil uygulaması Online İşlemler'in kullanımı geçen yıla oranla yüzde 64 arttı. Kovid-19 nedeniyle uzaktan işlemlere olan rağbetle nisan ayında uygulama, 181 milyon kez ziyaret edilerek rekor kırdı. Ayrıca, fatura gönderimlerini de dijital ortamlara taşıyarak SMS ve e-postaya yönlendirdik."
Türk Telekom olarak, milli görev bilinciyle çalışarak pek çok uygulamayı hizmete sunduklarını aktaran Önal, vatandaşların iletişim ihtiyaçlarına duyarlılıklarını aynı motivasyonla sürdüreceklerini kaydetti.
"2020 yatırım öngörümüzü 6,4 milyar TL olarak yukarı yönlü revize ettik"
Ümit Önal, salgın döneminde evden çalışma, evden eğitim, evden alışveriş ve benzeri uygulamaların hayatta daha çok yer edindiğine ve edineceğine işaret ederek, "Toplu olarak bir araya gelememenin getirdiği sosyalleşme ihtiyacı, artık online toplantı ve etkinliklerle giderilmeye çalışılacak. Önceden internet bankacılığı, e-devlet gibi dijital hizmetleri kullanmayanlar da bu süreçte ister istemez dijital dünyaya alışmaya ve nimetlerinden yararlanmaya başlayacak. Toplum olarak dijital bir bilinçlenme dönemine girdiğimizi söyleyebilirim." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin ve sektörün gelişimi için kilit noktanın dijitalleşme ve yeni nesil teknolojilere yatırım yapmak olduğunun bilincinde olduklarını aktaran Önal, "2005 yılındaki özelleştirmeden bu yana geçen 15 yılda, Türkiye'nin dijital varlıklarına yaptığımız yatırımlar, 16,8 milyar doları buldu. Yılın ilk çeyreğinde yatırımlarımız hız kesmedi. 2020 ilk 3 ayında yatırım harcamalarımız yıllık bazda bir önceki yıla oranla yüzde 41 arttı, 896 milyon TL olarak gerçekleşti. 2020 başında yaklaşık 5,8 milyar TL olarak belirlediğimiz 2020 yatırım öngörümüzü yaklaşık 6,4 milyar TL olarak yukarı yönlü revize ettik." diye konuştu.
Önal, Türkiye’nin fiber altyapısının yüzde 80'inde imzası bulunan bir şirket olarak Türkiye'nin en yüksek teknoloji yatırımını yaptıklarını aktararak, şu ifadeleri kullandı:
"2020 ilk çeyrek itibarıyla fiber altyapımız toplamda 308 bin kilometre ağ uzunluğuna ulaştı. Fiber hane kapsamımız son bir yılda 3,5 milyon artışla 22,6 milyon seviyesine kadar yükseldi. Saha Dolabına Kadar Fiber (FTTC) hane kapsaması 16,1 milyonu aşarken, Eve/Binaya Kadar Fiber (FTTH/B) hane kapsaması 6,4 milyonun üzerine çıktı. Fiber abone sayımız da 2020 birinci çeyrekte 4,4 milyona erişti.
Türkiye'nin ve sektörün gelişimi için en kilit nokta, 5G ve sonrasında gelecek olan yeni nesil teknolojileri destekleyebilecek altyapıyı inşa etmek. Güçlü fiber altyapımızla 5G'ye en hazır operatör konumundayız. Geçtiğimiz kasım ayında canlı 5G test şebekesi üzerinde gerçekleştirdiğimiz denemede saniyede 2.9 Gbps üzeri hızlara ulaşarak bu alanda önemli bir rekora imza atmıştık. Yine şubat ayında 360 derece kamera açısıyla sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak Türkiye'nin ilk 5G canlı maç yayınını deneyimledik."
"Türkiye'nin 5G'ye hızlı bir şekilde erişmesini sağlamak için çalışıyoruz"
5G ile ilgili olarak 37 patente sahip olan grup şirketlerinden Argela'nın ABD'de kurulu iştiraki Netsia'nın katkılarıyla ilerleyen dönemlerde 5G alanına daha fazla katkı sağlayan çalışmalar yapmayı hedeflediklerini anlatan Önal, "5G ve yeni teknolojiler konusunda küresel oyuncularla birlikte yaptığımız çalışmalar ve gerçekleştirdiğimiz testler tüm hızıyla devam ederken Türkiye'nin bu yeni teknolojiye hızlı bir şekilde erişmesini sağlamak için çalışıyoruz." dedi.
Önal, "Yatırımlarla hızla geliştirmeyi sürdürdüğümüz fiber altyapımız, LTE şebekemizin kalitesi ve yaygınlığı, tüm bu iletişim omurgasını koruyan ve kesintisiz işlemesini sağlayan ileri seviye siber güvenlik ve yapay zeka tabanlı operasyon merkezlerimizle ülkemizi dijital hayata hazır hale getiriyoruz." ifadelerini kullandı.
Kovid-19 nedeniyle evden çalışmanın arttığı son günlerde şirketlerin veri güvenliği ihtiyacının da yeniden gündeme geldiğine değinen Önal, şu değerlendirmede bulundu.
"Verinin son derece değerli olduğu bu dünyada, siber tehditlerle mücadele süreklilik gerektiriyor. Siber saldırıların yol açabileceği geri dönülemez itibar hasarları ve ciddi maddi kayıpları önlemek, vatandaşların kişisel bilgilerini korumak ve ülkenin ulusal güvenliğini sağlamak için siber güvenliğe yatırımlarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
Bu yatırımlar sayesinde, yeni çıkan güvenlik ürün ve servislerini dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye'nin en büyük siber güvenlik merkezinde müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz. Türkiye'deki en büyük izleme alanına ve en büyük kapasiteli DDOS koruma altyapısına sahibiz. Türkiye'nin ilk Cloud DDoS koruma hizmeti ile yurt dışından gelen ataklarda atak trafiğini yurt dışındaki temizleme noktalarına yönlendiriyoruz."
Önal, merkezlerinde; siber olay yönetimi, siber tehdit istihbarat servisleri, hizmet sürekliliğinin izlenmesi gibi müşterilerin ihtiyaç duyabileceği tüm siber güvenlik hizmet ve ürünlerini, yerel ve coğrafi yedekli olarak müşterilerle buluşturabildiklerini belirterek, "Türkiye'nin en büyük siber güvenlik operatörü olarak Türkiye'nin verisini koruyarak ulusal güvenliğimizi de sağlıyoruz. Müşterilerimize siber güvenlik alanındaki en geniş ürün portföyünü sunmanın yanı sıra ürünlerimize de her gün yenilerini ekliyoruz. Güvenli veri merkezi hizmetlerimize son olarak kurumsal e-postayı da ekledik." diye konuştu.
Türk Telekom'un 180 yaşında olduğunu hatırlatan Önal, sözlerini şöyle tamamladı: "Kamudan özelleştirilen bir şirket olması nedeniyle kamuya hizmet etmek genlerimize işlemiş ve bunu manevi bir sorumluluk olarak alıyoruz. Dolayısıyla biz hizmet verirken, 'buralar karlı mı', 'buraya hizmet götürürsek kaç yılda geri dönüş alırız' gibi konulara bakıyoruz ama diğer taraftan ülkenin her yerine hizmet götürerek fırsat eşitliği sağlamak gibi bir misyonumuz da var.
Türkiye'nin dijital varlıklarının kurucusu ve geliştiricisi olarak, köklü geçmişimizden aldığımız güçle Türkiye'nin güçlü geleceğini inşa etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Her bir müşterimizi değerli hissettirecek çözümler üretiyoruz."
Vodafone Türkiye Üst Yöneticisi Colman Deegan ise yaptığı açıklamada, "Önümüzdeki dönemde, herkese kaliteli bir 5G hizmeti sunmak istiyoruz. Bunun için fiber altyapı ve baz istasyonu yaygınlığımızı katlamamız gerekiyor. Fiberde izin ve başvuru süreçlerinin gözden geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz. Yeni baz istasyonları kurmak ve mevcutları çalışır halde tutmakta sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunlara kalıcı çözüm bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Dijital Gündem'in, Türk Telekom ana sponsorluğunda düzenlediği online "Salgın Süreci ve Sonrasında Telekom Operatörleri" toplantısına katılan Deegan, pandemi sürecinde yaptıkları çalışmalar ve bu dönem verilerine ilişkin bilgiler verdi.
Salgın döneminde şebeke doluluk oranlarının önemli ölçüde arttığını bildiren Deegan, mobil trafikte yüzde 10, sabitte yüzde 60'a varan artışlar gözlemlediklerini aktardı.
Deegan, bu eğilimin, kısmen devam edeceğini belirterek, özellikle video, oyun ve video konferans trafiğinin artmasını beklediklerine işaret etti.
Etkinliklere sanal katılımın, hayatın önemli bir parçası haline geldiğini belirten Deegan, Vodafone olarak bu dönemde de önceliklerinin müşteri memnuniyeti olduğunu dile getirip, süreçte verdikleri hizmetler hakkında bilgi verdi.
Colman Deegan, şimdi ise yeni normale uyum dönemine girildiğini anımsatarak, şunları kaydetti: "Şebekemizin kesintisiz hizmet vermesi çok önemli. Bu önceliğe göre operasyonlarımızı yönetiyor ve yatırımlarımızı planlıyoruz. Sadece kapasiteye değil, şebeke direnci ve devamlılığına da yönelik geliştirmeler yapıyoruz.
Yeni dönemde önceliklerimiz arasında, iletişim altyapılarının yaygınlaşması ve geliştirilmesi, kritik kamu hizmetlerinin uzaktan sunulmasına destek sağlanması, herkesin, özellikle dezavantajlı grupların, iyi bir genişbant erişimine sahip olması, işletmelerin dijitalleşmelerine katkı sağlanması ve pandeminin sona erdirilmesinde Sağlık Bakanlığı ile iş birliğine devam edilmesi yer alıyor."
"Elektronik haberleşme, tüm sektörleri yatay kesiyor"
Elektronik haberleşmenin, tüm sektörleri yatay kestiğine dikkati çeken Deegan, diğer sektörlerin gelişmesine katkı sağladıklarını, bunu yaparken de önemli altyapı yatırımları gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Deegan, geenişbant yatırımlarının, 7'si doğrudan, toplam 19 sektör üzerinde olumlu etkiye sahip olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Birçok sektörde istihdamı artırıyor. Fiber altyapı yaygınlığındaki yüzde 10'luk artış, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'da yüzde 1'lik bir artışı tetikliyor. Dijitalleşme, ekonomik büyümenin itici gücü olacak. Dijitalleşmeyi kullanarak ekonomik toparlanmayı hızlandırmak mümkün.
Biz bu noktada bir 'Dijital Altyapı Seferberliği' başlatılmasını öneriyoruz. Böylece, yazılım başta olmak üzere yerli teknoloji ekosistemi geliştirilebilir. Hükümetimiz, iletişim altyapılarına ne kadar önem verdiğini birçok kez ortaya koydu. Hedeflerde hükümetimiz ile hemfikiriz. Bu hedeflere ulaşmak için, altyapı yaygınlığının ve hizmet kullanımının artması gerek."
"Operatörler, kaliteli bir hizmet sunmak için her zaman yeterli bir frekans kaynağına sahip olmalı"
Önümüzdeki dönemde, herkese kaliteli 5G hizmeti sunmak istediklerini dile getiren Deegan, bunun için fiber altyapı ve baz istasyonu yaygınlığının katlanması gerektiğini söyledi.
Deegan, fiberde izin ve başvuru süreçlerinin gözden geçirilmesine ihtiyaç duyduklarına dikkati çekerek, şunları söyledi: "Yeni baz istasyonları kurmak ve mevcutları çalışır halde tutmakta sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunlara kalıcı çözüm bekliyoruz. Operatörler, kaliteli bir hizmet sunmak için her zaman yeterli bir frekans kaynağına sahip olmalı. 2G imtiyazlarının yenilenmesi ve ilave 5G frekanslarının tahsisi, makul ücretler ve şartlar üzerinden yapılmalı. Elektronik haberleşme hizmetleri ve akıllı cihazlar üzerindeki vergi yükleri, hizmetlerin yaygınlaşmasını yavaşlatıyor. Bu alandaki iyileştirmeler de olumlu etkiye sahip olacak."
Vodafone Türkiye Üst Yöneticisi Colman Deegan, sektörde uçtan uca dijitalleşme için gerekli düzenleme adımlarının hızla atılmasını beklediklerini dile getirdi.
Geçen hafta meclise gelen bu yöndeki Kanun teklifinin kendilerini çok memnun ettiğini aktaran Deegan, "İkincil mevzuat çalışmalarının da en kısa zamanda hayata geçirilmesini bekliyoruz." dedi.
Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan ise, "Kovid-19 döneminde dünya genelinde birçok ülkede telekom servislerinde ciddi sorunlar yaşanırken biz güçlü altyapımız sayesinde birçok şeyin üstesinden başarıyla gelmeyi başardık." dedi.
Erkan, Dijital Gündem'in, Türk Telekom ana sponsorluğunda düzenlediği online "Salgın Süreci ve Sonrasında Telekom Operatörleri" toplantısına katıldı.
Göreve geldiği günden bu yana yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Erkan, pandemi sürecindeki veri ve gözlemlerini de aktardı. Müşterilerin kendileri için önemine işaret eden Erkan, 2019 yılı sonu itibarıyla faturalı müşteri sayılarını 1,5 milyon artırdıklarını bildirdi.
Erkan, son iki çeyrek itibarıyla bu rakamın 2,2 milyona ulaştığını belirterek, şunları söyledi: "Demek ki doğru şeyler yapıyoruz. Kovid-19 sürecinde de kendilerine en iyi hizmeti verme adına çok başarılı bir sınav verdik. Hatta üyesi olduğum GSMA Yönetim Kurulu toplantısında geçen hafta dört saat dünyadaki operatörlerin durumunu konuştuk. Dünya genelinde birçok ülkede telekom servislerinde ciddi sorunlar yaşarken biz güçlü altyapımız sayesinde birçok şeyin üstesinden başarıyla gelmeyi başardık. Turkcell olarak çok güçlü bir altyapımız var ama bu bizim için yeterli değil.
Bunun üstüne bir şeyler koymamız lazım. Odak alanlarımız içinde ilk sırada yer alan yenilikçi uygulamalar ve dijital servislere o kadar doğru yatırımlar yapmışız ki, bu salgın döneminde her bir dijital servisimiz rekor büyümeler yakaladı."
Erkan, BiP’te görüntülü görüşmenin yüzde 50, grup görüntülü görüşmenin yüzde 650 arttığını, diğer dijital servisler TV , Dergilik, fizy, Yaani, Paycell kullanımlarında yüzde 50-60 oranlarında artış yaşandığını bildirdi.
"Pandemi de kurumların dijitalleşme ihtiyaçları zirve yaptı"
Kurumların dijitalleşme ihtiyaçlarının pandemi döneminde zirveye ulaştığını ifade eden Murat Erkan, kendilerinin yıllardır kurumlara dijitalleşmenin önemini anlattıklarını hatırlattı.
Erkan, kurumların, işlerinin merkezine dijital çözümleri koymaları gerektiğini her fırsatta söylediklerini dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son dönemlerde yaşanan bu gelişmeler yeni bir durum ortaya çıkardı. Tüm kurumlar dijitalleşmeyi merkezlerine aldı. Ayrıca şirketler bugün herkesin aynı yerde ve aynı başlangıç noktasında olduğunu düşünürken yarın başka bir dalga geldiğinde işini dijitalleştirmeyenlerin geride kalacağını da yakından hissettiler. Dolayısıyla hangi sektörde olursa olsun şirketlerin dijitalleşmeyi ana gündemlerine almaları gerekiyor. Bu bakımdan da ikinci ana odağımızda sunduğumuz kurumsal çözüm ve servislerle kurumları dijitalleştirme yer alıyor."
"Diğer bir ana odak alanımız ise techfin"
Erkan, Turkcell olarak diğer ana odak alanlarının techfin olduğunu söyledi. Özellikle son dönemde temassız ödemelerin yaygınlaşması ile birlikte ne kadar doğru bir alana odaklandıklarının ortaya çıktığına dikkati çeken Erkan, şu bilgileri verdi:
"Bizim uzun vadeli planlarımıza baktığınızda teknolojiyle finans birbirini yakınsayan sektörler. Dünyada da bu konuda güçlü bir trend var. Bu konuda doğudan yani Çin üzerinden gelen yaklaşımla beraber batıdan gelen özellikle e-ticaretin getirdiği yaklaşım bulunuyor. Bu yaklaşımların sonunda Türkiye bunun merkezinde yer alıyor. Ülke olarak temassız ödeme, teknoloji ve finansın tam merkezinde olacağız.
Bu yüzden çok doğru bir alana yatırım yaptığımıza inanıyorum. Bundan 3-5 yıl sonra bir Turkcell değerinde finans şirketi yaratacağımızı gördük. Tamamen yerli ve milli yazılım ve çözümlerle oluşturduğumuz Paycell platformumuzla her gün genişleyen güvenli ödeme çözümleri sunarak son dönemde ciddi bir başarı yakaladık."
Türksat Genel Müdürü Cenk Şen, "e-Devlet'te normalde 2016'da ayda yaklaşık 90 milyon işlem yapılıyordu. 2019'da ayda ortalama yaklaşık 300 milyon civarında işlem gerçekleşti. 2020'nin ilk aylarında 325 milyon işlem gerçekleştirilirken, salgın süresince ayda yaklaşık 500 milyon işlem yapıldı. Maske dağıtımından, sosyal yardım başvurusuna, şehirlerarası seyahat için belgelerin güncellenmesi, HES kodunun alınması gibi süreçlerde e-Devlet kullanılıyor." ifadelerini kullandı.
Şen, Dijital Gündem'in, Türk Telekom ana sponsorluğunda düzenlediği online "Salgın Süreci ve Sonrasında Telekom Operatörleri" toplantısına katıldı. Kovid-19'a karşı üzerlerine düşeni yaptıklarını ve dijital altyapının ve dijital operatörlerin kendilerini kanıtladığını belirten Şen, bu süreçte yapılan yatırımların meyvesinin toplandığını söyledi.
Şen, rekabet ve birlikte çalışabilirlik kelimelerinin ortak olarak kullanıldığı "rekabirlik" diye bir kavramın ortaya çıktığını aktararak, bu mantıkla bundan sonraki süreçteki engelleri de aşarak devletin ve milletin ihtiyacı olan servisleri vermeye devam edeceklerini vurguladı.
"5B uydusu kapasiteyi 17 kat artıracak"
Türksat'ın bir operatör olduğunu, çünkü dijital dünyanın bir takım oyunu gerektirdiğini aktaran Şen, "Bu dünyada, yazılımcısından donanımcısına, altyapıcısından ağ alt yapısına, herkesin uyumlu bir şekilde çalışması ve birbirini tamamlaması gerekiyor. Bu noktada uydu bundan önce baş aktör olarak yerine getirdiği görevleri şu anda tamamlayıcı, eksik kalan yerleri bütünleyici, birlikte çalışabilir şekilde ihtiyaçları karşılayıcı bir görev edindi." dedi.
Şen, salgın sürecinde dijital dönüşümü hayata geçtiğini ve uydu sektörünün de bu değişime ayak uyduran ve hızlı değişmeye devam eden bir sektör olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Özellikle karasal altyapının 3G ve 4G aşamasından sonra sağladığı hizmet kalitesine karşı uydunun kullanılabilirliği birim maliyeti açısından ciddi anlamda sıkıntıya girdi. İnsanların alışkanlıkları değiştiği için özellikle televizyon yayınları kişiselleşen teknolojilere yöneldi. Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde birim maliyeti çok yüksek bir kullanım aracı olarak görülen uydu, son günlerde gelişen teknolojiye yönelik olarak ciddi anlamda rekabet edebilir bir maliyete gitmeye başladı.
Teknolojik gelişmeler sonucunda, daha büyük kapasiteli uydular yapmaya başladık. Bunun somut örneğini 5B uydumuzda yaşayacağız. 50 GB/s yüksek kapasiteye sahip bu uydu, şu anda uzayda olan 4B uydumuzun kapasitesini (3-3,5 GB/s) 17 kat artıracak. Bu uyduyu 2021 yılının ikinci çeyreği içerisinde atacağız."
"Uydu üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik çalışmalar var"
Şen, yüksek performanslı uydulardan sonra uydu üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik uyduların toplu üretim bandı varmış gibi toplu olarak üretilmesine yönelik çalışmaların gerçekleşmeye başladığına işaret ederek, "Bu özellikle, takım uydular konsepti hayata girdikten sonra bir uydunun hızlı bir şekilde üretilmesi ve maliyetinin düşürülmesi noktasında ciddi ilerlemeler kaydedildi. Hatta 1 milyon doların altında uydu üretimi başlıyor." diye konuştu.
Daha önceden kapsama alanlarının sabit bir şekilde olduğuna değinen Şen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Değişen ihtiyaç katmanına cevap verebilecek şekilde bizim sunduğumuz hizmetleri değiştirmemiz imkan kabiliyetimiz içerisinde değildi. Elastik görev yükleriyle beraber, uydular ciddi anlamda kendi kapsama alanlarını değiştirebiliyor, bu da bize ciddi bir esneklik sağlıyor. Özellikle havacılık ve denizcilik üzerinde uyduların bir hakimiyeti var. Bu tür bir kabiliyet, daha makul fiyatlarla hizmet sektörüne girmemizi sağlıyor. Ayrıca, elastik görev yükleri ile beraber artık uydular kendi üzerlerinde bir işlemci kapasitesi taşıyorlar. Verinin uyduya gidip gelmesi sebebiyle oluşan gecikmeleri biraz engellemek için uydularımızın üzerine veri işleme kabiliyeti koyuyoruz ve uyduların 5G gibi saha uygulamalarında bir alternatif olarak kullanılmasının önünü açıyoruz. Bununla birlikte sadece uydu kapasitesi değil uyduların uzaya gönderilmesi de ciddi bir maliyet.
100 milyon dolar seviyesinde uydu roketleri ile uydularımızı uzaya götürüyorlar. Bununla ilgili en somut çalışmalar SpaceX tarafından gerçekleştirildi. Roketin uzaya gittikten sonra tekrar kullanılabilmesini sağlayan ya da birden fazla roket taşıyabilen taşıyıcı 'launcher'lar gündeme geldi. Bunlar da uydunun rekabetçi tarafını ciddi anlamda gerçekleştirdi."
"Alçak yörünge uyduları 5G'de tamamlayıcı ihtiyacının bir sonucu"
Şen, alçak yörünge takım uydularının ortaya çıktığını belirterek, "SpaceX'in sahibi Elon Musk Starlink projesini ortaya attı. Bunun altında iki sebep yatıyor. Uydunun 5G'ye tamamlayıcı bir faktör olarak kullanılabileceğini düşünüyor. Çünkü operatörler hizmet konusunda özellikle fiber optik altyapının gerçekleştirilmesinin belli şartları bulunuyor. Talebin çok olduğu yere yatırım yapılıyor ya da teknik imkansızlıklardan dolayı uydunun 5G'de tamamlayıcı ihtiyacının olmasından dolayı alçak yörünge uydularının hayata geldiğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Starlink'in çalışmalarına devam ettiğini ve en son 482 uyduyu gökyüzüne attığını aktaran Şen, "Bu uydular bizim uydularımızın sahip olduğu gecikmenin çok daha düşük rakamlarıyla hizmet verdiğini gösteriyor. Bu şartlarda da hizmetin uydu üzerinden de sağlanabileceğini ortaya koyuyor." dedi.
Şen, uydu operatörleri olarak 5G'yi hem bir fırsat hem de tehlike olarak gördüklerini anlatarak, şu ifadeleri kullandı: "Bu işin iki bacağı var. Yapılan haberleşme bir frekans ihtiyacı duyuyor ve bunu birileriyle paylaşmak zorundasınız. Şu ana kadar her uluslararası ilgili toplantıda mobil operatörlere tahsis edilen frekans uydu operatörleri tarafından veriliyor. ABD'de yaşanan "C-Band" denilen bir bant aralığında 5G'nin kullanılmasıyla ilgili bir husus var. Bu kullanımda verilen hizmetlerle ilgili bugüne kadar uydu operatörleri tarafından kullanılan bir bandın, 5G tarafından kullanılması bir tehdit olarak algılanıyor. Frekans bantlarının ve bu bantların kullanılmayan parçaları var. Bu parçalarla kapasite artırma şeklinde yönetilmesi noktasında da bazı kararlar var. Bunları yakından takip ediyoruz.
Diğer taraftan 5G bizim için bir fırsat. Mobil operatörlerin en büyük kısıtlarından bir tanesi anten anteni görmeden haberleşme imkan kabiliyetinin olmaması. Bu kadar çok baz istasyonunun sahaya yayılmasının altında yatan sebeplerinden biri de bu. Uydu operatörleri olarak bizim böyle bir kısıtımız yok. Biz sadece şehirlere hizmet verme niyetinde olmayan, özellikle bağlantının kesilmediği, hizmetin sonlanmadığı bir dünya düşünüldüğü zaman uydu operatörlerinin tamamlayıcı görevleri ciddi anlamda ortaya çıkıyor. Biz sadece baz istasyonlarında şu an kullanılan teknolojilerden ayrı olarak, operatörlerle yaptığımız çalışmalar var. Yedek sistemler olarak uyduların şu anda gelinen noktada kapasitelerini kullanabileceklerini değerlendiriyoruz. Bu çalışmalar hızla devam ediyor."
"Salgın sürecinde e-Devlet'te ayda 500 milyon işlem yapıldı"
5G'nin dünyayı değiştireceğini ifade eden Şen, "5G, iş yapış şekillerini değiştirecek. İş yapış şekillerini değiştirenler uyum gösterecek, değiştiremeyenler bu sahneden çekip gidecek. Makinelerin makinelerle konuştuğu, büyük ortamlarda verilerin taşındığı, verilerin işlendiği, işlenen verilerden projeksiyonlar yapılarak kararlar verildiği bir noktada uydular bu verilerin taşınmasında sahip oldukları teknolojiler ile en büyük aday." diye konuştu.
Şen, 5G'nin özellikle tüm alana yayılmış sensör görevi gören, büyük veriyi toplayacağını değerlendirdikleri, fiber altyapı ihtiyacı göstermeden oradaki veriyi taşıyacak en önemli kapasite sağlayıcısının uydular olacağını belirterek, "Verinin kullanıcıya yakınlaştırıldığı, verinin bir yerde toplandığı noktasında, 5G'nin yatırımını maliyet etkin çözümlerini sağlayacak en kolay yöntemin uydu olacağını düşünüyoruz." dedi.
Öte yandan, e-Devlet'in salgın sürecinde büyük sınavdan ciddi anlamda çıktığını vurgulayan Şen, sözlerini şöyle tamamladı: "e-Devlet'te normalde 2016'da ayda yaklaşık 90 milyon işlem yapılıyordu. 2019'da ayda ortalama yaklaşık 300 milyon civarında işlem gerçekleşti. 2020'nin ilk aylarında 325 milyon işlem gerçekleştirilirken, salgın süresince e - Devlet'te ayda yaklaşık 500 milyon işlem yapıldı. Maske dağıtımından, sosyal yardım başvurusuna, şehirlerarası seyahat için belgelerin güncellenmesi, HES kodunun alınması gibi süreçlerde e-Devlet kullanılıyor.
Bu, uzun yıllar, devlet büyüklerimizin e-dönüşümü sahiplenmesi sonucunda yıllardır gerçekleştirilen çalışmaların meyvesinin toplanması olarak ifade edilebilir. e-Devlet olarak 5 binden fazla hizmet veriyoruz ve yaklaşık 600'den fazla da kurumun hizmetini sağlıyoruz. e-Devlet dönüşmeye devam ediyor. Bundan önceki e-Devlet anlayışını şu anda değiştirmeye başlıyoruz.
e-Devlet'teki servisleri daha anlaşılabilir ve her yaştan insanın kolaylıkla kullanabileceği şekilde getirerek dokümanı değil bilgiyi alarak, devletin elindeki bilgiyi vatandaştan sormayarak, hizmetleri birbirinin ucuna ekleyip hızlandırarak, hizmetin neresinde olduğunu vatandaşa söyleyecek bir şeffaflıkta bir süreç yönetimine getiriyoruz. Altyapımız ve operatörlerin altyapısı e-Devlet'in başarısında payı var, sadece bizim başarımız değil. Operatörler bu altyapıyı bize sağlamasaydı, son kullanıcı e-Devlet hizmetini alamayacaktı. Bu bir takım işi ve biz bugüne kadar bakanlığımızın takım kaptanlığıyla operatörlerle birlikte iyi bir takım olduk. Dönüşmeye yeni başlıyoruz, çok daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyoruz."