04.08.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
EREN AKA Milliyet - Milliyet bu kez de patlıcan ve salatalığın Antalya’dan İstanbul’daki tezgahlara gelene kadar yaşadığı fiyat yolculuğuna şahit oldu. En çok Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yetiştirilen patlıcan ile Türkiye’nin her bölgesinde yetiştirmeye müsait olan salatalığın dalından koparıldıktan sonra market rafları ve pazar tezgahlarına ulaşana kadar yaşadığı fiyat artışının sebebini araştırdık.
718 km yolculuğun sonunda sebze- meyve fiyatlarının artmasının en büyük sebebinin maliyet olduğunu söyleyen Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, üretimde maliyetleri düşürmeden ürünlerin fiyatının düşmeyeceğini belirterek, “Çiftçinin tarımsal üretim yapabilmesi için sera malzemelerine, fideye, gübreye, ilaca, emeğe ihtiyacı var. Üretilen ürünü tüketiciye ulaştırmak için ise ayrı bir organizasyona ihtiyaç var. İşçilik, ambalaj, işletme, vergi, nakliye, hamaliye giderleri ve kâr eklendiğinde bir ürün tüketicinin eline ulaştığında haliyle fiyatı da katlanıyor. Çünkü her işlemin bir maliyeti var” dedi.
‘Tüketiciye yansıyor’
Önceliğin üreticiyi ayakta tutmak olduğunu ifade eden Çandır, şunları söyledi:
“Üreticiden tüketiciye uzanan bir zincir var. Bu zincirde özellikle üreticinin karı kaçınılmaz, aksi halde zarar eden üretici üretmez, üretim olmazsa piyasada mal kalmaz. O nedenle önceliğimiz üreticiyi ayakta tutmak olmalıdır. TÜİK’in açıkladığı tarım girdi fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi rakamlarını değerlendirdiğimizde, üreticilerin maruz kaldığı maliyet artışlarının sadece yarısını tüketiciye yansıtabildiğini görüyoruz. Örneğin, Antalya’da üreticiden 23 TL’den çıkan 1 kilogram patlıcan yolculukta üzerine eklenen masraflarla (işçilik, ambalaj, işletme, vergi, nakliye, kar vs) İstanbul semt pazarında 39.33 TL’den, Antalya’da üreticiden 7 TL’ye çıkan salatalık ise İstanbul semt pazarında 21.22 TL’ye satılabilmektedir.”
‘Kamyondan indiği fiyata satamıyoruz’
İstanbul Bayrampaşa Hali’nde toptancılık ve komisyonculuk yapan Fahrettin Keleş, tarladan çıkan meyve ve sebzelerin hale gelmeden zararın başladığını belirterek, “Antalya’dan 23 TL’den gelen patlıcan ile 7 TL’den gelen salatalıklara hale girmeden en az 6-7 TL masraf biniyor. Ürün Bayrampaşa Hali’nden çıkana kadar da 1,20 TL bir masraf biniyor. Bugün (29 Temmuz 2023) patlıcan ve salatalığı halden 8-10 TL arasında sattık. Halden sonraki yolculuğunda da ürünleri alan pazarcının yol masrafı, tezgâh kirası, personel ve en sonunda kar eklenerek tüketiciyle buluşuyor. Bize gelen ürünün fiyatı ne olursa olsun devletin belirlediği yüzde 8 komisyonu ürünün geliş fiyatının içerisinden alıyoruz. Dolayısıyla biz fiyat artışı yapmıyoruz. Zaten ürünleri kamyondan indiği fiyata satamıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’deki en büyük sıkıntının zincir marketler olduğunu söyleyen Keleş, “Ürünün tarladan çıktığı yerdeki zincir market neredeyse 2 katına satıyor. Kesinlikle bu marketlerin alış ve satış rakamlarının denetlenmesi gerekiyor” dedi.
MALİYETLER VE FİYAT, KAYITLI VE ŞEFFAF SİSTEMLE DÜŞÜRÜLÜR
Ali Çandır’ın maliyetleri ve tüketici fiyatlarını düşürmeye yönelik önerileri şöyle:
- Sektörün girdi maliyetleri düşürülmeli.
- Tarımsal tedarik sistemi devletin düzenleyeceği bir platform üzerinden ortaklaşa karşılayacak hale dönüştürülmeli.
- Sektördeki kayıpları ve verimsizlik kaynaklarını minimize edecek bir değer zinciri kurgulanmalı ve uygulanmalı. Bunun için devlet, belirli üretim merkezlerinde üretici örgütler vasıtasıyla hasat, işleme ve depolama birimleri oluşturmalı. Soğuk zincir lojistiği bu değer zinciri ile bütünleşik çalışmalı.
- Tarımsal destekler en az bir sezon, ortalama üç sezonluk planlamayla önceden açıklanmalı ve her sezon başında işin yapılma oranına göre ödenmeye başlanmalı.
- Örtüaltı ve meyve üretimi gibi özellikli üretim faaliyetlerinin yapısına uygun destekleme politikaları uygulanmalı. Tarım arazileri tavizsiz ve tam koruma altına alınmalı, mevcut hazine arazileri sektörde en az 5 yıllık tecrübeye sahip üreticilere uygun koşullarla kullandırılmalı.
- Yaş meyve- sebze sektörü başta olmak üzere tarımsal ürün ticaretinde kayıtlı olmaya, şeffaflığa ve izlenebilirliğe özel önem verilmeli. Böylece spekülatif ve manüpilatif faaliyetlerin önüne geçmek mümkün olur.
- Hal Kayıt Sistemi, sektörün ticaretinde ağırlıklı öneme sahip olmalı.
- Sektörün ticaretindeki kayıtlılık ve şeffaflık; kapsayıcı ve ağırlıklı yeni bir hal yasasıyla sağlanmalı. Buna göre haller değer zinciri ve tedarik zinciriyle entegre çalışmalı. Yani bu anlayışla hal sayısı üretim ve tüketim bölgeleri ağırlıklı olarak mevcut duruma göre artırılmalı. Diğer taraftan kayıtlılığı ve şeffaflığı artırabilmek için e-fatura uygulaması ile hal bildirimleri uyumlu hale getirilmeli.