21.11.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:
Ebru Sungur
Türkiye’nin bilim ve teknolojide ilerlemesi için yurtdışından dönecek Türk bilim insanlarına 24 bin lira aylık burs verilmesini içeren ‘Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı’nın duyurulmasıyla başlayan “tersine beyin göçü” tartışması Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Ege Üniversitesi’nde 10-16 Kasım Atatürk Haftası sebebiyle düzenlenen etkinlikteki sözlerinin sosyal medyada karşılık bulmasıyla yeni bir boyut kazandı.
‘Hazin bir durum’
Prof. Dr. Ortaylı özetle, “Türkiye üniversitelerinde en iyi dereceleri alanlar gidiyorlar New York’un, Los Angeles’ın otellerinde garson oluyorlar. Burada bir panik söz konusu... İran, inkılap dedikleri tarihten beri 6.5 milyonu aşkın okumuş evladını gönderdi. Bu çok hazin bir durum” demişti. Bunun üzerine sosyal medyada, gençlerin, öncelikle maddi nedenlerle ve yaşam tarzı kaygılarıyla yurtdışında yaşamanın yollarını aradığı, bu arayışta artık kariyerin öncelenmediğine ilişkin bir tartışma başladı.
Biz de konuyla ilgili olarak bir duayen iş insanının, bir CEO’nun ve iki insan kaynakları uzmanının görüşüne başvurduk. İş hayatında geçen uzun yılların deneyimiyle konuyu değerlendirirken en önemli etkenin maddi koşullar
olduğunu vurguladılar.
Çocukları için gidiyorlar
İnsan kaynakları ve danışmanlık firması Heidrick & Struggles’ın Türkiye ofisi Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Aydın, son 5 yılda yaptıkları işe yerleştirmelerde yurt dışına gidenlerin oranının yüzde 5’ten yüzde 15’e çıktığını belirterek, “2017’den itibaren daha da hızlandı” dedi. Özellikle genç ebeveynlerin, ülkedeki eğitimi kalitesiz bularak çocuklarını yurtdışında yetiştirmek amacıyla başka ülkelerde iş aradıklarını anlatan Aydın, “Bu kişiler özellikle batıda, Türkiye’deki standartlarının altında işleri kabul ediyorlar. Bir kısmı da bir iki yıl içinde geri dönüyor” dedi. Türkiye’nin yetişmiş insan gücünü kaybetmesinin kendilerini de düşündürdüğünü ve bir çalışma başlattıklarını anlatan Aydın şu bilgileri verdi: “Uluslararası şirketler en tepelerde çalışan Türkleri arayıp, ‘Dönmeyi düşünür müsünüz? Hangi koşullarda dönersiniz?’ diye soruyoruz. Şimdiden 63 kişiyle konuştuk. Kamuda olduğu gibi özel sektör için de tersine beyin göçü çalışması yapılırsa gerekli veriler hazır olacak.”
Yarı paraya gelinmez
İnsan kaynakları uzmanları da gençler arasında yurtdışında yaşamanın giderek daha güçlü bir eğilim halini aldığı görüşünde. Yaptığı ücret araştırmalarıyla anılan Poyraz Danışmanlık’ın kurucusu Ali İhsan Poyraz,
“60 yıldır bu işi yapıyorum. 60 yılda yurtdışında iş soranlar, yurtdışında olup da yurtiçindeki işleri soranlardan hep daha fazla oldu. Ancak son 10 yılda dışarı gitme eğiliminin daha da arttığını görüyorum. Hatta doların son dalgalanmasıyla bu, çok daha hızlandı” dedi. Gitme kararında maddi nedenlerin öne çıktığını vurgulayan Poyraz, “Dönmesi için orada kazandığı parayı burada da vermek gerekir. Vatan millet sevgisiyle yarı paraya gelinmez. Orada belirli bir standartları oluşmuş” diye konuştu.
Ben de gittim ama döndüm
Profesyonel cephede ise konuya daha pozitif bir bakış var. Pegasus CEO’su Mehmet Nane, “Türkiye beyinlerini kaybetmemeli” dedikten sonra ekledi: “Tersine beyin göçü başladı”. GE’nin hafta sonu açtığı 3D Yazıcı Merkezi’nde çalışmak için yurtdışında yaşayan 15 Türk mühendisi transfer ettiğini hatırlatan Nane, “Ben de İskoçya’da master yaptım ama dönüp ülkemde çalıştım. Şu anda da birlikte çalıştığım iş arkadaşlarımı kifayetli buluyorum. Çünkü artık bilgiye ulaşım çok rahat. İnternet bilgi asimetrisini ortadan kaldırıyor. Yani kişi kendini geliştirmek istediği zaman buna kimse engel olamaz. Kendini geliştiren de istediği alanda iş bulabilir” diyerek görüşlerini açıkladı.
Gençleri heba ediyoruz
Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan, “Gençlerimizi heba ediyoruz” dedi. Eğitim sisteminin kalitesiz ve yetersiz olduğunu, kendilerinin de dönem dönem hem mavi yakalı hem de beyaz yakalı çalışanlarının kalifikasyonu açısından sorun yaşadıklarını anlatan Özilhan, “Üniversite sayısı çok arttı ama çoğunun kalitesi tartışılır. Eğitim sistemi sürekli değişiyor, bu da olumsuz etkiliyor” dedi. Yapay zeka, robotlarla üretim gibi teknolojilerin, kalitesiz işgücünün olumsuz etkilerini bertaraf edip edemeyeceği konusunda da Özilhan, “Teknoloji ne kadar ilerlese de her işin temelinde insan yatıyor. Bir şirket dışarıdan en iyi teknolojiyi alsa da iyi yetişmiş insan kaynağı olmadan bunu çalıştırmak mümkün değil” diye konuştu. Bir dönem gençleri iş hayatına hazırlayan Çırak programında da yer almış olan Özilhan, “Şimdi ODTÜ’den dereceyle mezun çırağınız size gelse de ‘Ben New York’a yerleşeceğim ama orada pizza dağıtacağım dese ona ne söylerdiniz?” sorusu üzerine, “Pizza dağıtmak öyle bir genç için geçici bir iş olur. O kendine uygun bir işi dünyanın neresinde olursa olsun bulur” dedi.