20.06.2024 - 06:43 | Son Güncellenme:
Prof. Dr. İsmail Tufan
Prof. Dr. İsmail Tufan- Yaşlılar çoğalıyor, sosyal politikalar değişiyor... Zamanla insanlar çalışmayı bırakıyor ve yeni insanlar işe başlıyor. Ancak işe başlayan ve işten çıkanların sayısı aynı değil. Doğurganlık oranı, doğal felaketler ve hastalıklar (örneğin Kovid-19), nüfusta değişikliklere neden oluyor. Bunlar, çalışan sayısını da etkiliyor.
Yaş gruplarının farklı büyüklükleri, sadece istihdamı değil, toplumun diğer alanlarını da etkiliyor. Yaş gruplarının oranlarına göre belirli ürünlere olan talep değişiyor. Ayrıca anaokulu, okul ve üniversitelerin doluluk oranları etkileniyor. Yaşlı insanların çalışma yaşındaki insanlara oranındaki değişim, emeklilik maaşlarının sağlanması açısından önemli. Nüfus dalgalanmaları, çeşitli sorunlara yol açar ve bunların çözümü çaba gerektirir.
Ülkemizin demografik (nüfus) yapısındaki değişim, çocuk nüfusun azalması, çalışma yaşındaki nüfusun ve yaşlı nüfusun artmasıyla ilişkili. Çocuk nüfus hızla azalırken, yaşlı nüfus hızla artmaktadır. 20 yıl önce nüfusumuzun genç olmasından övünülüyordu. O zamanlar her 3 kişiden biri çocuktu (yüzde 26), bugün ise her 5 kişiden biri çocuk (yüzde 21). Aynı dönemde, yaşlı nüfus yüzde 7’den yüzde 10’a çıktı (TÜİK 2024).
ÖNLEM ALINMAZSA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ ZORLANIR
*Geleceğimizin şekillendiği bu dönemde, yaşlı nüfusun artması ve sosyal politikaların değişmesi ne anlama geliyor? Kısaca bir göz atalım...
Yaşlanan insanlar iş gücünden ayrılıyor ve yeni kuşaklar iş gücüne katılıyor. Ancak bu geçiş ülkemizde dengeli değil. Kısa süre öncesine kadar 40 yaşındakileri emekli yapıyorduk. Ayrıca sık yaşadığımız doğal afetler ve beklenmedik anda ortaya çıkan salgın hastalıklar da çalışma hayatına katılan kişi sayısında dalgalanmalara yol açıyor. Çalışma yaşlı sayısı ve oranındaki değişim, sosyal güvenlik ve emeklilik sistemlerinde önemli değişikliklere hazırlıklı olmamızı gerektiriyor.
*Peki emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi yaşlılar için ne kadar güvenli?
Gençlerin emekli maaşlarının güvencede olduğunu söylemek çok zor. Yakında sosyal sigorta primlerinde artış bekliyorum. Doğurganlık azaldıkça, emekli maaşlarını ödeyecek yeterli sayıda çalışan olmayacak. Sağlık harcamaları artıyor, akut ve kronik hastalar, engelliler, bakıma muhtaçlar çoğalıyor. Bu yüzden sosyal güvenlik sistemi, önlem almazsak, çökebilir.
*Yaşlılara destek ve yardım konusunda neler gündeme alınabilir?
Yaşlıların bir kısmı, özellikle 80 yaşını aşanlar, bedensel, duygusal ve sosyal zorluklarla daha sık karşılaşıyor. Bu yaşlılara daha fazla sahip çıkmalıyız. Sosyal devleti daha güçlü şekilde harekete geçirmeliyiz. Gerontolojik destek hizmetleri, yaşlı bakım merkezleri ve sosyal etkinlikler dikkate alınmalıdır. Basit ama etkili gerontolojik müdahalelerle daha sağlıklı, mutlu ve bağımsız yaşlıları çoğaltabiliriz.
EMEKLİ VE ÇALIŞAN NEREDEYSE EŞİT
Ülkemizde emekli ve çalışan sayısı neredeyse eşit. Bu durumda, gençlerin emeklilik maaşlarının güvencede olduğunu söylemek zor. Sosyal masrafların karşılanmasında zorluklar yaşanabilir ve bu, sosyal sigorta primlerinin artmasına yol açabilir. Nüfus artış hızının azalması ve doğurganlığın azalması, emekli maaşlarını ödeyecek yeterli çalışan olmamasına neden olabilir.
Sağlık masrafları da artıyor. Bu durum, genellikle yaşlılara bağlanmaktadır. Oysa sağlık harcamaları, birçok faktöre bağlıdır. Arz ve talep yönlü maliyet faktörleri, sağlık harcamalarını etkiler. Arz tarafında, temel girdiler ve işgücü maliyetleri, tıbbi - teknik olanaklar, hizmet sağlayıcıların sayısı ve ücretlendirme sistemleri yer alır. Talep tarafında ise ihtiyaçlar, gelir düzeyi ve sağlık ürünlerinin fiyatı etkili olur.
3 önemli sorun daha var: Kronik hastalıklar, engelliler ve Alzheimer hastaları. Kronik hastalıklara erken yaşlarda yakalanıyoruz ve yaşlılıkta bunlara eklenen yenileriyle yaşıyoruz. Nüfusumuzun yüzde 12’si engellidir ama hepsi yaşlı değildir. Demans hastalarının sayısı hızla artmaktadır. Bunların yüzde 50-60’ını Alzheimer hastaları oluşturur. Bakım kurumları genellikle bu hastaları kabul etmez ve aileleri tarafından bakılırlar (Tufan, 2016).
NASIL ‘YAŞLI DOSTU’ BİR ÜLKE OLABİLİRİZ?
İnsanlar yaşlandıkça fiziksel, duygusal ve sosyal zorluklarla karşılaşır. Yaşlıların sağlık sorunları genellikle kronik hastalıklar, hareket kısıtlılıkları ve genel sağlık kaybı şeklindedir. Fizik tedavi ve rehabilitasyonun yanı sıra düzenli hekim kontrolleri gereklidir. Evden çıkamayanlar için seyyar sağlık ve bakım hizmetleri sunulmalıdır.
Yaşlılar, izolasyon ve yalnızlık gibi sorunlarla da karşılaşır. Sosyal destek hizmetleri, gönüllü hizmetler, gündüz yaşlı bakım merkezleri ve sosyal etkinlikler, yaşlıların topluma daha aktif katılmalarına yardımcı olur. Günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilmeleri için çeşitli yardımlar sunulabilir. Ev temizliği, yemek pişirme, alışveriş ve bakım hizmetleri gibi desteklerle yaşlıların bağımsızlıkları korunabilir.
Yaşlılar, gelir kaybı ve artan sağlık giderleri nedeniyle yoksullaşma riskiyle karşı karşıyadır. Emekli maaşları ve sosyal yardım programları büyük önem taşır. Yaşlıların ekonomik kaynaklara erişimini kolaylaştırmak için danışmanlık hizmetleri ve finansal planlama yardımları da sunulmalıdır. Bu hizmetlerle yaşlılara daha sağlıklı, mutlu ve bağımsız bir yaşam sağlanabilir ve toplum olarak lafta değil icraatta “yaşlı dostu” bir ülke olabiliriz.
TÜRKİYE’DE EMEKLİLİK POLİTİKASI VAR
Nüfusumuz hızla yaşlanıyor, ancak belirli bir yaşlılık politikamız yok. Şu anda, yaşlılık politikası yerine emeklilik politikası ön planda.
Batı ülkelerinde yaşlanma ve bununla ilişkili sosyal çatışmalar, sosyopolitik bir sorun olarak 1980’lerin ortalarına kadar, devlet müdahaleleri ile çözülmeye çalışılıyordu. Daha sonra yaşlıların “müşterileştirilmesi” tartışması başladı. Sağlık, finansal durum, sosyal ilişkiler ve barınma gibi eksikliklerle ele alınıyor.
Son yıllarda, yaşlıların eksiklikleri daha az tanınabilir hale geldi. Bu nedenle, yaşlılık politikası hem yaşlıların spesifik problemlerini dikkate almalı hem de gelecekte yaşlılık sorunlarına dahil olma ihtimali olanların (çocuklar, gençler) riskini azaltmalıdır.
BU YAZI DİZİSİNDE NELER VAR?
TÜİK’in son araştırması, Türkiye’de doğurganlığın, nüfusun yenilenme düzeyinin altına düştüğünü ortaya koydu. Yani Türkiye’de yaşlı nüfus artıyor. Bu konuda, Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan’ın görüşlerine başvurduk. Türkiye’de Gerontoloji Bilimi ve yaşam boyu eğitimi destekleyen ilk üçüncü yaş üniversite modeli olan 60+ Tazelenme Üniversitesi’nin de kurucusu olan Tufan, Milliyet okurları için 3 günlük bir yazı dizisi hazırladı.
YARIN: Yaşlılıkta hastalıktan önce sağlığa odaklanılmalı...