Milliyet EnerjiDünya devleri Türkiye’yi bekliyor

Dünya devleri Türkiye’yi bekliyor

29.08.2023 - 10:53 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin deniz üstü rüzgar enerjisindeki devasa potansiyelini tüm dünya biliyor ve dikkatle izliyor. Önemli olan mevzuatımızın ve regülasyonlarımızın uluslararası yatırımcılara güven verir içerikte ve hızda tamamlanması.

Dünya devleri Türkiye’yi bekliyor

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı

Haberin Devamı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulusal Enerji Planı çerçevesinde 5 GW denizüstü rüzgâr enerjisi hedefi belirlemişti. Geçtiğimiz günlerde de 4 noktada YEKA alanı belirlediğini açıkladı. Öncelikle 2035 yılında 5 GW’lık bir başlangıç hedefini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) olarak bu yılın Ocak ayında açıklanan Ulusal Eylem Planı’nın öncesinde, 2022 yılı Kasım ayında bu konudaki düşüncemizi Bakanlığımız ve kamuoyumuz ile paylaşmıştık. Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya–Ukrayna savaşının etkisi ile yenilenebilir ve temiz enerji sektöründe yatırımların önünü tamamen açarken, sadece denizüstü Rüzgar Enerji Santrallerinde (RES) 2030’a kadar 200 bin MW kurulu güç hedefi açıkladılar. Biz de Türkiye’nin mevcut üretim altyapısı ile bu pastadan en iyimser tahminle yüzde 5 pay almayı hedeflemesi gerektiğini ve denizüstü RES’te 2030’a kadar en az 10 GW kurulu güç hedefimiz olması gerektiğini belirtmiştik. Ancak bizim dile getirdiğimiz hedefin yarısı kadar bir hedef açıklandı.

Haberin Devamı

Dünya devleri Türkiye’yi bekliyor

Uluslararası uyum aranıyor

Türkiye rüzgar enerji endüstrisi yerli üretim konusunda da önemli mesafe kat etti. Karasal RES’ler için elde edilen başarı, deniz üstü RES’leri için de geçerli mi? Offshore RES’leri için yerli üretim desteklenmesi adına sektörün beklentileri ve fırsatları neler?

Bizler sektör temsilcileri olarak gerek karasal gerekse denizüstü RES’lerde potansiyelimizin ne kadar yüksek olduğunu zaten biliyoruz. 5 GW’lık hedef bile dünya devlerinin Türkiye’ye ilgisinde ciddi artış yaşatacaktır. Yurtdışında yaptığımız temaslarda, ülkemizin denizüstü RES’lerde stratejik hedeflerinin henüz açıklanmaması ve politika belgelerinin uluslararası yatırımlar için uyumlu olmaması temel eksiklik olarak sürekli karşımıza çıkıyor. Dünya devleri dört gözle mevzuatın uluslararası sisteme uyumlu hâle getirilmesini bekliyor. Dünyada yenilenebilir ve temiz enerjide söz sahibi ülkelerinin, maalesef bizim potansiyelimizi bizden daha iyi bildiklerini belirtmem gerekiyor. Başta Enerji Bakanlığımız olmak üzere kamu otoriteleri ile bu düşüncelerimizi ve izlenimlerimizi paylaşıyoruz.

Haberin Devamı

İzmir’den dünyaya ihracat

Şu an yerli üreticilerimiz hangi ürünleri yoğunlukla hangi ülkelere ihraç ediyor?

Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımda son on beş senede dünyayı dahi şaşırtan bir başarı yakaladı. Bugün itibarıyla rüzgar enerjisinde yaklaşık 12 bin MW, güneş enerjisinde 10 bin MW’ın üzerinde bir kurulu güce ulaştı. Jeotermal enerjide 2010-2020 yılları arasında kurulu gücümüz 100 kat artış gösterdi ve bugün 1700 MW seviyesindeyiz. Biyokütlede ise 2,000 MW’ın üzerinde bir enerji üretiyoruz. Bu enerji kaynaklarının ardından yeşil hidrojen ve dalga enerjisi geliyor. Türkiye’de bu enerji türlerinin istisnasız tümünde üretim yapan çok güçlü ana ve yan sanayi şirketlerimiz var. İzmir’de üretim yapan dört rüzgar türbin kanadı fabrikası, sadece ülkemize değil, dünyanın en uzak coğrafyalarına bile üretim yapar vaziyette.

Enerji Bakanlığı’nın deniz üstü rüzgâr enerjisi için açıkladığı YEKA noktalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haberin Devamı

Marmara Denizi tamamıyla bize ait olan, herhangi bir uluslararası tartışmaya yer verilmeyecek tek denizimiz. Ayrıca rüzgâr verimliliği çok iyi durumda. Bakanlığımızın açıkladığı YEKA alanları, nüfusun yoğun olduğu ve “tüketimin olduğu yerde üretim” ilkesine son derece uygun alanlar.

Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga’nın deniz üstü rüzgâr enerjisi alanında nasıl bir katkısı olur sizce?

Bu bölgelerde yapılacak tüm projeleri destekliyoruz ENSİA olarak. Tek çekincemiz, an itibarıyla regülasyonların ve mevzuatların henüz tamamlanmamış olması. Benzer alanlarda ve Karadeniz’in batısında Trakya açıklarında 2018 yılında da benzer YEKA ihaleleri açılmış ve teklif veren dahi olmamıştı. Türkiye’nin bu alandaki devasa potansiyelini tüm dünya biliyor ve dikkatle izliyor. Önemli olan mevzuatımızın ve regülasyonlarımızın uluslararası yatırımcılara güven verir içerikte ve hızda tamamlanması.

Söz konusu YEKA’larla ilgili detaylar ve özellikle de devlet teşviğinin detayları yakın zamanda açıklanacak. Sektör oyuncularının yatırım iştahını kabartacak oranlar veya destekler neler olur?

Haberin Devamı

Bu konuda an itibarıyla herhangi bir yorumda bulunamayız. 2021 yılında TL bazlı eskalasyona geçilen YEKDEM mekanizması büyük hayal kırıklığı yaratmış ve tüm yenilenebilir enerji yatırımlarında ivme kaybına sebep olmuştu. Sözgelimi jeotermalde yatırımlar sıfır noktasına kadar inmişti. Bu yılın Mayıs ayında güncellenen teşvik sistemi sektörümüzü geneli itibarıyla memnun etti. Dolayısıyla rakamlar önümüze gelmeden yorum yapmamız bizi hataya sürükler.

İZMİR’İN ÇILGIN PROJESİ: ÇANDARLI

“Denizüstü RES’ler konusunda ise bize göre “İzmir’in Çılgın Projesi” olabilecek ve ülkemizi dünya liginde adeta sınıf atlatacak proje, Çandarlı Limanı projesidir. ENSİA olarak yıllardır bu konuda ilgili ve yetkili kurumları uyarmaktayız. 2011 yılında temeli atılan ve geçen 12 yılda 200 milyon dolara yakın (yaklaşık 5,5 milyar TL) harcanan bu projenin akıbeti belli değil. Ortalıkta kalan bu milli servetin ekonomiye değer yaratacak şekilde kullanılması için Türkiye’yi denizüstü rüzgâr enerjisinde dünyanın en önemli üretim üssü yapabilecek bir proje önerimiz var. Bu limanın, denizüstü RES’lerin ekipman üretimine odaklanan bir cep serbest bölgesi olmasını öneriyoruz. Bu proje akıllıca kurgulanır ve gerçekleşirse; Ege, Karadeniz ve Akdeniz havzasının denizüstü RES ekipmanları üretiminde en önemli üretim merkezi olabilir. Rüzgarda üretim merkezi İzmir Çandarlı’nın tek kurtuluş yolu, denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerine odaklanan bir üretim merkezi olmasıdır. İzmir, Türkiye’deki 4 rüzgâr türbin kanadı fabrikasının tamamına, 7 kule fabrikasının 4’üne ve ülkedeki tek Ar-Ge merkezine ev sahipliği yapan bir şehir. Bu ölçüde kümelenme başarısı gösteren bir şehrin “dünyada bile olmadığını” altını çizerek vurgulamakta fayda var.”