01.12.2022 - 09:05 | Son Güncellenme:
Milliyet Enerji
İşte Bakan Kurum’un açıklamalarından dikkat çekenler: 1. COP27 kararlarına dair sonuç bildirgesinde bile “zorla ve pek çok müzakere ile” vurgulanmış olan, “gezegenin ısınmasını 1.5 derece ile sınırlama hedefi” Bakan Kurum’un açıklamasının üst sıralarında yer aldı. Kurum, “iklim değişikliğiyle mücadelede, 1,5 derece hedefini erişilebilir” hale getirmenin önemiyle sözlerine başladı. Bu noktada da Paris Anlaşması’nı uygulamanın bir tercih değil, zaruret olduğunu vurgulayarak, yeşil dönüşüme gerçekleştirmek gerektiğinin altını çizdi.
2. İkinci önemli açıklama, Türkiye’nin 2030 yılı için yüzde 21 olarak açıkladığı artıştan azaltım hedefini yüzde 41’e yükseltmesi oldu. İklim ve sektör uzmanlarının beklentisi en azından yüzde 50 idi, ancak emisyon azaltımını yüzde 41’e yükseltmenin kalkınma hedefleriyle doğru orantılı, aynı zamanda da ütopik değil gerçekçi bir yaklaşımla belirlendiği anlaşılıyor. Bu hedefle Türkiye, 2030 yılı için yaklaşık 500 milyon ton emisyon azaltımı yapmış olacak.
Yanı sıra, Türkiye’nin BM’ye sunduğu ve 20 sayfalık güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’ndaki detaylarda, ekonomi genelinde 7 emisyon azaltım sektörünün ve uyum bileşeninin belirlendiği de kaydedildi. Bu sektörler, enerji, tarım, sanayi, binalar, atık, ulaştırma ve AKAKDO olarak tanımlanan yutak alanlar. Ulusal Katkı Beyanı’nın detayları henüz kamuoyu ile paylaşılmasa da, anlaşıldığı kadarıyla yenilenebilir enerji kapasitesinde artış, enerji verimliliği, temiz ulaşım, sanayinin teknolojik dönüşümü ve emisyon ticaret mekanizması gibi konularda yeni hedefler ve yeni yatırım planları da yer alıyor.
3. Bakan Kurum’un açıklamalarındaki üçüncü önemli nokta ise, Türkiye’nin emisyonlarında pik olarak tanımlanan tepe noktasını 2038 olarak belirlemesi oldu. Her ne kadar bazı uzmanlar tarafından çok geç bir tarih olarak bulunsa da Bakanlık yetkilileri bu pik tarihe Türkiye’nin çok daha öncesinden ulaşacağından ümitli.
4. Türkiye’nin iklim değişikliğine karşı mücadelesinde yukarıdaki açıklamaları kapsayacak en önemli gelişme ise, ilk defa uzun dönemli bir iklim stratejisinin hazırlamış, uzun süredir beklenen İklim Kanunu’nun da çok yakın bir zamanda Meclis’e geleceğinin açıklanması oldu. Bakan Kurum, 2022 yılı sonunda İklim Kanunu’nu Meclis’e getireceklerini söyledi.
5. Kurum’un açıklamalarına göre, Emisyon Ticaret Sistemi 2023 yılı itibariyle uygulamaya geçecek ve bu kapsamda emisyonlar borsada işlem görecek, fazla emisyon üretenlerin cezalandırıldığı bir sistem olacak. Bakan Kurum, ülkemizin “Uzun Dönemli İklim Stratejisinin” ve yeşil dönüşüm hedeflerinin, 12. Kalkınma Planı’na dahil edildiğini de söyledi.
6. Enerji dönüşümünün vazgeçilmezi olan “döngüsel ekonomi” de İklim Stratejisi ve Kanunu’nda yerini almış görünüyor. Bakan Kurum, iklim değişikliği ile mücadele eden, döngüsel ekonomi anlayışı ile yatırım yapan üreticilere finans destekleri verileceğinin de müjdesini verdi. Bu noktada, hem ulusal hem de uluslararası finans kuruluşlarından elde edilecek desteklerle, iklim dostu yatırımların finansa erişimi daha kolay olacak. Tam da bu noktada, Bakan Kurum, AB ile ticaret hacmimizin büyüklüğünü hatırlatarak, Türkiye’deki üreticilerin de bu dönüşümü birlikte gerçekleştirmek istediğini vurguladı.
7. Bakan Kurum, iklim değişikliği mücadelesinin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleriyle gerçekleştireceğini belirtirken, Türkiye’nin küresel iklim değişikliği mücadelesinde önemli bir aktör olma stratejisi benimsediği de görülüyor. Bu noktada, Bakan Kurum’un 2026 yılında düzenlenecek COP31’in Türkiye ev sahipliğinde yapılması teklifi de BM Bakanlar Toplantısında dikkat çekti.
Türkiye müzakerelerinin kilit ismi de Zirve’deydi!
Geçen yıl gerçekleştirilen İklim Zirvesi’nde (COP26) Almanya Çevre Bakanı olan JochenFlasbarth da COP27’deydi. COP27 koridorunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’la karşılaşan Flasbarth’ın Bakan Kurum’la samimi sohbeti dikkat çekti. Şu an Almanya Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı olan Flasbarth, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalaması konusunda önemli bir rol oynamıştı. Flasbarth’ın Türkiye’ye sağlanan 3 milyar doların üzerindeki iklim finansmanı konusunda yoğun çaba sarfettiği kaydediliyor. Sohbet ettiğimiz Flasbarth, “Türkiye ile çok yakın işbirliği içerisindeydim. Paris Anlaşması’nın onaylanması biraz zaman aldığından, sonunda Anlaşmayı onaylaması konusunda Türkiye ile çok yakın temas halinde oldum. Almanya, Fransa gibi ortaklarımız olarak, nihayetinde Türkiye’yi ve Ulusal Katkı Beyanı’nı geliştirmesine desteklemek üzere bir anlaşmaya vardık. Türkiye bize katıldığı için çok mutluyum” dedi.