18.02.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM - Haberlere göre Karahan, pazar günü Suudi Arabistan’da düzenlenen gelişmekte olan piyasa ekonomileri konferansında yaptığı konuşmada, gelişmiş ekonomilerdeki ve özellikle ABD’deki para politikalarına ilişkin belirsizliklerin, aralarında Türkiye’nin de olduğu gelişen piyasa ekonomileri için riskler oluşturduğunu belirterek “Bu, merkez bankalarının çok dikkatli yürümeleri gerektiği anlamına geliyor. Birçok nedenle riskler var... ve biz harekete geçmeye hazırız” dedi.
Karahan’ın bu açıklaması farklı şekillerde yorumlandı. Kimi bu sözleri, risklere rağmen aralık toplantısı ile başlayan faiz indirim sürecinin devam edeceği şeklinde yorumladı. Kimi ise riskler nedeniyle faiz indirim sürecine ara verilebileceği şeklinde algıladı.
Konu önemli, sadece bankaları ve finans kuruluşlarını değil toplumun tüm kesimlerini etkiliyor. Merkez Bankası faiz oranında yapılan değişiklik enflasyon üzerindeki etkisini faiz, varlık fiyatları, döviz kuru ve beklentiler olmak üzere başlıca dört kanaldan gösterir. Bu nedenle Merkez Bankası’nın ne yapacağı herkes için kritik önem taşıyor.
Merkez Bankası politika faizini aralık ayına kadar önceki sekiz ay boyunca yüzde 50 seviyesinde sabit tutmuş, aralık ve ocakta ise 2.5 puan indirerek yüzde 45’e çekmişti. Ben, Merkez Bankası başkan ve yardımcılarının önceki hafta İstanbul’da yaptıkları Enflasyon Raporu sunumundaki açıklamalarına ve tahmin revizyonuna bakarak, Suudi Arabistan’daki sözleri faiz indirim sürecine ara verileceği şeklinde yorumladım.
Merkez Bankası, 7 Şubat’ta açıklanan raporda, daha önce yüzde 21 olarak belirlediği yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 24 olarak revize etmişti. Karahan, Enflasyon Raporu sunumunda, “Oto pilotta değiliz. Toplantıdan toplantıya veri odaklı gidiyoruz” demişti. Hem bu cümle hem de 7 Şubat’ta yapılan diğer açıklamalardan piyasa gibi ben de faiz indirimlerine ara verileceği mesajını almıştım. Bu mesajın altını dolduran başka açıklamalar da vardı. Mesela TCMB Başkanı indirim sürecinde ihtiyatlı olmanın önemli olduğunu söyledi. “Yukarı yönlü riskler ağır basıyor. Dolayısıyla ihtiyatlı duruş daha da önem kazandı” dedi. Faiz indirimlerinin miktar ve sayısının enflasyon görünümüne bağlı olduğunun altını çizdi.
Bundan sonra ne olur?
Yılın ilk Enflasyon Raporu toplantısında yıl sonu hedefinin yukarı yönlü güncellenmesi dezenflasyon sürecinin zorluğunu ve işlerin Merkez Bankası’nın öngördüğü şekilde ilerlemediğini gösterdi. Karahan, değişikliğin nedenini, “2025 yılı tahminindeki güncelleme, para politikasının dışında kalan unsurlardan kaynaklandı” diyerek açıkladı. Özellikle, sağlık hizmetleri katılım paylarındaki artış gibi “yönetilen ve yönlendirilen” fiyat artışlarının etkisini vurguladı.
“Yönetilen ve yönlendirilen” ile kastedilen, fiyatı doğrudan kamu ya da belediyeler ve KİT’ler gibi kamuya bağlı kurumlar tarafından belirlenen ya da fiyatı kamunun onayına bağlı olarak şekillenen mal ve hizmet kalemleridir. Bu kalemlerin tüketici fiyat endeksi içinde oldukça yüksek bir payı bulunuyor. Ayrıca, bu fiyat artışlarının üretim maliyetleri üzerinden dolaylı etkileri de var. Bunun da ötesinde, buradaki fiyat artışları ekonomideki birimlerin beklentilerine olumsuz etkide bulunarak dezenflasyon sürecine zarar verebiliyor. Sürece desteği zayıflatabiliyor.
Eğer para politikası Merkez Bankası Başkanı’nın toplantıda vurguladığı şekilde uygulanır ve yine başkanın umduğu gibi maliye politikası ile bir eş güdüm sağlanırsa, yıl sonu enflasyonunda yüzde 24 olmasa bile tahmin aralığı olan yüzde 19-29 bandının üst sınırına yakın ya da biraz üzerinde bir gerçekleşme görebiliriz.
Bu tahminim arkasında ise Merkez Bankası’nın “Dezenflasyon sürecinde, enflasyonu belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz” sözüne bağlı kalacağı varsayımı bulunmaktadır. Ama bu varsayım gerçekleşmezse biz yıl sonunda çok başka rakamları konuşuruz.