02.12.2024 - 11:41 | Son Güncellenme:
Yılmaz, AA muhabirine, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'ne ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltma noktasında madenciliğin önemli görev üstlendiğini, sektörün petrol ve doğal gazla birlikte yaklaşık 100 milyar dolar dış ticaret açığı olduğunu ifade etti.
Maden kaynaklı dış ticaret açığının ise yaklaşık 60 milyar dolar seviyesinde olduğuna işaret eden Yılmaz, "Dövizi tutma, dışa bağımlılıktan kurtulma anlamında bizim rolümüz çok önemli. Hemen 2024'e bakacak olursak ihracatta önceki yılın altına düşmeksizin 6-6,5 milyar dolar civarında bir rakamla yılı kapatacağımızı düşünüyoruz." dedi.
Yılmaz, getirilen kota nedeniyle bu yıl altın ithalatının geçen yıla kıyasla azaldığını ve bunun da ülkedeki altın fiyatlarının yükselmesine yol açtığını vurgulayarak, "Dolayısıyla bir sonraki yıl için buradan bir adım atacak olursak kota koymak aslında ekonominin bir gereği olmakla beraber kesin ve temel çözüm, üretimi artırmak. Eğer biz kendi ülkemizdeki üretimi artırabilirsek, kurşun, bakır, çinko, demir, kömür, mermer, doğal taş, altın bunların hepsini ülkemizde üretirsek ve ürettiğimizi kendi ekonomimize Türk lirası ile kazandırırsak bu tür kotaları koymaya gerek kalmayacak." diye konuştu.
Türkiye'nin doğal taş rezervleri bakımından oldukça zengin olduğunu da vurgulayan Yılmaz, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın strateji belgesinde de belirtildiği üzere 2025'te mevzuatta beklediğimiz iyileştirmeler, özellikle orman ve mera kısmındaki iyileştirmelerle biz çok rahat 10 milyar dolar hedefini tutturabileceğimize inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, bu doğrultuda daha fazla maden üretilerek ülkeye döviz girişinin sağlanması gerektiğini belirterek, "Bunları yaparken de önce insan, sonra çevre, ondan sonra da katma değerli madencilik, sürdürülebilirlik ilkeleriyle uyumlu ve olumlu örnekleri çoğaltan bir madencilik perspektifimiz var." ifadesini kullandı.
"Kömürün kalitesini iyileştirip daha ekonomik hale getirebiliriz"
Yılmaz, Ukrayna-Rusya savaşının Avrupa ülkelerinin doğal gaz tedarikinde ciddi kırılmalara sebep olduğuna ve söz konusu durumun ardından bu ülkelerin kömür kaynaklarına yöneldiğine dikkati çekerek, 22 milyar ton civarında kömür kaynağı bulunan Türkiye'nin de bunu değerlendirmesi gerektiğini anlattı.
Enerjide kömür kullanımının belirli bir noktaya taşınmasının gerektiğine işaret eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kömürümüzün kalitesini iyileştirip, kükürt oranını düşürüp, kül oranını düşürüp, kalorisini biraz daha ekonomik hale getirebilmenin yolu var. Bu teknolojik iyileştirmelerle kömürden gaz elde etme, kömürün kalitesini yükseltme ve benzeri olmak koşuluyla, tabii ki yenilenebilir enerji kaynaklarını hep aklımızda tutup orayı artırmayı hedefleyerek, enerjide kömürün de kullanımını belirli bir noktaya oturtmamız bizim için olmazsa olmaz. Kaynak bizim yer altında yatıyor, kimseye bir faydası yok. Dolayısıyla burada da insanı ve çevreyi önceleyerek, var olan tesislerimizin kapasitesini hiçbir zaman unutmayarak, kömürü önümüzdeki yıllarda da enerjinin içerisinde bir olmazsa olmaz parça olarak yerine oturtmamız lazım."
Yılmaz, temiz enerji teknolojilerinin üretilmesinde nadir toprak elementlerinin de önemine değinerek, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılmasıyla ilerleyen süreçte dünyadaki madencilik faaliyetlerinin 6 ila 9 kat artacağını söyledi.
Bu kapsamda Türkiye'nin yeşil dönüşüm yolunda yerini sağlamlaştırması gerektiğine dikkati çeken Yılmaz, "Yeşil dönüşümle madenciliği kesinlikle entegre etmek zorundayız. Aksi takdirde o yeşil dönüşüm enstrümanlarını, aparatlarını bulamayacağız, imal edemeyeceğiz ve bu anlamda da dönüşüm lafı hep havada kalmış olacak diye düşünüyorum. Yeşil dönüşümle madencilik olmazsa olmaz bir ikilidir." dedi.
Sürdürülebilir madencilik örneklerinin artırılması hedefleniyor
Yılmaz, TMD'nin sürdürülebilir madenciliği artırmaya yönelik bir dizi standart oluşturmaya çalıştığını belirterek, 6 Aralık'ta yapılması planlanan Milli Madencilik Zirvesi'24 kapsamında Türkiye'de sürdürülebilir madencilik çalışmalarında iyi örneklerin öne çıkarılacağını söyledi.
Gelecek yıl TMD ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) bu kapsamda yoğun bir program izleyeceği bilgisini paylaşarak, "Türk madenciliğini uluslararası arenada görücüye çıkarmak ve imkanlarımızı paylaşmak ve olabilecek yeni yatırımları konuşabilmek üzere dünyadaki büyük iki alanda Bakanlığımızla beraber etkinliklerimiz var. Bunların biri madencilik alanında, diğeri de enerji alanında. Bu tür faaliyetlerle sektörü büyütmek, ayak izini genişletmek için hem ülke içinde hem de uluslararası alanda çalışmalar yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.