05.07.2019 - 11:29 | Son Güncellenme:
AA
ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve diğer birçok merkez bankalarının geçen aydan itibaren seslendirmeye başladıkları faiz indirimi, piyasalardaki varlık fiyatları üzerinde etkisini göstermeye başladı.
Analistler, 10 yıl aradan sonra Fed'in temmuz toplantısında faiz indirimine gitmesine kesin gözüyle bakarken, bu ihtimal mayısta yüzde 19 seviyesinde bulunuyordu. ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 1,939 ile Kasım 2016'dan bu yana en düşük seviyeye inmesi analistler tarafından bu beklentinin bir sonucu olarak gösteriliyor.
Öte yandan ABD'de terse dönmüş getiri eğrisi 1 ayı geride bırakırken, bugün açıklanacak tarım dışı istihdam rakamının faiz indirimi beklentisini güçlendirebileceği veya zayıflatabileceği ifade ediliyor.
Mayıs ayında 75 bin olarak açıklanan tarım dışı istihdam verisinin 100 binin altında gelmesinin erken bir faiz indirimini beraberinde getireceğini aktaran analistler, piyasa beklentisinin ise 160 bin civarında bulunduğuna işaret ediyor.
Dolar karışık bir seyir izliyor
Genişlemeci para politikası öncesi tahvil getirilerinin daha da düşmesi beklentisi, yatırımcıların dolar talebinin artmasını beraberinde getirirken, bu durum doların değerinin bazı para birimleri karşısında yükselmesine yol açıyor.
Dolar, avro ve sterlin karşısında son iki haftanın en yüksek seviyesine ulaşırken, bu fiyatlamada Avro Bölgesi'nde yaşanan siyasi belirsizlikler de önemli bir etken olarak görülüyor. Asya tarafında ise doların, Japon yeni karşısında son üç ayda yüzde 3,5 değer kaybetmesinin, parasal genişleme olasılığının artması olarak gösteriliyor.
Analistler, risk algısının arttığı dönemde yatırımcıların güvenli liman olarak gördükleri yeni alarak risklerden korunma yoluna gittiklerini ifade ediyor.
Türk lirası ise artan jeopolitik risklere rağmen küresel piyasalarda artan güvercin tutumla birlikte dolar karşısında 5 Nisan'dan bu yana en düşük seviye olan 5,60 seviyesinin altına inerken, mevcutta 5,61 seviyelerinde denge buldu.
Tahvil getirileri küresel bazda düşüşünü sürdürüyor
Almanya 10 yıllık tahvil getirileri yüzde eksi 0,399'u test ederek, ECB'nin rezerv paralara uyguladığı yüzde 0,4'lük vergi seviyesiyle neredeyse aynı düzeye geriledi.
Yatırımcıları getiri elde etmek için farklı varlıklara yönlendiren bu durum sonucu İtalya 2 yıllık tahvil getirileri bir yıl sonra negatif bölgeye geriledi. Böylece Avro Bölgesi ekonomilerinin tamamının 2 yıllık tahvil getirileri negatif bölgeye inmiş oldu. Ayrıca İtalya 10 yıllık tahvil getirileri Kasım 2016'dan bu yana en düşük seviye olan yüzde 1,599 seviyesini test etti.
Öte yandan Avrupa Birliği liderlerinin Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde'ı aday göstermesi güvercin havanın devam etmesine sebep oldu. Lagarde'ın gerektiğinde parasal genişlemeye devam edeceği beklentisi tahvil getirilerini aşağı çeken bir başka neden olarak gösteriliyor.
Parasal genişleme halihazırda başlamış durumda
Avustralya Merkez Bankası (RBA) politika faizini bu hafta tarihi düşük seviye olan yüzde 1 seviyesine çekerken, analistler yüzde 92 ihtimalle yıl sonuna kadar bu oranın yüzde 0,75 seviyesine gelmesini bekleniyor.
İngiltere'de 48,6'dan 43,1'e düşerek beklentilerin oldukça altında gelen inşaat PMI verisi de ekonomide yaşanan yavaşlamaya işaret ediyor.
Analistler, İngiltere Merkez Bankasının (BoE) parasal genişlemeye katılma ihtimalini oldukça yüksek olduğunu ifade ediyor.
Sözle yönlendirme her şekliyle kullanılıyor
Japonya Merkez Bankası (BoJ) geçen ay yaptığı politika faizi sonrası halihazırda uygulanmakta olan parasal genişlemenin devamına karar verdiklerini açıklamıştı.
BoJ Başkan Yardımcısı Masayoshi Amamiya son yaptığı açıklamada, enflasyon hedefinden uzaklaşılırsa faiz indiriminde tereddüt etmeyeceklerini söyledi. Faiz indiriminin yeterli olmayacağı durumlara da değinen Amamiya, faiz indirimiyle varlık alımlarını birlikte kullanabileceklerini, gerekirse kullanılan araçların özelliklerinin dahi değiştirilebileceğini belirtti.
Finlandiya Merkez Bankası Başkanı Olli Rehn dün açık olarak ECB'nin gerekirse sözlü yönlendirmeyi değiştirerek faiz indirebileceğini ve parasal genişlemeye başlayabileceğini kaydetti.
Rehn, düşük enflasyon beklentilerinin büyük endişe oluşturduğunu belirterek, bunun gerekçesini ise "piyasa bazlı beklentilerin çok düşük seviyelerde bulunması" şeklinde gösterdi.