28.10.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiğinde; 1923 yılında ulusal sınırlarımız içinde, 13.900 km’si stabilize şose ve 4.450 km’si toprak olmak üzere toplam 18.350 km yol ve 94 adet köprü vardı. Cumhuriyetin ilk yıllarında ulaşımda, dönemin en çağdaş teknolojisi olan demiryolu yapımı ağırlık kazanmış; ancak bir süre sonra demiryolunun tek başına yeterli olmadığı görülerek, 1929 yılında Nafia Vekaleti (Bayındırlık Bakanlığı) içinde Şose ve Köprüler Reisliği kurulmuştur. Bu tarihten sonra çıkarılan yol kanunu ile karayolu yapım çalışmalarına hız verilerek, 1923-1947 yılları arasında karayolu uzunluğu 43.743 km’ye ulaşmıştı.Karayolları Genel Müdürlüğü; Aralık 2022 itibarıyla 29.862 km’si bitümlü sıcak karışım (BSK) kaplamalı, 36.877 km’si sathi kaplamalı (SK), 2.022 km’si ise diğer yollar olmak üzere toplam 68.761 kilometre yol ağına sahipt. Bu yol ağının 3.633 km’si otoyol olmak üzere toplam 28.906 km’si (yüzde 42) bölünmüş yol. Köprü faaliyetlerinde Atatürk’ün koyduğu “Günde 2 metre köprü” ilkesi ile harekete geçilerek özellikle halkın işgücüyle yapılan kagir ve betonarme köprüler tercih edilir. 1923-1947 yılları arasında 166 adet köprü inşa edilmiştir. 1942 yılında tamamlanan ve 1942-52 yıllarını kapsayan dönemde uygulanması düşünülen 23 bin km’lik devlet yol ağı programında, sürekli bakım ve onarımın yanı sıra yerel malzeme kullanımı da esas olarak kabul edilmiş ve planlanan bu yol ağını gerçekleştirmek üzere bir yasa tasarısı hazırlanmıştır. II. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle, 1945 yılında yurdun en öncelikli ihtiyaçlarını karşılayacak yol ağının taslağı çıkarılır. Buna göre; asfalt, parke, kırma taş şose, tesviye ve araba yolu olarak sınıflandırılan 44 bin km’lik yolun 20 bin km’si on beş yılda geçilir hale getirilecek ve iyi tutulacak, devlet yolları dışındaki yollar ise illerin sorumluluğunda olacaktır. Bu büyük ölçekli yol programının başarısı için en önemli unsur, makineli yol yapımına geçildi.
Kazma kürekten makinaya geçiş
Kararların etkin bir şekilde uygulanması amacıyla teşkilatlanmada da genişlemeye gidilmiş, 1946 yılında Şose ve Köprüler Reisliğine bağlı olan taşradaki 4 Bölge Müdürlüğünün sayısı 10’a çıkarılmış; ayrıca sürekli bakım ilkesine uygun olarak Şose ve Köprüler Reisliği bünyesinde Bakım Başmühendisliği oluşturulmuştur.1923-1947 yılları arasında yapılan çalışmalar sonucunda, 825 km’si asfalt, 116 km’si parke, geri kalanı ise şose, tesviye ve ham olmak üzere karayolu ağımız 43.743 km’ye ulaşmıştır. 1948 yılında yeni bir atılım yapılarak o zamana kadar kazma, kürek ve insan gücüne dayanan çalışmalardan makinalı çalışma dönemine geçilmiş ve mevcut yolların envanteri çıkarılarak Türkiye’nin ulaşım ihtiyacını karşılayacak bir yol ağı belirlenmiştir.
Mevcut yolların envanteri çıkarılır ve Türkiye’nin ulaşım ihtiyacını karşılayabilecek karayolu ağı belirlenir. Böylece, 1948 yılından sonra yol yapmakla işin bitmediği, asıl olanın yapılan yolun devamlı bakım altında olması gerektiği ilke olarak kabul edilmiş ve bu aşamada Marshall Planı’ndan sağlanan iş makineleri ile ‘Makineli Yol Yapımı’na geçilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kurulması…
Başlatılan yol hamlesini daha dinamik ve çağdaş bir yapı içerisinde uygulamaya koyabilmek için 11 Şubat 1950 tarihinde kabul edilen, 1 Mart 1950 tarihinde yürürlüğe giren 5539 sayılı kanun ile Bayındırlık Bakanlığına bağlı olarak Karayolları Genel Müdürlüğü kurulmuş ve Şose ve Köprüler Reisliği, yerini Karayolları Genel Müdürlüğüne bırakmıştır. Kanuna göre Genel Müdürlüğe bağlı olarak 10 ilde Bölge Müdürlükleri kurulmuştur. Karayolları Genel Müdürlüğü, kuruluş yıllarında “Tekerlek Dönsün” ilkesiyle yolların bakım onarım çalışmalarının yanı sıra, erişilebilirliği sağlamak amacıyla ana güzergahlarda yeni yolların yapımına öncelik verir. Kuruluşundan 1960 yılına kadar kuruluşun politikası “Yaz Kış Geçit Veren Yollar” olup, bu hedefi gerçekleştirmek için daha planlı ve programlı çalışır. Yeni Karayolları Teşkilatının hedefi; kağnı, at arabası gibi motorsuz taşıtlar için yapılmış olan ve ancak bu taşıtlara geçit veren yolları, çağdaş ulaşım araçlarının ihtiyaçlarına göre yeniden planlamak ve üzerinden motorlu taşıtların geçebileceği standartta yollar yapmaktır. Sağlık, eğitim gibi sosyal ağırlıklı temel hizmetlerin her yöreye götürülebilmesi amacıyla sürdürülen çalışmalar sonucu; 1960 yılında 7.049 km’si asfalt, 34.990 km’si stabilize, 9.168 km’si toprak ve 10.335 km’si geçit vermeyen yol olmak üzere 61.542 bin km’lik bir yol ağına ulaşılır. Bu yol ağının 26.711 km’si devlet yolu, 34.831 km’si il yoludur.
Ayrıca, makine ile bakımı yapılan yol uzunluğu, 1950 yılında 8.024 km iken, 1960 yılında 33 bin km’ye, her mevsim geçit veren yol uzunluğu, 1950 yılında 9.624 km iken, 1960 yılında 22 bin km’ye ulaşır. Yol yapımının yanı sıra köprü yapımına da önem verilmektedir. 1950 yılında yurdumuzdaki köprülerin toplam uzunluğu 3.421 metre iken; 1960 yılında bu uzunluk hemen hemen on katına çıkar ve 32 bin metreye ulaşır. 1960’lı yıllara gelindiğinde Türkiye’nin ihtiyacı olan 60 bin km’lik yol ağı ortaya çıkarılmıştır. 1960-1970 yılları arasındaki dönemde, mevcut karayollarının fiziki standartlarının yükseltilmesi gerektiğinden hareketle, asfalt kaplamaya ağırlık verilmiştir. Yol yapımında asfalt kaplamaya geçişle birlikte konforlu ulaşımın yanı sıra, yollar artık tozdan topraktan kurtulmaya yolcu, araç ve yol kenarındaki binalar rahatlamaya başlar; yol yüzeyindeki malzeme korunarak birbirine daha iyi bağlanması sağlanır. 1970 yılına gelindiğinde, asfalt yolların uzunluğu 19.226 km’ye ulaşarak toprak tesviye yolların uzunluğu 5.403 km’ye düşmüştür. 59.453 km’lik yol ağımızın 35.016 km’si devlet yolu, 24.437 km’si il yoludur.
Menderes dönemi otoyol hamlesi
Tek parti döneminin ardından iktidara gelen Demokrat Parti’nin 1950-1960 dönemini kapsayan yönetiminde ekonomide önemli kalkınma hamleleri gerçekleştirildi. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle yaşanan gelişmeler, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de siyasi ve ekonomik değişikliklere yol açtı. Adnan Menderes’in başbakanlığındaki DP hükümetleri döneminde birçok altyapı, ulaştırma, enerji ve reel sektör yatırımı hayata geçirildi.En önemli atılımlardan bazıları ulaştırma alanında gerçekleştirildi. ABD’nin Marshall Planı ve gelişmeye başlayan otomotiv sanayisinin desteği alınarak kara yolu taşımacılığına büyük önem verildi. Bunun sonucunda 1950-1960 döneminde 14 bin kilometrelik kara yolu yapıldı.Bu dönemde demir yolları devlet sektörün idaresindeyken, kara yolları üzerindeki ulaşımda ise öncü özel sektör ve yerel girişimcilere ait oldu.
Türkiye’deki karayolu taşıtlarının sayıları
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizdeki Motorlu Kara Taşıtları sayısı; 1970 yılında; 137.771 adedi otomobil, 15.980 adedi otobüs, 70.130 adedi kamyon olmak üzere toplam 369.808 adet,1980 yılında; 742.252 adedi otomobil, 32.783 adedi otobüs, 164.893 adedi kamyon olmak üzere toplam 1.696.681 adet, 1990 yılında; 1.649.879 adedi otomobil, 63.700 adedi otobüs, 257.353 adedi kamyon olmak üzere toplam 3.750.678 adet,2002 yılında; 4.600.140 adedi otomobil, 120.097 adedi otobüs, 399.025 adedi kamyon olmak üzere toplam 8.655.170 adet, 2010 yılında; 7.544.871 adedi otomobil, 208.510 adedi otobüs, 726.359 adedi kamyon olmak üzere toplam 15.095.603 adet,2023 Ağustos ayı itibarıyla 14.892.825 adedi otomobil, 210.017 adedi otobüs, 948.331adedi kamyon olmak üzere toplam 27.987.472 adettir. Toplam taşıt sayısı son 21 yılda yaklaşık %214 artmıştır.