30.11.2019 - 13:26 | Son Güncellenme:
AA
Farah Jaafar Crossby, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İslami finansın son 20-30 yılda muazzam bir şekilde büyüdüğünü, son beş yılda şirket tarafında ve kurumsal sukuklarda işlemlerin gayet iyi gittiğini, kurum tarafında ise sukuk ihracının başarılı şekilde devam ettiğini belirtti.
Şirketlerin İslami yöntemle sermaye artırmaya çok açık olduğunu kaydeden Crossby, bireysel tarafta sukukların alınmasının istenilen düzeyde olmadığını ifade etti.
Crossby, bireysel tarafta sukukların istenilen düzeye geleceğini, bunu tetikleyen bazı nedenlerin olduğunu belirterek, “Dijitalleşme unsuru bunlardan biri. İslami finansal hizmetleri dijital platformda yaymaya başladığınızda, etkileme alanı çok daha büyük olur.” diye konuştu.
Herkesin bir dijital telefonu olduğuna işaret eden Crossby, “Yani herkes şimdi gerçekten seçim gücüne sahip. İslami bir seçeneği olan bir banka şubesine ihtiyacımız yok. Bütün işlerimleri telefonda rahatlıkla yapabiliyoruz. Bu yüzden, finansal servis sağlayıcılar olarak görevimiz bu seçeneklerin telefonda hemen kullanılabilir olmasını sağlamak. Böylece insanların daha kolay bir seçim yapabilmelerini sağlayabilelim.” ifadelerini kullandı.
“Dijital uygulamalar İslami finansın benimsenmesine katkı sağlayacak”
Crossby, dijital uygulamaların İslami finansın benimsenmesine katkı sağlayacağını dile getirerek, “Katılım finansı ve İslami finansal hizmetler, İslami finansın ilkelerini ve ahlakını gerçekten yansıtan sürdürülebilir kalkınma hedefleri için itici bir güç. Yani bir şekilde, herkes İslami finansın mantığını benimsiyor.” yorumunda bulundu.
Türkiye ve Malezya sermaye piyasasındakilerin, bankacılık ve sigorta sektörlerinde hizmet sağlayıcılarının İslami finans hizmetlerinin gelişimini sağladığını vurgulayan Crossby, “Sektör olarak dijital gibi kolaylaştırıcıları tanımlamamız gerekiyor. Sektördeki bu dijital ve teknolojik gelişmelerle niyetimizin tam olarak ne olduğunu tanımlamamız lazım.” dedi.
Farah Jaafar Crossby, İslami finansın küresel ekonomik risklere karşı önleyici bir rolü olmadığını kaydederek şunları kaydetti:
“İslami finans her derde deva olacak durumda değil. Küresel ekonomik ve finansal sıkıntıları iyileştirecek de değil. Mesele aslında insanların açgözlülüğü ile ilgili. 2008'deki küresel finansal krize baktığımızda teminatlı rota, teminata bağlanmış borç ve kredi temerrüt takasları ABD'de de Fannie Mae ile problem yaşadı ve bu durum küresel finansal krizlerin oluşmasına ve Lehman Brothers bankasının batmasına neden oldu. İslami finans çok etkin şekilde o dönemde de kullanılsaydı yine de bunun önüne geçemezdi.”
İslami finansal hizmetlerin de insanlığı nasıl daha iyi hale getirebileceği ile ilgili araştırmalar yapılması gerektiğine dikkati çeken Crossby, “Eğer bu yönde çalışmalar yapılırsa ancak İslami finansın küresel manada benimsendiğini ve geliştiğini göreceğiz. İslami finansı tüm insanlık için olmalı. İslami olsun ya da İslami olmasın herkes için yaygın olmalı.” değerlendirmesini yaptı.
Crossby, İstanbul'un Asya, Avrupa ve Orta Doğu'nun kalbinde bulunmasının, onun diğer bölgeleri daha iyi anlamasında önemli bir rol oynadığına işaret ederek, “Küreselleşen dünyada insanların kültürel yakınlığın önemli olduğunu unuttuğunu düşünüyorum. İstanbul, konumu itibarıyla civar bölgeler ile kültürel benzeşmelere sahip. Bu durum İstanbul Finans Merkezi'nin başarılı olmasına katkı sağlayacaktır.” diye konuştu.
Batı ve doğu kutupları arasında yaşanan bu çatışmaların Asya'nın batıyı idealleştirmesini engellediğini aktaran Crossby, “Asya'nın ne olduğunu anlamamızı ve daha fazla takdir etmemizi sağlıyor. Birlikte iş yapmaya başlıyoruz. 300- 400 yıl önce başladığımız yere dönüyoruz. Zamanlama bu manada mükemmel. Asya ülkeleri olarak birbirimize daha fazla iyi davranıyoruz. Birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Süper güç denilen küresel bir süper güce ihtiyacımız yok.” değerlendirmesinde bulundu.