20.12.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
OTOKOLİK KISA TUR - Levent Köprülü
Kış mevsiminin neredeyse “göbeği”ndeyiz. Her ne kadar ciddi kar ve yağmur etkisinde göremesek de, soğuk işte. Üstelik yılın son ayındayız ve bir çoğumuzun “yıllık izin stokları” çoktan tüketildi. Ancak, bazen bir otomobil, insanda seyahat etme, uzaklara, belki de “sıcak diyarlara” gitme isteği uyandırabilir ısrarla... Tıpkı, Fiat 500L Living gibi... Yoksa bu istek sadece bende mi uyandı? Neyse, biz işimize bakalım...
Fiat’ın, elinden gelse “bağımsız marka” haline getireceği 500 serisinin “eeeenn büyük” üyesi olan 500L Living, kardeşi 500L’ye uzunlukta 20 cm fark atarken, 38 lt daha fazla bagaj ve ekstradan iki koltukla ciddi öne geçiyor. Eh, bu da normal zaten.
Yüksek tavan farkı
500L ile 500L Living’e önden bakarsanız, hiçbir fark göremezsiniz dersem yanlış olmaz. Zaten söyledim, ikisi de kardeşler! Minik 500’ün sevimli farları ve yuvarlatılmış hatlarını alan otomobil, bununla birlikte tamponda daha büyük bir havalandırma ızgarası ve tamponun üst kısmında “bıyık gibi” gördüğüm, ekstra ince havalandırmaya sahip.
Living’e yandan bakıldığında ise, 500L ikizlerinin arasındaki farkı daha iyi anlıyorsunuz. Nitekim Fiat, Living’i standart 500L’den “daha fazla beslemiş” gibi görünüyor. Şaka bir yana, 20 cm’lik fark belli oluyor. Zaten yan arka camının uzunluğu da, onu ele veriyor. Arka tasarım ise, yine 500L ile neredeyse aynı.
İç mekandaysa ciddi şekilde ferahlık söz konusu. Aşırı yüksek tavan, otomobili çepeçevre saran geniş camlar, 360 derece görüş imkanı sunuyor. Bunların üstüne bir de açılabilir “Skydome” cam tavanı da eklerseniz, bildiğin “Uzay Mekiği” sanki. Abartmıyorum, çünkü aracı gece kullanırken böyle hissettim...
Panda ve 500L’den tanıdık direksiyon simidi, ilginç tasarımlı ama fonksiyonel. Ayrıca kullanırken hiç de “garip” gelmiyor. Göstergeleri iri ve yol bilgisayarı da “abuk” bir yerde değil, hız göstergesi ve devir saatinin arasında... Bana göre göstergelerin tek olumsuz tarafı, fazla beyaz ve şeffaf ibreli olmaları. Yoksa bence kesinlikle mahzuru yok...
“Ekranı bir miktar daha büyük olaydı, iyiydi” dediğim multimedya sistemi, iri klima kontrolleri, iri vites topuzu ve uçaklardan alındığı hissi veren el freni kolu, orta konsolda gözüme çarpanlardan. Bununla birlikte iki adet torpido gözü olması, çift renkli ön göğüs filan da fiyakalı.
Daha fazla çikolata mı?
Neyin nesi?
Soru biraz “kaba” gibi geldi sanki!.. Neyse, yukarıda yeterince yazdım zaten. “500giller” ailesinin MPV üyesi, 500L’nin de “çift yumurta” ikizi sayılır. Ne de olsa, ikiz kardeşinden büyük. Yoksa “Annesi ona daha çok çikolata veriyordu, o yüzden daha iri!” mi deseydim?
Ne zaman piyasaya çıktı?
Bu yılın nisan ayında Türkiye’ye geldi. Yani, sanılanın aksine eski bir model değil. Gözünüz 500L’ye alıştığından size öyle gelmiştir. Aslında 500L geleli de fazla olmadı... Tamam, kendi kendime çok konuştum!
Nasıl bir motora sahip?
Motoru bildiğiniz gibi... Yani içten yanmalı!.. Şakaaa... 1.3 lt (85 HP) ve 1.6 lt (120 HP) şeklinde iki dizel seçeneği var. 1.3 litreliği Dualogic otomatik vitesle satılmakta. Ama bendeniz 1.6’yı kullandım. Yani 6 ileri manuel vites kutusuyla. Keşke onun da otomatiği olsaydı... Performansı iyi yani... Bu motor, fabrika verilerine göre 100 km’de ortalama 4.6 litre tüketiyor. Levent ise, 6 litre civarında tüketti. Ama “efendi kullandı” kesinlikle, taşkınlık yapmadı.
Ne gibi cicileri var?
Hangi birini sayalım bilmem... Benim kullandığım versiyonunda ön konsola entegre 5 inç dokunmatik ekranlı “U-Connect” sistemi, radyo/CD/Mp3 çalar, bluetooth, navigasyon, Geri Görüş Kamerası, aux-in, USB ve “Eco:Drive Live” (Sizi ciddi şekilde ekonomik kullanmaya teşvik eden bir sistem. Kullanıcının sürüş tarzını analiz edip, yakıt tüketimini azaltıcak nerilerde bulunuyor.) gibi şeyler vardı. Bitmediiii... 6 hava yastığı, ABS+EBD, ESP, Otomatik Çekiş Kontrol Sistemi (ASR), Motor Fren Torku Düzenleyici (MSR), Devrilme Önleyici (ERM), Dinamik Direksiyon Tork Kontrolü (DST) ve Yokuş Kalkış Desteği “Hillholder” standart. Yeter mi?
İki fazladan koltuk
Living, kardeşi 500L gibi fonksiyonel. Arka koltukları, öndekilerden yüksekte. Yani yolu rahatça seryermek mümkün. Ayrıca hareketli ve katlanabiliyor. 3. sıra ise, bu otomobilin en büyük özelliği. Aslında yetişkinler için, uzun süre oturulmalık değil. Ancak şehir içinde, fazladan aile bireyi ya da arkadaş ı taşımak için ideal.
Bagajıysa 10 numara. 3. koltuk sırası katlanınca 493 lt, ikinci sırayı da katlarsanız 1590 lt bagaj hacmi çıkıyor. Ben ise, bu alanı yük değil de, uzun yolda yatıp dinlenme alanı olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum! (Takıldık bu seyahat olayına!..) Ayrıca ön koltukların sırtlığında, ikinci sıradakiler kullansın diye katlanan masalar da (sehpa da olabilir) var.
500L Living’in kullanması ise zevkli. Süspansiyon sertliği orta düzeyde. Eğlence sistemleri, eşya koyma gözleri gibi unsurları da yeterli. Yani sıkmıyor insanı. Hatta “geniş ve yüksek” oluşu nedeniyle sizi kıskanarak bakanlar bile olabiliyor.
Uzun lafın kısası, 68 bin 890 TL’den başlayan fiyatlarla satılan 500L Living, geniş ve sevimli surata sahip bir MPV isteyenler için ideal alternatif. Tabii ben yeşil yerine “Aşk Kırmızısı” rengini tercih ederdim. Ne bileyim, ismi çekti galiba...
Edİtörün bir notu var mı?
“Living: Yaşama, hayat biçimi.” Otomobilin adı bile, insanı İngilizce’ye başlamak için teşvik ediyor bence...