04.06.2013 - 16:58 | Son Güncellenme:
Turhan, Borsa İstanbul ve Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirilen "Gelişen Ekonomilerde Şirketlerde ve Sermaye Piyasalarında Kurumsal Yönetim" konulu konferanstaki panelde moderatör olarak yaptığı konuşmada, Borsa İstanbul'un üyesi bulunduğu UN Global Compact'ın kurumsal yönetişimle ilgili 10 temel prensibi olduğunu, bunların ikisinin insan hakları, 4'ünün iş ve çalışma ortamı, 3'ünün çevre ve çevre politikaları, sonuncusunun ise yolsuzluğun önlenmesi ve suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele konularıyla ilgili olduğu bilgisini verdi.
Turhan, UN Global Compact'ta insan haklarıyla ilgili vurgulanan ilk hususun "İşletmelerin kendi davranışlarında insan haklarına, temel hak ve özgürlüklere saygılı olması" olduğunu belirterek, ikincisinin de üretim ve ticaret süreçlerine katılan diğer taraflar açısından da bir insan hakları ihlali olmaması gerektiğini kaydetti.
İş ve çalışma ortamıyla ilgili 4 önemli maddeyi vurgulayan Turhan, bu maddeleri şöyle sıraladı: "İlki çalışanların örgütlenme haklarına saygı gösterilmesi ve BM'nin Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından konulmuş ilkelerinin hayata geçirtilmesine izin verilmesi, ikincisi, bizim anayasada angarya diye geçen karşılıksız yada zorla çalıştırma gibi uygulamaların tamamen uzağında durulması, üçüncüsü çocuk emeğinin sömrülmesine süreçlerin hiçbir aşamasında izin verilmemesi ve dördüncüsü ise istihdam tarafında ayrımcılık olarak kabul edilebilecek cinsiyet ya da inanca dayalı davranışın asla sergilenmemesi." Turhan, UN Global Compact'ın çevre ve çevre politikalarıyla ilgili prensipleri hakkında da bilgi vererek, bu konuda şirketlerin kendi üretim süreçlerinde çevre duyarlılığını öncelikleri arasında göstermesi ve çevre dostu teknoloji gelişimini imkanları çerçevesinde desteklemesi gerektiğini ifade etti.
İbrahim Turhan, şirketlerin hiçbir şekilde yolsuzluk, rüşvet ve suç gelirlerinin aklanması gibi davranışlarında bulunmaması gerektiği hususunun da UN Global Compact'ın temel prensipleri arasında yer aldığına değindi.
"BORSADA ENDEKSLERİ KAPATACAK SORUN GÖRÜNMÜYOR"
Bir gazetecinin, borsadaki dünkü düşüşün devam etmesi durumunda endekslerin kapatılmasının mümkün olup olmayacağına ilişkin sorusuna Turhan, "Olasılık üzerine politika geliştirildiğini duydunuz mu?" dedi.
Bir daha yüksek düşüş olduğunda müdahalenin söz konusu olup olmadığına yönelik soruya da Turhan, "Onu o zaman düşünürüz. Şu an itibariyle ortada onu gerektirecek bir durum yok. Sorun görünmüyor" yanıtını verdi. Turhan, görevlerinin ne olursa olsun piyaların işlemesini sağlamak olduğunu anımsattı.
"HALKA AÇIK ŞİRKETLERE İMTİYAZ VERİLMELİ"
Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın da halka arz ile çekirdek aile şirketinin büyüdüğünü belirterek, hissedarlar için 24 saat çalışıldığını, bazen "acaba ben de mi hissedar olsaydım" diye düşündüğünü kaydetti.
Türkiye'deki birçok şirket gibi ortaklara daha iyi bir şirket sunabilmek için çalıştıklarını ifade eden Akın, şunları dile getirdi: "Onları nasıl memnun edebiliriz?'den başka bir şey düşünmüyoruz. Ama onları memnun etmek demek benim de memnun olmam demek. Çünkü onların menfaatiyle benim menfaatim ortak. Bunun böyle olması bütün şirketleri halka açık olmasını gerektiriyor. Şirketlerin halka açılmasını teşvik etmek için halka açık olan şirketlere bir takım imtiyazlar verilebilir. Mesela bazı ihalelere halka açık olmayan şirketin girememesi lazım. Şeffaflık, kurumsal yönetim, hesap verilebilirlik, kayıt içine girmek çok önemli."
"ŞİRKETLERE BORSAYA GİRMELERİNİ TAVSİYE EDİYORUM"
Akın, halka açılan bir şirketin artık saklayacak bir şeyi kalmadığını anlatarak, "Yaptığımız hiçbir şeyi gizleme lüksümüz yok. Kendinizden bile gizleyemiyorsunuz. Şeffaflık aslında işiniz kolaylaşıyor. SPK bazı şeylerde sizi zorunlu tutuyor. SPK'nın bu olaya ciddi şekilde bakması bizi de daha dikkatli olmaya itiyor" diye konuştu.
Halka açık olmanın bazen de avantajlı olmadığını aktaran Akın, şunları anlattı: "Halka açılmakta en önemli şey istediğiniz anda hisse senetleriniz paraya çevrilebilir olmasıdır. Sıkıntıya düşseniz ufak satış yaparak o sıkıntıyı atlatabilirsiniz. Halka kapalı şirkette bu imkan hiç yok. Ben sermayesiz yaşadığım ve ufak satışların ne kadar önemli olduğunu bildiğim için şirketlere borsaya girmelerini tavsiye ediyorum. Şirket sadece sizin probleminiz olmaktan çıkıyor. Ortaklar da işin içine devreye giriyor."
"DÜNYA YÖNETİŞİM AÇISINDAN SIKINTIDA"
Türkiye İş Bankası ve Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Türkiye'de sermaye birikimi ve inisiyatifinin geç başladığını belirterek, bugünkü Türkiye'de mali sektörün ve bilhassa sermaye piyasasının Türkiye'nin gelecekte kendi ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak olduğunu kaydetti. Özince, Türkiye'nin etrafında dinamiği çok yüksek bir dünya bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Türkiye, gelişmekte olan bir ekonomi ama onun çok ötesindedir. 30 sene öncesinde de Türkiye gelişmekte olan bir ekonomiydi. Gelişmiş ülkelerdeki ekonomik sorunlar dikkate alındığında da nerenin gelişmiş olarak ifade edilebileceğini bilmiyorum. Sermaye piyasalarımızın büyümesi açısından yerli ve yabancı yatırımcı tabanını genişletmek açısından bakıldığında biz gelişmekte olan bir ülkeyiz." Özince, kendi kurumsal yönetimden ziyade içinde bulunulan dünyanın kurumsal yönetiminin de çok önemli olduğunu anlatarak, "Bence AB kısıtlı bir enternasyonel. Ülkü bir değil ki" dedi.
Dünyada yaşanılan sıkıntının ortadan kalkmadığını belirten Özince, "Dünyada sermaye piyasalarının spekülasyon ağırlıklı yönetildiği dikkate alınırsa, yatırım ve tasarruf bankacılığının ayrılması suretiyle işlerin vergi mükellefine yansıtılmadan yürütüleceği söylemine bakılırsa, spekülasyon ve kumar devam edecektir. Bu sadece kumar oynayanları etkilemiyor. Buğday fiyatları fırlamış gidiyor. Dünyanın, genel yönetişim açısından çok sıkıntıda olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Sidney Teknoloji Üniversitesi Kurumsal Yönetim Merkezi Direktörü Prof. Dr. Thomas Clarke, Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler Aras ve çok sayıda davetli katıldı.