20.12.2023 - 20:47 | Son Güncellenme:
DHA
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Genel Kurulu’nda, bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2024 yılı bütçe görüşmelerinde konuştu. Bakan Şimşek, küresel büyüme ve dünyada büyük meydan okumaların, risklerin ve fırsatların bir arada bulunduğu bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, "Küresel ekonomi; ticarette artan korumacılık, zayıf talep, düşük verimlilik, yüksek borçluluk, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve jeopolitik gerginlikler gibi bir dizi sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlara zamanında çözüm üretemezsek küresel büyüme ve refah artışının daha da yavaşlama riski bulunmaktadır. Maalesef, bugünkü dünyaya baktığımızda bu sorunları çözmek için gereken iş birliği ve kolektif iradenin olmadığını görüyoruz. Özellikle, küresel büyümenin ana motorlarından biri olan ticaretteki yavaşlama kaygı vericidir" değerlendirmesinde bulundu.
'ABD VE ÇİN ARASINDAKİ REKABET SERTLEŞTİ'
Küresel finans krizi öncesinde yıllık 500’ün altında olan ticaretin üzerindeki yeni kısıtlama sayısının geçen sene 6 kat arttığını kaydeden Bakan Şimşek, "3 bine çıkmıştır. 2008 öncesinde büyümenin yaklaşık 1,5 katı hızla büyüyen küresel ticaret artık son dönemde büyüme oranının da altına gerilemiştir. ABD ve Çin arasındaki jeostratejik rekabetin giderek sertleştiği ve küresel ticarette parçalanmaların olduğu bir süreçteyiz. Düşük verimlilik ve zayıf küresel talep sürdürülebilir yüksek büyümenin önündeki diğer bir engeldir. Önümüzdeki 5 yıla ilişkin tahminlere baktığımız zaman, küresel büyümenin yüzde 3,1 olacağı tahmin ediliyor, bu da yakın dönem veya uzun dönem ortalamalarının oldukça altındadır" dedi.
'KÜRESİL RİSKLERDEN ÜÇÜNCÜSÜ YÜKSEK BORÇLULUK'
Küresel risklerden üçüncüsünün de yüksek borçluluk olduğunu belirten Bakan Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2000 yılında küresel borcun dünya hasılasına oranı yüzde 231 idi, bu sene yüzde 330'u aşmış durumda yani 100 puanlık bir artış söz konusu. Bu durum, son 20 yılda belki önemli bir sorun yaratmamış gibi görünebilir ancak büyümenin düşük seyrettiği, faizlerin göreceli olarak yüksek olduğu bir dönemde küresel borç önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dördüncü risk olarak karşımıza yaşlanan dünya nüfusu çıkıyor. 1950'de 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı yüzde 5'ti, bu sene yüzde 10'u aşmış durumda; 73 yılda ikiye katlandı, önümüzdeki 30 yılda çok daha hızlı bir şekilde artacak ve yüzde 17'ye çıkacak. Yaşlanan nüfusun küresel büyüme ve verimlilik üzerinde tabii ki olumsuz etkileri olacaktır."
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ'
Önemli bir hususunda iklim değişikli olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, "Günümüzde küresel ısınma artık bir realitedir ve çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız, bu da büyümeye ilişkin aşağı yönlü riskleri artırmaktadır. Son olarak yakın coğrafyamızda jeopolitik gerilim ve savaşların olumsuz etkilerini hissediyoruz. Bunlar yapısal birtakım sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Tabii, konjonktürel olarak bazı olumlu gelişmeler de var. Mesela, bunlardan ilki, salgınla birlikte artan küresel enflasyon düşüş eğilimine girmiştir. Enflasyonla mücadele nedeniyle sıkılaşan finansal koşullar gevşemeye başlamıştır, özellikle de önümüzdeki yılın ikinci yarısından sonra da küresel faiz indirimlerinin başlaması bekleniyor, bu, bizim programımız açısından da olumludur. Çünkü 2024 yılında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları muhtemelen daha olumlu olacaktır. Ayrıca, salgın sonrası hızla artan emtia fiyatları da yılbaşından bu yana zayıflamaktadır" diye konuştu.
'OVP'NİN ANA HEDEFİ; ENFLASYONDA KALICI DÜŞÜŞÜ SAĞLAMAKTIR'
Türkiye'yi hep birlikte inşa etmek için, milletin refahını artırmak için çalıştıklarının altını çizen Bakan Şimşek, bu çerçevede Orta Vadeli Programdan (OVP) bahsederek, "Ortaya bir program koyduk. Küresel zorlukları Türkiye için bir fırsata döndürme çabası içerisindeyiz, bunun için öngörülebilirliği artırıyoruz, bunun için en büyük önceliğimiz fiyat istikrarıdır. Bu nedenle de orta vadeli programın ana hedefi enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamaktır. Çünkü enflasyonu düşürmeden Türkiye'de sürdürülebilir, yüksek büyümeyi ve kalıcı refahı sağlayamayız. Büyümede dengelenme yani iç talebin daha ılımlı, dış talebin olumlu katkı verdiği cari açıkta iyileşme, mali disiplinin yeniden tesisi, rezerv birikimi ve kur korumalı mevduat hesaplarından çıkış, programın diğer öncelikli hedefleridir. Bu hedeflere ulaşmak için haziran ayından bu yana önemli mesafe kat ettik, adımlar attık, daha uygulamaya koyacağımız tabii ki reformlar var. Bütün bunlar makrofinansal riskleri azaltmıştır. Makrofinansal istikrarımız güçleniyor" dedi.
'KARARLIYIZ, ENFLASYONU KALICI OLARAK DÜŞÜRECEĞİZ'
Bakan Şimşek, enflasyonla mücadeleye ilişkin hedeflerini de şöyle açıkladı:
"Kararlıyız; enflasyonu kalıcı olarak düşüreceğiz, bu, OVP programımızın en öncelikli hedefidir. Bu amaçla başlatılan parasal sıkılaştırma süreci devam ediyor. Seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımlarıyla parasal sıkılaştırmayı destekliyoruz. Para, maliye ve gelirler politikaları arasındaki eş güdüm güçlendirilirken önümüzdeki dönemde verimlilik artışı odaklı yapısal dönüşümü önceliklendireceğiz. Ekonomideki dengelenme Türk Lirasına, Türk Lirası varlıklarına artan ilgi, rezervlerdeki artış ve kurun istikrarlı seyri enflasyonla mücadeleyi desteklemektedir. Ağustos ayından itibaren aylık enflasyon bir düşüş trendine girmiştir. Çekirdek enflasyondaki düşüş çok daha belirgindir. Bakın, eylül ayında çekirdek enflasyon yüzde 5,3'tü, ekim ayında yüzde 3,7, kasım ayında yüzde 2 civarına gerilemiştir. Yani enflasyondaki ivme kaybı çok net bir şekilde ortadadır ve 2024 yılı hedeflerimizle uyumlu bir patikaya doğru evrilmiştir. Nitekim 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerine bakarsanız son iki ayda 5 puan gerilemiş ve hedeflerimize yakınsamıştır." Bakan Şimşek, çalışanı, emekliyi ve işçiyi enflasyona ezdirmeyeceklerini de vurguladı.
'YILLIK ENFLASYON DÜŞÜŞÜ 2024'ÜN İKİNCİ YARISINDA KENDİSİNİ GÖSTERECEK'
Yıllık enflasyon düşüşünün 2024'ün ikinci yarısında kendisini göstereceğine işaret eden Bakan Şimşek, "Enflasyonu önümüzdeki yıl sonunda yüzde 36'ya, 2026 yılında ise tek haneli seviyelere düşürmeyi hedefliyoruz. Piyasa, önümüzdeki yıl ve sonraki hedefleri satın almaya başlamış durumdadır" açıklamasında bulundu.
'CUMHURİYETİN İLK YÜZYILINDA TÜRKİYE ORTALAMA REEL OLARAK YÜZDE 4,8 BÜYÜDÜ'
Cumhuriyetin ilk yüzyılında Türkiye'nin ortalama reel olarak yüzde 4,8 büyüdüğünü aktaran Bakan Şimşek, "Son 20 yılda ise daha iyi bir performans var, yüzde 5,4'lük bir büyüme söz konusu. Büyüme performansımızı tabii ki diğer ülkelerle de karşılaştırmamız lazım. 2002 yılındaki Türkiye ekonomisini 100 alalım, reel olarak 2022'ye getirelim. Bu rakam 288'e tekabül ediyor yani Türkiye son 20 yılda reel olarak 100'den 288'e gelmiş büyümede. Aynı dönemde dünya ekonomisi 100'den 203'e, gelişmekte olan ülkeler 100'den 280'e gelmiş. Şimdi diyeceksiniz ki 'Türkiye 288, gelişmekte olan ekonomiler 280, çok da büyük bir fark yok' diye, ancak kıta büyüklüğünde olan Çin ve Hindistan'ı ayırırsanız gelişmekte olan ülkeler 100'den 211'e çıkmış, Türkiye 288'e çıkmış. Dolayısıyla çok net bir şekilde Türkiye sadece tarihi olarak değil diğer ülkelerle de karşılaştırıldığı zaman güçlü bir büyüme performansı ortaya koymuştur" dedi.
Son bir yıl içerisinde büyümenin iç talep kaynaklı olduğunu aktaran Bakan Şimşek, "Sürdürülebilir yüksek büyüme için daha dengeli bir kompozisyona ihtiyacımız vardır; programımız da bunu amaçlıyor. Uyguladığımız politikalarla bu yılın üçüncü çeyreğinde yeniden dengelenme başlamıştır. Bu sene büyümenin yüzde 4,4 olması bekleniyor. Yüzde 4,4 size düşük gibi gelebilir ama dünya ortalamasının 1,5 katı civarında bir büyümeden bahsediyoruz, gelişmiş ülkelerin de 3 katı hızlı büyüyoruz. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerle bu anlamda farkı kapatmaya devam ediyoruz" ifadesini kullandı.
'YÜZDE 4 BÜYÜME HEDEFİMİZ VAR'
Gelecek sene yüzde 4'lük bir büyüme hedefleri olduğunu kaydeden Bakan Şimşek, "Dezenflasyon programı iç talebi bir miktar ılımlı hale getirecek. 2023 Ekim itibarıyla toplam istihdam yıl sonuna göre; 812 bin kişi artmış yani 32 milyon istihdam söz konusu. Mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı yüzde 8,5’le son 11 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir" dedi.
'YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ ARTIRIYORUZ'
Bakan Şimşek, bakanlığının hedef ve projelerine ilişkin, "Mesleki eğitim programlarıyla eğitim ve istihdam bağlantısını güçlendiriyoruz. Yeşil ve dijital dönüşümle nitelikli istihdamı artırıyoruz. Önemli hedefimiz, cari açığı kalıcı bir şekilde aşağıya çekmektir. Mayıs ayında yıllık cari açık 60 milyar doların üzerine çıkmıştı, ekim ayı itibarıyla 50,7 milyar dolara düşmüş durumda, muhtemelen yıl sonu 44- 45 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Ekonomide dengelenmeye yönelik attığımız adımlar yani enflasyonu düşürmek için attığımız adımlar güçlü hizmet ihracatı, altın ithalatındaki normalleşme ve enerjide dışa bağımlılığın orta vadede azalmasıyla birlikte cari dengede iyileşme devam edecektir. Cari işlemler açığının millî gelire oranı bu sene yüzde 4 civarı, gelecek sene yüzde 3,1. Program dönemi sonunda da yüzde 2,3'e düşmesini öngörüyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için gerekli politikalar devrede ve özellikle önümüzde dönemde mal ve hizmet ihracatımızın artışını çok güçlü bir şekilde destekleyeceğiz" diye konuştu.
'HİÇ KİMSEDEN KAYNAK İSTEMEDİK'
Bakan Şimşek, sık sık seyahatlerinin eleştirildiğini hatırlatarak, "Seyahatlerimin hemen hemen hepsinde ana gündem maddelerinden bir tanesi yeşil ve dijital dönüşüm olmuştur. Biz hiç kimseden kaynak istemedik, hiç kimseden para istemedik, Türkiye'nin paraya ihtiyacı yok" açıklamasında bulundu.
'EXİMBANK'IN SERMAYESİNİ YÜZDE 50'YE YAKIN ARTIRDIK'
Zorlu küresel konjonktürde özellikle ihracatı çok güçlü bir şekilde desteklediklerini kaydeden Bakan Şimşek, "Eximbank'ın sermayesini yüzde 50'ye yakın artırdık. Günlük reeskont kredi limitini 10 kat artırdık, şimdi, 3 milyar lira günlük reeskont kredisi var, yetmez, ocak ayında çok daha fazla artıracağız" dedi.
Orta Vadeli Programda AB tanımlı genel borç yönetim stokunun milli gelire oranının 2023 yılında yüzde 33 ile 34 arası bir rakam olacağını aktaran Bakan Şimşek, "Gelişmekte olan ülkeler ortalaması olan yüzde 67’nin yarısından daha azdır. Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama kamu borç oranı yüzde 83. Türkiye'de yüzde 33, bunu niye söylüyorum? Depremle ilgili ilave bir şokla karşı karşıyayız. Doğrudur, deprem şoku bu sene, gelecek sene, 2025’te hatta 2026’ya kadar bir süre etkileyecek ama bizim borç stokumuz yaptığımız tahminlere göre 2026’nın sonunda aşağı yukarı bugün ne ise o civarda olacak" dedi.
Borcun nispeten düşük olmasının, Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu kaydeden Bakan Şimşek, "Önümüzdeki yıl borçlanırken 3 ölçüt çerçevesinde borçlanacağız. Borç stokunun faiz riskini azaltmak amacıyla değişken faizli senetlerin ihraçlarının payını sınırlıyoruz. Borcun döviz kurlarındaki dalgalanmalara karşı duyarlılığını azaltmak için borçlanmayı ağırlıklı olarak TL cinsinden yapacağız. Borcun refinansman riskini azaltmak için vadesine bir yıldan az kalmış senetlerin payını belli bir seviyede tutacağız yani vadeyi uzatmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
'DEPREMİN YARATTIĞI FİNANSMAN İHTİYACI NEDENİYLE FİNANSMAN PROGRAMI REVİZE EDİLDİ'
Bakan Şimşek 6 Şubat depreminin yarattığı finansman ihtiyacı nedeniyle finansman programını revize ettiklerini belirterek, "2023 yılı başında yüzde 114 olarak öngörülen iç borç çevirme oranı 2023 yılında yüzde 140’a çıktı ama karşımızda gerçekten asrın felaketi şeklinde bir deprem var. 2024 yılında tabii ki finansman programında yüksek bir iç borç çevirme oranı var. 2024 yılı içerisinde iç borç çevirme oranı yüzde 136,5 olacak yani inşallah, bu senenin bir miktar altına olacak ama bunlar yüksek rakamlar. O nedenle, oturup vergi tabanını büyüteceğiz" dedi
'VERGİLERİN PAYINI ARTIRACAĞIZ'
Bakan Şimşek, etkin, basit ve daha adil bir vergi sistemi oluşturmak için çalıştıklarını vurgulayarak şöyle dedi:
"Doğrudan vergilerin payını artıracağız. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı teşvik etmeye devam edeceğiz. Sürdürülebilir büyümeyi bu çerçevede destekleyeceğiz. Kamu açığının sağlıklı kaynaklarla finanse edilmesi için ilave çaba göstereceğiz. Etkin olmayan istisna ve indirimlerin kaldırılması için bir çaba içerisine gireceğiz. Burada istisnalar çok geniş, sadece yurt dışı kaynak, özellikle kalıcı kaynak girişini sağlamaya yönelik birtakım istisnalar noktasında elimiz rahat olacak. Ben istisnaları geçici olarak doğru buluyorum ama onun dışındakileri gözden geçireceğiz. Asgari ücreti vergi dışı bırakmışız. Sadece asgari ücretli yararlanmıyor, bütün çalışanlar asgari ücrete kadar vergi vermiyor."
GELİR VERGİSİ TARİFESİ
Bakan Şimşek, gelir vergisi tarifesine ilişkin de "Hemen hemen birçok ülkede olduğu gibi artan oranlı yani çok kazanandan çok almayı amaçlayan bir tarife var. Bakın, hükûmetlerimiz döneminde vergi adaletini güçlendirmek için en alttaki yani en düşük gelir vergisi dilimi yüzde 22 iken yüzde 15’e biz indirmişiz" diye aktardı.
Kayıt dışı çalışmaya da değinen Bakan Şimşek, "Kayıt dışı çalışma önemli bir sorun. Türkiye'de bu oran sadece yabancılarla ilişkili değildir, yüksek bir orandır; yüzde 50'lerden yüzde 27'lere düşürdük ama daha katedeceğimiz çok mesafe var" dedi.
Bakan Şimşek, kurumlar vergisine ilişkin ise "2023 yılında kurumlar vergisinin tamamının yüzde 24'ü bankalardan tahsil edildi. Bütün kurumlar vergisinin yüzde 24'ü tek başına bankalardan tahsil edildi. Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu iddiası gerçeği yansıtıyor mu? Evet, böyle bir iddia var. Türkiye toplam vergilerde genel vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8’le 38 OECD üyesi ülke arasında en düşük vergi yüküne sahip 3’üncü ülkedir. OECD vergi yükü ortalaması yüzde 34, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 41,2, Türkiye'de yüzde 20,8" diye aktardı.
KARA PARANIN AKLANMASINA YÖNELİK MÜCADELE
Kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadeleyi kararlılıkla yürüttüklerini de kaydeden Bakan Şimşek, "2023 yılında 4 bin 624 dosya kapsamında 14 bin 525 kişi hakkında rapor ve bilgi hazırlanarak adli makamlar, kolluk ve istihbarat birimleriyle, ilgili kamu idareleriyle bunları paylaştık, destek verdik ve bütün yani kara parayla, mafyayla mücadele ediyoruz” dedi.
Görüşmelerin ardından TBMM Genel Kurulu’nda, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bütçesi kabul edildi.