01.12.2022 - 10:25 | Son Güncellenme:
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Ülkemiz devreye aldığımız Türkiye Ekonomi modeli ile uzun vadeli hedeflerini adım adım gerçekleştirmeye devam ediyor.
Sürdürülebilir büyüme için finansman ihtiyacının para piyasaları ile sermaye piyasaları arasında dengeli bir şekilde dağılması önem arz ediyor.
Salgınla başlayan arz şokları ve tersine küreselleşme süreci tüm ülkeler açısından zorlu koşulları beraberinde getiriyor.
Gıda ve enerji fiyatlarında beklentilerin çok ötesinde gerçekleşen fiyatlamalar neticesinde tüm dünyada maliyet kaynaklı bir enflasyonist ortam oluştu.
İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte tüm dünyada enflasyon oranları rekor yüksek seviyelere ulaşırken, birçok ülke politika faizini artırma yoluna gitti, arka arkaya faiz artırımları dünyayı hızlı bir resesyona doğru sürüklüyor.
Bir yandan küresel ölçekte içinden geçilen sancılı süreçlere şahitlik ederken bir yandan da çok ciddi paradigma değişikliklerine şahit oluyoruz. Pandemi ile birlikte arz şokları tüm ülkeler için zorlu koşulları beraberinde getirdi. Aldığımız tedbirlerle ekonomimize yüzde 11.4 ile son 50 yılın en hızlı büyümesini gerçekleştirdik. 2022 yılının ilk 9 aylık döneminde yüzde 6.2’lik güçlü bir büyüme kaydetmeyi başardık. Covid-19 sonrasında güçlü büyüme kaydeden ülkelerden biri olmaya devam ediyoruz.
"DAHA FAZLA İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE OLMAYA ÖNEM VERİYORUZ"
Attığımız adımların etkilerini Ekim itibarıyla 253 milyar doları aşan ihracat ve %10,1'lik seviyesine gerileyen işsizlik rakamlarında da görmekteyiz.
Hem yatırımcıların bilinçlendirilmesi hem de sermaye piyasalarında uygun perspektifin oluşturulması için tüm paydaşlarla daha fazla iş birliği içinde olmaya önem veriyoruz. Katılım finans kanunu çalışmalarımızı kısa bir sürede tamamlayacağız. Hedefimiz katılım finans sisteminde bir üs haline dönüşmek.
Tüm dünyada enflasyon oranları rekor yüksek seviyeye ulaşırken birçok ülke politika faizlerini artırma yoluna gitti. Ardı ardına gerçekleştirilen faiz artışları bugün dünyayı hızlı bir resesyona doğru sürüklüyor. Kararlılıkla uyguladığımız Türkiye ekonomi modelimizle istihdam ve ihracatta emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz.
Kitle fonlamasından girişim sermayesi yatırım fonları ve ortaklıklarına, halka arzlardan projeye dayalı menkul kıymetlere kadar her ölçekte şirket ve projenin özkaynak ve borçlanma aracı yoluyla fonlama sağlayacağı bir sermaye piyasası ekosistemi oluşturduk. Önümüzdeki dönemde de bu ekosistemi geliştirerek ürün çeşitliliğini artırmaya devam edeceğiz.
Darphane altı sertifikası lansmanını geçtiğimiz hafta gerçekleştirerek Borsa İstanbul nezdinde ihracını sağladık. 5 ton altın karşılığı olmak üzere 500 milyon adet sertifika yatırımcılarımıza sunulmuştur. Dijitalleşme çerçevesinde attığımız adımlar çevreci bir yaklaşım barındırdığından uyguladığımız politikaları yeşil dönüşüm kapsamında oldukça değerli buluyoruz.
Geçtiğimiz şubat ayında SPK tarafından yeşil borçlanma araçları ve yeşil kira sertifikası rehberi yayınlandı. Yeşil ihraçların uluslararası kabul görmüş standartlara göre yapılmasının, ihraçların nitelik ve niceliklerinin artırılmasının önü açılmış oldu. İhraçlar 4 milyar lirayı bulmuş durumdadır.
BORSA İSTANBUL HAKKINDA
Geçtiğimiz şubat ayında SPK tarafından yeşil borçlanma araçları ve yeşil kira sertifikası rehberi yayınlandı. Yeşil ihraçların uluslararası kabul görmüş standartlara göre yapılmasının, ihraçların nitelik ve niceliklerinin artırılmasının önü açılmış oldu. İhraçlar 4 milyar lirayı bulmuş durumdadır.
Bu yıl da sermaye piyasalarımız büyümesini halka arzla sürdürmüştür. Kasım ayı itibarıyla 33 şirket 14.2 milyar liralık halka arz gerçekleştirmiştir. Son 2 yılda borsada işlem gören şirket sayısı 482’ye ulaşmış durumda. İşlem hacmi açısından Borsa İstanbul’un dikkat çeken bir borsa olduğunu biliyoruz. İşlem hacminin GSYH oranla dünyanın ön sıralarında yer almaktadır. Bu veri bizim borsamızın oldukça likit olduğunu gösteriyor.
"HER TÜRLÜ KATKIYI BAKANLIK OLARAK VERMEK DURUMUNDAYIZ"
İlk halka arz yoluyla hem de bedelli sermaye artırımları ile ikinci halka arz yoluyla borsada işlem gören şirketlerin nicelik ve niteliğinin artırılması önem kazanıyor. Borsa İstanbul bizim bir değerimiz. Borsa İstanbul’a biz mümkün olduğunda her türlü katkıyı Bakanlık olarak vermek durumundayız.
Paydaşlarımızın başta Borsa İstanbul olmak üzere tüm kurulların itibarının en üst seviyede tutulması noktasında her türlü gayreti göstereceğinden eminim.
Vatandaşların sermaye piyasalarına ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Pay piyasasına yatırımcı sayısı 1 milyon iken son dönemde bu rakam 3.2 milyon seviyesine ulaşmıştır. Ülkemizde ve borsada işlem gören şirketlerin potansiyelini fark eden yatırımcılarımızın tasarruflarını sermaye piyasalarıyla değerlendirmeleri son derece doğal ve olumlu bir gelişmedir.
Sermaye piyasalarımızın gelişmesi açısından diğer bir kritik husus ülkemizin tasarruf seviyesinin daha yüksek seviyelere çıkarılmasıdır. Orta vadeli programda yurt içi tasarruf oranını artırılarak 2025 yılında yüzde 32.6’ya yükseltilmesini hedefliyoruz. Bu hedeflere ulaşabilmek için sermaye piyasalarını yakından ilgilendiren BES’e özel bir önem atfediyoruz. 2013’ten bu yana devam eden yüzde 25 katkısın yüzde 30’a çektik. Ayrıca yakın dönemde bu sistemin yararlanıcıları arasına 18 yaş altı gençlerimizin de önünü açarak bir katkı sağlamasını gerçekleştirdik.
Emeklilik yatırım fonlarının büyüklüğü 395 milyar liraya yükselmiştir. Yeter mi? Her yıl katlanarak gideceğiz. Çok önem verdiğimiz bir alan, bu konuda yöneticilerimizden alınmış sözlerimiz var. Sadece üst seviyede bir katkı sağlamak değil attığımız her adım bu ülkeye bir katkıdır. Bütün yöneticilerimiz bu konuda gerekli hassasiyeti gösteriyor.
Yatırım fonlarına olan ilgi her geçen gün artmaya devam ediyor. Bu ilgi sayesinde menkul kıymet yatırım fonlarının büyüklüğü 565 milyar liraya yükselmiş durumda.
"BU SAĞLAM TEMEL ÜZERİNE TÜRKİYE YÜZYILINI İNŞA ETME VAKTİ GELMİŞ DURUMDA!"
Türkiye ekonomi modeli de ekonomi konusunda yepyeni şeylerin söylendiği yerel aklın hakim olduğu ve ekonomide de bir meydan okumanın ortaya koyduğu bir modeldir. Başında da tüm işlerimizde olduğu gibi 20 yıldır bu ülkeyi yöneten ve bu ülkeyi bu noktaya getiren sayın Cumhurbaşkanımız var.
Bugün mega altyapı projelerini büyük oranda tamamlamış, savunma sanayiindeki yerlilik oranını yüzde 80’e çıkarmış güçlü bir Türkiye’miz var. Şimdi bu sağlam temel üzerine Türkiye yüzyılını inşa etme vakti gelmiş durumdadır. 21. Yüzyıl bizim yüzyılımızdır. Sermaye piyasalarında, reel piyasada, sanayide, ulaşımda, her alanda koşuyoruz.