07.10.2022 - 09:47 | Son Güncellenme:
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: " Ülkemizin yeni dönemde bölgesel bir tedarik merkezi olarak öne çıkması mümkün.
Tüm dünya küçülürken yüksek oranda büyüyen ekonomimiz, dünya ekonomilerden pozitif yönde ayrışmamızı sağladı.
Biz sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde küresel konjonktürü gözeterek yarının daha güçlü Türkiye’sini inşa etme yolunda ülkemizin büyümesinden, güçlenmesinden yöne çizdik. 18.yy’da sanayi devriminin tüm dünyada kritik eşik olduğunu görürüz.
"BUGÜN KRİTİK EŞİKTEYİZ"
Bu dönüşüme ayak uyduranlar bugünün gelişmiş ülkeleri konumundadır. Bugün kritik eşikteyiz. Firmaların uluslararası pazarlarda rekabetçi olabilmek için her alanda inovasyon yapmaları ve teknolojiden faydalanmalarının elzem olduğu bir dönemden geçiyoruz.
"BU YILIN 6 AYINDA YÜZDE 7.5 BÜYÜMEYİ SAĞLADIK"
2020 yılında dünya ekonomisi daralırken bizler yüzde 1.9 büyümeyi başardık. 2021 yılında ise yüzde 11.4 ile hem 12 yıllık kesintisiz büyüme sürecini devam 4ettirdik. Son 50 yılın en yüksek büyüme rakamına ulaştık. Ülkemiz birçok yüksek gelirli ülkenin büyüme oranını ikiye katladı. Bu yılın 6 ayında yüzde 7.5 büyümeyi sağladık.
İhracatımız 2021 yılında yüzde 33 oranında artışla cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Türkiye küresel ölçekte ilk 30 büyük ihracatçı ülke içinde ihracatını en çok artıran 6. ülke oldu. Bu 6 ülkeye baktığımızda. Rusya, BAE, Suudi Arabistan ve Brezilya enerji ve emtia ihracatları sayesinde bu sıralamada yer alırken, Türkiye sanayi ağırlıklı ürünlerle girmeyi başardı.
"BU İSTİHDAM SAYISI CUMHURİYET TARİHİMİZDE REKOR ANLAMINA GELİYOR"
Toplam istihdamda salgın dönemine kıyasla 5.3 milyon artışla 2022 temmuz itibarıyla yaklaşık 30.6 milyon kişiye çıkardık. Bu istihdam sayısı Cumhuriyet tarihimizde rekor anlamına geliyor.
"EKONOMİLERDE DURGUNLUK YARATTI"
Yüksek faiz politikasıyla enflasyonun düşürülmeye çalışıldığı dönemler oldu ancak bu ekonomilerde durgunluk yarattı.
Artan küresel enflasyona karşı merkez bankalarının faiz artırımı yoluyla ekonomilerde durgunluğa ve gelir adaletsizliğine sebep olacağı öngörülen bir durumdu. Son dönemde uluslararası kuruluşlar da seslerini yükseltmeye başladı. IMF Başkanı, ABD Merkez Bankası’nın faiz artırma politikalarının dünyanın geri kalanı üzerinde resesyon etkisi olabileceğini belirterek Fed’i dikkatli olmaya çağırdı. Dünya bir ikilemde ve bu ikilemle ilgili söylemsel çatışmalar bir müddet sonra bütün dünyanın gündemine gelecek. Büyüme mi, enflasyonu mu? Sert tedbirler mi, yumuşak tedbirler mi? Enflasyondan mı vazgeçeceğiz, büyümeden mi? Büyümeden vazgeçerseniz işsizlik ne olacak? İşsizliği çözmek için enflasyona sebep olabilecek politikalardan nasıl vazgeçebileceksiniz?
Sorun sadece Türkiye’nin değil, sorun dünyanın sorunu. Sadece gelişmiş ülkelerin değil gelişmekte olan ülkelerin problemi, bu zirve ile Türkiye’nin birçok yerinde yapılacak olan zirvelerde küresel ekonomilerdeki değişimi önceden yakalayanların ve değişim gerçekleşirken ortaya konacak politikaların hükümetler eliyle nasıl yönlendireceğini ve her ülkenin kendi coğrafi ortam, ekonomik gelişmişlik derecesinin tartışıldığı bir dönemdeyiz.
Dünya tek haneli büyüyor, biz çift haneli büyüyoruz. Dünyada işsizlik artıyor, Türkiye’de işsizlik azalıyor. Elbette finansal söylemler çok önemli ama reel piyasa başka bir gerçekliktir. Bunlar göz ardı edilerek adım atılması söz konusu olamaz.
1994-2002 yılları arasında Türkiye’deki ortalama enflasyon yüzde 73. 2002 yılından bu zamana kadar ortalama enflasyon yüzde 13. Şimdi kalan 20 yılın içerisinde enflasyonu nasıl 13’e getirdiysek enflasyonun yüksek seviyede kalmasını engelleyecek yumuşak bir geçişle beraber özellikle aralık ayındaki baz etkisinin de yardımıyla enflasyon bu ortalamalara doğru inecektir.
"İLK KEZ EN İYİ 40 ÜLKE İÇERİSİNDE YER ALDIK"
Fiyat istikrarını tüm ekonomi politikalarımızın merkezinde konumlandırarak geçmişteki başarı hikayemizi Türkiye’nin yüzyılında kalıcı hale getirmeye kararlıyız. Ülkemizde enflasyonun kalıcı olarak yine beraberce yeneceğiz. Bizim önceliğimiz üretim ve istihdam, ancak hedeflediğimiz sürdürülebilir üretim için fiyat istikrarını yanında üretimin teknoloji yoğun ve iklim dostu olması gerektiğinin farkındayız.
2022 yılında küresel inovasyondaki bir önceki başarılı performansı sürdürerek 37. Sıraya yükseldik. Böylece endeks sıralamasında tarihimizde ilk kez en iyi 40 ülke içerisinde yer aldık. Girişimcilik endeksi ise 137 ülke içerisinde 44. Sırada yer alıyor. Sürdürülebilir üretimin yeni ve büyük yatırımlar gerektirdiği ve bunun da finansman ihtiyacı ortaya çıkardığının farkındayız.
Toplumsal refahın ve ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi için sermaye hareketlerini kolaylaştıran yurt için piyasalara daha çok ihtiyaç duyuluyor. Modelimiz aracılığıyla finansal sistemde tasarrufların artırılması kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, finansal araçlardaki çeşitlenme ile yurt için finansal piyasamızı geliştirmeye yönelik adımlar atıyoruz.
Tüketicilerin finansal hizmetlere erişimini yeni yollardan sağlayan Fintech ekonomi gelişimini destekliyoruz. Katılım finans strateji belgesini Cumhurbaşkanımız bu hafta açıkladı. Dijital bankacılığın geliştirilmesi konusunda BDDK yasal altyapısını hayata geçirdik. Bugün 4 dijital banka lisansını almış durumdadır."