04.04.2021 - 17:00 | Son Güncellenme:
AA
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Karaismailoğlu, Türkiye'nin kara ve denizlerinde egemenlik haklarının ve ticari faaliyetlerinin en güçlü şekilde uygulanması konusunda hükümetlerin izlediği milli politikaların, Türk milletinin ve tüm dünyanın malumu olduğuna dikkati çekti.
Karaismailoğlu, Türkiye'nin onlarca yıllık büyüme vizyonunun en önemli dayanak noktalarından biri olan ulaştırma, haberleşme ve lojistik alanındaki altyapı çalışmalarının, ortaya koydukları iddianın bir göstergesi olduğunun altını çizdi.
"Türkiye, gelişen dünyanın en önemli ticari koridorları üzerinde hakimiyet kuran bir ülke olarak Kanal İstanbul, İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, ticari limanları, demir yolu bağlantıları ve lojistik üsleriyle birlikte dünyanın en önemli lojistik merkezi haline gelecektir." diyen Karaismailoğlu, bu yapılanmanın Türkiye'nin gelecek on yıllarda ekonomisini ve dünya ticareti üzerindeki payını artıracağını belirtti.
Bakan Karaismailoğlu, şöyle devam etti: "Kanal İstanbul'un tamamlanmasıyla Marmara Bölgesi, limanları, lojistik bölgeleri, demir yolu bağlantıları, Marmaray ve büyüyen endüstrisi ile birlikte Avrasya'nın merkezi olacaktır.
Türkiye Lojistik Master Planı çerçevesinde tasarlanan bu bölge, İngiltere'den Çin'e uzanan Orta Koridor'un da büyümesi ile birlikte dünya ticaretinin en önemli kavşak noktası olacaktır. Bu sayede bağımsız ve güçlü bir milli ekonominin sürdürülebilirliğine katkı yapılacak, milli egemenlik alanımızda sahip olduğumuz jeopolitik potansiyelimizin hayata geçirilmesi sağlanacaktır."
"Karadeniz çok önemli bir ticaret gölü haline gelecek"
Karaismailoğlu, yıllık 19 bin gemi geçişi olan Süveyş Kanalı'nın durmasının, dünya ekonomisini günlük 9,6 milyar dolar zarara uğrattığını ve ders alınması gereken bir emsal oluşturduğunu hatırlattı.
Dünya ticaret hacminin her geçen gün arttığını vurgulayan Karaismailoğlu, "Bugün 12 milyar ton olarak gerçekleşen ticaret hacminin yüzde 90'ı deniz yolu ile taşınıyor. Dünya ticaret hacmi 2030’da 25 milyar ton, 2050’de 95 milyar ton olarak gerçekleşecek. Bu da her yıl denizlerdeki yük hacimlerinin artacağını bizlere gösteriyor. Ayrıca Afrika'da artan üretim ve tüketim nüfusu ile Karadeniz'den Güney'e uzanan yeni bir Kuzey-Güney Koridoru doğacaktır. Bütün bu faktörlerin ışığında, Karadeniz’in önümüzdeki yıllarda çok önemli bir ticaret gölü haline geleceğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Karadeniz'de Anaklia, Novorossisk, Köstence, Odessa, Soçi gibi pek çok limanın yatırımlarla büyütüldüğünü ve kapasitelerinin artırıldığını belirten Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
"Ayrıca TEN-T yatırımları kapsamında Tuna-Ren Nehri bağlantıları ve Tuna Nehri genişletme çalışmaları sürdürülüyor, bu sayede Avrupa’dan gelen yükler Köstence Limanı'nda doğrudan Karadeniz’e indirilecek. Viking Koridoru yatırımları ile de Baltık Denizi'nden başlayan ve Baltık ülkelerinden geçerek Odessa Limanı'na inen bir koridor oluşturuluyor. Türkiye de mevcut limanlarının yanında, Rize İyidere ve Filyos Limanı yatırımları ile Karadeniz’deki gücünü artırdı. Hazar'daki açığa çıkmamış hidrokarbon rezervleri ve Karadeniz'deki doğal gaz rezervleri ile Karadeniz’in enerji hareketliliği daha da artacak.
Dünyada artan yük trafiği ve bunun deniz yolu ile taşınmasının, ülkelerin yüklerini Karadeniz'e indirip Boğazlar'dan güneye ve Orta Koridor'a aktarma çabaları, Karadeniz ve Hazar'daki enerji hareketliliği ve Karadeniz ile Ege kıyılarında yapılan liman yatırımların bizlere şunu gösteriyor: Orta Koridor'un ve Kuzey Güney Koridoru'nun kesişiminde bulunan İstanbul, dünya ticaretinin odak şehri olacak ve boğazlardan geçen yük miktarı her yıl artacak."
Buna bağlı olarak 2050 yılında yıllık 78 bin gemi geçişinin olacağı İstanbul Boğazı'ndaki olası bir duraksamanın, dünya ve ülke ekonomisini çok ciddi zararlara uğratabilecek bir risk teşkil ettiğine işaret eden Karaismailoğlu, "Gemi hacimlerinin büyümesi, tehlikeli maddelerin bu gemilerle taşınması, riskin boyutlarını daha da artırmıştır. Giderek artan Boğaz geçişi talebi, şehir içi deniz trafiğini imkansız hale getirecek, gemi bekleme sürelerini uzatacak ve en önemlisi çevre felaketlerine neden olabilecek kaza olasılıklarını artıracaktır." diye konuştu.
"Kanal İstanbul’un ihale hazırlıkları devam etmektedir"
İstanbul Boğazı'nın keskin dönüşleri, dip akıntıları ve yoğun trafiği yüzünden yönetilmesi zor bir su yolu olduğunun altını çizen Karaismailoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bugün yaklaşık 14 saat olan bekleme süreleri ileriki yıllarda 36-48 saatlere varacaktır. Bu da küresel ticaret akışını olumsuz yönde etkileyecek bir etkendir. Kanal İstanbul ise gemi geçişi için ideal bir su yolu olarak projelendirilmiştir. Etkin bir lojistik yönetimi ile bekleme olmaksızın, gemiyi kumanda eden otonom kılavuz kaptan desteğiyle, akıllı seyrüsefer sistemleri kapsamında gemilerin yüzde 100 güvenli geçişi sağlanacaktır.
Bu proje Türkiye’nin vizyon projesidir. Dünyanın en büyük projelerinden biridir. Kanal İstanbul’un proje çalışmaları, imar planları tamamlanmıştır ve ihale hazırlıkları devam etmektedir. Çok yakın bir zamanda bu projeye başlayacak ve kısa sürede tamamlayacak güçte ve kararlılıktayız."