03.10.2019 - 14:42 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr / AA
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, enflasyon rakamlarının Türkiye'yi seven, kendilerine inanan birçok insanı sevindirdiğini düşündüğünü belirterek, "Türkiye'nin, Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile ifade edilen stratejik hedeflerine inanmayan, manipüle ve speküle etmeye, Türkiye üzerinden para kazanmaya çalışıp, siyasi saikle hareket eden birçok kesimi de üzdüğünü düşünüyorum." dedi.
Albayrak, A Para ve A Haber ortak yayınında İstanbul Finans Merkezi'nde bir gökdelenin inşaatında gerçekleştirilen programda ekonomi gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Son 1 yılda Türkiye'nin çok ağır tecrübeler yaşandığını, tarihi bir süreçten geçtiğini ifade eden Albayrak, enflasyon, cari denge ve faizler başta olmak üzere ekonomik dengelenme adı altında geçen yıl Yeni Ekonomi Programı'nda ifade ettikleri alanların birçoğunda önemli kazanımlar elde edildiğini vurguladı.
Albayrak, bu süreçlerden sonra Türkiye'nin geçmiş ekonomik reflekslerde yaşadıklarından daha güçlü bir savunma mekanizması, bağışıklık sistemi, ekonomik anlamda bir yapısal dönüşüm sürecinin reflekslerini her geçen gün güçlendiren bir altyapıya kavuşmaya doğru hızla yol aldığını belirterek, "Enflasyonda son 1 yılda atılan, senkronize, koordineli adımlar, uygulanan politikalarla yaşanan 2 seçime rağmen enflasyonda TÜFE'de 2017, Yİ-ÜFE'de de 2016'dan beri en düşük rakamlara ulaştık. İnşallah pazartesi açıkladığımız Yeni Ekonomi Programı'nda (yıl sonu enflasyon hedefi) hedeflediğimiz yüzde 12 seviyelerinde, ben biraz daha altında gelmesini umut ediyorum. Çünkü bu dengelenme süreci çok başarılı bir şekilde ilerliyor." diye konuştu.
Bu yıl tüm bu yaşananlara rağmen dengelenme sürecinde Türkiye'nin, en önemli kırılganlıklarından biri olan cari dengeyi gözeterek ve pozitif büyümeyi de işin içine katarak çok önemli bir performans sergilediğini dile getiren Albayrak, şunları kaydetti:
"Bunu da enflasyonla mücadele için çok hayati ve kritik addedilen bir yılda ortaya koydu. Bugünkü enflasyon rakamlarının Türkiye'yi seven, bizlere inanan birçok insanı sevindirdiğini düşünüyorum. Türkiye'nin Yeni Ekonomi Programı ile ifade edilen stratejik hedeflerine inanmayan, manipüle ve speküle etmeye, Türkiye üzerinden para kazanmaya çalışıp, siyasi saikle hareket eden birçok kesimi de üzdüğünü düşünüyorum. Ülkemiz inşallah sevenleri sevindirmeye, sevmeyenleri üzmeye devam edecek."
Albayrak, 2019'daki enflasyonu düşürücü baz etkisinin 2020'de olmayacağı varsayıldığında hedeflere ulaşmanın mümkün olup olmayacağına ilişkin soru üzerine de son 1 yılda yapısal birçok adım atıldığını, özellikle gıda enflasyonu konusunda gerek Ticaret Bakanlığı gerekse Tarım ve Orman Bakanlığınca çok ciddi adımlar atıldığını ve dönüşüm süreçleri başlattıklarını söyledi.
Dalgalanan kur ve enerji maliyetlerine dayalı eşel mobil sistemi başta olmak üzere bunları da sübvanse edecek çalışmalarda da hassas bir takip ile kritik bir yönetim gösterdiklerini dile getiren Albayrak, YEP'te finansal sektörün uyguladığı kredi ve maliyet politikaları başta olmak üzere kredilerin doğru sektörlere kanalize edilmesiyle maliyet enflasyonunu etkileyecek Türkiye'nin yapısal cari denge pozisyonunu da dönüştürecek bir altyapı ile çok kritik bir dönemi başlattıklarını bildirdi. Albayrak, "2020 itibarıyla maliyet enflasyonunu etkileyen gıda, cari dengeyi olumsuz etkileyen sektörler başta olmak üzere, bilinçli yazılmış bir rakam olarak 2022'de yüzde 5'in altını görecek bir hedefle yola çıktık. Bu nedenle geçtiğimiz yıl dengelenme dediğimiz süreç bu yılki YEP'in ana mottosu olarak değişimin 2020'den itibaren başladığı bir süreç olarak ortaya çıkacak." dedi.
Dünyadaki gelişmelerden etkilenmemenin mümkün olmadığını dile getiren Albayrak, Türkiye'deki ekonomi politikaları ve finansal mimarinin, dış ilişkiler, siyaset ve şoklardan minimum etkilenecek şekilde güçlü bir altyapıya kavuşması gerektiğini söyledi.
Gelecek yıllardaki gelişmelerden, dünyadaki her ülkenin olduğu gibi Türkiye'nin de etkilenebileceğine işaret eden Albayrak, şu ifadeleri kullandı:
"Bundan dolayı alt parametreleri ve dengeyi koruyacak şekilde yürüyeceğiz. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin olmazsa olmaz motivasyon dinamiklerinin başında, büyüme geliyor. Bu büyüme, değişimle güçlendirilmiş büyüme. Büyümenin iki önemli argümanı dediğimiz üretim ve nüfus açısından bakıldığında, Türkiye bu iki alanda da rekabet ettiği pazarların birçoğundan çok daha avantajlı konumda."
"ELİMİZ ÇOK DAHA GÜÇLÜ"
Albayrak, Türkiye'yi farklı şekilde ayrıştıran unsurların başında, bulunduğu coğrafyadaki bölgesel, siyasi ve güvenlikle ilgili risklerin geldiğine dikkati çekerek, "Bunlardan hep etkilendik ve farklı sıkıntılar yaşadık. Son 1 yılda uyguladığımız para ve maliye politikalarını, tüm dengelenme süresince çok hassas ve koordineli şekilde yönettik. Önümüzdeki 4 yıl, iç ve dış olası dalgalanmalar açısından elimiz çok daha güçlü." diye konuştu.
En kötü senaryoya karşı hazır olunması gerektiğini kaydeden Albayrak, bu nedenle A,B, C ve D planlarının hazır olmasının önemine işaret etti.
Albayrak, son 1 yılda yapısal açıdan çok önemli ve güçlü değişikliklere imza attıklarını belirterek, bu adımların semerelerinin net şekilde görüleceğini ifade etti.
Türkiye'nin geçen yılki kırılganlıklara göre çok daha konforlu bir alanda olduğunu vurgulayan Albayrak, ülkenin bir daha benzer kırılganlıklara maruz kalmaması adına elde edilen kazanımlardan hiçbir şekilde geri atmayacaklarını söyledi.
"FİNANS MERKEZİ GURUR VERİCİ"
Albayrak, İstanbul Finans Merkezi'nin, mimari açıdan gurur veren bir proje olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"2021 sonu, 2022 başında projenin inşaat kısmını bitirecek kısmı son sürat başlatacağız. Tahmin ediyorum 2020 yılı içinde yasal düzenlemeleri, teşvik mekanizmalarını ve düzenleyici altyapıları çok hızlı şekilde bitiririz. İstanbul Finans Merkezi, Türkiye'nin değişen ve dönüşen yeni finansal mimarisinin en önemli yapı taşı olacak. Proje, çok kritik bir zamanda çok kritik bir rol ifa edecek."
"YABANCI İLGİSİNİN ARTTIĞINI GÖZLEMLEMEMİZ DOĞAL"
Yabancı yatırımcının Türkiye'ye yönelik algısının iyileşmesine ilişkin de konuşan Albayrak, seçim ikliminin bitmesiyle siyasi belirsizlik ortamının geride kalmasının bu açıdan etkili olduğunu söyledi.
Albayrak, yeni sistem ve ekonomi yönetiminin kredibilite inşası sürecinin de geride kaldığına işaret ederek, "Son bir yıldır ekonomi yönetiminin ortaya koyduğu performansın da bu pozitif süreçte etkisi var. Özellikle son 3-4 aydaki küresel olumsuz iklime rağmen Türkiye'nin pozitif ayrışması önemli bir husus. Baz etkileriyle birlikte Türkiye varlıklarının pozitif bir şekilde çok daha güçlü ayrışacağı bir döneme girmemizle yabancı ilgisinin daha da arttığını gözlemlememiz doğal." dedi.
Mayıs ayından bu yana borsa performansı ile bono ve tahvil fiyatlarındaki iyileşmelerin pozitif ayrışmayı teyit ettiğini anlatan Albayrak, piyasada kredi faiz oranlarının da yüzde 25-26 seviyelerinden yüzde 11-12 civarına düştüğünü dile getirdi.
Cari açıkta azalmanın ve ithalatta düşmenin yaşandığı yılları takip eden süreçlerde yıllık ortalama yüzde 1 büyüme için yüzde 1,6'lık bir ithalat artışı ortaya konulduğunu kaydeden Albayrak, "Yüzde 5'lik büyümeden bahsediyorsanız yüzde 8'lik bir ithalat artışı ve bunun finansmanıyla ilgili denge gözetmeniz gerekiyor. Biz de YEP'e temkinli bir çerçevede baktık ve ithalatta yüzde 11’in üzerinde bir artış öngördük." diye konuştu.
Albayrak, ihracat açısından değerlendirildiğinde de Türkiye'nin, demir-çelikte yaşanan sıkıntılar, vergi artışları, kotalar, Avrupa ve ABD özelinde ihracatı baskılayan olumsuz gelişmelere rağmen bu alanda yıl içinde iyi bir performans sergilediğine dikkati çekti.
"AVRUPA BİRLİĞİ DIŞINDAKİ PAZARLARDA İHRACATIMIZ CİDDİ ARTIŞ YAKALADI"
"Kur yükseldiği için firmaların stoklarından faydalandıklarını, bu nedenle stoklar bitince ithalatın yeniden artacağı ve bu yüzden cari dengenin olmayacağı" şeklindeki değerlendirmelere de değinen Albayrak, şu ifadeleri kullandı:
"Bu ay cari denge açısından önemli bir aydı. Fiyat rekabetinden dolayı yüzde 3-5 ihracat artışı olsa da miktar bazında yüzde 15-20'lik artışı yakaladığımız ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 85-90 bandında devam ettiğini gördüğümüz çok kritik bir ay oldu. Son bir yılda 4-5 önemli değişim yaşadık. Rekabetçi kurun oluşturduğu iklimden dolayı ihracatımız küresel piyasalarda avantajlı bir konuma geçti. Avrupa Birliği dışındaki pazarlarda ihracatımız ciddi artış yakaladı. İnşaat sektörünün içerideki yavaşlaması yan sanayi ve ürünlerine bağlı ihracata yönelinmesiyle alternatif pazarlar gelişti. İthalatın iç piyasa ikamesi olabilecek pazarlarla alakalı alanlarda ciddi bir şekilde düştüğüne şahit olduk. Bunun yanında turizm açısından eylem, politikalar ve başarılı bir saha yönetimiyle, rekabetçi bir şekilde görülen turizm gelirlerindeki artışla bu süreci oluşturduk."
Albayrak, cari dengenin kademeli olarak sağlandığını belirterek, dünyada enerjide dışa bağımlı olsa da katma değerli dönüşümle bunu sağlayan örnekler bulunduğunu ve Türkiye'nin de bu değişimi gerçekleştirmesi gerektiğini belirtti.
Vergi sisteminde yapılacak düzenlemelerin sorulması üzerine Albayrak, çok geniş bir çalışmanın olduğunu ifade etti. Albayrak, 1980'lerden bugüne kadar şekillenerek gelen bir vergi mimarisi olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
Artık hem onun mevcut koşullara göre güncellenmesi hem de yeni küresel rekabet ortamına adapte olmak için değişikliklerle desteklenmesi yönünde paydaşlarla birlikte bir yıldır sürdürdüğümüz bir süreç var. Bugüne kadar adaletli bir vergi mimarisini daha da adaletli bir düzeye taşıyacak şekilde düzenlemeler de işin içerisinde olacak. Azdan az, çoktan çok hakikaten önemli. Özellikle dünyadaki benzer örneklerine de baktığımızda bu çerçevede hazırladığımız düzenlemeler var. Hem iş yapmayı kolaylaştırıcı hem gelir düzeyine dayalı daha dengeli vergi planlamalarıyla birlikte paket, paket hazırlıklarımızı önümüzdeki süreçte göreceğiz. Bununla ilgili ilk paketi hayata geçirmek için adımlar atacağız. Bu sadece bütçe, mali disiplin anlamında değil. İş yapma kolaylığı açısından da gerek kurumlar vergisi açısından gerek sermaye piyasalarının desteklenmesiyle ilgili çok geniş mimarinin paket, paket hazırladığımız alanlardan birisini önümüzdeki günlerde, çok kısa sürede inşallah göreceğiz."
"BEKLENEN DAHA HIZLI İYİLEŞME BEKLİYORUM"
Dolarizasyona yönelik alınacak tedbirlerin detaylarının sorulması üzerine ise Albayrak, Türkiye olarak dolarizasyon konusunda özellikle son yaşananlardan sonra artık çok daha net ve kararlı bir politika uygulayacaklarını belirtti. Albayrak, şöyle devam etti:
"Son bir yılda yüzde 60'lara dayanan mevduatlardaki yabancı dolarizasyon oranları bugün yüzde 52'lere doğru gevşedi. Önümüzdeki süreçte bunun ortalama bir döngüsü var. Belirli bir süreçte normalleşmesinin 12 ay, 18 ay, 24 ay süreçleri var. Türkiye olarak biz bu süreci beklenenden daha hızlı iyileşmeyle birlikte aşağı yönlü göreceğimizi bekliyorum. Bu dengelenme, iyileşmeye başladıkça, özellikle Türk lirası bazlı faiz maliyetleri, döviz bazlı maliyetlerin de bu noktada dengelenmesiyle bu sürecin önümüzdeki dönemde daha da pozitif bir şekilde normalleşeceğini düşünüyoruz. Bu süreci Türk lirası lehine olumlu bir şekilde etkileyecek adımları önümüzdeki dönemde göreceğiz."
"ATACAĞIMIZ ADIMLARLA İYİLEŞME DAHA DA GÜÇLENEREK SÜRECEK"
İthalat yükümlükleri olan firmaların kuru artık daha iyi yönettiğini anlatan Albayrak, son bir yıllık sürecin bu anlamda Türkiye'de olumlu seyrettiğini düşündüklerini söyledi. Albayrak, "Bu anlamda dolarizasyon olsun, ekonomideki makro ve mikro anlamdaki iyileştirmeler üzerinde olsun, bu resmi çok net görmemiz lazım. Bu anlamda Türkiye son bir yılda olumlu bir noktaya geldi. Tarihsel trendine göre daha hızlı bir iyileşme var. Atacağımız adımlarla bu süreçteki iyileşme daha da güçlenerek devam edecek." dedi.
"TÜRKİYE EN AVANTAJLI ÜLKELERDEN"
Dünya ticaret savaşları sebebiyle küresel anlamda çok farklı risklere gebe olunduğunu ancak risklerle birlikte fırsatların da doğabileceğini vurgulayan Albayrak, "Bu risklerin üçüncü ülkeler için yeni fırsatlar doğurma ihtimali var. Türkiye, bu fırsatları realize edebilecek en avantajlı ülkelerden birisi. Çünkü çok dinamik, hızlı adapte olabilen bir reel sektörü var. İhracat kapasitesi var." diye konuştu.
Albayrak, Türkiye’nin kalite ve maliyet faktörü analizine bakıldığında, dünyadaki potansiyel pazarlar açısından hızlı adapte olma özelliğiyle pazar payı alma ihtimali yüksek olan ülkelerden olduğunu belirterek, "Mevcut ABD yönetiminin uygulamaya çalıştığı yeni Amerikan politikaları çerçevesinde ülke ve pazar çeşitlendirmesi stratejisi özelinde, Türkiye’nin de önemli bir pazar olduğu yönünde bir süreç var. Bu sürece bağlı olarak son dönemki gelişmeleri çok net gözlemleme ve müzakere etme şansı yakaladık." ifadesini kullandı.
Berat Albayrak, ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un Türkiye ziyaretinin söz konusu süreci teyit eder nitelikte olduğuna işaret ederek, "Detaylı görüşmelerle birlikte iki ülkenin ticaret ilişkilerini, iki ülkenin menfaatine de olacak şekilde daha ileriye taşımaya yönelik bir sürece şahit olduk. Burada hakikaten şu husus çok önemli, Türkiye’den daha istekli bir ABD tarafı var." dedi.
Yatırımcılar için Türkiye’nin önemli fırsatlar sunan, çok cazip bir ülke olduğunun altını çizen Albayrak, Türkiye'nin mevcut küresel iklime rağmen kredibilitesini her geçen gün artırdığına dikkati çekti.
"2023'TE TÜRKİYE'NİN BAŞKA BİR LİGE ÇIKTIĞINI GÖRECEĞİZ"
Albayrak, Gümrük Birliği'nin güncellenme sürecine ilişkin karşılıklı görüşmelerin devam ettiğini belirterek, süreçle ilgili ilkeleri 2020 yılında daha çok somutlaştırmayı hedeflediklerini aktardı.
Türkiye olarak her türlü senaryoya uygun çalışma yürüttüklerine işaret eden Albayrak, farklı planlarla alternatifleri yakından takip ettiklerini söyledi.
Türkiye-AB ilişkilerinin önemine değinen Albayrak, "Küresel anlamda ticaret savaşlarının oluşturabileceği potansiyele karşı Türkiye ve AB, konjonktürel, bölgesel ve stratejik olarak doğal bir partner aslında. Önümüzdeki dönemde inşallah Avrupa'daki siyasi gelişmelere dayalı bu süreçte adımlarımızı daha yoğun ve sıkı şekilde sonuca odaklandırmak için ilerleteceğiz. Bu anlamda her türlü senaryoya hazır olmamız lazım." ifadelerini kullandı.
Albayrak, finans ve bankacılık sektöründe ciddi dönüşüm olacağına dikkati çekerek, "Türkiye'nin doğal büyümesini doğru şekilde finanse edecek bir bankacılık büyümesinin olduğunu Merkez Bankası'nın açıklamasından görüyoruz. Kaliteli büyümeye odaklanılması noktasındaki detaylarına yönelik adımları da bekliyoruz." diye konuştu.
Sadece bankacılık sektörü özelinde değil, kamu özelinde de bu süreci destekleyecek etkin bir süreç yürüteceklerine işaret eden Albayrak, şöyle devam etti:
"Kamu bankalarının son dönemde attığı adımlara bakıldığında, senkronize, koordineli, iç talebi, yerli üretimi ve yerli ekonomiyi destekleyecek alanlara da kredi mekanizmalarını kanalize edecek bir resimden bahsediyoruz. İnşallah 2019 yılını bütçeye koyduğumuz faiz harcamalarının çok daha altında bir rakamla kapatacağız. Bunu da hem Türk lirası hem de döviz bazında, swap bazında çok etkin yönettiğimiz bir yılı geride bırakarak başarılı şekilde ortaya koyacağız. 2020 ve sonrası, hele 2020'nin ilk ayı ve ilk çeyreği, çok daha etkin bir hazırlığımız var. A, B, C alternatifleriyle ilk çeyrek güzel bir borçlanma stratejisini bekliyor."
Bakan Albayrak, 2020 ile reel ekonominin büyümesiyle güzel adımlar atılacağını belirterek, "Bu değişim 2021 ve 2022'de nihayete erdiğinde 2023 yılı Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yakışır şekilde, ekonomik anlamda Türkiye'nin çok daha başka bir lige çıktığını göreceğimiz bir yıl olacak." dedi.