28.06.2011 - 12:07 | Son Güncellenme:
Bursa’daki Osmanlı köyü Cumalıkızık’ta yaşayan köy kadınları, yaz aylarında gelen turistlere ev yapımı reçel, turşu, erişte, mantı, gözleme ve meyve gibi ürünler satarak, aile bütçelerine katkı sağlıyor.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Uludağ’ın kuzey eteklerinde kurulu 5 kızık köyünden biri olan 700 yıllık Cumalıkızık, özellikle bazı televizyon dizilerine ev sahipliği yapmasından sonra turist akınına uğruyor.
Yüzlerce yıl geçmesine rağmen Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örnekleri olan evlerini, Arnavut kaldırımlı sokaklarını koruyan Cumalıkızık, doğal yapısıyla ilgi çekerken, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlıyor.
Gelen turist sayısının artması, köylülerin turizmden para kazanmasının yolunu açtı. Son yıllarda tarımsal faaliyetlerin ve hayvancılığın azalması nedeniyle özellikle kadınların gelir getirici işlere yönelmesi, tarihi köyde farklı bir ekonominin oluşmasını sağladı.
Köy kadınları, yaz-kış demeden evlerinde yaptıkları ürünleri, gelen turistlere satarak aile bütçelerine katkı vermeye çalışıyor. Köye gelen turistler, evlerin önüne ve avlularına kurulmuş tezgahların arasında Arnavut kaldırımlı sokakları ve evleri gezerken bir yandan da alışveriş yapıyor.
-DOĞAL ÜRÜN PAZARI GİBİ...-
Yaz aylarında haftanın her günü sabahın erken saatlerinden akşama kadar açık kalan tezgahlardan, Osmanlı torunu kadınların hazırladığı el yapımı erişte, mantı, onlarca çeşit reçel ve turşu, bazı meyve çeşitleri, gözleme, örgü çorap, cevizli ekmek, salça gibi birçok ürün satın alınabiliyor.
Bunların yanı sıra kadınların çalıştığı Osmanlı mirası konuk evlerinde, zengin bir kahvaltı ya da mantılı bir akşam yemeği yenilebiliyor.
Köyde yaşayan Filiz Ünlü (50), eşinin döşemeci olduğunu, kendisinin de yaz ve kış aylarında, köydeki kadınların büyük bölümünün yaptığı gibi el yapımı ürünler sattığını söyledi.
Tezgahında böğürtlen, çilek, mandalina, incir, dut, kivi, portakal, kızılcık, vişne, ayva gibi 20 çeşit meyvenin reçeli, bamya ve patlıcan konservesi, kestane şekeri, yer maydanozu, domates ve biber turşusu ve erişte sattığını dile getiren Ünlü, "Küçük kavanozları 3, orta boyları 5 ve büyüklerini 10 liradan satıyorum. Bazı kadınlar evinin avlusunda gözleme yapıp satıyor, bazıları köy evini konukevi gibi işletip konaklamadan, mantıdan, ahududu suyundan, çay ve kahveden para kazanıyor" dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi İmalat Mühendisliği öğrencisi olan ve Cumalıkızık’ta oturan Büşra Uçak (20) ise minyatür Osmanlı evi, anahtarlık, takı, çorap gibi hediyelik eşya sattığını belirterek, şunları kaydetti: "Köyde bir kadın ekonomisi var. Tezgahları işletenler hep kadın. 350 hane var ve kadınların büyük bölümü turistlerden gelir sağlıyor. Köyde meyvecilik ve hayvancılık öldü. Yıllar önce aşağıdaki meydanda hayvanlar dolarmış. Şimdi neredeyse hiç yok. Böyle olunca kadınlar, kendileri için yaptıkları reçel, turşu, sebze konserveleri daha fazla üreterek satışa sunuyor. Büyük gelirleri yok ama en azından boş vakitlerini değerlendirmiş oluyorlar, bir miktar da aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. Ben de eğitimim için gerekli parayı kazanmaya çalışıyorum."