09.12.2017 - 04:13 | Son Güncellenme:
Medical Park İzmir Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kaptanoğlu, yorgunlukların altında her zaman masum gerçeklerin yatmadığı konusunda uyarıda bulundu. Kaptanoğlu, “Timus bezi çocuk doğduktan itibaren büyük olan bir bezdir. 13-15 yaşına doğru yaklaşıldıkça fonksiyonunu kaybeder. Bu bez göğsümüzün önündeki adem tahtası ya da döş kemiğinin yanında yer alır. Çocuk büyümeye başladıkça bu bez giderek azalır ve iş görmez hale gelir. Fakat bazı kişilerde bu bez büyük kalmaya devam eder. Büyük kalmasının yanı sıra tümör oluşturur. Vücut için zararlı bazı antikorlar salgılanır” dedi.
‘Dikkate alınmalı’
“Bunlar hastanın kas sinir kavşağına gidip oraya bağlanırlar ve kas ve sinir kavşağının düzgün çalışmasını engellerler” diyen Dr. Kaptanoğlu, şöyle devam etti: “Kişilerde zamanla çabuk yorgunluk başlar. Hasta soluk alıp vermede sıkıntı yaşarlar ve zaman için de nefes alma da zorluk çekerler. Bu tür vakalara yorgunluk deyip geçmemek lazım.”
Prostat tedavisinde yeni yöntemler
Prostatın bir hastalık değil her erkekte bulunan bir organ olduğunu belirten Özel İzmir Üroloji Tıp Merkezi’nden Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Ateşçi bu organın 40’lı yaşlardan sonra büyüyerek idrar yolunda baskıya, tıkanmaya neden olduğunu ve bunun sonucunda bir takım belirtilerin ortaya çıkarak hastalık olarak belirdiğini söyledi. Prof. Dr. Ateşçi, “40’lı yaşlardan sonra hem prostat büyüyor, buna bağlı kısmi tıkanıklık meydana geliyor. Hem de idrar torbasının yaşlanması sonucu elastikiyet ve hacim kaybı nedeniyle bu şikayetler daha da artıyor. Bu her erkekte değişik oranda olabiliyor” dedi. Prostatta tedavinin hastanın şikayet derecelerine göre belirlendiğini belirten Prof. Dr. Ateşçi, yakınması az olan kişilerde ilaç tedavisinin başarılı olduğunu belirtti. Prof. Ateşçi, tıkanıklığın düzeltilememesi durumda ise mutlaka hastanın ameliyat edilmesi gerektiğini, başka çare olmadığını söyledi.
‘Tiroidde nodüller kötü huylu olabilir’
Özel İzmir Gazi Hastanesi’nden Dâhiliye Uzmanı Dr. Esra Irmak Üstün, “Ultrasonda tiroid dokusundan farklı olarak ayırt edilebilen lezyonlara ‘tiroid nodülleri’ adı verilir. Toplumda nodül sıklığı yüzde 15 ile yüzde 20 arasındadır. Kadınlarda ve yaş ilerledikçe nodüllerin görülme sıklığı artmaktadır. Bu nodüllerin yüzde 90-95’i iyi huyludur, takip ve medikal tedavi gerektirir” dedi.
Aile öyküsüne dikkat
Dr. Esra Irmak Üstün, ailede ve yaşanan çevrede guatr öyküsünün olması, birden fazla nodül varlığı, ileri yaş, sıcak nodül ve ilaçla nodül boyutunun küçülmesi iyi huylu nodül ile ilişkili olduğunu belirtti, şöyle dedi: “4 cm üzerindeki nodüller, hızlı büyüyen nodüller, ailede tiroid kanseri öyküsü olması, ses kısıklığı, yutma güçlüğünün olması nodüllerin kötü huylu olabileceğini gösterir.”