Kibir ve inat, bir kişinin kendisini önce mükemmel görmesini sağlar sonra da sonunu getirir.
Tolstoy
“Olgun bir meyve gibi artık dalından koparak düşüyorum. Beni besleyen ağaca teşekkür ediyorum.”
Yaşamının son evresine yakınlaştığı zamanlarda bir insanın bu dizeleri sayfalara akıtabilmesi ne değerli bir ayrıcalık. Halikarnas Balıkçısı’nın manevi oğlu değerli, eşsiz, yazın ve de bilim insanı Şadan Gökovalı abimizden okuyanı sarıp sarmalayan birkaç dizelik inci gibi sözcükler. İnsanın kendini besleyen yaşam ağacından teşekkürle vedalaşması, olağanüstü bir duygu yoğunluğu. Geçenlerde siyah beyaz fotoğrafları sakladığım ayakkabı kutularını çektim önüme. Açtım, elden geçirmeye başladım. Epey olmuştu bakmayalı. Canım sıkıldı. Özlem ağır bastı. Gözlerim sulandı. Ne de çok eksilmişiz…
Birden sevgili Müjdat Gezen’in dizeleri aklıma geliverdi,
“Nerdesin
benim
kardan beyaz
pamuktan ak
sudan berrak
çocukluğum...”
Damlacık Cici Park top arkadaşlarım; Kahraman, Arap Mehmet, İstanbullu Beyhan ile kardeşi Burhan, Kata Coşkun, Ali Güneşoğlu, Kesik Nusret ve de daha birçok anımsamakta zorlandıklarım... Sevgili İlhan Selçuk bir keresinde, “Duygularım acemi elde patlatılan şampanya gibi köpüklendi” der. Benimkisi tam da öyle bir durum. Köpüklenmiş bir ruh hali. Neyse kendimi toparlamak için en sevdiğim şarkının dizelerini mırıldanmaya başladım;
“Nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım
Bazen gözyaşı oldu bazen içli bir şarkı
Her anını eksiksiz dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde durur aşkın.”
Tam 26 dizeden oluşan en sevdiğim şarkı. ‘Nasıl Geçti Habersiz’. 17 Eylül 2021 gece yarısı büyük olasılıkla çakırkeyfim. 12. el yazması defterimin bir sayfasına not düşmüşüm. “20-30-40-50-60’ta yaptığım yanlışları 80’de düzeltemem!” Gerçekçi, doğruyu dile getirmek için geride epey zaman tüketmişim. Elbette 80’inde neyi düzelteceksin ki? “Önce yürümeyi becer” derler adama. Zihinsel olarak iyi durumda olmak da bir tür ödül elbette. Lakin yıllarca koştuktan sonra giderek teklemek ağır geliyor. Canını sıkıyor insanın.
“Mükemmellik tek seferlik bir eylem değil, bir alışkanlıktır. Neyi tekrar edersen o olursun.” Shaquille O’Neal-Basketbolcu
İnsanın söyleyecek sözünün olması ne değerli! Hele böylesi filozoflara özgü. Futbolculuk yıllarımda ünlü sporculara ilişkin güzel sözler ile yaşam biçimleri, yaptıkları işe tutkuyla bağlı olarak saygın kimliklere ulaşmalarına ilişkin yazılı epeyce kitap vardı. Tek satır okumadım o süreçte, bu özel insanlara ilişkin. Yani diğer bir deyişle yıllar, ‘avara kasnak’ tüketildi. Kendimi geliştirme, yaptığın işe saygı bana uzak duran kavramlardı. Haliyle tekledim, tökezledim, balatalar sıyrıldı. Haliyle frenler de tutmadı. Yani diyeceğim o ki, doğal yeteneklerime yeni bir şey katamadan noktaladım ayak topunu.
“Can sıkıntısı ve zorlama bazılarının antrenmanı kırmasını, bazılarının ise rekor kırmasını sağlar. Antrenmanları kıran hafife alanlardır.”
Düşünüyorum da Nevzat Güzelırmak, Halil Kiraz, Ali Artuner, Çağlayan Derebaşı, Ayfer Elmastaşoğlu, Turgay Meto, Ergun Acuner ve bu liste sayfaya sığmayacak kadar uzayabilir. Aynı kuşaktan değerli, güzel, saygın arkadaşlarım. Onlar öz disiplinleri sayesinde
oyun alanlarında işlerine saygıyla ve başarıyla devam ederken ben kıskançlıkla tribünlerden onları izliyordum! “İkinciliği kazanılmış bir başarı olarak görmediğim için hep bir üstünü hedefledim. Öz güvenim okçuluk sayesinde hayatıma gelen bir durum. Elime okumu aldığım zaman karşıma kim gelirse gelsin benim karşıma kaybetmeye çıkıyor gibi görürüm.” Mete Gazoz-2021 Tokyo Olimpiyat Şampiyonu
Fazla söze gerek yok sanırım. Esen kalın. Aydınlık günler.
- Ölçülü ol, sınırlara uy. (Luciano)
- Güne erken başlar, geç bitiririm. Her geçen gün, her geçen yıl biraz daha el yükseltirim. ‘Bir gecede’ başarılı olmam tam 17 yıl 114 günümü aldı. (Lionel Messi)
- Tembel insanlarla bağ kuramıyorum. Aynı dili konuşmuyoruz. Sizi anlamıyorum. Anlamak istemiyorum.(Kobe Bryant)