EgeVeda mektubu

Veda mektubu

30.10.2019 - 00:02 | Son Güncellenme:

Süper Lig’in geride kalan 9 haftasında sadece 2 galibiyet alan, son olarak da evinde Kasımpaşa’ya 4-1’lik skorla yenilen Göztepe’de, Başkan Mehmet Sepil sessizliğini bozup uyarı yapınca Tamer Tuna istifa etti. Sarı kırmızılıları değerlendiren yazarlarımız, “Geçen seneki korkulu rüyayı görmemek adına daha radikal kararlar alınmalı” dedi

Veda mektubu

Bülent Buda: Çok kısa ve net. Açık farklı yenilginin nedeni çok kötü oynadılar. Poko’nun erken sakatlığı etken mi? Kesinlikle evet. Ya penaltı VAR’ın başında oturan ve uyaran ile birlikte hakem de resmen çuvalladı. Öyle penaltı olmaz. Beto, Aytaç’ın ayağına bastıysa aynı eylemi Aytaç da yaptı. Poko sakatlandıktan sonra takımın orası burasıyla fazla oynamak gerekli miydi? Bence hayır. Poko çıkar, Castro girer. Bu denli basit. Hayır abi olmaz, Castro sorunlu o zaman onu kulübeye de almam. Orta saha hızla geçildi, savunma yalpaladı, goller geldi. Takım dağıldı. Ya hücumcular ne yaptı? Jerome’un bu yıl ki programında gol atmak var mı? Öğrensek de rahatlasak. Maç sonrası yaptığı konuşmada Alpaslan soruna noktayı koydu. Bizim için utanç verici bir skor...

Fatih Tanfer:
l Göztepe 4-1 gibi farklı bir sonuçla Kasımpaşa’ya mağlup oldu ve hayal kırıklığı yaşattı. Aslında bu mağlubiyet Kasımpaşa’nın çok iyi oynamasından değil Göztepe’nin oyun anlayışını sahada uygulayamamasının getirdiği sonuçtu.

l Göztepe’nin birbirinden kopuk orta saha oyuncuları, başta en büyük özellikleri olan pas oyununu ne Soner ne de Mossoro maç boyunca yapamadılar. Keşke Poko çıktıktan sonra Alparslan orta sahaya alınmasaydı.

l Asla Göztepe’nin mağlubiyetine kılıf arama niyetinde değilim. Ancak kafama takılan bir konuyu yazmadan da geçemeyeceğim. Göztepe’nin orta alanda en iyi oyuncusu Poko’ya daha maçın 30. saniyesinde Aytaç inanılmaz sertlikte müdahale etti. Hakem bunu sadece uyarıyla geçiştirdi. 10. dakikada Quaresma’yla çarpışan Poko sakatlandı ve oyundan çıktı. Herhalde bu bir tesadüf olamaz!

l 30. saniyede Poko’ya bu hareketi yapan Aytaç, eğer maçın videosu varsa kesinlikle seyretsinler, 30. dakikada yine aynı hareketi yaparak hakemin hoşgörüsüyle cezalandırmayarak oyunda kaldı. Aytaç 49. dakikada kaleci Beto’ya adeta uçarak girdiği pozisyonda VAR kararıyla penaltı kararı verildi. Ayrıca Quaresma’nın Gassama’ya yaptığı hareketin başka maçlarda kırmızı kartla cezalandırıldığı düşünülürse, İşte hakemlerin hataları büyük sonuçlar doğuruyor.

l Göztepe kötü oynadı ve mağlup oldu. Bir an evvel toparlanın. O bildiğimiz sahada basmadık yer bırakmayan, rakibe nefes aldırmayan ve seyredilmekten zevk alınan Göztepe’ye o müthiş seyircisi kavuşsun.

Mehmet Demirtaş: Maçın geneline dair söylenecek çok şey var ama bunların başında Göztepe’nin kötü oyunu geliyor. Göztepe ilk düdükten son düdüğe kadar olan süreçte neredeyse sahada yoktu. Hücumda eksik, savunmada kırılgan orta alanda ise aranan taraf oldu. Kasımpaşa ise rahat başladığı maçta ilk golü atarak oyunu ele geçirdi. Sonrası ise Göztepe için sahada sadece Kasımpaşa’ya direnmekle geçti. 76. dakikada Mustafa Pektemek’in golüyle tribünler yavaş yavaş boşalmaya başladı. 90+2. dakikada gelen 4. golü statta Göztepeli taraftardan daha çok Kasımpaşalı deplasman taraftarı izledi diyebiliriz. Hatalar ile dolu bir oyun, kırık kalp ve bükük boyunla evlerine dönen taraftar. Kısacası Göztepe, İzmir’in güneşli pazar gününü, sahadaki yıkım ile kışa çevirdi. Bugüne kadar Göztepe’ye İzmir’in tek Süper Lig temsilcisi olduğu için köstek değil destek olmayı tercih ettik.

Ancak gelinen noktada artık susmanın faydası değil zararı olduğunu görüyoruz. Bu saatten sonra Göztepe’de her birim şapkasını önüne koymalı. Görünen o ki Başkan da sessizliğini bozdu zehir zemberek bir açıklama yaptı. Tamer Tuna da bu açıklama sonrası istifasını sundu ve kabul edildi. Kısaca yine fatura hocaya kesilmiş oldu. Ancak yıllar önce köşe yazımda, “Göztepe kurumsal kimliği oluşturmalı” demiştim ve yönetimden bazı isimler buna tepki göstermişti. Kimse kusura bakmasın. Hala aynı noktadayız. Amatör şubenden, medya birimine kadar kimse profesyonel bir tutum sergilemiyor. Ezbercilik takımda yer etmiş. Etkili bir ceza sistemin yok. Geçtiğimiz sezon aynı senaryoları görmemize rağmen 3 hoca değiştirildi kadro dışı kalan futbolcun var mı? Forma savaşı göremiyoruz. Çünkü hep aynı yüzler sahada. Madem öyle transferin son günlerine doğru yapılan genç transferler kupa maçlarında oynasınlar diye mi yoksa taraftarın gözünü boyamak için mi yapıldı? Hakem Ümit Öztürk, maçı katletti, o bir gerçek... Ama Göztepe’de sahada oynamıyor be kardeşim. Daha radikal kararlar şart!

Savaştılar, kazandılar

Bülent Buda: Maçın büyük bölümünde baskı altında oynadılar. Bozulmadılar. Neredeyse özellikle savunmada sıfır hata vardı. Selmani kalesinde dimdik aslanlar gibi. O güçlü, kaliteli bir profesyonel. Cenk Laleci ile arkadaşlarının seçimleriyle oluşan yeni savunma anlayışı kusursuz savaşıyor. Tayfun ile Taşkın orta alanda dimdik. Dengeleri koruyor, ayarlıyor. Ali Özgün’ün savaşçı karakteri, Mustafa Çeçenoğlu’nun devamlılığı ile karakterli sol ayağı çok şey katıyor takıma. Kutlarım çocuklar. Kahramanlara özgü bir savaşım verdiniz, kazandınız.

Fatih Tanfer: Altay’ın oyun şeklini iyi analiz etmişler. İlk yarıda kendi alanında kalmayı tercih ettiler. Kontra ataklarla gol aradılar. Altay’da birçok gol pozisyonu kaçınca dirençleri arttı. Menemenspor’un başarısının en büyük nedenlerinden biri öncelikle takım halinde Altay’ın takım yapısını bozmaları oldu. Mustafa Çeçenoğlu ve Ali Özgün hücumda çok koştu. Defansta Ali ve Ercan ile üst düzey performans gösterdiler. Orta sahada enerjik ve tempolu bir oyun sergilediler. Kısacası Menemenspor 90 dakika boyunca disiplinli ve savaşçı bir takımdı. Ayrıca takımı bu maça çok iyi hazırlayan Teknik Direktör Cenk Laleci’nin de alkışı hak ettiğini belirtmek isterim.

Mehmet Demirtaş:
Stat kendilerinin onlar misafir. Gerçekten garip bir durumdu. Benzerine de anca Türkiye liglerinde rastlanır. Menemen ligin başından bu yana 3 maç kazandı. 3’ü de deplasman. Bence böylelikle evlerinde kazanamama serisini de sonlandırdılar. Menemenspor’un dengeleri yavaş yavaş da olsa oturuyor. Rakiplerini doğru analiz etmeye başladılar. Ligde şahlanmış giden, zirveye yürüyen Altay’a çelmeyi taktılar. Menemen’i galibiyetleri adına kutlar, ligin geri kalanında da bu galibiyetin devamını sürdürmelerini dilerim.

Horoz, geri döndü


Bülent Buda:
Haftalardır kötü gidişin etkisi. Ankara’da gençler karşısında baskı altında, bozulmadan, dağılmadan dik durup özellikle Stachowiak’ın önderliğinde seyrek karşı ataklardan iki gol çıkarmak bayağı beceri, istek, direnç gerektiren bir duygu. Puan kayıpları, yenilgilerle geçen bir süreç. Bir hafta önce altı gollü muhteşem bir galibiyetle Antalya’dan moral depolamış olarak dönmüş olan Gençler karşısında elde edilen bu galibiyet çok değerli. Günün tartışılmaz en iyi ismi Stachowiak’tı. Onun oluşturduğu sinerjiyle takım ayakta kaldı. Bu bağlamda ikinci maçında takıma ufak dokunuşlarla yön veren Mehmet Özdilek de bir biçimde galibiyeti planlayan, takımına bu isteği aşılayan kimliğini ortaya koyarak galibiyetin mimarlarından oldu.

Fatih Tanfer:
Stachowiak gibi iyi bir kalecin varsa daima güvence olur. Gençlerbirliği deplasmanında takım halinde herkes mücadele etti. Ancak başarıda başrol oyuncusu kaleci Stachowiak’tı. Gençlerbirliği maçın mutlak hakimiydi. Önce Denizlispor’un başarılı kalecisini sonrasında da direkleri geçemediler. Bu ifadem asla Denizlispor’un başarısına gölge düşüremez. Ben sadece oyunun gelişimini anlatmaya çalışıyorum. Denizlispor ise puan ve puanlar almak adına defansını iyi kurdu. Orta alanda iyi mücadele etti. Bir hafta evvel Antalya’da Antalyaspor’u 6 golle yenen güçlü rakibinin karşısında nasıl oynaması gerekiyorsa onu yaptı. Elbette defansif bir oyunu tercih etti. Son düdüğe kadar bu doğru organizasyondan taviz vermedi. Son saniyede de golünü attı. Hücumda hızlı ataklar geliştirdi. Ve galip gelerek puanını 11’e çıkarıp nefes aldı. Teknik Direktör Mehmet Özdilek haftalar ilerledikçe takımını tanıyıp daha iyi hale getirecektir.

Mehmet Demirtaş:
Denizlispor adeta şeytanın bacağını kırdı. 6 maçlık kazanamama serisini sonlandırarak güzel bir galibiyet aldılar. Hem de hemen hemen herkesin umutları tükenmeye başlamışken. Mehmet Hoca’nın sabrı ve derin oyun görüşü, kendisini gösterdi. Fenerbahçe maçının Mehmet Hoca ve ekibi adına tam anlamıyla bir ölçü olamayacağı kesindi. Deplasmanda Gençlerbirliği’ne karşı alınan 2 gollü galibiyet takıma hem derin bir nefes aldırdı hem de tekrardan uyanmasını sağladı. Stachowiak’a değinmeden geçersem de hata etmiş olurum. Resmen kalesinde devleşti. Sezon başından beri etkili bir grafik çiziyor. Sahada takımın arkasında duran etkili güç oluyor. Uzatmada gelen 2. gol ile nefes alarak güzel bir 3 puanı cebe koydular. Kutlarım Horoz’u.

Atamazsan yersin!

Bülent Buda: Büyüklük, kibir, nasıl olsa atarım, yenerim ben bu takımı duygusu. Öyle olmuyor işte. Maçın ilk 30 dakikasında yeterli skora ulaşılır maçta bir biçimde orada biterdi. Menemen’de sıfır rakip seyircisi, tribünler senden yana, pozisyon üretiyorsun, atamıyorsun, rakibini umutlandırıyor, ilerleyen süreçte de sıkıntılar yaşıyorsun. Yüksek bir top kale önüne. Emre kucağına bekliyor. Ne o, hediye paketi mi? Menemen’in savunma oyuncusu Ercan uyanık davranıyor, kafayla dokunuyor fişini çekiyor Altay’ın. Bir süre önce sormuştum, niye aldınız Leandrinho’yu son beş dakikalar için mi? Sadece sordum.

Fatih Tanfer: Altay, Menemenspor karşısında aldığı mağlubiyetle büyük bir avantajı kaybetti. Maçta ilk yarının mutlak hakimiydi. Putsila, Marco ve Kappel ile net gol pozisyonlarını kaçırdı. Bu yarıda en büyük avantajı topa hakim olmasıydı. Pas oyununu iyi yaptı. Hücum ve savunma dengesini iyi kurdu ancak gol atamadı. İkinci yarıda Abdülkerim’in ofsayt gerekçesiyle verilmeyen golü sonrası Altay istediği oyunu oynayamadı. Çünkü rakibi gerekli tedbirleri almıştı. 65. dakikada kaleci Emre’nin hatasıyla yediği gol sonrası geri düştü. Büyük baskı kurdu ancak sonuç alamadı. Orta alanda başta Putsila olmak üzere hücuma destek gelmedi ve o bildiğimiz güçlerini sahaya yansıtamadılar. Olan 3 puana oldu.

Mehmet Demirtaş: Altay 7 maçlık yenilmezlik serisini, Menemen’de fırsatlarını tepe tepe bıraktı. Resmen “Bu 3 puanı ben istemiyorum, al senin olsun” dedi. Takımda en korkulan şey takımın başına gelmiş. Rehavet. Hücum dengesi sağlanmaya çalışsa da tutmadı. Savunmadaki ufak hatalar birbirini takip etti ve sonuçlar büyük oldu. Altay bu durumu toparlar. Kaybettiği 3 puanın telafisini de bu maçtan ders çıkararak yapar.

Olmadı Akhisar

Bülent Buda: Büyük olasılıkla kendilerinin de beğenmedikleri futbol sergilediler, Osmanlı karşısında. Köşe vuruşlarında ceza sahası, kalecilerin özgürlük alanıdır. Osmanlı korner kullanıyor, Gökhan kale çizgisinde seyrediyor. Onunla beraber herkeste seyredince gol geliyor. İkinci gol ondan da vahim. Böyle bir günde maçı kazansan lidersin. 90 dakikanın bütününde Cikalleshi etkisiz, sanki yok. İlk yarıdaki Osmanlı savunmasındaki tek etkili atak Erhan’ın direkten dönen kafa vuruşu. İkinci yarıda da görüntü pek farklı değil. 76. dakikada Hadzic maçın en net gol fırsatını dışarı vuruyor. 80. dakikada da Osmanlı’nın ikinci golü geliyor olay orada bitiyor. Osmanlı güçlü bir takım mı? Hayır. Yetersiz olan taraf Akhisar. Yani böyle oyuna böyle skor gibi bir şey.

Fatih Tanfer: Akhisarspor kazansa lider olacağı maçı, 2-1 kaybetti. Taraftarlarını hem şaşırttı hem de üzdü. Osmanlıspor, kendi alanında kapanıp topu Akhisarspor’a verip, kontra ataklarla gol aramayı planlamıştı. Eric Ayuk ve Erdem bu planın iyi uygulayıcısı oldular. Getirdikleri her top tehlike yarattı. Bilhassa Akhisarspor’un sol kanatını etkili bir biçimde kullandılar. Mertcan’da iki dokunuşla 2 gol attı. Akhisarspor mağlup duruma düştükten sonra hem merkezi hem de kanatları kullanıp hücum etti. Kaçan inanılmaz goller, direkten dönen şutlar... Ancak golü bulamadı. Maç boyunca oyunun hakimiydi. Oynadığı oyunun karşılığını alamadı. 2-0’dan sonra 90+5’te golünü attı ama iş işten geçmişti. Çok önemli 3 puanı kaybetti. Eğer sizin Süper Lig hedefiniz varsa böylesi hesapta olmayan puan kayıpları yapmamalısınız. TFF 1. Lig’de 10 takım ilk 2’den Süper Lig ve Play Off için müthiş bir yarış içinde. Değil puanların, gollerin bile önemi olduğu unutulmamalıdır. Akhisarspor’un da başarıya ulaşacak güçte olduğuna inanıyorum.

Haberin Devamı

ALTINORDU RESMEN ÇÖKTÜ

Bülent Buda: Yetersizlik berbat bir duygu. Altınordu’nun genç adamları bu duyguyu Ümraniye’de aşamadı. Dakikalar 28’i gösterdiğinde ev sahibi ikinci golüne ulaşmıştı. Kırmızı lacivertliler o anda dağıldı. 44’te Ümraniye’nin 4. golüde gelince bu kez bütünüyle çöktüler. Böylesine farklı bir skorda yenik bir takım için ikinci 45 de adeta çekilmez oldu. Yıllar sonra net pozisyonsuz bir 90 dakikasına ilk kez tanıklık ediyoruz. Bitse de kapatsak şu ekranı diyoruz. İlk yarıda Ümraniye’nin en formda futbolcusu Alaattin, sağ kanadı babasının karpuz tarlası gibi dilediğince kullanıp üç asistle, üç gole katkı verirken karşısında bu futbolcuyu perdeleyecek, önleyecek Anıl’ın kaslarında bir sorun, güç eksiği mi vardı? Yıllar sonra belki de ilk kez böylesine çaresiz, güçsüz bir oyun izledik. Ünlü büyük basketbolcu Michael Jordan’ın spor tarihinde kült olmuş bir sözü vardır. ‘Yetenek maçı kazandırır. Şampiyonluğu kazandıransa takım oyunu ile zekadır.’ Altınordu şu günlerde bu üç değerden de yoksun.

Fatih Tanfer: Altınordu malesef kötü gidişata devam dedi. Puan cetvelinde de bulunduğu yerin şahsen ben üzüntüsünü yaşıyorum. Ne oldu bu güçlü takıma. Ümraniyespor karşısında öncelikle rakibinin yüksek pas temposunu önleyemedi. Rakibinin hızlı hücumcuları, Gimbert ve Emircan karşısında etkisiz kaldı. Defansı yerleşim ve hamle zamanlarında çok kötüydü. Ümraniyespor’daki Alaattin hızı ve yaptığı asistlerle ilk yarıda Altınordu’nun 4-0 geri düşmesinin nedenlerinden biriydi. İkinci yarıda Okan oyuna girdi ve biraz toparlanır gibi oldu. Ümraniye kalecisi yine mutlak 3 golü önledi. Türk futbolu için yaptığı doğru yatırımlarla büyük övgüyü hak eden Altınordu’nun geldiği bu nokta kendisine hiç de yakışmıyor. Umarım, İstanbulspor maçı ile tırmanışa geçerler.

Haberin Devamı

‘Bu ligde biz de varız’ dediler

Mehmet Demirtaş: Birkaç saniye içinde yönü değişen bir oyun. Futbol böyle bir fenomen. Şaşırtır, vay anasını dedirtir. Dakika üç Adanaspor netin daha da neti bir gol pozisyonuna ulaşıyor. Vukovic uzanıyor, çıkarıyor. O top dönüyor. Halil Çolak Adana kalecisi tarafından cezaalanı dışında düşürülüyor. Kırmızı, rakip 10 kişi. Talih, şans, skor, goller Balıkesir’den yana. 11’de Aly Malle, sol çizgide iyi işler yapıyor. Topu çıkarıyor, Okan sağ bekten topun indiği bölgeye akıyor adeta. Öyle bir sağ vuruş ki sanki roket, füze, ağları sarsıyor. Ve 11 dakika sonra Anıl, cezaalanı içinde topu sağ ayağının içinde topu gördü, vurdu sanki maç orada bitti. Sonrasında Balıkesir üstün. Adanaspor’da atak yok. Olsa da cılız. Günün iyilerinden Mrsic, bir duran top, Adana kalecisinin de katkılarıyla tabelayı üçleyiverdi. Balıkesir tribünlerinde 2270 seyirci ya da taraftar. Beyler, tribünlerdeki bu sayıyla ligi ancak idare edersiniz. Daha ötesini istiyorsanız doldurun o tribünleri.

Fatih Tanfer:
Öncelikle seyircisi eskiye göre tribünlerde çok daha fazlaydı. Her geçen gün takımlarına karşı güven ve sevgisi artıyor. Seyredilmekten zevk alınan bir takım oluyor. Bu hafta bir de sahada 59 numaralı Mrsic’i ve oynadığı oyunu görünce Balıkesirspor’un çok daha iyi yerlere gelebileceğine inanmaya başladım. Okan’ın golü harikaydı. Rahmi her geçen gün çok daha iyi oluyor. Maç boyunca hem topa sahip oldu hem de ikili mücadelelerde çok başarılıydılar. Balıkesirspor adım adım yukarılara doğru çıkıyor. Sürprizlere hazır olun.