20.07.2024 - 00:00 | Son Güncellenme:
Didem Seymen - Tıbbi Ekoloji Ve Hidroklimatoloji Uzmanı Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle, termal turizmi ile bilgiler verdi ve bu geleneksel tedavi yönteminin bilimsel araştırmalarından bahsetti…
Türkiye’de, termal ve kaplıca sözcükleri Türk insanının topraklarımızın zengin doğal şifa kaynakları temelinde gelişen ve halen süren önemli bir sağlık ve şifa geleneğini yansıtır. Yürütülen bir çalışmada, yılda 6 milyon üzerinde Türk vatandaşının Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış kaplıcaları ve termalleri ziyaret ettiği ortaya konuldu. Ortalama 5 günlük bir kalış süresi ile bu kişiler hastalıklarına şifa arıyorlardı.
Başka bir çalışmada kaplıca ziyaretçilerinin en yaygın hastalık grubunu yüzde 95 ile romatizmal hastalıklar oluşturuyordu. Ancak romatizmal ağrı şikâyetleri yanında diyabet, hipertansiyon, aşırı kilo ve cilt rahatsızlıkları gibi durumlar söz konusuydu.
İnternette yürüttüğümüz bir anket ise ek veriler sağladı. İlginçtir ki bu anketi yanıtlayan 3 bin 568 kişinin yarıya yakını (yüzde 47) kaplıca seçimini doktor tavsiyesi ile yapıyordu, önemli bir kısmı ise (yüzde 34) tanıdık, eş dost ve akraba tavsiyesine uyuyordu. Geri kalanlar gazete, televizyon veya internet reklamlarına bakarak (yüzde 13) ve turizm acenteleri aracılığıyla (yüzde 6) gidecekleri kaplıcayı seçiyorlardı.
Kaplıcada kalış süresine yönelik anketin diğer sorusunu yanıtlayan 3 bin 200 kişinin yarıdan fazlası (yüzde 53) kaplıcalarda 10 gün kalıyorlardı. Bunu 5 gün kalanlar (yüzde 23), 7 gün kalanlar (yüzde 13) ve 15 gün ve üzeri kalanlar (yüzde 10) izliyordu.
“Yılda kaç kez kaplıcaya gidersiniz?” sorusunu yanıtlayanların (yüzde 72) yarısı 1 kez, yarısı da iki kez gittiklerini belirtmişlerdi.
Bu verileri değerlendirirken akla; “Termalin bu tedavi edici ve şifa etkileri üzerine elimizde yeterli bilimsel kanıtlar var mı?” sorusu geliyor. Son on yıllarda hem Türkiye’de, hem de diğer Avrupa ülkelerinde yürütülen bilimsel çalışmalar ve araştırmalar kaplıca tedavisi ve balneoterapinin bir dizi olumlu ve sağlığa yararlı etkisini ve başta romatizmal hastalıklar ve deri hastalıkları olmak üzere birçok hastalıkta tedavi edici etkilerini ortaya koymuştur. Bu hastalarda hastalık belirtileri ve bulgularında iyileşmeler yanında genel iyilik hallerinde anlamlı düzelmeler de gösterilmiştir. Kaplıca tedavisi giderlerinin sağlık bütçelerine bir yük oluşturmadığı, tam tersine ilaç kullanımı ve sağlık hizmetleri kullanımı, hastanelerde yatış ve işe gelememe gibi göstergelerde anlamlı azalmalara yol açarak, sağlık maliyetlerinde azalmalar sağladığı gösterilmiştir. Kanıta dayalı tıp yaklaşımıyla romatizmal hastalıklar ve cilt hastalıklarında geliştirilen tedavi rehberlerinde artık kaplıca tedavisi giderek artan ölçüde yer almaktadır.