18.04.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:
Kazanacak bir dünya zevkimiz var. Ve can sıkıntısından başka kaybedecek bir şeyimiz yok.
Raoul Vaneigem
“Hangi tanrılar bahşetmişse bana Şükrederim yenilmez ruhum için onlara
Kötü şartlarda olsam bile
Ne korktum ne ağladım insanlara
Kaderin pervasız darbelerinde bile
Kana bulansa da başım
Eğilmedi asla
Kapı ne kadar dar olsa da
Cezalarım ne kadar ağır olsa da
Kaderimin efendisi benim
Ruhumun kaptanı benim”
Dizelerin yazarı William Ernest. Ve 27 yıl hapishanede özgürlük savaşı veren Nelson Mandela’nın tutunduğu şiir. Şimdi bundan sonraki satırlarda okuyacaklarınızın ne ilişkisi var bu dizelerle? Olsun. Olmasa da bulunsun. Dizelerdeki içerikler; kıpırdamaz halde, kan akışı durmuş, vazgeçmiş, umudu kalmamış olanları harekete geçirecek enerjide. “Tüm yüce yerlere döne döne çıkan merdivenle ulaşılır” diyor Francis Beckham. Yaşamınızı bir gözden geçirme yorgunluğuna soyunduğunuzda merdiven metaforunun kullanılış nedenini de anlamak kolaylaşıyor. “Dans eden yıldızlar doğurabilmek için içinizde kaos yaşamalısınız” der çılgın filozof Friedrich Nietzsche. Evet, bu özlü sözlerden sonra geldik günün yazı konusuna.
Göztepe’nin ve de Altay’ın istifa etmiş başkanları Mehmet Sepil ile Özgür Ekmekçioğlu, iç organlarında ve de akıl kutularında dans eden yıldızlar doğurabildiği için, yıllarca alt liglerde sallanan, savrulan, yalpalayan takımlarını dipten alıp Süper Lig’e taşıdı. Sözü fazla uzatarak sıkıcı olmayalım. Şu sıralar deniz bitti. Tribünlerden farklı bir önerileri olmadığı için ‘istifa’ istekleri yoğun olarak seslendirildi. Başkanlar da bu isteklere olumlu yanıt verdi. Ve büyük bir olasılıkla ve de herhangi bir sürpriz gelişme olmazsa iki kulübümüz de önümüzdeki futbol mevsiminde bir alt ligde yarışmalarını sürdürecek.
Şimdi bu ahval ve şerait içinde iki önemli, değerli kulübü satın alabilecek müşteriler bekleniyor. İşte bu aşamada uçuk kaçık bir önerim olacak. Öneriye bir örnekle başlayalım. Dünya devi Barcelona, yıllar önce iflasa sürüklenirken kulüp yabancılara satılmasın diye Barcelona’nın tutkulu 100.000 taraftarı, beş yıllık kombine bilet satın alarak (kulüp ürünleri de ekmek kadayıfının üstündeki kaymak) kulüplerinin bugünlere ulaşmasını olası kıldı. “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır” demiş bir başka uçuk düşünür. Tribünlerden yükselen ‘istifa’ seslenişlerinin ne vergisi ne KDV’si var. Vur gitsin. Boşal ve rahatla. Şimdi hadi benim güzel, tutkulu kardeşlerim. Yakın gemileri, yapın bir güzellik. Türkiye şaşırsın. Az veren candan, çok veren maldan. Kulüplerinizin sahipleri siz olun. Yeni bir dünyanın yaratıcıları olarak övünün kendinizle. Gurur duyun. Ustaya sormuşlar, “Her şeyi kaybettik. Ne yapacağız?” Usta yanıtlamış, “Çayı koy. Yeniden başlayacağız.”
Esen kalın. Aydınlık günler.
Hayatın 6 muamması
1. Neden eleştirmek, iltifat etmekten daha kolaydır?
2. Neden başkalarını suçlamak, onların haklarını teslim etmekten daha kolaydır?
3. Neden hızla tavsiyelerde bulunanlar, iş karar vermeye gelince zorlanır?
4. Neden birine kendi başına yapabileceği bir konuda yardım ettiğimizde, onu zayıflatmaktan başka bir şey yapmadığımızı anlayamıyoruz?
5. Neden kararlarımızı mantığımız yerine duygularımızın kontrol etmesine izin vermek daha kolay?
6. Neden en az söyleyecek sözü olan, en uzun süre konuşan oluyor? John Wooden
Bir kenara yazın, bulunsun
- Bir mucizeye ihtiyacınız yok aslında. Bir mucize olduğunuzu hatırlamaya ihtiyacınız var. Tayfun Topaloğlu
- Sakın sana kötü diyenlere aldırma. Bana da gerizekâlı dediler. Ve atomu parçalayıp ellerine verdim. Einstein
- Zayıflar asla affetmez. Bağışlama, güçlünün niteliğidir. Mahatma Gandi
- Hiçbir acı baki değildir. Üflersin geçer. Bazılarını da daha çok üflemen gerekir. Sabahattin Ali
- Kaybedenler, yorulduklarında vazgeçer. Kazananlar ise, kazandıklarında bırakırlar. Anonim