02.05.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
YÜZ YÜZE / Banu Şen Fotoğraflar: Selçuk Baş
Birkaç yıl önceye kadar her olay yeri inceleme görüntüsü bizde eleştiri kaynağıydı. Oysa hayran hayran izlediğimiz, Amerikan polisini anlatan filmlerde öyle miydi? Delillerin yok olmasını önleyecek her türlü önlem alınıyordu. Önce olay yerinin etrafı çevriliyor, ardından ayaklarında galoşlar, üzerlerinde özel giysiler, yüzlerinde maske bulunan uzmanlar titiz incelemelere başlıyordu. Fotoğraflar, videolar çekiliyordu. Fotoğraftaki ufak bir detay, tırnakta kalmış gözle görülmeyen doku parçası, suçluyu yakalamaya yetiyordu.
Son yıllarda Türkiye’deki uygulamalar da, yabancı polisiye filmlerini andırıyor. Numaralandırılmış deliller, özel giysili ekipler, teknik laboratuvar çalışmaları... Hatta Türk polisinin titiz çalışmaları artık dizilere, filmlere bile konu oluyor.
Delilden faile gidiliyor
Emniyet yetkilileri, Avrupa Birliği’ne uyum yasaları çerçevesinde oluşturulan olay yeri inceleme birimleri sayesinde delilden faile giden değişim sürecini uyguluyor. “Her temas bir iz bırakır” mantığı ışığında olay yerinden elde edilecek verilerle çözüme daha hızlı ulaşıyor.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Ekipleri de kurulduğundan bu yana birçok olayın failine ulaştı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, İzmir Türkiye ortalamasının üstünde başarı elde etti...
Olay Yeri İnceleme Şube Müdürü Arif Kurum, ilginç örnekler vererek, Amerikan polisiye dizilerini aratmayan çalışmalarıyla İzmir’deki birimi anlattı:
* Bu değişim süreci ne zaman başladı?
- 1992-1993 yıllarında bu birimi kurma çalışmaları başladı. İlk etapta arkadaşlarımız Amerika’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye gitti, kurs gördü. Olay yeri inceleme birimi, 1997’ye kadar sadece parmak izi incelemesi yapılıyordu. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (CMUK) kabulü ile sanık hakları lehine bir takım düzenlemeler yapıldıktan sonra faaliyet alanı genişledi. İnsan hakları kavramlarının öne çıkmasıyla suç ve suçlu ile mücadelede, sanığa gitmenin de yöntemi değişti. Şiddet suçlamalarının önüne geçmek için “gelişmiş ülkeler ne yapıyor?” diye araştırıldı.
Yalnız parmak izi değil
* İzmir polisinin bu birimdeki başarı oranı nedir?
- İzmir genelinin suç tespit oranı yüzde 10. Türkiye ortalamasının üzerindeyiz. Ancak bunu kendi başarımız olarak algılamıyoruz. Ben Türkiye’nin polisiyim. Yapılan işi Türk polisi yapmış oluyor. İzmir’de 200 kişiye yakın personel bu işte çalışıyor ancak başka illerin verilerinden de yeri geldiği zaman faydalanabiliyoruz. Ya da onlar da bizden faydalanabiliyor.
* Nasıl çalışıyorsunuz?
- Olay yerine girdiğiniz zaman bunu çok iyi, santim santim araştırarak, bizi sonuca götürmeyecek dediğimiz eşyayı bile alıp kullanmak zorundayız. Sadece parmak izinin peşinde değiliz. Olay yerine girdiğinizde olmayacağını düşündüğünüz ayrıntılar bile delil olarak işinize yarayabiliyor.
En ufak iz, kanıt olabilir
* Mesela?
- Örneğin bir odanın normal şekli bellidir. Fazla anormal şeyler varsa, bu işin nasıl işlendiğinin, o dağınıklığın ya da bozukluğun nasıl olduğunun hayalini kurarak nerelerden neler çıkartabileceğimize ilk önce yoğunlaşıyoruz. Ondan sonra da ekstra şeyler yani duvarlara göz gezdirmek, yerlere göz gezdirmek, en ufak bir lekeyi fotoğraflamak, örnek almak, bunların kimyasal analizini yapmak durumundayız. Bir bardaktaki, duvardaki, zemindeki, eşyadaki kanı aradan çok zaman geçtikten sonra bile yakalayabilme şansımız var. O eşya yıkansa bile. Örneğin şahıs suçu işledikten sonra elini yıkasa bile onun elinden svap alabiliyoruz.
* Behzat Ç., Kanıt gibi diziler, Av Mevsimi gibi filmler sizin çalışmanızı nasıl etkiliyor?
- Av Mevsimi’ndeki bakış açısı konusunu biz hep konuşuruz. Olayda nasıl davranmamız gerektiğine dair bir örnektir bu. Ancak bazı şeylere ulaşmak oradaki kadar pratik değil gerçek hayatta. Her ne olursa olsun yaşanmış olaylar veya orada sahnelenen oyunlar bize olay yerine gittiğimiz zaman nasıl davranmamız gerektiği konusunda fikirler verebiliyor.
Betonun altındaki cesedi buluyorlar
Olay Yeri İnceleme Birimi’nde iki eleman var ki, Gargi ve Kuki. Bu iki köpek aldıkları özel eğitim sonrası emniyet teşkilatında branşlaşmış, üzeri betonla bile kapatılmış olsa, 7-8 metre derindeki cesedi dahi bulabilecek yetenekleri var.
Onlar, “ceset köpekleri” olarak görevli. 1.5 yıl birlikte eğitim aldıkları sorumluları Resul Orhan anlatıyor:
“Leşe, hayvan kokusuna bile tepki vermezler, sadece insan ölüsü bulurlar. Onun aradığı oyuncağıdır aslında. Kadavra kokusuna duyarlı. Her gittiği yerde oyuncağını arar ve koklayarak bizi cesete götürür. Onlar da devletin birer memuru gibi tayin olabiliyor, emekliye ayrılıyor tabii 8 yaşını doldurunca. Hatta sürgün bile edilebiliyor. Performansı düşenler maçlarda, toplumsal olaylarda görevlendiriliyor. Bir yıl içerisinde Artvin’e, Hakkari’ye kadar göreve gönderdik. En son da Kahramanmaraş’taki patlamaya görevli gönderdik. Hatta oraya eğitimi yarıda kesip gitmişlerdi.”
Robot resimde büyük başarı
Olay Yeri İnceleme ekiplerinin kullandığı yöntemlerden biri de robot resim. İzmir Emniyeti’nde görevli uzmanlar, bu işin eğitimini FBI ajanlarından almış. Bu bölümdeki personel, çizim yeteneği olanlar arasından seçilmiş. Kara kalemleri kuvvetli olsa da bir bilgisayar eşkal programıyla çalışıyorlar. Bu programda 2000 göz örneği, 300-400 çene örneği, 250 kafatası yapısı bulunuyor. Uzmanlar nasıl çalıştıklarını şöyle anlattı:
“Tanıklardan önce boy kilo yaş gibi klasik bilgileri alıyoruz. Ardından vesikalık dediğimiz göz, kaş, çene yapısını örnekleri deneyerek seçiyoruz. Daha sonra bunları birleştirip son rötuş dediğimiz şekillendirmeye başlıyoruz. İşlem bittikten sonra ‘Neresi benzemiyor?’ diye soruyoruz. Benzemeyen yönlerini bulup detaylarına giriyoruz. Tüm bunların ardından yara, ben, çizik gibi dikkat çeken özellikleri soruyoruz. Bir robot resmi hazırlamak en az 1.5-2 saat alıyor, 7-8 saate kadar çıktığı da oluyor. Tanıklar ya da mağdur olayın şokunu yaşadığı için, resim çizilirken kalkıp hava almalarını, müzik dinlemelerini, yorulmamalarını sağlıyoruz. Tacize, tecavüze, fiili livataya uğramış çocuklar olabiliyor. Ege Üniversitesi’nde çocuklarla ilgili eğitim aldık. Örneğin bir çocuğa “Babana mı benziyordu, dayın gibi miydi?” diye sorular sorarsak her şey bitti demektir. Çocuğun zihninde çevresindekilere benzer örnekleri o eylemi yapan kişiyle özdeşleştirmiş oluruz. Bu da son derece sakıncalı.
İLGİNÇ ÖRNEKLER
Dişçi aletleri ele verdi
25 Ağustos 2006: Diş doktoru Zekiye Gökşin tecavüz edilerek öldürüldü. Olay yerinden 34 kanıt toplandı. Peçete ve pamuklardan meni örnekleri, cesedin ellerinin bağlandığı ip üzerindeki deri döküntüleri, iç çamaşırlardaki kan, kıl örnekleri, zanlının muayene olduğu aletlere bıraktığı vücut sıvıları alındı. DNA testi yapıldı. Sonuçlar yakalanan zanlı ile tıpa tıp uyuştu.
Ayakkabısı yakalattı
22 Temmuz 2007: Bir hırsız girdiği evde, yerdeki şapkanın üzerine bastı. Ayakkabı izlerinin fotoğrafı çekildi. Laboratuvarda şüphelinin ayak iziyle karşılaştırılıp suçu işlediği ortaya çıkarıldı.
Araba lastiği çözdü
13 Kasım 2006: Bir kişi silahla öldürüldü. Olay yeri incelemesinde otomobil lastik izlerine rastlandı. Çekilen fotoğraflar Antalya’da yakalanan zanlının otomobil lastiğiyle karşılaştırılıp cinayet çözüldü.
Kağıttaki tükürük
12 Kasım 2007: Hırsız, komşu dairelerden görünmemek için kapı merceklerine tükürükleyerek kağıt yapıştırdı. Zanlı Milas’ta yakalandı. Tükürükteki DNA testi sonuçlarıyla yaptığı diğer hırsızlıklar da aydınlandı.
Cesedi köpekler buldu
7 Temmuz 2009: 2 yıldır kayıp olduğu saptanan Mehmet Ö. ve Fevzi A. için harekete geçen ekiplerin, eşzamanlı operasyonlarıyla ulaşılan zanlıların ifadeleri sonucunda ceset arama köpeklerinin belirlediği yerlerde yapılan kazılarda insan kemiklerine rastlandı. DNA testiyle kemiklerin Mehmet Ö. ve Fevzi A.’ya ait olduğu tespit edildi.
Çekirdekten DNA
14 Ekim 2010: İsmet ve Kazım Yılmaz çifti sandalye ve bastonla öldürüldü. Deliller toplandı. Evde bulunan zeytin çekirdeği, sigara izmariti ve diğer bulgular incelendi. Zeytin çekirdeğindeki DNA örnekleri zanlının torun Y.G. olduğunu ortaya çıkardı. .
Polis taktiği robot resim
28 Nisan 2010: 3 gün içinde peş peşe 3 kadın öldürüldü. Üç cinayette de aynı silahın kullanıldığı balistik incelemeyle belirlendi. Ancak polis taktik uygulayarak basına sahte robot resim dağıttı. Resime benzemediğini görüp rahatlayan zanlı Hamdi A. yakalandı.
Parmak izleri tespit edildi
12 Haziran 2010: Bir restoranın otoparkında park halinde bulunan otomobilin LPG tankında 50 kg patlayıcı ele geçirildi. Aracın bazı yerlerinde parmak izleri tespit edildi. Parmak izlerinden zanlı yakalandı
Kulak izi ele verdi
19 Şubat 2011: Gaziemir, Narlıdere ve Karşıyaka’da 7 ayrı hırsızlık olayı meydana geldi. Hırsız giren evlerde iz ve delil bulamayan polis ekibi, evlerin kimse evde değilken soyulduğunu tespit etti. Ekip hırsızın içeriyi dinlemiş olabileceğinden yola çıkarak yaptığı araştırmada kapılarda aynı kulak izine rastladı. Şüpheli İ.S.’nin yapılan kulak karşılaştırması sonucu zanlı olduğu tespit edildi.