09.05.2021 - 00:05 | Son Güncellenme:
Onurlu bir adam susuzluğunu giderdiği kuyuya taş atmaz.
Amin Maalouf
"Günler kısaldı.
Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa...” Yahya Kemal Beyatlı...
Kimi zaman şiirlere kimi zaman özlü sözlere kimi zaman da öykülere sığınırız hayatı tarif edebilmek için. Bir yiğit adam daha eksildi şu kör-topal yürüyen kaygılı yaşamımızdan.
Bir keresinde, “Kendime acıyacak kadar enayi değilim” dediğinde, “Abi bir daha tekrarlar mısın? Yazacağım bu sözleri” demiştim. Ne üzerine konuşuyorduk da öyle demişti? Ama yazıya oturduğumda anımsayıverdim, sevgili abim Akalın Zorlu’nun içerik yüklü özlü sözlerini.
Mazhar Zorlu’nun, sözünü esirgemeyen küçük kardeşi sevgili Kemal ile Nafis’in amcaları. 50 yılı aştı. Futbolculuk yıllarımda tanıdım Akalın Abi’yi. Günler günlere, haftalar haftalara, yıllar yıllara eklemlendi. Ege Yıldız’da buluştuk bu kez. Çalışma odamın teklifsiz konuğuydu. Odaya girer, önce dolapları denetler, evden saklanan gömlek, ayakkabı giyecekleri görünce ardından da özgün düşüncelerini çekincesiz gülümseterek gönderirdi.
Günün stresi, yorgunluğu eksilirdi üzerimden o konuşmaya başladığında. Uzun yıllar birlikte neşeli akşam sofralarımız oldu. İzin vermedi. Bir kez olsun elimi cebime atamadım. Şu yıkıcı salgın günlerinde saatlerce telefonda söyleşir olduk. Bütünüyle tüm yaşamımın eksik kalanlarını öğrendim bu süreçte. İstanbul-Beylerbeyi’ndeki çocukluğu, geliştikçe Eminönü-Beyazıt, yetmedi Beyoğlu akşamları. Hikayesi büyüktü Akalın Zorlu’nun. Abisi Altay başkanı, o da hasta Galatasaraylı’ydı. Telefon konuşmalarının bir keresinde salgın sonrası eğer hala soluklanıp yürüyebiliyorsak, Alsancak-Bornova Sokağı’ndaki Kulüp Ali’deki buluşmaya kimleri davet edeceğimizin isimlerini verdi bir kez daha… İkisi Altay’ın efsanesi. Sol bek Kelebek Ertan (Gürkan), 4 numaranın büyük ismi Doğan Akı ve de Yavuz Yurtgüder. Elbette kaçınılmaz olarak Akalın Abi’nin güzel, yakışıklı oğlu Yavuz Zorlu. Sevgili abim, büyük futbolcu Gürcan Berk de vardı bu listede. Hiçbirimize haber vermeden, yıkıcı bir sürpriz yaptı Akalın Abi. Bir kişi eksildik. Yaklaşık 10 gün önce uzun uzun telefonunu çaldırdım Akalın Abi’nin. Açan olmadı. İşkillendim. Yavuz’u aradım. Açtı telefonu, “Abi hastanedeyiz” dedi. Bir gün sonra da eve döndüler. Çaldırdım telefonu yine, sevgili kızı Serda açtı. Verdi telefonu babasına. Yaklaşık 30 dakika konuştuk. Sesi cansızdı. Ama yine de dokunduruyordu bir yerlere. Telefonu kapatırken, “Abi unutma, salgın sonrası Kulüp Ali’de toplantımız var” dedim. Son sözlerimizdi. Ertesi gün çekti gitti o gümbür gümbür adam, sessiz sedasız. Önden giden her defasında geride kalanlara taşınacak bir yük bırakır... Anlar-anılar...
“Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa..."
Bir dilektir-bir istektir...
Keşkedir!
Esen kalın iyi pazarlar.
Altın sözler
Tohum geçmiş ile gelecek arasındaki köprüdür.
Tohum yaşamın devamlılığının kaynağıdır.
Tohum vatandır.
(Deniz Zeyrek)
Yeteneğiniz raptiye gibi olmalı. Sivri ucu uzun, başlığı ise geniş.
(Mümin Sekman)
Para konuşur diyorlar. Bugüne dek bana söylediği tek şey, ‘Ben gidiyorum’ oldu. (Joe Louis)
Küçüm-sediğiniz şeyler için önemsediğiniz bedeller ödersiniz! (Tolstoy)
Yavaş gelen başarı, karakteri inşa eder. Hızlı gelen şöhret ve servet ise önce baştan, sonra yoldan çıkarır. (Tiger Woods)